Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@vanelyaa

Herkesin oyuncakları ile oynarken ben ise ders çalıştırılması mahkum olmuştum,babam için hep en iyisi olmalıydım. Onu gururlandırmalıydım,onun kariyeri için iyi bir evlat olmalıydım. Onun basketbolcu oğlu,zeki oğlu,yakışıklı oğlu bunları olmalıydım. Babam Milli Kadın Voleybol takımını antrenörüydü,bende onun basketbol yıldızıydım.

 

Taki..O güne kadar

 

Babam kanser hastası çıkmıştı,annem babama bakmak istemeyip evden terk etmişti. İlk baş babama hiç yakın davranmadım çünkü benim çocukluğumu çalmıştı. Benim en sevdiğim oyuncaklarını alıp gözümün önünde yırtıp yakmıştı,elime bir sürü kitap defter verip bir odaya bıraktırlar

 

                                    ...

Babamın çorbasını alıp yanına oturdum,kaşığı alıp sıcak çorbayı hafifçe üfleyip babamın ağzına götürdüm. Babam kafasını çevirip "İçmicem" çorbayı masaya koyup sinirle kalktım.

"Baba--" sözümü bölüp

"Oğlum benim yerime antrenör ol senden bunu istiyorum" dediğinde sinir olup yanından uzaklaştım,benim hayatımı çöp edip birde i takımın antrenörü olmamı istiyordu.

"O-Oğlum" dediğinde duymazsızliktan gelip camdan dışarı baktım

"O-Oğlum n-n-nefes al--" camdaki yansimaya baktığımda kafasi önüne düşmüştü,arakam dönüp sandalyeye koştum

"Baba aç gözünü baba" nabzına baktığımda atan damar yoktu,ambulans arayıp beklerken açan olmamıştı.

 

Babamı kucaklayıp arabaya doğru koşarken çaresizce gözlerim dolmuştu,taksileri durdurmaya çalışıyordum. Hastaneye girdiğimizde oturup elimde kalan o pusulası olmuştu,çalışan pusula doktor çıkmasını beklerken pusula birden durmuştu. Yön değiştirmiyordu,Kuzeyi gösteriri bir şekilde kalmıştı.

 

Doktor çıktığında hemen ayağa kalkıp önünde durdum.

 

"Başınız sağ olsun" o kelimeyi duyduğumda Koridorda acı çığlıklarım dolmuştu,yere oturup hüngür hüngür ağlamıştım.

 

"BABA!" Kelimesi sonkez çıkmıştı,ağzımdan son diyişimdi.

 

Babamın istediğini yapmak için hastaneden çıkıp eve gittim,Milli Voleybol takımın yeni antrenör ben olacaktım. Üstüne rahat bir şeyler giyip motora bindim,Voleybol Merkezine gelip çantamı takıp içeri girdim.

 

Yanıma kısa bir kız gelmişti,eğilip ona baktım.

 

"Siz kimsiniz?"

"Ben yeni antrenörünüzüm" dedim tok bir sesle

"Bora bey böyle birşeyden bahsetmemişti ama"

"Kendileri hasta ben oğlu onun yerine geldim yakında maçınız varmış takım ne durumda?"

"Liberon hariç iyi" dedi takıma göz gezdirerek

 

Çantamı yere koyup yanlarına gittim,hepsi çok kısaydı. Baba göre böyle maç yapamazlardı,topu tuttum.

 

"Evet kısaca kendinizi tanıtın"

Ezgi Yıldız 17 yaşındayım 2. Oyuncuyum" Koyu siyah saçlı,kahverengi gözlü bir kızdı

"Kumsal Özdinç 16 yaşındayım 4. Oyuncuyum" Sarışın,mavi gözlü sinsi bir kız gibiydi

"Roseline Karina 15 yasında ben 6. Oyuncu ben" Pembe saçlı,ela gözlüydü,Türkçeyi çok iyi konuşamıyordu

"Nevra Ulusoy 18 yaşındayım 1. Oyuncuyum" Kahverengi,siyah gözlü hep kazanma istekli biri gibi duruyordu

"Dilara Koçak 17 yaşındayım 5. Oyuncuyum" Koyu mavi saçlı,siyah gözlü sert biriydi.

 

Ve o cüce kalmıştı,ona dönüp topu attım

 

"Hilal Su Tüzün 17 yaşındayım Kaptan."dedi sakince topu tutmuştu refleksleri iyiydi. Gözüme girdin.

 

"Bende Pamir Ateş yeni antrenörünüz ve bir basketbol oyuncusuyum 19 yaşındayım" top sepetine gidip hepsine teker teker top attım,kendimede bir top alıp yanlarına geldim.

 

"Evet ilk önce 50 tane duvarda parmak pas yapmayla başlayın" dedim düdüğü çalarak içerideki basketbol potasına basket atmaya başladım.

 

Onlar kendi görevlerini yaparken bende kendi görevimi yapıyordum,maçlarıma az kalmıştı. Oynarken o cüce ilk bitiren olmuştu,diğerlerini beklerken bir kez daha basket attım.

 

"Herkes bitirdi mi?" diye bağırdım,düdüğü çalıp

"Tamam arkadaşınız yapmaya devam etsin siz ilk manşetle üstünüze kaldırıp sonra duvara smaçla duvara vvurucaksınız 20 tane" düdüğü çalıp arkalarından izledim,bazıları topları geriye atıyordu.

 

"Kumsal kolunu daha çok geriye doğru" kolunu tutup geriye çektim,yapacağı hareketi yaptırdıktan sonra arkalarından dolaşıp "İyi yapmayan 30 tur hızlı koşma cezası var" dedim.

 

Babam bunları hiç iyi çalıştırmamıştı,hepsi beceriksiz bunlarla uğraşmak benim için en büyük cezaydı.

 

"Hilal 30 tur koş" dedim düdüğü çalıp "Hadi" koş dedim sadece bir kez topu düşürmüştü,onun daha iyi olması için çalışıcam.

""Sadece bir kere düşürdüm"

"Maçta sayı kaybedincede bunu mu diyeceksin?" Dedim bağırarak

 

Diğerleri bizi izlediğini görünce"Çay ister misiniz?" Dedim sinirle bakarak "Ne bakıyorsunuz devam?" Dedim.

 

"Roselina koş,Kumsal koş,Ezgi koş" dedim tek nefeste hepsi bana şuan kin beslediğiniz biliyordum. Hiçte umrumda değildirler,sadece maç önemli bu böcekler ile işim olmaz.

 

"Su molası 5 dk" karşıdaki topu alıp basketbol oynadım,basket atama kolaydı. Ama önünde biri benim dikkatimi dağıtmadığı sürece iyiyimdir.

 

"Hepiniz böyle yorulacaksanız gelmeyin ben enerji dolu sinirli bu maça odaklı insanlar istiyorum yo ben öyle değilim diyorsanız kapı orda" bağırarak

"30 tur ceza verirsen böyle" dedi bir kısık sesle Hilal karşısında durup

"Dediğin her şeyi duyabiliyorum"

 

İçeri Kaan girmişti,yanına gelip kızları süzdü. Omzuma elini koyup "Off şu güzelliğe bak"

"Kaan onlar benim oyuncuların lütfen asılma"

"Tamam yemedik oyuncularını" alayca konuşurken

"Bizi dinlemeye mi geldiniz hadi çalışın" dedim düdüğü çalarak Kaan gülerek kızların yanına gitti.

 

Hilal arkasında topu tuttum,daha sıkı atmalıydı. Parmaklarını sıkıp daha ileri atmalıydı.

 

"Parmaklarını sık" gösterirken "Daha iyi oynarsın" elelrini tutup üstünden gösterdim. Kendisi tekrarladığında yanından ayrıldım,oturup cantamdaki basketbol topuna baktım. Kaan kızlar ile iyi anlaşmıştı,ben cantamdaki top çıkarıp yerde döndürdüm

 

"Bu günlük bitti kurtuldunuz benden" dedim çantama topu koyup boynum taktım.

 

Çıkıp motora bindim,kaskımı takip son gaz evime doğru sürdüm. Babamın öldüğü hep aklımdaydı,babam için bu maçı kazanacaktım. Onun için yapacaktım,bu maç benim için önemliydi.

Eve girdiğimde dolaptaki sebze suyumu alıp içtim,babamın odasına girip baktım. Kapıyı kitleyip salona inip koltuğa oturdu,telefonumu alıp gelen bildirimlere bakarken bir gruba eklenmiştim.

 

0511: Gruba yeni antrenörü ekledim haberiniz olsun (21:09)

 

 

Siz: Sağol haberimiz oldu sen olmasan ne yapardık (21:10)

 

0511: Önemli birşey olduğunda bildirmek gerekiyor hani (21:11)

 

 

 

Görüldü

 

0567: Antrenör tam bir öküz (21:13)

 

 

​​​​Siz: İltifatın için teşekkürler Dilara ama yarın ilk ceza sana (21:14)

 

 

 

0511**** kişisini Böcük diye kaydettiniz

 

Böcük: Dilaracım hani oda grupta ya hani birazcık normal konuşmak;) (21.15)

 

 

 

Görüldü

 

 

Telefonu kapatıp televizyonda boş boş gezindim,Kaan beni aradığını gördüm. İlk baş açmak istemedim ama sonuna kadar çaldırıyordu.

 

"Alo Pamirim gözüm yollarda kaldı"

"Kaan kısa kes çocuğum"

"Şu bir kız var sizde Hilal"

"Eee sadete gel"

"Telini atsan olmaz mı?"

"Hayır benim oyuncularım ile konuşamazsın"

"Sakin başkan bende kendim alırım"

"Hayır dedim o böceğe yaklaşma"

 

Telefonu suratına kapatıp odama çıktım,kaptan olduğu günden beri kendini birsey sanıyordu. Onun yüzünden bütün azarı ben işitiyorum,kendisi oyunu doğru düzgün yönetmiyor.

Odadaki basketbol topunu alıp duvara atıp tutuyordum,hiç uykum yoktu. Galiba bu günden sonrada uykular bana haramdı,uyumak işkenceydi. Elimi bir kağıt alıp Voleybol düzeni kurmaya çalışıyordum ama hiç biri hazır değildi. Rakibimiz İtalya onun çok iyi oynadığını biliyordum ama herkesin çok küçük kurtaramadı bir top vardır.

 

Bu zamana kadar İtalya'nın voleybol maçlarını izledim,hepsi sol tarafı çok boş bırakıyordu. Smaç çaktıklarında genellikle 5.oyuncanın araksina oynanıyor,yani bizim 5. Oyuncu iki adım daha arkada olmalıydı. Düşünürken telefonuma bir bildirim gelmişti,Hilal benim bir fotirafimi beğenmişti. Sinsice gülüp telefonu kapattım,planlamayı çıkarıp bunu üstüne çalışma düzeni kuruyordum.

 

En son maç İtalya ile ilk önce Fransa tam tamına 4 hafta vardı,bilgisayardan Fransa'nın bu güne maçlarına izledim. Hep kandırarak el hareketlerini iyi takip etmeliyiz ve orta oyuncuları çok güçsüz hep ona oynamalıyız. Özellikle smaç olarak deftere not edip derin bir nefes aldım,duşa girsem iyi olucaktı.

 

Yataktan kalkıp buz gibi suyun altına girdim,buz gibi su beni dinç tutuyordu. Duştan çıkıp dişlerimi fırçaladım,gün doğarken sabah koşusuna çıktım. Hafif serin esen rüzgar mis gibi deniz kokusu ile buluşmuştu,formda kalmalıydım. Maçlarıma 2 gün kaldı ve ben bu antrenörlükten dolayı çalışamıyordum,koşu bu günlük yeterdi. Eve doğru yavaşça yürürken az kalmıştı,ısınmaya eve hızlıca girip 4 tane kaynaşmış yumurta yiyip çantamı belime takip yürüyerek ısınmaya gittim.

 

İçeri girdiğimde hiç kimse yoktu,ışıkları açıp fileyi kurdum. Onları beklerken kendimce basketbol oynuyordum,maçta iyi olmalıydım. Yarı finla maçıydı,bunu kazanmalıyız. Su bücürlerede Voleybol maçını kazandırmalıydım,turnike atışında çok iyidim.

 

"Bücür grubu toplanıyor galiba" dedim topu tutup onlara döndüm.

"Biz kısa değiliz sen fazla üzülsün bir kere" Güldüm

"Böcek git topları getir itiraz yok cevap vermek yok" dedim yere oturup

Hepsi başıma oturmuştu.

 

"Evet 4 hafta kaldı,ilk önce kaptan bu maçta oynamicak ve onun yerine Burçin yedeklerden ana kadroya giricek"

"Ya ben niye oynamıyorum"

"Çünkü bu oyunda çok sinir olucaksın bunu biliyorum hırsını toptan cikarmani istemiyorum çünkü hirslar genellikle kaybettirir"

"Maçta hırs olması gereken bir şey zaten yedeklere girmek istemiyorum!" Duymazsızlıktan gelip

"Fransa kandırır el hareketlerini çok dikkatli izleyin ve smaç çıkarken orta oyuncuyu alın çünkü orta oyuncuları güçsüz Dilara smaç çıkarken uzağa at çizgi hafif deysin onlar kazandığını düşünsün ama öyle olmaz"

 

Roselie kalkıp "Hadi takım ooooo" dedi Gülerek "Antrenör hadi motivasyon olur" Ayağa kalkıp "Hadi takım" dedim bağırarak

 

"Maç yapıcaz takımlara ayrılın"

 

Herkes gruplara ayrıldığında oturup onları izledim,hepsinin yapamadığı şeyler vardı. Hilal çok farklıydı,çok iyi oynardı ama hırsına yenik düşebilecek biriydi. Hırsı onun kaybetmesine sebep olabilir,Dilara duygularını ortaya koymazdı. Duygusuzca oynradı,Roselie karşı takıma kıyamazdı. Yavaş oynadı ama takıma moral kaynağı olurdu,Ezgi planlı oynardı. Topun ona gelmesini beklemezdi,o topa atlardı. Kumsal öylesine oynardı,oynamış gibi gösterirdi. Nevra kazanmaya odaklı oynardı,kazanmak isterdi hep o buna hırs verirdi.

 

İçeri bir anda Kaan girmişti,Hilal doğru yürüyordu. Arakma yaslanıp onları dikkatle izledim.

 

"Hilal benimle çıkar mısın?" Dediğinde içimde bir alev çıkmıştı,sebepsiz kendimi kontrol etmek zordu.

"Kaan çık dışarı" dedim bağırarak

"Sakin olun" Deddigin Hilal

"Benim oyununda duyguya yer yoktur ne yapacaksanız disarda konuşun"

"Bu kadar bağırma gerek yoktu oyununa duygu sokanda olmadısakin ol biraz"

"Pamir kaptanına böyle davranma derim"

 

Sinirle eşyalarımı toplayıp sahadan çıktım,beni kullanıp kaptan olmuştu. Benim emeklerimi çalarak sahile oturup durgun denize baktım,benim bütün kusurlarımı bilendi. Tek dostumdur,sağ elimde aklıma olduğunu bildiğinde oyunlara beni sokması için ona yalvarmıştım,bunu herkese söyleyecekti.

 

Hilal kaybetmek istemiyorum nedense?

Kaybetmek istemiyorum...

 

Sizce nasıl?

Görüşleriniz bildirirseniz mutlu olurum

 

Soru

Hilal evet mi?dicek hayır mı?

Hilal kim ile sevgili olmalı?

 

Muck💋

 

Bu kitaptaki Hilal hali yani gizunde anlatılan hali lavinniva'da

 

 

 

 

Loading...
0%