Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12 Bölüm: Herkes Hakkettiğini Yaşar

@varamayokgibi

"Çok heyecanlıyım." diyerek arkadaşının elini sıktı Aysima.

Derin, onun bu tepkisi karşısında gülümsedi. Aysima, aylardır bu günün hayalini kuruyordu. Açacağı moda evinin en ufak detayı ile bile kendisi ilgilenmiş, ve her bir detayını özenle düşünmüştü.

Zaman ilerledikçe genç kadındaki, iyiye doğru olan değişimi herkes fark ediyor ve bu, Aysima'ya değer veren herkesi oldukça mutlu ediyordu.

Aysima, mutluluğu en çok hakkeden insanlardan birisiydi belki de ama gel gör ki, en mutlu olması gereken yaşlarda bile hep bir burukluk taşımıştı yüreğinde.

Derin, onun Bora'yla yıllar sonraki karşılaşmalarından sonra çok endişelenmişti. Her ne kadar araya uzun bir zaman girmiş olsa bile yaşanmışlıklar vardı. Sonu hüsranla bitmiş aşklar, unutulması en zor olanlardı. Derin bunun Aysima için ne kadar zor bir karşılaşma olduğunu biliyordu.

Nitekim düğünlerinden sonra Aysima'nın tavırlarında hissettikleri de düşüncelerini kanıtlar nitelikteydi.

Lakin abisinin dönüşü ile her şey değişmişti. Derin, Aysima'nın İskender'e karşı henüz duygusal olarak bir şeyler hissetmediğinin bilincindeydi ama ağabeyinin Aysima'ya iyi geldiği de kaçınılmaz bir gerçekti.

"Kızım sen koskoca dünya devi markalar için podyumlara çıkarken heyecanlanmadın, şimdi mi heyecanlanıyorsun?" diyerek arkadaşına takıldı. Amacı, onun üzerindeki gerginliği bir nebze olsun hafifletebilmekti.

Aysima, onun sorusunu görmezden gelerek gözleri ile kalabalığı taradı ve bu eylemine devam ederken "İskender henüz gelmedi mi?" diye sordu.

Derin, onun sorusu üzerine kıkırdayarak gülmemek için zor tuttu kendini. Aysima'nın onca insanın içerisinde kardeşini araması bile güzel bir şeydi nasıl olsa.

"Gelir şimdi, en son trafikte sıkıştığını yazmıştı bana."

Aysima gözlerini kalabalıktan ayırmadan 'anladım' dercesine kafasını salladı ve elinde sıkıca tuttuğu telefondan saati kontrol etti.

Anne ve babası davetteki konuklarla yakından ilgilendikleri için, bu genç kadının yükünü bir nebze olsun hafifletiyordu.

Sonunda tanıdık bir araç görüş açılarına girince genç kadın rahatlarcasına derin bir nefes aldı. İskender'in arabadan indikten sonra beklediğini görünce kaşları çatılsa da yolcu koltuğundan inen bir diğer kişiyi görünce şaşkın bir şekilde kala kaldı.

"Victor!"

Derin, arkadaşının yüzündeki ifadeyi görünce gururla gülümsedi ve bu planı yaptıkları için kendisini sessiz bir şekilde tebrik etti.

Her ne kadar planın ilk kısmında Aysima birazcık üzülmüş olsa bile, şu an hissettiği mutluluğa değerdi.

İki adam, magazincilerin patlayan flaşları arasında ilerleyerek korumaların koruduğu kapıdan içeriye geçti.

Aysima heyecanlı bir şekilde ilerleyerek Victor'un kendisi için açtığı kolların arasına sokulurken "Gelemeyeceğini söylemiştin." diye mırıldandı hafif çatlayan sesi ile.

Victor, "Ve sen de inandın." diyerek güldü ve kolları arasındaki genç kadının saçlarını okşadı.

Onların bu duygu dolu sahnesini suratlarındaki tebessüm ile izliyordu iki kardeş. İskender, Victor'u sevmişti. Yol boyunca uzun bir şekilde konuşma fırsatları olmuştu. Victor'un Aysima'ya oldukça değer verdiği belliydi, Aysima'nın da ona.

İlk başta Derin kendisine bu teklifle geldiğinde her ne kadar sıcak bakmamış olsa da, Aysima'nın şu anki mutluluğuna değerdi gerçektende.

Aysima, Victor'un kolları arasından sıyrılarak İskender'e sarılırdı ve ardından uzaklaşarak sitemli bir şekilde Derin'e baktı.

"Kesin senin başının altından çıkmıştır."

Derin göğsünü kabartarak gülümserken, 'ne sandın' dercesine tek kaşını kaldırdı.

Aysima, ilk önce kolunu omuzuna atmış olan İskender'e, ardından tekrardan Derin'e bakarak "Teşekkür ederim." diye mırıldandı.

"Aysima hanım, zamanı geldi."

Aysima arkaya doğru dönerek kendisine seslenen genç kızı kafa hareketi ile onaylayarak derin bir nefes aldı ve Victor'un kendisi için açtığı koluna girerek dış kapıya doğru ilerledi. Derin de ağabeyinin koluna girmiş bir şekilde ikiliyi takip ettiler.

Kapının önüne geldiklerinde Victor duraksayarak genç kadından ayrıldı ve elini ileriye doğru uzattı. Suratında genç kadına güç veren, sadece ikisinin anladığı bir ifade vardı.

Aysima, gözlerini 'teşekkür ederim' dercesine kapatıp açarak açık olan kapıya doğru ilerledi ve sonunda kalabalığın önüne çıktı.

Tüm kameraların odağı anında kendisini bulurken gülümsedi ve hafifçe kendisi için yerleştirilmiş olan mikrofona doğru eğildi.

"Geldiğiniz için hepinize teşekkür etmekle başlamak istiyorum bu konuşmaya." Birkaç saniye duraksayarak devam etti.

"Belki de bundan bir sene önce şu an burada bu konuşmayı yapacağımı söyleseler güler geçerdim. Kendi tasarımlarımı insanların üzerlerinde görmek her ne kadar çocukluk hayalim olsa dahi, o hayalin üzerini kapatalı yıllar olmuştu benim için."

Gözlerini kısa bir süreliğine kendisini dinleyen kalabalığın üzerinde gezdirdi. Kendisini dinleyenler arasında Cengiz ve Mirhan'ı görünce tebessüm ederek konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

"Şimdi burada, sizlerin karşısında bu konuşmayı yaparken, aranızda durmuş bana gururla bakan küçük Aysima'yı görebiliyorum ve inanın bana bunun hissettirdiği duygu paha biçilemez."

"Şu an olduğum yere gelebilmek için çok inişler ve çıkışlar yaşadım. Pes etmek istediğim her seferde beni elimden tutarak yerden kaldıran ve ne olursa olsun hayallerimden vazgeçmemem için bana tüm desteğini veren arkadaşım Victor'a, moda evinin yapım aşamasında her an yanımda olan, benden desteğini bir an olsun esirgemeyen arkadaşım Derin Soykan'a ve varlığı ile bana güven veren arkadaşım İskender Soykan'a teşekkür etmek istiyorum."

Arkasını dönerek suratlarındaki gururlu ifade ile kendisini izleyen üçlüye baktı. Tekrardan pür dikkat kendisini dinleyen kalabalığa ve tüm yaşananları an be an kayda alan basın mensuplarına doğru döndü.

"Arka planda, benimle birlikte çalışan daha birçok isim vardı. Hepsinin isimlerini tek tek sayamasam bile sizlerin karşısında özellikle onlara da içten bir şekilde teşekkürlerimi sunmak istiyorum."

Kendisini en ön sıradan izleyen anne ve babası ile bakışları kesişti.

"Şüphesiz bugün en büyük teşekkürü hakkeden annem ve babam. Çocukluğumdan beri maddi ve manevi açıdan her zaman yanımda olup bana destek vermeselerdi bu gün burada bu konuşmayı yapıyor olamazdım."

"Eminim ki, bugün ülkemizde benden bile yetenekli milyonlarca kız çocuğu var. Tek moda sektörü konusunda konuşmuyorum. Bazen internette kızlarımızın neler başarabildiğini görüyor ve en az sizler kadar ben de onlarla gurur duyuyorum. Lakin, çoğu genç kızın hayali daha parlamadan sönebiliyor."

"Bazen aile baskısı yüzünden oluyor bunlar, bazen maddi sıkıntılar yüzünden. Sonuçta herkes ağzında gümüş kaşıkla doğmuyor."

Genç kadın kısa bir an duraksadı. Derin bir nefes aldı.

"Ben, hiçbir genç kızın hayali parlamadan yok olsun istemiyorum. Keşke hepsine ulaşma ve yardım etme gibi bir şansım olsa. Bunu tek başıma yapamam belki ama birlikte olursak, hepimiz elimizi taşın altına koyarsak en azından bir şeyler yapabileceğimizi umut ediyorum."

"Bu geceki koleksiyonumuzun satışlardan elde edilecek olan tüm gelir, o kızların ışığını parlatmak için bağışlanacaktır. Teşekkür ederim."

Konuşması bitince kalabalıktan alkış sesleri yükseldi. Önündeki kırmızı kurdeleyi keserken dolan gözlerini zorlukla zapt etti Aysima.

***

İnsanlar cansız modellerin üzerlerindeki elbiseleri büyük bir merakla incelerken Aysima kendisine yaklaşarak övgü dolu cümleler sarf eden insanlara utangaç bir şekilde gülümsüyordu sadece.

İnsanların surat ifadeleri ve tepkilerinden anladığı üzere ilk koleksiyonu oldukça beğenilmişti. Bu sabahtan beri üzerinde olan gerginliği bir nebze olsun hafifletmiş olsa dahi, gece bitene kadar bu gerginliğin kendisine eşlik edeceğinin bilincindeydi.

"Harikaydın."

Arkasını dönerek sesin sahibine baktı. Mirhan ve Cengiz'in kendisine yaklaştığını gördü.

İkili, suratlarındaki koca gülümseme ile yanına vararak ona kısa bir kucaklaşma verdiler.

Kendisinden uzaklaşan Mirhan parlak gözlerle kendisine bakarken "Sen de, konuşman da, tasarımların da bir harikaydı, Aysima." diye mırıldandı.

Cengiz, arkadaşını kafa hareketi ile onaylarken, "Ailen senin gibi bir kızları olduğu için çok şanslı." diyerek onayladı diğerini.

"Teşekkür ederim." diyerek güldü Aysima. "Bugün, davetimi kabul ederek yanımda olmanız benim için gerçekten çok değerli. Minnettarım."

"Sen her şeyin en iyisini hakkediyorsun, Aysima. Umarım bundan sonraki hayatında göz yaşların sadece ve sadece mutluluktan akar."

"Çok sağol, Cengiz."

"Aysima!"

Aysima, Derin'in seslenmesi üzerine arkaya doğru dönerek ona baktı ve eli ile '1 dakika' diye işaret yaparak tekrardan ikiliye döndü.

"Geldiğiniz için tekrardan teşekkür ederim. Lütfen eğlenmenize bakın."

***

Şehrin diğer ucunda, elindeki telefondan haberleri takip eden Bora, Aysima ve İskender'in yan yana yakalandığı her karede karşısındaki boş içki şişelerinin sayısı birer birer artıyordu.

Bugün, Aysima bir moda evi açıyordu. Haberi ilk Pamir'den duymuştu sohbet arasında. O zaman umursamaz bir profil çizerken şu an önüne düşün her karede içi içini yiyordu. Neler olduğunu o da anlamlandıramıyordu. Aysima, en son konuşmalarında söyleyeceklerini söylemişti zaten.

Şimdi neden bir ruh hastası gibi saniyede bir magazin sayfasını yenilediğini bilmiyordu.

Misafirler arasında Cengiz ve Mirhan'ı da görmüştü. Demek ki hâlâ iletişimleri varmış, diye düşündü kendi kendine.

Bir zamanlar, üç genç bir yola çıkmışlardı beraber. Hayalleri vardı, umutları vardı. Şimdi ise kendi ellerinde sadece koca bir sıfır vardı.

Güldü kendi kendine. Acınacak bir zavallıydı ama bunu bile kendine itiraf edecek cesareti yoktu.

İçinin daraldığını hissederek elindeki telefonu kanepede kendinden uzak bir köşeye fırlattı.

Yalpalayarak ayağa kalktı ve suratına birazcık su çarpmak için banyoya doğru ilerledi. Banyoya gelince suyu açtı ve avuçlarına doldurduğu suyu birkaç kere suratına çarptı.

Ardından suyu kapatarak aynadaki yansımasına baktı. Kendisine bakmaya bile utanıyordu. Ama bu genellikle sarhoşken, o kendinden büyük egosu üzerinde değilken oluyordu hep. Bakışları bir sürü banyo tezgahının en alt çekmecesine gidip geldi ve sonunda eğilerek çekmeceyi açtı. Traş makinesinin kutusuna sakladığı poşeti çıkararak eline aldı ve doğruldu.

Son zamanlarda kendisini gerçekten mutlu eden çok az şey vardı ve onlardan en büyüğü şu an elinde tutmakta olduğu poşetti. Kısa bir an, çok kısa bir an onu aldığı yere koymayı düşünde ama sonunda "Siktir et!" diyerek elindeki poşetle birlikte yatak odasına doğru ilerledi.

***

Aysima, o gecenin sabahında oldukça mutlu bir şekilde uyanmıştı uykudan. Üzerindeki pijamaları değiştirmeden yatağın ucundaki sabahlığını alarak üzerine geçirdi.

Odasından ayrılarak merdivenlere doğru ilerledi ve çocukluğundaki gibi ikişer ikişer merdivenlerden indi. Kısa holden geçerek büyük salona girince annesinin acele bir şekilde televizyonu kapatması üzerine kaşlarını çattı.

Annesi genelde bu saatlerde sabah magazin kuşağı izliyor olmalıydı ve hiçbir kuvvet ona bunu yaptıramazdı.

Büyük ihtimalle ekranda görmesini istemediği bir haber vardı ve o da bunu kendisinden saklamaya çalışıyordu.

Aysima dün geceki açılışla ilgili bir şeyler olduğunu düşünerek annesine doğru yaklaştı ve gergin bir şekilde kendisine bakan kadının elinden kumandayı alarak televizyonu açtı.

"... menajeri tarafından evinde baygın halde bulunan Bora Atabey'in aşırı doz yüzünden kriz geçirdiği söylentiler arasında."

"Kızım..."

Annesinin sesini duyunca televizyonu kapatarak kumandayı tekrardan annesine verdi. Onun endişe dolu bakışlarına görünce gülümsedi.

"İyiyim anne, gerçekten. Kahvaltı daha hazır değil mi?"

Aslışah hanım bir süre kızının ifadelerini izledikten sonra, "Hazır," diye mırıldandı. "Baban sofrayı bahçeye kurdurdu, başlamak için uyanmanı bekliyorduk."

"Harika." diyerek gülümsedi Aysima. "Ben elimi yüzümü yıkayıp, üzerimi de değiştirip geliyorum o zaman."

Annesini arkasında bırakarak yeniden merdivenlere doğru ilerlerken "Herkes hakkettiğini yaşar." diye mırıldandı kendi kendine. Ve tekrar etti. "Herkes hakkettiğini yaşar."

Loading...
0%