@vahsikelebek0
|
Yine bir okul günüydü ve yine kampüsün kafeteryasında oturuyorduk. O gece gördüğüm o görüntünün üzerinden 2 gün geçmişti. Bugün de haftanın ilk günüydü. Bacak bacak üstüne atmış tek bacağımı sallayarak instagram da dolaşıyordum. Herkesin kafası telefona gömülmüş bir haldeydi zaten. Sayfayı kaydırırken önüme okulun magazin sayfasından bir gönderi düştü. 'Ege üniversitesi,akşam 8'i bekleyin. Kaos kokusunu şimdiden alıyorum. Hadi size bir ipucu. Bu kişi birinizin sevgilisi.' yazıyordu. Gönderiyi alaza gönderip instagramdan çıktım ve kafamı kaldırıp diğerlerine baktım. "Sıkıldım" dedim ve kollarımı birbirine bağladım. "Bende" diyen sahre oldu. Kafası hala telefondaydı. "Eymen nerede?" diye sordu alaz. Dersteydi. Bu okulda değildi eymen. Özel üniversite de işletme okuyordu. Son senesiydi onun. Benden 2 yaş büyüktü. "Derste o hala,onun çıkmasını bekliyorum zaten. Beraber kahve içmeye gidicez. Sen ne yapacaksın?" dedim. "Eve geçerim ben ya,yatarım biraz. Aslında çocuklar okeye çağırıyordu belki onlarla buluşurum." dedi. "Tamam sen ne yapacağına karar ver giderken bırakırım seni istediğin yere. Dolmuşla uğraşma bi' daha" dedim alaza. "Olur" dedi o da. Sonra telefonumun bildirim sesini duydum ve telefonun kilidini açtım. Eymen mesaj atmıştı. Dersten çıktığını belirten bir mesajdı. Zaten ben eve gidecektim o beni kendi arabasıyla evden alacaktı. "Alaz,eymen yazdı şimdi. Bitmiş dersi. Kalkıyorum da ben karar verdin mi sen?" dedim "Sen beni eve bırak ya" dedi ve kızlarla vedalaşıp kalktık. Arabaya bindik. Telefonumu ekrana bağlayıp araba için hazırladığım şarkı mixini açtım. Alazla beraber şarkılara bağırarak eşlik ettik. Alazla evlerimiz çok yakındı. Aramız da 4 sokak falan vardı. Onun konakladığı ev site değil bir apartman dairesiydi. Yurttan ilk çıkışı bir arkadaşıyla olmuştu ancak arkadaşının daha sonrasında vazgeçmesiyle hiç düzenini bozmadan tek yaşamaya devam etmişti.
Alazın evinin önüne geldiğimiz de vedalaştık ve arabadan indi. Kendi evime doğru sürmeye devam ettim. Evin önüne gelince arabayı sitenin içine parkedip indim ve yaya girişinden tekrar siteden çıkıp eymeni beklemeye başladım. Önümde siyah arabasını gördüğümde gülümsedim ve araba önümde durdu. Hemen ön yolcu kapısını açıp arabaya bindim. Eymene eğilip yanağından öptüm ve arabayı sürmeye başladı. "Nereye gidiyoruz hayatım?" diye sordum. "İstediğin bir yer yoksa her zaman gittiğimiz yere sürücem hayatım" dedi. Bende istediğim bir yer olmadığını söyledikten sonra alaz arabayı sürmeye devam ederken ben telefonumu ekrana bağladım ve şarkı açtım. Kahvesini ve tatlısını sevdiğim bir yer vardı. Zaten eymenle ikinci karşılaşmamız da orada olmuştu. -FLASHBACK- Alazla yeni keşefettimiz bir kafe de oturmuş kahve içiyorduk. Buraya ilk gelişimizdi. Biz sohbet ederken içeri birinin girdiğini belirten çan çaldı. Kapı tam karşımda kalıyordu. Çanın sesiyle dikkatim dağıldı ve bakışalrım kapıya döndü. İçeriye restaurantta gördüğümüz adam girdi. Anın şaşkınlığıyla gözlerim kocaman oldu. Burada ne arıyordu? O etrafa bakınırken üstünü inceleme fırsatım olmuştu. Bol paça bir kot pantolon,üsütüne basic bir tişört ve spor ayakkabı vardı. Bu kadar basit giyinmesine rağmen nadir görülen bir taş gibi kusursuz gözüküyordu. Gözleri gözlerimle buluştu. Gözlerinde gördüğüm kendimin de yaşamış olduğu anlık şok ifadesiydi. Ama daha sonrasında kaşları çatıldı ve bu tarafa doğru yürümeye başladı. "Merhabalar merhabalar. Sizi burada görmek ne güzel" dedi ve imalı,aynı zaman da sinir ifadesinin bulunduğu bir gülüş bahşetti. "Yine mi siz?" dedi alaz. "Şimdi ne istiyorsunuz? Tekrar mı hesabımızı ödeyeceksiniz?" diye devam ettirdi alaz sözlerini. "Ben tekrar öderim sorun değil ama size bu kibarlığı yapmamı hakeder misiniz bilemiyorum. En son yapmakn istediğim de saatlerce bekletilmiştim de" dedi ve alaz da olan gözlerini bana çevirdi. Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Üste mi çıkmalıydım yoksa boyun mu eğmeliydim? "Hakettiğiniz birşeyi yaptım ben size. Ayrıca ne bu sinir canım? Olabilir böyle şeyler" diyerek normale indirgedim durumu. Bu sefer sadece sinir barındıran bir gülüş sesi peydah oldu ağzından. "Bana bir yemek borçlusunuz,sizin yüzünüzden o gün aç kaldım" dedi. Beklediğini itiraf ediyordu yani. Güzel. "Ben size geleceğimi söylemedim. Sadece dediğinizi onayladım." dedim ve gülümsedim. "İnanın farketmiyor. Benimle yemeğe çıkmak zorundasınız şu saatten sonra" dedi. Hiçbir şeye hiçbir zorunluluğum yoktu. "Tamam olur. Çıkalım" dedim umursamazca. "Biraz fazla oluyorsunuz ama siz." dedi alaz. "Problem yok alaz,biz anlaşıyoruz" dedim ve alaza gülümsedim. "Tamam bu sefer size ben ısmarlayayım olur mu? Kendi restaurantımız da ağırlayayım sizi. Siz bir de beni orada görün." dedim. Bu sefer de ona varlık dersi verelim bakalım. "Bu seferde kendi mekanına çağırıp gelmeyecek misin yoksa?" dedi. Yüzü düzdü,hiçbir ifade barındırmıyordu. "Hayır bu sefer kandırmaca yok." "İnanmam. Numaranızı verin bana,iletişim de olalım. Gelmezssiniz falan,başınıza birşey gelir yolda mazallah,aramam gerekir" dedi. Numaramı verecek kadar salak değildim. Son iki hanesini sallamasyon yaptım. Gitmesini beklerken o telefondan başını kaldırdı ve benim umursuz yüzüme baktı. "Bakın. Sizin sandığınız kadar salak değilim. Yani bu numarayı teyit etmeden buradan gideceğimi düşünmeniz aptallık olur. Şimdi bu numarayı çaldıracağım,son bir şans veriyorum. Yanlış söylediyseniz hemen düzeltin." dedi. Oflayıp düzelttim. Çaldırdı. Kafasıyla onaylayıp yanımızdan nihayetinde uzaklaştı. -FLASHBACK SONU- Kafeden içeri adım attık ve cam kenarı bir yere oturduk. Her zamanki içtiğimiz kahvemizi söyleyip bekledik. "Hayatım okulumuzun magazin sayfasında bir olay dönüyor. Bizim bölümümüzden birinin sevgilisi ile alakalı bir olay patlayacakmış" dedim. "Eee sevgilim?"dedi. Aslında şakaya vuruyordum ama bir yandan da ağzını arıyordum. İlla aldatma olmak zorunda değil. Eğer birşey yaptıysa ben bunu instagramdan öğrenmeden bana söylese iyi olurdu. "Bak eymen,eğer birşey yaptıysan veya bir yalan farketmez,bana şimdi şuan söyle. İnternetten görüp de şok olmak istemiyorum" dedim. Bana, saçmaladığımı düşünüyormuş gibi bakıyordu. "Güzelim ne anlatıyorsun sen? Senden gizlim saklım mı var sanki" dedi. Hareketlerinde bir gariplik sezmemiştim. Sakince arkama yaslandım. "Ben sana güveniyorum zaten. Yine de sorayım dedim" Garson geldi ve önümüze kahvelerimizi bıraktı. "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" dedi. Eymen olmadığını söyleyip gönderdi. Biz de sıcak kahvelerimizi yudumlamaya başladık.
Eymen beni eve bıraktıktan sonra annemle konuşmuştum. Hal hatırlarını sormuş,sıradan tüm aile fertleriyle konuşmuş kapatmıştık. Sonra da duşa girmiştim. Şimdi de pijamalarımı giymiş koltuğum da oturuyordum. Saat 10'a geliyordu. Saçlarımı bağlarken telefonum çaldı. Arayan alazdı. "Efendim kanka" dedim telefonu açıp. "Kanka haberi gördün mü? Birinin resmini paylaşmış her kimse artık. Açıkçası eymene benzettim ben" dedi. Sesini hoparlöre verip hemen instagram sayfasına girip habere tıkladım. Arkası dönük bir erkek vardı. Kot pantolon ve gömlek vardı üstünde. Çok az yan siması gözüküyordu sadece ama buna dayaranak eymen diyemezdik. Bir ev kapısının önündeydi. Yana kaydırıp ikinci fotoğrafa geçtim. İkinci fotoğrafta da aynı kapının önünde yine arkası dönük sarışın bir kız vardı. Direkt arkası dönüktü. Fotoğrafların üstüne de şu not düşülmüştü. 'Eveeeeet Ege üniversitesi. İlk ifşalarla başladık. Devamı gelecek. İnanın beklemenize değecek. Hadi düşünün bakalım bu görsellerdekiler kim ve sizce hangisi kimin sevgilisi? Belki ikisinin sevgilisi çevrenizdendir' yazıyordu. "Kanka ne alakası var eymenle? Saçmalama yani" diye tepki gösterdim. "Kanka niye geriliyorsun? Sadece bir teori" dedi. Sinirlendirmişti beni. Yani tamam eymeni sevmeyebilir ama ne bu? "Tamam alaz birşey demedim" dedim. "Alya şuan gereksiz geriliyoruz. Ben sadece benzettim dedim o demedim ya. Bakıyorum tekrar o değil tamam yani" dedi. "Alaz kusura bakma biraz gerildim ama gerçek olma ihtimali beni çok sinirlendi. Hem ben onun ağzını aradım bugün,hiçbir şey demedi" dedim. "Doğrudur kanka" dedi. "Tamam ben film izlicem. Kapatıyorum" dedim. Vedalaşıp kapattık telefonu. Televizyon da herhangi bir kanal açıktı. Ama benim aklım hala o fotoğraflardaydı. Telefonumu elime alıp tekrar açtım. Kimdi bu? Eymenin giyimine de çok benziyordu. O değildir ya. Eymen beni çok seviyor bende aynı şekilde onu. Aldatmaz beni. Aldatmaz değil mi? Eymeni aradım. "Eymen ne yapıyorsun?" Dedim telefonu açar açmaz. "Oturuyorum hayatım evde,sen ne yapıyorsun?" Dedi. "Ben de film izliyorum. Yalnız mısın?" Diye sordum merakla. Şuan ki durumumu betimlemem gerekirse aklımda ki her düşünce bir balondu ve ben uçup patlamaması için iplerinden tutuyordum sımsıkı. "Evimde bir escort var. Birazdan odaya geçicez ısınma turları atıyoruz şuan" dedi. Anlık beyninden vurulmuşa döndüm. Sanırım balonların ipleri şuandan itibaren kopmuştu. Ne diyordu bu? "EYMEN! Beni delirtme. Ateşe veririm o evi" sinirden ayağa kalktım,ileri geri yürüyordum. "Biricik sevgilim sen ne duymak istiyorsun? Ben seni tanımıyor muyum? Söyle bakim" dedi. Derin bir nefes alıp sakince koltuğa oturdum. Sorup sormamak arasında kalmıştım. Eymen beni aldatmazdı. Bana bunu yapmaz. Bu soruyu sorup da gece gece aramızda gerginlik yaratmak istemiyordum. Vazgeçtim. "Sevgilim ne söyleyeyim. Şey yapalım mı? Yarın bana gel. Film falan izleyelim." dedim. Kendimi suçlu hissediyordum ve sanırım bu şekilde düzeltmeye çalışıyordum. Husursuz olmuştum. "Olur aşkım olur. Sende bi' haller var da hadi bakalım. Zorlamayacağım" dedi. "Sağol aşkım sağol. Hadi öpüyorum seni" diyerek onun cevabını beklemeden kapattım. Utanmıştım. Saat 11'i geçiyordu,yatağıma gitmeye karar verdim ve televizyonu kapatıp ayaklandım. Telefonumu şarja takıp yatağıma uzandım. Güzel uykulara dalmak üzere gözlerimi kapattım.
Sabah güzelce hazırlanıp arabaya indim. Biner binmez telefonumu bağlayıp miximi açtım. Şarkıya eşlik ede ede alazın kapısına gelmiştim. Kornaya basıp beklemeye başladım. Alaz kapıdan çıkıp hemen arabaya atladı. Hiç beklemeden sürmeye başladım. Arabadan inip sınıflara dağıldık. Bugün dersim amfideydi. Ortalarda bir yere oturup çantamdan defterimi çıkardım. Eski notlarıma bakarken yanımda bir hareketlilik hissettim. Kafamı sola çevirdim. Yanımda bir erkek oturuyordu. Kafası önünde ki defterdeydi. Kıvırcık saçları vardı. Ben ona bakarken çocuk kafasını kaldırıp bana baktı. "Merhaba,ben meriç" dedi elini uzatıp. Yemyeşil gözleri vardı. "Merhaba Alya ben" dedim elini sıkarak. Bugüne kadar hiç görmemiştim. Düşünürsek okulun 2. Haftasıydı daha. "Ben daha önce görmedim sizi" dedim soru sorar tonda kafamı eğerek. "Evet. Görmemiş olabilirsiniz. Yeni geçiş yaptım" dedi. Evet öyle olabilirdi. Bana bakmaya devam etti. Rahatsız hissettim. Kafamı tekrar defterime çevirdim. Hala baktığını hissedebiliyordum. Hocanın içeri girmesiyle odağımı oraya verdim.
3 saatlik blok dersin bitmesiyle kanter içinde defterimi kapatıp ayağa kalktım. İlk adımı atarken arkamdan bir ses duydum. Adımı. Arkamı döndüm. Adımı söyleyen demin ki çocuktu. Neydi adı? "Bi' kahve içmeye ne dersinşz? İlk konuştuğum kişisiniz ve tahmin edersiniz ki yeni geldiğin bir yerde arkadaş edinmek zordur. Belki bana yardımcı olmak istersiniz" dedi kafası eğik gözleri yukarıdan bakarken. Yani o kişi olmak istemezdim ama eski halim aklıma gelmişti. Yalnız ben. "İşim var aslında" dedim kaşlarımı kaldırarak ve arkama baktım. Tekrar ona döndüğümde üzgün bakıyordu. Zararı olmayacağını düşündüm. Alt tarafı bir kahve. "Peki. 1 kahve içmelik zamanım var sanırım" diyerek yoluma gitmeye devam ettim. Peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Sınıftan çıkınca yanımda yürümeye başladı. "Buraya gelmek için sınavlara o kadar çalıştım ki. Yani aslında orada da pek arkadaşım olduğu söylenemez" dedi. Zannediyorum ki sohbet açmaya çalışıyordu. "Anladım. Umarım seversiniz burayı,mutlu olursunuz" dedim. Hafif,sahte bir gülümsemeyle yüzüne baktım. O da bana bakıyordu. "Şimdiden sevdim bile" dedi gözlerime bakarak. Gülümsememi sildim. "Yani zaten hayalim olan bir okuldu. O yüzden daha keşfetmeden sevdim" dedi. Kafamla onaylayıp önüme döndüm. Kafeteryaya gelmiştik bile. Ortalarda küçük bir masaya oturduk. "Ben kahve alıp geleyim" diyerek tekrar kalktı Meriç. Durdurmadım. Zaten hemen kahve otomatının orada oturuyorduk. Kısa zaman içinde hemen geri geldi. Önüme konan şey bir moccaydı. Benim bunu içeceğimi nereden biliyordu? Merakla kafamı kaldırdım. "Seviyorsundur umarım. Benim en sevdiğim kahvedir de. Sana da öyle aldım. Senli benli konuşmam da bir sıkıntı yok değil mi?" Dedi. "Hayır yok. Bu arada bende çok severim moccayı,yani en sevdiğim kahvedir. O yüzden biraz şaşırdım" dedim gülümseyerek. En azından kafamda taşlar yerine oturmuştu. Kendi çok sevdiği için bana da almıştı. Sadece bir tesadüf. Gülümsüyordu. İçtenlikle. "Anladım. Bir tesadüf oldu desenize" dedi sesli bir gülüş peydah oldu dudaklarında. Birşey beni rahatsız ediyordu. Kahvemi ağzım yansa bile yarısına kadae içtim. Amacım 2-3 yudum da bitirip kalkmaktı. "Sen neler yapıyorsun? Bölümden arkadaşın yok sanırım. Yalnızsın" dedi. Bence benim hakkımda birşeyler bilmesi için çok erkendi. Üstünkörü konuşmaya karar verdim. "Yok var arkadaşım. Yalnız değilim yani. Bölümden de var normalde de var. İlerleyen zamanlarda tanışırsınız belki" dedim ve kahvemi ağzımın yanmasına rağmen dikledim ve masaya bıraktım. "Tanışmayı çok isterim arkadaşlarınla. Yeni arkadaşlar edinmeyi istiyorum" sadece tebessüm ettim. Ve çantamı elime alarak kalkma pozisyonu aldım. "E ben artık kalkayım. İşim de var demiştim zaten. Başka zaman mutlaka tanışırsınız" deyip doğruldum. Oturduğu yerden bana bakıyordu. "Tanıştığıma memnun oldum tekrardan,görüşmek dileğiyle" dedim ve arkamı döndüm. "Bende memnun oldum" diyen sesini duydum. Sadece kafamı çevirip tebessüm ettim ve yoluma devam ettim. Kafeteryadan çıkıp kampüsten çıkmaya yönelik adımlarımı atmaya durmaksızın devam ettim. Alazı beklemeye gerek yoktu. Onun dersi çoktu bugün. Eymenin de dersinin yoğun olduğu bir gündü bugün.
Arabaya binerken eve gitmeye karar vermiştim. Zaten saat 6 olmuştu ve hazırlık yapmaya karar verdim. Eymen gelecekti bu akşam. Mutfağa girip yemek yapmaya başladım. Sulu tavuk sote,pirinç pilavı,patates kızartması,soğan halkası ve salata olarak menümü belirlemiştim. Dolaptan bütün yemek malzemelerini çıkarıp işe koyulmaya başladım. Tavuk göğüsünü kuşbaşı doğradım. Soğanı,biberleri ve domatesi de küp küp doğrayı kaseye aldım. Tavaya yağ döküp tavukları attım. Onun biraz pişmesini beklerken pirinci ıslattım ve pişirmeye hazır hale getirdim. Buzluktan hazır patatesi çıkarıp airfrya attım. Tavuğun diğer malzemelerini de atıp pişirmeye bıraktım. Salatayı hazırlayıp dolaba koydum. Patatesi çıkarıp soğan halkasını attım.
Mutfakta işim bittikten sonra oturma odamda bulunan yemek masamı hazırlamaya başladım. Runnerını serdim. 2 adet supla koydum. Yemek tabaklarımızı koydum. Ortaya 2 tane kırmızı şamdanda mum koydum. Üstümdeki mutfak önlüğünü çıkarıp yerine astım ve odama gidip üstümü giyindim. Penye bir şort ve basic bir tişört giydim. Ayğıma her zaman ki giydiğim siyah terliğimi giydim. Saçlarımı tekrar toplayıp at kuyruğu yaptım. Odadan çıktığım da kapının zil sesi kulaklarıma doldu. Koşarak gidip kapıyı açtım. "Aşkım hoşgeldin" deyip boynuna sarıldım. Kollarını belime doladı ve yanağımı öptü. Geri çekilip içeri geçtik. Bakışları masaya kaydı. "Ooo sofralar hazırlanmış. Gözlerim yaşardı. Umarım zehirlenmeyiz" der demez koluna omuzuna yumruk attım. "Eymeeen!" diye cerledim. "Tamam tamam kızma" dedi ve sarıldı. Bende bir kolumu beline attım. "Ben senin elinden zehir de olsa yerim; ne yapalım?" dedi. Yalancı bir sinirle kollarından çıkmaya çalıştım ama beni bırakmadı. Yemek yapmakta becerikli bir insan değildim ama her geçem gün kendimi geliştiriyordum. "Ya tamam aşkım şaka yaptım" deyip başımdan öptü. Kahkaha atıyordu aynı zamanda. Beni bıraktıktan sonra beraber masaya ilerledik. "Çokta acıkmıştım hayatım ya. Ben bi' elimi yıkayıp geleyim" dedi ve lavaboya yöneldi. "Tamam bende o ara yemeklerimizi koyayım" deyip masadaki tabakları elime aldım ve mutfağa girdim. İkimizde çorba yemeyi tercih etmediğimizden çorba yapmamıştım. Buharı üstünde yeni pişmiş olan pilavdan tabaklarımıza koyup yanına tavuğumuzu da koydum. Salata zaten masadaydı. Tabaklarımızı alıp içeriye geçtim ve masaya koydum. Eymen de lavabodan çıkmıştı. Masaya oturdu. "Aşkım çok güzel kokuyor yemekler. Eline sağlık" dedi ben tabağına salata koyarken. Yanağımdan öptü. Gülümseyip yerime geçtim. "Afiyet olsun sevgilim" dedim ve kendi tabağıma da salata koydum. "Eee neler yaptın bugün?" dedi ağzına bir çatal pilav atarken. "Normal. Derse girdim çıktım işte. Biriyle tanıştım bugün. Adı mert miydi? Memati miydi neydi?" diyip güldüm. Eymen yüzü düzdü. Çatalını tabağın kenarına bıraktı. Yüzü aşağı bakıyordu. Boğazını temizleyip bana baktı. "Kimmiş bu mert midir memati midir her ne haltsa?" dedi kaşlarını çatıp. Gülümsemem yerini ifadesizliğe bıraktı. "Kimse kim eymen. Daha sonrasında aramızda bir sorun olmasın diye anlatmak istedim. Sıradan biri işte. Yeni gelmiş. Yanıma oturdu bende yardımcı olmak amacıyla sohbet ettim o kadar. Kocaman okul,bir daha göreceğim olağan birşey zaten" deyip salatamdan yedim. "Sana güveniyorum zaten" dedi ve suyundan bir yudum aldı. "Birşey olsa sen bana söylersin,bizim gizlimiz saklımız yok" dedi bardağı yerine koyarken. "Elbette hayatım" dedim ve tavuktan yedim. "Sen neler yaptın?" diye sordum. "Bende derse girdim işte. Fazla dersim vardı bugün. Tüm gün okuldaydım diyebilirim" dedi. "İyiymiş,bu aralar yoğunsun demek. Okuldan işe işten okula yoruyordur tabi seni şimdi" dedim. Okuldan sonra babasının yanına gidip staj gibi birşey yapıyordu. İşi kavramak için. "Evet öyle ama alışık olmadığım birşey değil. Bu arada seni bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum. Uzun zamandır arkadaşım aslında ama burada değildi. Yurt dışındaydı tanıştırma fırsatım olmadı hiç" dedi. "Hmm olur tanışırız. Sen sevdiysen bende severim zaten kesin" dedim. "Sen çok sevmesende olur hayatım" dedi ve gülümsedi. Yalancı kıskançlık yapıyordu. Bende gülümsedim.
Yemeğimiz bittiğinde beraber masayı kaldırdık ve sudan geçirip makineye dizdik. Eymen film seçerken ben atıştırmalık birşeyler hazırlamak için mutfakta kaldım. Tepsiyi çıkarıp üstüne kaseleri koydum. İçlerine tuzlu fıstık,cips ve kurabiye koydum. 2 tane de çikolata koydum. Dolaptan cam şişe kola çıkarıp onu da koydum tepsiye ve içeri gittim. "Seçtin mi film aşkım?" dedim ve yanına oturdum. "Seçtim bebeğim ama film değil dizi açtım. Uzun zamandır izlemek istediğimiz dizi vardı ya: prens. Onu açtım. Kısa kısa zaten bitiririz bugün" dedi. Heyecanlandım. Uzun zamandır izlemek istiyordum. Heyecanlandım. "Ayyy harika. Hadi başlat başlat" dedim ve ekrana baktım. Diziyi başlattı ve izlemeye başladık.
Daha dizinin 10. dakikasında kapı çaldı. Eymen diziyi durdurdu. Kapıya bakmak için ayağa kalktım. "Birini beklemiyordun sanırım" dedi eymen,soran gözlerle bana bakarak. Kafamı iki yana salladım ve kapıya adımladım. Birkez daha çalan kapıyı açtım. Gelen kapıcıydı. "Buyurun Mehmet bey" dedim. "Alya hanım çöpleri topluyorum da,var mıydı çöpünüz acaba?" dedi. "Var ama bekleticem biraz" dedim. Mehmet bey kafasını salladı,bende içeri girip mutfağa girdim ve akan çöpü ikinci bir poşete geçirip kapıya gittim. Mehmet bey içeriye doğru bakıyordu. "Mehmet bey" diye seslendim. Bana dönünce çöpü verdim ve kapıyı kapattım. İçeri eymenin yanına geçtim. "Kapıcıymış. Çöpü verdim" dedim. Kafasıyla onayladı ve diziyi başlattı. Bende yerime yerleşmiştim. İlk bölümü bitirdikten sonra ikinci bölüme geçtik. Abur cuburlarımız da bitmişti. İkinci bölüm başlarken tepsiyi kaldırdım ve yemek masasının üzerine bıraktım. Geri gelip oturdum. Eymen kollarının arasına almıştı beni. Hafif yatar pozisyonda iki kolunun arasındaydım. Dizi başlayalı 10-15 dakika oldu olmadı eymenin telefonu çaldı. Doğruldum. Eymende orta sehpanın üstünde duran telefonu alıp kimin aradığına baktı. Meşgule attı. Tekrar aynı pozisyona geçtik. Eymenin telefonu tekrar çaldı. Tekrar doğrulduk. "Ne diye arıyor bu kadar ya?" dedi kendi kendine mırıldanırken. "Hayatım acil birşey var demek ki. Durdur diziyi de aç bir bak" dedim. Israrla çalıyordu çünkü. "Sana bahsettiğim arkadaşım vardı ya,arayan o" dedi. "E tamam demek ki önemli birşey var,aç bakalım" dedim. Kafasıyla onaylayıp kalktı. "Su almaya gidiyorum birşey istiyor musun sen de?" dedi ve telefon kulağındayken birkaç adım attı. Olmadığını söyledim ve gözden kayboldu. Diziyi ben durdurdum. Eymenin gelmesi çok uzun sürmedi. "Sevgilim benim gitmem gerekiyor. Meriçin kardeşi ufak bir kaza geçirmiş,ailesi de burada değil,panik yapmış. Yanında olmam gerek." dedi. Ayğa kalktım. "O kim?" dedim. "Sana masa da bahsettim ya,tanıştırmak istediğim arkadaşım diye,o bu işte." dedi. Kafamla onayladım ve onunla beraber kapıya yöneldim. Kapıyı açıp ayakkabısını giydi,bende kapının yanında kapıyı tutuyordum aynı zamanda yaslanmıştım. Ayakkabısını giydikten sonra bana baktı ve dudaklarıma öpücük kondurdu. Elimi salladım ama o çoktan merdivenlerden inmişti bile. Asansörü beklemek istemedi sanıyorum. Kapıyı kapatıp içeri geçtim. Eymenle izlemek istediğimiz için diziye devam etmek istemedim. Uygulamadan çıkıp televizyonu kapattım ve odama yönlendim. Yatağıma yatıp sosyal medyada dolaşmaya başladım.
Dün gece telefona bakarken uyuyakalmıştım. Üstelik telefonumun şarjı da çok azdı. Üstümü başımı giyinmiş okula gelmiştim. Arabadan indiğim anda powerbankimi evde unuttuğum aklıma düştü. Alnıma vurup okula adımladım. Dersi neredeyse kaçıracaktım. Sınıftan içeri girdiğimde hoca derse başlamıştı bile. Sınıftaki bakışlar bana dönmüştü bile. Her zaman oturduğum yere yöneldim ancak dünkü çocuğun orada oturduğunu görünce geri bir adım attım. Başka yere gidecekken yana kaydığını gördüm. Masanın üstünde kalemlik vardı. Sanırım bans yer tutmuştu. Daha fazla ayakta diyelmek istemediğim için mevbur geçip oturdum ve derse odaklandım.
Ders bittiğinde hızlıca kalkıp oradan uzaklaştım. Yürürken birine çarptım ve elimde duran telefon artık elimde değildi. Geriye doğru da sendelemiştim. Kafamı kaldırıp baktığımda tanımadığım alımlı bir kızdı. "Çok özür diliyorum,dikkat etmedim" dedi elini kaldırarak. Sorun olmadığını söylerken kız eğilip yerden telefonumu alıyordu. "Telefonunuz sanırım bozuldu. Ben size yenisini temin edeyim olur mu? Ya da önemli birşeyiniz varsa yaptıradabilirim" dedi. "Yok birşey olmamıştır" dedim telefonu almak için elimi uzattım. Elini geri çekti. "Açılmıyor ama,arızalandı sanırım. Ben yaptırayım sizin için" dedi. "Şarjım yoktu,kapanmıştır. Birşey olmaz 360 koruma var onda" dedim ve tekrar elimi uzattım telefonu almak için. "O zaman şöyle yapalım,ben çok mahcup oldum. Benim telefonumun modelinden zaten,sanıyorum şarjınız yanınızda yok,benim ki yanımda. Zamanınız varsa sizinle şurada bir kahve içelim ben de o arada kafeteryaya telefonunuzu şarja bırakayım" dedi. "Yo-" yok dememe kalmadan tekrar sözümü kesti. "Lütfen çok rica ediyorum" dedi. 2 gündür neydi bu yeni tanışmalar? Tuhaf tuhaf insanlar her gün. "Çok zamanın yok aslında ama,peki" dedim ve bir anda koluma girdi ve kafeteryaya doğru yürümeye başladık. Adını bile bilmediğim kız çoktan konuşmaya başlamıştı. İçeriye telefonu bırakıp kahvelerimizi alıp gelmişti. Önüme bir mocca konmuştu. Herkesin de en sevdiği içecekti herhalde. Bu kadar tesadüfte artık fazla oluyordu. Dejavu yaşar halde meraklı bakışlarımı kıza çevirdim. "Sen hangi bölümdeydin?" dedi gülümseyerek. Bakışlarımı anlamamıştı. "İngilizce öğretmenliği" dedim sadece. Onunkini sorma gereği duymadım ama o söyleme gereği duydu ki konuşmaya başladı. "Bende mimarlık okuyorum" dedi ve yine genişçe gülümsedi. Kahvemi yudumladım. Sanırım 10 dakika geçmiştir diye düşünüyordum. Bir an önce bitse bu eziyet. Hiç hoşlanmamıştım. "Sevgilin var mı?" diye sordu pat diye. "Ya açıkçası özel hayatımın sizi ilgilendirdiğini pek düşünmüyorum ama yine de cevap vereyim,evet var" dedim ve tebessüm ettim. "Kusura bakma düşünemedim. Ben biraz böyle boşboğazlık yapıyorum arada" dedi ve kahkaha attı. Kahvemden bir yudum aldım. "Bence şarj olmuştur telefonum,kalkayım ben artık" dediğim sırada kızın telefonuna bildirim düştü. Sesten ve telefonun ışığının yanmasından anlamıştım. Mesajı açtı ve okudu. Gülen yüz ifadesinin biraz düştüğünü gözlemledim ama hemen toparladı. "Ya kalkmadan birşey daha sorsam?" dedi. Bende kafamla onayladım. "Konuşabiliyor musun?" dedi. Bir anda senli benli de olmuştuk. Güzel. "Ne?" dedim. "Pardon ben soramadım. İngilizce konuşabiliyor musun? Yoksa sadece öğreniyor musunuz?" ne saçma sorulardı bunlar. Telefonuna bir bildirim daha geldi kızın. O değil hala kızın adını bile bilmiyordum. Mesajı açtı. Okuduktan sonra kafasını kaldırıp yüzünden düşürmediği o geniş gülümsemesiyle yüzüme baktı. "Ah gerçekten kusura bakmyın,saçma sorularımla sık boğaz ettim sizi. Telefon da şarj olmuştur,kalkalım dilerseniz?" dedi. Başımla onaylayıp hemen ayaklandım. Kız telefonumu almaya gitmişti. Kahve de yarım kalmıştı. Ben çantamı alırken kız telefonumla geri dönmüştü. Telefonum açılmıştı. Elime alıp teşekkür ettikten sonra oradan uzaklaştım. Alazı aradım. "Alaz nerdesin?" dedim açar açmaz. "Evdeyim,ne oldu?" dedi. Doğrulduğunu hissettim. "Müsaitsen buluşalım mı? Garip bir gün geçiriyorum,tanıdık yüze hasret kaldım 2 gündür" dedim ve arabaya binip kontağı açtım. "Müsaitim nerede buluşalım?" diye sordu. Onu uğraştırmak istemiyordum hem de uzun yol katetmek istemiyordum. "Ben seni alırım sen hazırlan" dedim. Onayladıktan sonra telefonu kapattım ve alazın evine doğru sürdüm. Telefonum çaldı. Araba ekranından yeşile bastım. "Efendim aşkım"dedim. Arayan eymendi. "Hayatım bu akşam müsait misin? Seni meriçle tanıştırmak istiyorum" dedi. "Şimdi alazla buluşmaya gidiyorum ama akşam müsaitim. Kaç gibi ve nerede?" dedim. Bakalım sevgilimi benden alıkoyan çocuk kimdi? "....... restaurantta yemek yiyelim diyorum ben. Akşam 8 nasıl olur? Evden alırım seni" dedi. Dediği restaurant alazla buluşacağım yere yakındı. Oradan kendim geçerdim. "Alazla buluşacağım yere çok yakın eymen,ben kendim gelirim" dedim. Onayladı ve telefonu kapattık. Bu sırada alazın evinin önüne gelmiştim. Kapının önündeydi zaten,direkt arabaya bindi. "Naber kanka?" dedi. "İyidir senden naber?" dedim bende. "İyi iyi,eee anlat bakalım neler oldu?" dedi. "Aman oturunca anlatırım çok da önemli şeyler değil ya. Trajikomik" deyip kahkaha attım. Bana eşlik etti. Sonrası şarkı ve sukünet eşliğinde kafeye doğru sürmek oldu.
Kafeye geldiğimiz de arabadan inip yanyana yürüdük. Bir masaya oturup kahve sipariş ettik. "Yemek mi yeseydik ya?" dedi alaz karnını tutarak. "Akşam eymen ve bir arkadaşıyla yemek yiyeceğiz. Şimdi yersem ayıp olur ama sen açsan ye" dedim çantamdan telefonumu çıkarırken. "Yok ya o kadar aç değilim ben. Eve söylerim gidince" dedi. Kahvelerimiz önümüze kondu. "2 gündür birbirinden saçma insanlarla tanışıyorum alaz ve hepsiyle sürekli kahve içiyorum. Gün içinde vücudum sürekli kahveyle dolup taşıyor" dedim. Kahvesinden bir yudum aldı. "Sen ne söyledin?" diye sordum. "Bilmiyorum balkabaklı birşey" dedi. Bardağını önünden alıp içtim. Güzeldi aslında tadı. Bunu içmek istedim ve kendi kahvemi alazın önüne sürdüm. "Ne yapıyorsun ya?" dedi. "Aman alaz sanki ilk defa yapıyorum hee sende" dedim ve bardağımdan büyük bir yudum aldım. Onun ki soğuk içecekti. Neyse ki bu sefer bende soğuk söylemiştim. "Neyse konuya gelirsek,hepsi de tesadüf üzerine oluyor..." diye başlayıp olanları anlatmaya başladım.
Telefonuma bir bildirim geldi ve alazla olan konuşmamı bölüp mesaja baktım. Eymendendi. "Nerdesin?" yazıyordu. Gözlerim saate kaydı. Saat 8e gelmişti bile. Panikle yerimde doğruldum. "Ayyy alaz,ben yemeği unuttum senle konuşurken. Kalkayım ben hemen,of anca yetişirim ya" deyip çantamı kaptığım gibi kapıya hızlı adımlarla koşturdum. Kapıyı açıp arkama döndüm ve alaza el sallayıp çıktım. Hemen arabay oturdum ve eymenin dediği restauranta doğru sürmeye başladım. Geldiğimde apar topar arabadan inip restauranta doğru yürüdüm. Kapıdan girince restaurantın içinde göz gezdirdim ve bana el sallayan eymeni gördüm. Karşısında da arkası dönük biri oturuyordu. Kıvırcık saçları vardı. Gülümseyip sakince masalarına yürümeye başladım. Yanlarına vardım. Oturmadan tanışmak için elimi uzattım ve konuşmaya başladım. "Merhaba. Eymenin kız arkadaşı Alya ben" dedim ve gülümsedim. Çocuğun kafası tabağındaydı. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı. "Merhaba. Meriç ben Alya hanım" dedi ve elimi sıktı. Yüzümdeki gülümseme düşmüş yerini şok ifadesine bırakmıştı. Karşımda gördüğüm kişi sınıfta tanıştığımız olan çocuktu. Burada ne işi vardı?
2. Bölüm sonu. Umarım güzel gidiyordur. Sonraki bölümleri keyifle okumanız dileğiyle:)
|
0% |