@vanilyab2
|
Selamın helooo gençler nasılsınız bakalım. Beni soracak olursanız ben pek iyi değilim. Kitabım hakkında çevremdeki insanlardan pek iyi yorumlar almadım. Kötü sözleriyle beni eleştirdikleri için biraz modum düştü. Bu yüzden de bölüm yazamadım. Normalde pek kafaya takmazsın ama çok kötü eleştirildiğim için bir iki gün pek kendimde değildim . O kadar çok üzüldüm ki yakınlarımdan böyle kötü sözler duymak gerçekten moralimi çok bozdu . Bu yüzden de bölüm yazma hevesim bir iki gün yoktu. Hatta şu an bile yok ama siz bölüm beklediğiniz için ne kadar kötü olsam da sizin için bölüm yazıp attım. Sizi çok seviyorum ve sizin desteğinizi ihtiyacım var. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın:)
* * * Ömer'den: İlk görüşte aşka inanır mısınız. Ben inanmazdım. Hatta aşka saçma bulurdum. İnsanın kendinden başkasını sevebileceğini düşünmezdim. Kim birini koşulsuzca severki derdim . Bu düşüncelerim onu görene kadar dı . Hiç beklemediğim bir anda görmüştüm onu. Elimde tuttuğum viskiden bir yudum daha aldım. Oturduğum kotuğa biraz daha yaslanıp karşımda sehbanın üzerinde olan çerçevede ki fotoğrafa bakmaya devam ettim . Onu ilk gördüğüm yerde çekmiştim bu fotoğrafı . Üzerinde dizlerine kadar gelen beyaz bir elbise vardı. Ayağında hiç bir şey yoktu . Çıplak ayakla ile bir o yana bir bu yana koşturuyordu . Siyah uzun saçları rüzgarın etkisiyle uçuşuyordu . O zaman gençtim . Yirmi yaşındaydım . Yazlıktaki evimizde oturmaktan canım sıkıldığı için evden çıkmıştım . Biraz dolaştıktan sonra deniz kenarında onu görmüştüm . Cıplak ayaklarıyla denizin kenarında bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Onu orada ne kadar izlediğimi bilmiyordum. Zaman algımı yitirmiştim ona bakarken. Gideceğini anladığımda ondan bana hatıra kalması için bu fotoğrafı çekmiştim. Ya on altı ya da on yedi yaşındaydı o zaman düşmüştü gönlüme. O zamandan bu zamana kadar da hep yüreğimdeydi. Başka bir kadın almadım hayatıma almak da istemedim zaten. Onun bir gülüşüne ölürdüm ben. Serra ile olan birlikteliğim mecburiyetten di . Eğer mecbur olmasa ondan başka kadına elimi bile sürmezdim . Bir anda aklına o gece düştü. O gece yaşanan her şeyi sabah kendime geldiğim de hatırlamıştım. O gece bara girer girmez görmüştüm onu. Çok şaşırmıştım çünkü gelmesine daha bir hafta vardı. O gece onu seyrederek içmiştim. Ne kadar içtiğimi hatırlamıyorum. Ayakta bile zor duruyordum yanım'da Selim yoktu . Sarhoşluğun getirdiği cesaretle onun yanına gitmek için benim için ayrılan loca'dan kalkmış onun yanına gitmek için hareketlenmiştim. Sonrasında yaşananları sabah hatırlamıştım. Koridorda karşılaşmamızı odaya birlikte gelmemizi ve o gece yaşadıklarımızı. Her ne kadar sarhoşken birlikte olsak da. Geçirdiğim geceden de hiç pişman değilim. Biliyorum o da yavaş, yavaş bana çekiliyordu . Kendisi ne kadar kabul etmese de benden uzaklaşmaya çalışsa da benden hoşlandığının farkındaydım . Sırf bana olan inadından Furkan denen şerefsizle dans ettiğini de biliyordum. Her ne kadar bana olan inadından dans ettiğini bilsem de o gün orada kıskançlıktan deliye dönmüştüm .Ela'yı köpek gibi kıskanıyordum. Bir de gelip bana ahkam kesmesi yok muydu. Bu gün davete bana salladığı o parmağını tutup kendime çekip deli gibi hasret kaldığım dudakları öpmek istemiştim. Ama kendime hakim olmam lazımdı. Biraz daha sabretmem lazımdı. Telefonumun çalmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp cebimdeki telefonu çıkardım. Kimin aradığına baktığında Hasan amcanın aradığını gördüm. O beni kolay kolay aramazdı acaba Ela'ya bir şey mi olmuştu. Bekletmeden telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Hasan amca" "Merhaba Ömer. Gecenin bu vaktinde aradım ama rahatsız etmiyorum umarım" "Estağfurullah Hasan amca bir şey mi oldu birine. Sıkıntı mı var" "Kimse bir şey olmadı evladım. Beni aramamın sebebi Ela" "Bir şey mi oldu Ela'ya. Bir sıkıntı mı var " Bedenimin kanı çekilmiş gibiydi sanki. Ona bir şey olma ihtimali kalbimi sıkıştırıyordu. "Yok Ela iyi sadece artık senin yanında çalışmasını istemiyorum" Kaşlarımı ister istemez çatım . "Neden" "Biz konuştuk aramızda şu magazin olayını hallettik. Bir daha böyle bir şey olmaması için söz verdi Ela bana. Zaten ben de biraz burnu sürtsün diye senin yanında çalışmasına izin vermiştim. Artık çalışmasına gerek yok hem kendi istemiyor hem de ben. Kendisi okulunu bitirdi şimdi de kendi şirketini kurmak istiyor. Senin nişanından sonra yurt dışına gidecek .Bu yüzden artık senin yanında çalışmasına gerek yok" Sesimin titremesine Özen göstererek telefonun diğer ucundaki Hasan amcaya cevap verdim. "Tamam çalışmasını artık yanımda ama yarın gelsin bir proje hakkında onun yardımına ihtiyacım var" "Tamam ben söylerim. Yarın gelir" "Tamam Hasan amca iyi geceler" "İyi geceler evladım" Hasan amcanın telefonu kapatmasıyla adeta bir boşluğa düştüm. Şirkette yanımda çalışırken onu daha fazla görüyordum. Yıllarca hasret kaldığım kadınla biraz olsun hasretimi gideriyordum. Ama şimdi o da alınmıştı elimden. Şu an kendimi beş yaşında bir çocuk gibi hissediyordum. Küçükken annemiz şekerimizi elimizden alırdı ya şu an ben de aynı durumdaydım sanki şekerim elimden alınmıştı. Aniden açılan kapıyla kimin geldiğini bildiğim için kafamı kaldırıp bakma gereği duymadım. Şu hayatta sadece iki kişi kapıyı çalmadan odama girme cesaretine sahipti. Birincisi Can dostum Selim. İkincisi ise sevdiğim kadındı . Babam bile kapıyı çalmadan giremezdi. Bu konuda ne kadar sert bir insan olduğunu biliyordu çünkü. "Hayırdır kardeş Karadeniz'de gemilerin mi battı. Ne kukuman kuşu gibi düşünüyorsun" Selim tam karşıma geçip oturdu. "Hasan amca aradı" "Ee ne olmuş" "Ela artık yanımda çalışmayacakmış" "Neden" "Nişandan sonra yurt dışına gidiyormuş" Elimde tuttuğum viski tek dikişte içtim. "Ne yapacaksın peki" Kafamı kaldırıp Selime baktığımda merakla bana bakıyordu. "Bu sefer benden gitmesine izin vermeyeceğim" "İyi de Ömer kız senni başka bir kadını seviyorsun sanıyor. Karşısına geçip gitme ben seni seviyorum mu diyeceksin" Kafama kaldırıp Selime baktım. Haklıydı. "Ne yapacağımı bilmiyorum ama bu sefer benden gitmesine izin veremem. Bir günümü daha onsuz geçiremem Selim " "Anlıyorum oğlum çok seviyorsun ama ya nişan gününü beklemeden çekip giderse . O zaman ne yapacaksın" "Gitmesine izin vermeyeceğim" "Oğlum anca gitmesine izin vermeyeceğim deyip deyip durursun. Ne yapacaksın da gitmesine izin vermeyeceksin" Elimdeki bardağı sert bir şekilde sehpanın üzerine bıraktım. "Ben de bilmiyorum ne yapacağımı ama tek bildiğim şey bir yolunu bulup gitmesine izin vermeyeceğim Selim" Söylediklerimden sonra Selim sustu. Sinirlendiğimi anlamış olacak ki daha fazla konuşmak istemedi. "Ee sen ne yapacaksın Eftelya konusunu " kaşlarını çattıp bana baktı. "Ne Eftelyası" İster istemez güldüm. "Ne yani sen o kızı sevmiyor musun" "Nereden çıkarıyorsun bunu Ömer sevmiyorum tabii o kızı" "Yazlıktayken sürekli onun arkasından dolanıyordun ama. Nereye giderse sürekli peşindeydin" Söylediklerime sinirlenmiş olacak ki oturduğu koltuktan bir hışımla doğruldu. "O zaman gençtim hoşlantıyı aşk sanıyordum. Ama artık büyüdüm hoşlantı ile aşkın arasındaki farkı biliyorum. İlgimi çekiyordu o zamanlar . Sadece ilgimi çekiyordu aşık falan değilim. Ve onu sevmiyorum" Büyük bir kahkaha attım. "Demek onu sevmiyorsun ha o yüzden mi o gece sırf biriyle dans ediyor diye deliye dönüp bir hışımla yanımdan ayrıldın sonra geceyi onunla geçirdin " "Ömer bak bana bulaşma. Sen git boktan olan aşk hayatınla ilgilen. Benim ne yaptığımı da karışma. Ayrıca ben kimseyi sevmiyorum" dedi ve hızlıca odadan çıkıp gitti. Sırf korktuğu için kızı sevdiğini kabul etmiyordu . Bir zamanlar ben de böyleydim. Onu gördükten sonra sadece bir hoşlantı olduğunu düşünüp günlerce bunu kendime inandırmaya alışmıştım . Oysa Selim de Eftalya'yı deli gibi seviyordu. Benim Ela'yı sevdiğim gibi. ... Ela'dan: Yüzüme konulan küçük öpücüklerle gülümsedim. Gülümsememden sonra yüzüme daha çok öpücük kondurulmaya başladı. Gülümsemem küçük bir kıkırtıya döndüğünde gözlerimi araladım. Babam . Yanağıma kocaman bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. "Hadi kalk bakalım uykucu" "Ya baba ya işe de gitmeyeceğim neden erken kalkıyorum ben" Burnumu öpüp tekrar konuştu. "Çünkü deden aşağıda bizi kahvaltıya bekliyor. Hem geldiğinden bu yana hiç ailecek bir araya gelemedik. Kalk da bir kahvaltı yapalım" "Ya of baba ya" "Babaya of denmez" Son kez çenemi öpüp yataktan kalktı. "Hadi güzelim daha fazla kimseyi bekletmeyelim üzerini değiştir gel" "Tamammm" Babam odadan çıktıktan sonra ben de yataktan doğrulup oturur hale geldim. Dün gece içimde tüm birikenleri babama dökmüştüm. Babamla konuşmamız bittikten sonra beni kucağına alıp odama getirmişti. Babam yanımda Ömer'i arayıp artık onunla çalışmayacağımı söyledi . Bunun üzerine Ömer de son bir kez benimle bir projede çalışacağını söyledi. Bugün son kez o şirkete gidecektim. Babam Ömer'l konuştuktan sonra birlikte uyumuştuk. Babama kızgın olduğum için daha önce fark etmemiştim ama babamı gerçekten özlemişim. Komidinin üzerinde duran telefonumu alıp arayan var mı diye baktım. Ferit ve Eftalya defalarca kez beni aramış. Ulaşamayınca da Eftelya bir sesli mesaj atmış. Sesli mesajı açıp dinlemeye başladım. Eftalll. Geri zekalıııı telefonun neden açmıyorsun. Neyse şimdi bu konuyu rafa kaldırıyorum ama yanıma geldiğinde telefonunu açmamanı hesabını senden soracağım. Ne olduğuna inanamazsın eloş Annem geldi. Biliyorum geleceğinden haberim vardı zaten ama bir anda çıkıp geldi. Yine bir takım olaylar olmuş. Müsait olunca ferit'lere gel oradayız. Ve bu arada eloş . Sen sen sen sen tam bir, tam bir, tam bir salaksınnnnnnnnn. Mesajı denedikten sonra eftalya'ya geleceğimi söyledim. Telefonu kapatıp tekrar komidinin üzerine koydum. Yataktan çıkıp banyoya girdim. Banyodaki işlerimi hallettikten sonra üzerimi değiştirdim. Üzerimi değiştirdikten sonra komidin üzerinde duran telefonumu alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden indikten sonra yemek salonuna girdim. Herkes masadaydı. Dedem bizi çok sevse de katı kuralları vardı. Mesela bu kurallardan bir tanesi masaya herkes gelene kadar yemeye başlanmaz dı. Daha fazla kimseyi bekletmeden acelece masaya yürüyüp ablamın yanındaki boş sandalyeyi çekip oturdum. Benim oturmamla da dedem konuştu. "Afiyet olsun" Dedemin sesi ile herkes kahvaltıya başladı. Sabahları pek bir şey yemeyi sevmesem de ufak ufak bir şeyler atıştırmaya başladım. "Neden bugün şirkete gitmedin. Bugün çalışmıyor musun" dedi yanımda oturan ablam. Ona bakmadan cevap verdim. "Artık o şirkette çalışmıyorum" "Neden anneciğim" Kafama tabağından kaldırıp karşımdaki anneme çevirdim. "Biz babamla konuştuk. Artık Ömer'in yanında çalışmıyorum Ömer'in nişanından sonra da tekrar İngiltere'ye dönüyorum" Dememle masada büyük bir sessizlik oldu. "Daha yeni geldin ne gitmesi"dedi dedem elindeki çatalı sert bir şekilde masaya bıraktı. "Biz konuştuk karar verdik baba. Ela artık Ömer'in yanında çalışmıyor. Torunun iyi bir üniversitede okudu şimdi de yurt dışında kendi şirketini kurmak istiyor " Annem elini uzatıp elimi tuttu. "Güzel kızım Kendi şirketine kurmanı ben de isterim kendi ayaklarının üzerinde durmanı. Ama daha yeni geldin seninle hiç vakit geçiremedik biraz daha kalsan olmaz mı " Annemin elinin üzerine diğer elimi koydum. "Biliyorum anneciğim ben de sizi çok özledim. Daha hiç vakit geçiremeden birbirimizle hasret gidermeden ben de gitmek istemiyorum ama bir an önce İngiltere'ye gidip kendi şirketimi kurmak istiyorum. Hem İngiltere'ye gidiyorum diye bir daha hiç Türkiye'ye dönmeyecek değilim ya ben gelirim siz gelirsiniz" Annem gözlere dolu bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladı. "Tamam. Ama Ömer'in nişanına kadar benimlesin küçük hanım kızımla vakit geçirmek istiyorum" Uzanıp elini öptüm. "Emredersin Sultanım üç gün boyunca seninleyim. Hem bak şirketimi kurayım bir zengin olayım senin için arka bahçeye koca bir tane ayakkabı mağazası açacağım" Annem dediklerime güldü . Annemin topuklu ayakkabılara büyük bir zaafı vardı. "Söz mü" "Söz" "Ben de isterim o zaman" Dedi yanımdaki ablam. "Sana yok" "Nedenmiş o" "Senin kocan zengin " Dediklerime sofradaki herkes kahkahalarla güldü. Ailecek çok güzel bir kahvaltı yapmıştık. Aradan geçen zamanı telafi etmek için bol bol sohbet etmiştik. Babam dün akşam için her ne kadar bana kızsa da kıyamadığı için sesini çıkarmıyordu. Babam Kendi şirketine gitmeden önce beni bol bol tembihlemişti. Korumasız dışarı çıkmayacakmışım. Babam çok fazla abartıyordu ama onu kızdırmamak için mecbur kabul etmek zorunda kaldım. Şu an odamda bir taraftan üzerimi değiştiriyordum Bir taraftan da Eftalya ile konuşuyordum. "Ee şimdi Hasan amca kararından vaz mı geçti" Dedi telefonun diğer ucundaki Eftelya. Bunu kırkıncı kez söylüyordu. "Evet dedim ya Eftelya dün akşam Cem'in oradan döndükten sonra babam beni biraz azarladı sonra ben dayanamayıp ağlayınca ve Ömer'in yanında çalışmak istemediğini söyleyince. O da tamam dedi. Ömer'in nişanından sonra İngiltere'ye gideceğim işte" "Sen gidersin ama ben bir süre gelemem" "Neden" "Söylemiştim ya sana attığım mesajda Annem geldi diye. Önce bir dedemle aramızda geçen meseleyi halletmemiz lazım sonra anneme burada açacağı mağaza için yardım etmem lazım ancak işleri toparladıktan sonra gelirim ben senin yanına" "Ne zaman geldiğin önemli değil Eftelya. Hem Nergis teyzenin yanında olman lazım" "Aynen" "Peki senin bana anlatacağın mesele neydi mesajda söylemişsin ortalık karıştı falan anlamadım " "O meseleye telefonda anlatamam. Sen Ömer'in yanına git . İşin bitince Ferit'e gel yüz yüze konuşalım" Giydiğim siyah pantolonun üzerine beyaz kalın askılı kurobumu da giydikten sonra eyftalya'yaya cevap verdim. "Tamam. Ben işlerimi bitirince gelirim" "Tamam eloş görüşürüz" "Görüşürüz eftal selam söyle herkese" Telefonu kapattıktan sonra üzerime deri ceketimi de giydim. Çantamı ve telefonumu aldıktan sonra odadan çıktım. Merdivenlere doğru yürüyordum ki arkamdan ablamın sesini duyunca durdum. "Ela " Arkamı dönüp ablama baktım. "Efendim abla" Ablam yanıma gelip tam karşımda durdu. "Özür dilerim" "Ne için" "Dün çıkıştım biraz sana. Sonradan anladım aslında haklı olduğunu" "Abla ben sadece babam ve Cenk için yaptım " "Biliyorum sen de kendince haklısın. Özür dilerim" "Önemli değil abla" "Önemli eğer kalbini kırdıysam çok özür dilerim" Kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım ona. "Yalan yok biraz kırıldım " "Özür dilerim Ela" "Afetim " Birbirimiziden ayrıldığımızda ablam tekrar konuştu . "Neden Ömer'in yanından çalışmak istemedin " "Bir nedeni yok " Hayır var Ablam konuşuncaktıki ondan önce davrandım. "Gitmem lazım sonra görüşürüz" Arkamı dönüp tam gidicektim ki kolumu tutmasıyla durup tekrar ablama döndüm. "Ela sen Ömer'e aşık mı oldun"
Bir kaç saniye ablamın yüzüne baka kaldım . "Ne diyorsun abla sen . Ne aşık olması " Kaşlarını havaya kaldırdı. Öylemi der gibi baktı. "Ela biz seninle abla kardeş gibi büyümedik iki yakın arkadaş gibi büyüdük . Ben seni çok iyi tanıyorum bir bakışınla ne demek istediğini anlarım " "Abla ... Yalan yok ondan hoşlanıyordum biraz ama sadece hoşlantıydı ...Artık o da yok " "Ela- "Abal bu konuyu daha fazla konuşmak istemiyorum .... Görüşürüz " Ablama bakmadan arkamı dönüp hızlı adımlarla evden çıktım . Babamın benim için ayarladığı arabaya doğru ilerledim. Bindiğim araçta koruma olması yetmiyormuş gibi bir de Babam iki araba dolusu koruma takmış peşime . Babamla aramı yeni düzeltiğim için bir süre bu duruma sesiz kalmam lazımdı . Beklemeden benim için açılan kapıdan içeri geçtim. Korumalarında bilmesiyle Ömer'in şirketinin yolunu tuttuk. Sessiz geçen yolculuğun ardından arabalar Ömer'in şirketinin önünde durmuştu. Korumaları beklemeden Arabanın kapısını açıp arabadan indim. "Siz burada beni bekleyin" "Emredersiniz Ela hanım" Korumalar arkamda bırakıp şirkete giriş yaptım. Ömer'in kendisine ait olan asansöre binip en üst katı tuşladım. Buraya ilk geldiğim günü hatırladım da gerçekten güne çok kötü başlamıştım asansör yüzünden. Pislik Ömer. İnsan der ki bu önsürü kimse kullanmıyor sadece bana özel sen onunla gel der. Ama Ömer söyler mi asla. Asansörün kapıları açılınca hızlı bir şekilde asansörden indim. Bildiğim yolu takip edip Ömer'in odasının önüne geldiğimde kapıyı çalma gereği duymadan direkt içeri girdim. Masasında bilgisayarıyla uğraşan Ömer'in bakışları bana döndü. Kapıyı kapatıp ona doğru ilerlemeye başladım. Ömer de bilgisayarını kapatıp oturduğu koltuktan geriye yaslanıp benim her adımımı izlemeye başladı. Ömer'in masasının önüne geldiğimde koltukların birine oturdum . "Eski patroncuğum neden çağırdın beni" Ömer boğazını temizledi. "Bir şey içer misin" Alayla kaşlarımı havaya kaldırdım. "Vay vay vay sen benim ne içeceğimi mi soruyorsun" "Buna neden bu kadar şaşırdın" "Yani ne bileyim genelde bu odaya geldiğimde azarlanarak onu yap bunu yap şunu yap diyorsun ya. Bir an böyle kibarca ne içeceğimi sorunca ister istemez şaşırdım. Sen de beni anla Ömer ilk defa insan gibi davrandın bana şaşırmak normal" "Ben sana hep kibar davrandım" "Hayır davranmadın . Sen hep bana kaba davrandın" "Hayatımda iyi yüzüme bir tek sana gösterdim" Kafamı yana yatırıp Hadi canım der gibi baktım ona. "Bu iyi yüzünse kötü yüzünü tahmin bile etmek istemiyorum" "Ela" "Neyse neyse biz konumuzdan sapmayalım. Sen neden çağırdın beni buraya" Boğazın temizleyip yaslandığı sandalyeden doğruldu. "Baban aradı dün gece bir şey ler olmuş belli ki. Sen de benim yanımda çalışmak istemediğini söylemişsin neden" "Ömer ben senin yanında işe başladım başlayalı senin yanında çalışmak istemediğimi sürekli dile getiriyordum. Zaten bu şirkete isteyerek girmedim babam zorladığı için mecbur kaldığım için senin yanında çalışıyordum" "Hıhı . İngiltere'ye gideceksin doğru mu" "Evet senin nişanından sonra hemen İngiltere'ye gideceğim. Bana kalsa bugün giderim ama babam senin nişanından sonra gitmemi istedi ne de olsa sen aile dostumuzun oğlusun" "Türkiye'de de istediğin şirket kurabilirsin neden İngiltere'ye gidiyorsun ki" "Sen niye bana sürekli soru sorup duruyorsun . Beni neden çağırdıysan söyle konuyu halledeyim bir an önce gitmem lazım" " Soru soruyorum çünkü neden gitmek istediğini anlamaya çalışıyorum" İyi de neden. Neden gidip kalmamla bu kadar çok ilgileniyordu ki? "Neden bu kadar çok ilgileniyorsun gidip gitmememle " "Sadece merak" "Fazla merak iyi değildir" Bir anda oturduğu sandalyeden kalkıp masanın etrafını dolandı ve benim karşımdaki koltuğa oturdu . Bir süre hiç konuşmadan birbirimizin gözlerine baktık. Ömer gözlerimin için öyle bir bakıyordu ki onun gözlerinde kayboluyorum sanki. Kömür karası gözleri çok güzeldi. Birbirimize ne kadar baktık hatırlamıyorum. İkimiz de sanki zaman aldığımızı yitirmiştik. Bir anda gözlerini benden çekmesiyle kendime geldim. "Ela gitme" "Anlamadım Ömer" Şaşkınca ona baktım. Ondan böyle bir şey beklemiyordum hatta buraya gelirken böyle bir konuşma yapacağımızı da beklemiyordum . "Gitmeni istemiyorum Ela" "Neden" "Yanımda kal istiyorum çünkü" Ağzımı aralayıp konuşacaktım ki çalan telefonla susmak zorunda kaldım. Masanın üzerindeki Ömer'in telefonu çalıyordu. Arayan kişi buradan net bir şekilde gözüküyordu. Arayan kişi Serra'ydı İşte o yazıyı gördükten sonra sinirlerime hakim olamadım. Ömer burada bana beni yanında görmek istediğini gitmememi söylüyor du . Telefonun diğer ucunda sevdiği kadın yakında nişanlanacak kadın vardı. Ömer ne yapmaya çalışıyordu. Buraya beni çağırıp gitmememi istiyordu. Onun yanında kalmamı istiyordu peki hangi vasıfla. Ömer'in neyiydim ki onun yanında kalacaktım. Ben Ömer'in hiçbir şey değilim. Tıpkı Ömer'in benim hiçbir şeyim olmadığı gibi. Biz Ömer'le iki yabancıydık. "Sevgilini arıyor cevap ver istersen. Ben de gidiyorum zaten" Oturduğum koltuktan kalkmamla o da benimle birlikte kalktı . "Nereye gidiyorsun daha konuşmamız bitmedi" "Bana gitme diyorsun peki gitmeyeyim yanında kalayım peki neyin olarak yanında kalayım Ömer. Metresin olarak mı. Benim için bu konuşma bitti. Sen sevgiline cevap ver " Arkamı dönüp kapıya doğru ilerliyordum ki Ömer'in söyledikleriyle olduğum yerde donup kaldım. "Ben serra'yı sevmiyorum" 💣
Bölüm sonu. Bölüm sonu yorumlarınızı alayım. Sezon finaline birkaç bölümcük kaldı. En sakin bölümümüz bu bölümdü tadını çıkararak okuyun . Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın sonraki bölüm görüşürüz:)
|
0% |