Yeni Üyelik
1.
Bölüm

KIRIK CAN PARÇALARI

@varamayokgibi

12.05.23
23:35

Hikayeye başladığınız tarihi buraya not olarak düşerseniz, beni çok mutlu edersiniz🤍

 

GİRİŞ.

 

Ayağındaki gümüşü stilettoların çıkardığı tok ses boş koridorda yankılanıyordu. Üzerindeki bej renk, üzeri taşlarla süslenmiş pahalı elbisenin yırtmacı, her yürüdüğünde uzun bacaklarını gözler önüne seriyor ve bakan herkesin dönüp bir kere daha bakmasına neden oluyordu.

Bu elbiseyi, geçen ay Milano'dan özel olarak sırf bugün için almıştı. Bugün özeldi çünkü en yakın arkadaşı Derin bugün dünya evine giriyordu. Her ne kadar kendisinin evlilikle ilgili pek hoş anıları olmasa bile içten bir şekilde arkadaşının mutlu olmasını diliyordu.

Derin, hayat dolu bir kızdı. Bir zamanlar kendisi de öyleydi ama yıllar önce kalbine vurduğu prangalar, sadece işine odaklı, soğuk birine çevirmişti onu. Pamir, Derin ile kendisinin ortak arkadaşlarıydı. Hatta erin ile ikisinin tanışmasına o vesile olmuştu zamanında. İyi çocuktu aslında ama yaşanan olaylar yüzünden onunla da ilişkisini kesmek zorunda kalmıştı.

2 ay önce Paris'teyken, Derin'den gelen ani telefonla öğrenmişti ilişkilerini. Arkadaşı, evlilik kararı alana kadar saklamıştı ondan ilişkilerini. Ona kızmıyordu, sebebini az çok tahmin edebiliyordu ama geçmiş geçmişte kalmıştı onun için. Kendi yolunda yürümeye başlayalı çok oluyordu.

Salonunun kendisi için açılan devasa kapısından içeri girince, salondaki çoğu kişinin bakışları kendisini bulmuştu. Gözleri ile etrafı taradı, salonun diğer ucunda, misafirleri ile ilgilenen çifti görünce, kendinden emin adımlarla oraya doğru ilerleme başladı. Henüz kendisini fark etmemiş genç çift gülümsemesine neden oldu.

Arkası kendisine dönük olan arkadaşına yaklaşınca boğazını temizledi. Suratındaki gülümseme ile kendisine dönen Derin'in ilk önce gülümsemesi suratında asılı kaldı. Olayları idrak etmeye başlayınca attığı çığlıkla arkadaşının boynuna sarıldı.

"İnanmıyorum! Defilem var, gelemeyeceğim demiştin!"

"Sen de senin düğününü kaçıracağıma inandın?"

İki genç kız, ayrılarak özlemle birbirlerine baktılar. Aysima, tekrar arkadaşını kollarının arasına çekerek sıkı sıkı sarılırken "Çok mutlu ol." diye fısıldadı kulağına doğru.

Derin'in arkasında durmuş, suratındaki şaşkınlık karışık gülümseme ile kendisine bakan Pamir'i görünce Derin'den ayrılarak ona elini uzattı.

"Tebrik ederim Pamir, mutluluklar dilerim."

"Teşekkür ederiz Aysima."

Genç adam minnet dolu bir ifade ile baktı genç kıza. Aysima, Derin için çok önemli birisiydi ve biliyordu ki eğer bugün gelmese, eşinin mutluluğu buruk kalacaktı.

"Nikaha yetişemedim kusura bakmayın, uçak rötar yapınca işler planladığım gibi gitmedi."

Mahcup bir ifade ile arkadaşına baktı.

Derin arkadaşının elini elleri arasına aldı. "Geldin ya, diğer hiçbir şeyin önemi yok benim için."

İki kız birbirine gülümserken, lavaboların olduğu kısımdan çıkan adam Derin ve Pamir'in gerilmesine sebep oldu.

Arkadaşlarının suratındaki değişimi fark eden genç kız, ağır hareketlerle arkaya çevirdi kafasını. Göz göze geldiği adam, yıllardır ince ince ördüğü duvarda deprem etkisi yarattı. Kafasını hızla kendisine endişe ile bakan ikiliye çevirdi. Gülümsemeye çalıştı, bugün onların en mutlu günüydü ve bozulmasını istemiyordu. Buraya gelirken karşılaşma ihtimallerini göze alarak gelmişti. Bora, Pamir'in en yakın arkadaşıydı ve düğünde olmaması, bir mucize olurdu sadece.

Tırnaklarını elinde sıkı sıkı tuttuğu çantaya geçirerek "Siz misafirlerinizle ilgilenmeye devam edin, ben yabancı değilim nasıl olsa." diyerek arkasını döndü, aralarında fazla mesafe olmayan adamın yanından geçerken bir kere bile dönüp suratına bakmadı.

Büyük yalının boğaza bakan pencerelerinden birinin önüne geçerek, garsonun getirdiği tepsiden bir kadeh içki aldı. İtalya'dayken en özlediği şey hiç şüphesiz İstanbul'du. En çokta boğazı özlemişti. Eskiden, sahildeki banklardan birine oturur saatlerce denizi seyrederdi. Kendi kendine hayaller kurardı. Bugün, kurduğu hayallerin hepsi gerçekleşmişti. Dişini tırnağına takmış, gece gündüz demeden çalışmıştı şuan olduğu yere gelebilmek için. Moda sektörünün en çok talep gören isimlerinden birisi, defilelerin aranan yüzüydü son birkaç yıldır.

Derin bir nefes aldı, büyük ihtimalle yarına magazine düşecekti ülkeye dönüşü. Son 6 yılda, sadece 2 kere dergi çekimi için dönmüştü Türkiye'ye. Her geldiğinde de en fazla 2 gün kalabilmişti. Annesi kırgındı kendisine. Gözünden sakınarak büyüttüğü kızı, onlardan kilometrelerce uzakta bir hayat kurmuştu kendine. Bu defa, biraz uzun kalmayı planlıyordu. Böylelikle anne ve babasının da gönlünü alabilirdi belki.

Henüz döndüklerinden haberi yoktu ikisinin de, Derin gibi onlar için de sürpriz olacaktı bu dönüş.

Çantasının içinde titreyen telefonu, onu daldığı düşüncelerden ayırdı. Telefonu çıkarıp, ekranda yazan ismi görünce cevaplayarak kulağına götürdü.

"Bana ulaştığını ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"

Victor'un sitem dolu sesini duyunca gülümsemeden edemedi.

Victor sadece kendisinin menajeri değildi, yıllardır bir ağabey şefkati ile sahip çıkmıştı ona. Aysima, onu ailesinin diğer fertlerinden ayırmıyordu.

"Özür dilerim." dedi uzamaya başlayan kahkülü ile oynarken. "Düğünün telaşına kapılmışım tamamen. Zaten zar zor yetiştim uçak rötar yapınca."

"Tamam, tamam. Sadece seni merak ettim. Aldığımız elbisenin nasıl durduğunu çok merak ediyorum, bana hemen bir fotoğraf göndermelisin."

"Facetime yapmaya ne dersin?"

"Harika."

Görüntülü aramayı cevaplayarak suratındaki kocaman gülümseme ile Victor'a baktı genç kadın.

"Aysima... Peri kızı gibi olmuşsun!"

"Teşekkür ederim." diyerek arkadaşına bir öpücük attı Aysima.

Onun hareketlerini dikkatle izleyen bir çift gözden habersizdi.

Genç adam arkadaşı ile sohbet ederken, eski karısını izlemekten alıkoyamıyordu kendisini.

Onu burada görmeyi beklemiyordu. Son görüşmelerinin üzerinden 6 sene geçmişti. Mahkeme koridorunda yanından geçip giderken kendisine attığı o son bakışı unutamıyordu.

Karşısında gördüğü kadının o genç kızla alakası yoktu. Evet, sima olarak aynıydılar ama bakışları değişmişti.

Telefonda konuştuğu kişiyi deli gibi merak ediyordu. Her kimse eğer, onu böyle gülümsetebildiğine göre özel biri olmalıydı.

"Bora?"

Arkadaşının endişeli ses tonunu duyunca elindeki kadehi kırarcasına sıktığını farketti. Toparlanarak kadehi önündeki masaya bıraktı. Pamir, inceleyen gözlerle arkadaşını süzerken suratındaki ifadeden ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu.

"İyi misin?" diye sordu emin olmak istercesine.

"İyiyim. Neden iyi olmayayım?"

Bora suratına yerleştirdiği sahte gülümseme ile arkadaşına bakarken gözleri tekrar pencere kenarındaki kadına kaydı. Telefonu kapatmıştı. Elindeki kadehi yanından geçen garsonun tepsisine bırakarak lavaboların olduğu kısma doğru ilerlemeye başladı. Gözden kaybolana kadar gözleri ile takip etti onu.

"6 sene sonra onu ilk defa görmek garip hissettiriyor olmalı."

Suratındaki buruk gülümseme ile kendisini izleyen arkadaşına baktı.

"Geçmiş geçmişte kaldı Pamir."

Masaya bıraktığı kadehini alarak şarabından bir yudum daha aldı.

"İkimizde gençtik. Bir hata yaptık ve sonuçlarına katlanmak zorunda kaldık."

"Ona karşı hiçbir şey hissetmiyor musun?"

Birkaç saniye duraksadı genç adam. Ona karşı bir şey hissediyor muydu? Boşanma gerçekleştiğinde rahat bir nefes almıştı. İlk zamanlar, ülkeni terk ettiğini bildiği için nasıl ve nerede olduğunu merak etmişti ama zaman geçtikçe hem hayatından, hem de anılarından silmişti onu. Birkaç sene önce dergilerde ve magazin haberlerinde tekrar görmeye başlayana kadar aklına bile gelmemişti.

Aysima, hayallerini adım adım gerçekleştirmişti. Bu boşanmadan tek karlı çıkan kendisi değildi. Eğer boşanmamış olsaydılar, şu an bulunduğu yer sadece bir hayal olarak kalmaya devam edecekti genç kadın için.

"Dürüst olmak gerekirse bilmiyorum." diye cevap verdi. En yakın arkadaşına karşı dürüst olmak istemişti. "Birbirimizi görmeyeli uzun zaman oldu ve yıllar sonra onu tekrar karşımda görmek garip hissettiriyor."

Pamir, anlayışla kafasını salladı.

Akrep ve yelkovan birbirini takip etti. Saat ilerleyip, salonda genel olarak gençler kalınca eğlencenin dozu da artmaya başlamıştı. Sahnedeki grup düğünü daha da coşturmuştu.

Aysima, son ses çalan müziğin başını ağrıtmaya başladığını hissedince oturduğu yerden kalkarak soluğu balkonda aldı. Suratına çarpan deniz havası onu bir nebze olsun kendine getirmişti. Aylardan Mayıstı. Genç kız, üşüdüğünü hissedince elleri ile kollarını sardı. Çıplak omuzlarına bırakılan ceket ürkmesine sebep olunca hızla arkasını döndü. Kendisine oldukça yakın bir mesafede duran adamı görünce bakışları sertleşti. Omuzlarındaki ceketi tekrar sahibine iade ederek hiçbir şey demeden yanından ayrılmak için harekete geçti.

"Bu kadar çok mu nefret ediyorsun benden?"

Duyduğu soru ile duraksayarak soğuk bakışlarla bir zamanlar, ona her bakışında dünyanın en şanslı kızıymış gibi hissettiren adama baktı.

Bora, genç kadının gözlerinde gördüğü soğukluktan ürperdiğini hissetti.

"Hareketlerimden bir anlam çıkarmanı istemem. Nefrette bir duygudur Atabey ve ben sana nefret edecek kadar bile bir duygu kırıntısı beslemiyorum."

Duyduğu cümleler bedeninde soğuk duş etkisi yarattı. Ağzını açıp tek kelime edemeden, genç kadının bir rüzgar gibi yanından esip gidişini izledi.

Aysima, adamın küstahlığı karşısında şoka uğramıştı. Tüm gün, kendisi ile muhatap olmadan gecenin bitmesini istemişti ama mümkün olmamıştı ne yazık ki. Hangi cesaretle kendisi ile temasta bulunmaya ve bir konuşma başlatmaya cesaret ederdi?

Ayrılan çiftlerin birbirleri ile normal bir iletişim kurmasından yanaydı her zaman ama onların bitişi farklıydı. Onların ilişkisinde kendi yollarına giden iki kişi yoktu, onların hikayesinde ardında bırakan ve arkada bırakılan iki kişi vardı.

Lavaboda makyajını tazeleyip kendine gelmek için zaman tanıdı kendine. Ellerini lavaboya yaslayarak aynada gördüğü aksine baktı. Tekrar kendisi güçsüzleştirmesine izin vermeyecekti.

Aynadaki yansımasına gülümseyerek, omuzları dik bir şekilde lavabodan çıktı. Gözleri taze çifti aradı etrafta. Deliler gibi eğlenen arkadaşını görünce hemen ona doğru ilerledi.

Derin, kendisine yaklaşan arkadaşını görünce bir sorun olduğunun farkına vararak duraksadı.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu endişeli bakışlarla arkadaşını incelerken.

"Hayır." diyerek gülümsedi Aysima. "Sadece müzik sesi migrenimi tetikledi sanırım. Eğer müsaade edersen ben geceyi burada noktalamak istiyorum."

"Deli misin, hemen eve git ve dinlen. Ergun amca ve Aslışah teyzeye de selamlarımı ilet, lütfen kusuruma bakmasınlar, Bora ile karşılaşmamaları için davet edemedim onları."

Aysima anlayışla gülümsedi.

"Merak etme." dedi arkadaşına sarılırken. "Zaten gelmezlerdi onun olduğu yere. Tekrardan mutluluklar dilerim. Pamir'e de tebriklerimi ilet."

Arkadaşından ayrılarak, sol eli ile hâlâ elini tutmaya devam ederken sağ eli ile yanağını okşadı.

"Görüşürüz o zaman. Nasıl olsa bir süre daha buralardayım. Bal ayının keyfini çıkarın."

Derin, büyük yalının çıkışına kadar eşlik etti Aysima'ya. Kapıda tekrar sarılarak birbirlerinden ayrıldılar. Aysima valenin getirdiği aracına doğru ilerlerken arkdaşına dönüp el salladı.

Gözleri balkondan kendilerini izleyen adama kayınca, bakışları sertleşti. Bakışları hâlâ birbirine kenetliyken aracına bindi. İnce parmakları ile direksiyonu sardı. Aracı çalıştırıp oradan uzaklaşırken hâlâ balkondan kendisini izleyen adama küfürler sıralamakla meşguldü.

 

Loading...
0%