@varicella
|
3.Bölüm "Yeni İnsanlar"
|Eski Zaman Türkiye Cumhuriyeti| Gözlerimi araladım neredeydim ben böyle.Etrafıma bakınmaya başladım.Korkuyordum ya yine teröristlerin eline düştüysem. Ama bu mümkün değildi çünkü Türk askerleri beni kurtarmaya gelmişti.Gözlerim kapanmadan önce bir Türk askerinin sesini duymuştum "Korkma İlay güvendesin" demişti. Üzerimdeki kıyafetlerin değiştiğini fark ettim.Siyah pembe resimli bir t-shirt ve siyah pijama vardı üzerimde. Yataktan doğruldum ve ayağı kalktım.Başımda hafif bir ağrı vardı.Yavaş adımlarla kapıya doğru yürümeye başladım. Tam kapıyı açacakken başka birinin açtığını görüp geri çekildim.İçeriye iri yapılı bir asker girdi.Beni görünce yüzündeki tebessümle "Bakıyorum uyanmış prensesimiz.Bizde senin uyanmanı bekliyorduk" dedi Türk askeri saçımı okşayarak. Türk askerini görünce içime bir rahatlık geldi ama halen nerede olduğumu çözememiştim.Merakla asker abiye baktım ve "Neredeyim ben?" diye sordum."Gidince görürsün." dedi ve onu takip etmemi istedi. Bende asker abinin dediğini yaparak arkasından yürümeye başladım.Bir yandan yürürken bir yandan da etrafı incelemeyi ihmal etmiyordum. Gözüme Türk bayrağı tablosu ilişti çok güzel görünüyordu. Asker abi ile birlikte yürürken bir kapının önünde durdu.Kapıyı açmasını bekliyordum çünkü kapının arkasındaki kişiyi merak ediyordum.Ardından asker abi kapıyı çaldı ve birkaç dakika sonra kapıyı açtı ve bana dönerek "Seni bekliyor,içeriye gir korkma" dedi. İçimdeki merakı tutamayarak "Kim?" diye sordum. "Birazdan öğreneceksin" dedi ve beni içeriye doğru hafifçe itti" İçeriye girdiğimde karşımda sandalyede oturan,sırtı cama dönük,asker üniformalı biri vardı.Boyu uzundu ve iri yapılıydı.Tahminen 40-50 yaşlarında vardı.Peki kimdi bu? "Yaklaş İlay,Korkmana gerek yok ben Türk askeriyim" dedi ismini dahi bilmediğim asker amca.İçimdeki endişe yerini meraka bırakmıştı. "Sen kimsin asker amca?"dedim yaklaşarak.Halen yüzünü görmemiştim bana bakmıyordu.Derin bir iç çekti sanki söyleyecek çok şeyi vardı da boğazı düğümlenmiş gibiydi. Uzunca bir süre bekledikten sonra konuşmaya başladı. "Ben senin babanım kızım" dedi sesi duyguluydu.Şaşkınlığımı gizleyemedim ve dudaklarımdan "Ne?" kelimesi döküldü. Şok geçirmiştim.6 senedir babamı görmemiştim yüzünü bile hatırlamıyordum ama şuan karşımdaydı. Yavaşça ayağı kalktı ve bana doğru döndü.Daha fazla dayanamayarak koşarak babamın boynuna sarıldım ve beni kucağına aldı.Ağlıyordum.. "Baba" dedim hıçkırıklarla çok özlemiştim.Kokusunu içime çektim babamın."Burdayım kızım artık sana kimse birşey yapamaz yanındayım" dedi saçımı okşayarak.Sesinde güven vardı. "Baba,Annem..." dedim hıçkırıklarım daha da kuvvetlenmişti.Yaşadığım her an gözümün önüne geliyordu. "Biliyorum güzel kızım biliyorum" dedi babam sesinde acı vardı onun da canı yanıyordu benim gibi.Teroristler evimizi basıp annemi öldürürken babamın elinden hiçbirşey gelememişti.Yüzünde pişmanlık ve üzüntü vardı. Bizi koruyamadığı için pişmandı.Usulca beni yere indirdi ve heryerimi kontrol etmeye başladı."Sana birşey yaptılar mı İlayım" dedi babam beni kontrol ederken."İyiyim baba hiçbirşey yapmadılar.Korkmadım" dedim. Babam bana gururla bakmaya başlamıştı.Ardından babamın elini tuttum ve "Annemin ölümü senin suçun değil baba.Kendini suçlu hissetme.Pişmanlık sana yakışmaz baba.Bir Türk askerine pişmanlık yakışmaz.Annem şuan bizi görseydi eminim ki çok mutlu olurdu,üzülmemizi istemezdi" dedim. Babam ne diyeceğini bilemiyordu.Sözlerim onu hem şaşırtmış hemde etkilemişti."Özür dilerim kızım,anneni koruyamadım ama seni koruyacağım merak etme.O terörist kurularından da intikamımızı alacağım annenin kanı yerde kalmayacak minik kızım" dedi babam ve tekrardan bana sımsıkı sarıldı ve öptü. Biz sarılırken bir anda kapı çaldı ve babam benimle sarılmayı bırakarak "Gir" dedi.İçeriye babamla aynı boyda,yine 40-50 yaşlarında bir asker girdi. "Naber Sinan" dedi içeriye geçen asker amca.Ardından gözlerini babamdan çekip bana doğru bakmaya başladı. "Bu senin kızın mı Sinan?" diye sordu babama doğru bakarak."Evet benim kızım İlay Gökçe" dedi ve babam yanıma geldi ve yanıma eğildi."Bu senin amcan kızım.Ahiretliğim kardeşim görüğün kişi" dedi babam diğer asker amcaya bakarak. Asker amca da yanıma gelerek elini uzattı."Merhaba İlaycım ben Celal Erdem" dedi düz bir sesle."Merhaba amca bende İlay Gökçe Akkara" dedim asker amcanın elini sıkarak. "Senin yaşlarına yakın oğlum var onunla iyi anlaşırsınız.Birazdan gelecektir." dedi ve ayağı kalktı. Celal amcam ve babam hararetli bir şekilde konuşurken kapı çaldı ve içeriye 1 asker ve benden büyük bir çocuk geldi. "Hoşgeldin oğlum" dedi Celal amca çocuğa yaklaşıyakla"Hoşbuldum baba"dedi çocuk.Celal amca omuzunu oğluna attı ve konuşmaya başladı. "Bu Sinan amca'nın kızı İlay Gökçe.İlaya her yeri gezdir ve Tanışın arkadaş olun bizim Sinan amcanla işimiz var İlay Gökçe sana emanet." dedi Celal amca ve saçımızı okşayıp babamla birlikte odadan çıktılar. Çocukla birlikte bakışıyorduk.Çocuk yanımdan geçip koltuklardan birine oturdu.Benimde yan koltuğa oturmamı işaret etti. Bende hafif bir tereddütle yanına geçtim."Merhaba ben İlay Gökçe Akkara" dedim samimi bir ses tonuyla.Çocuk yüzünü camdan çevirip bana baktı."Bende Araf Ali Erdemli" dedi düz bir sesle."Kaç yaşındasın" diye sordu "8 yaşındayım.Sen?" diye sordum merakla."12 bende" dedi. "Neden geldin buraya? Burası askeri bir yer senin gibi siviller giremez" dedi bana bakmadan. Neden böyle söylemişti birdenbire? "Babam burada yetkili bir asker ve bende onun kızıyım.Burada olduğuma göre sivil sayılmam." dedim karşılık vererek. Çocuğun yüzünde hafif bir tebessüm belirdi "Akıllı kızsın sevdim seni" dedi bende tebessümle karşılık verdim."İstersen gel sana dışarıyı gezdireyim" dedi ve ayağı kalkarak.Bende başımla çocuğu onaylayarak ayağı kalktım ve Araf Aliyi takip etmeye başladım. Uzunca yürüyüp gezdikten sonra elimi dizlerime koyup durdum.Çok yorulmuştum ama Araf Ali halen yürümeye devam ediyordu. Arkasından "Hey! Bekle yoruldum yürüyemem.Bu kadar hızlı yürümek zorunda mısın?" dedim arkasından bağırarak.Sesimi duymuş olacakki arkasını döndü ve yanıma geldi"İyi misin? Yanımdan ayrılma bana emanetsin başına birşey gelsin istemem.Otur şuraya" diyerek sandalyeyi gösterdi. Araf Ali bana kalacağım yeri,idman odasını,girmemem gereken yerleri,kendi odasını,bahçeyi gösterdi.Burası büyük ve gizli bir yerdi. Biraz dinlendikten sonra odama doğru yürümeye başladık.Araf Ali'nin askeri eğitim gördüğünü 7-10 sene sonra asker olacağını öğrendim.Bu çok güzel birşeydi. Odama geldiğimizde içeriye geçmem için yol verdi ve içeriye geçtim."Birşeye ihtiyacın olursa yan odadayım biliyorsun gelebilirsin" dedi ve odadan çıktı. Çok yorulmuştum bu yorgunlukla kendimi yatağı attım.Düşünüyordum. Keşke annem ölmeseydi de yanımda olsaydı babamla birlikte.Ailemizin bu şekilde bölünmesini hiç istemezdim. Gözlerimden usulca yaş geldi. Bunları hak etmemiştik.Annemi çok özlemiştim eğer burada olsaydı bana hikaye okuyup öper koklardı. Canım yanıyordu.Babam gibi bende suçluluk hissediyorum annemi koruyamamıştım. Ağlamaya devam ediyordum.Kimse sesimi duymasın diye elimle ağzımı kapatmaya başladım. Ben ağlamaya devam ederken kapı çaldı ve içeriye Araf Ali'nin girdiğini gördüm.Ağlama sesimi duymuş olmalıydı.Gözyaşlarımı görmesin diye arkamı döndüm. "İlay Gökçe,İyi Misin?" diye sordu Araf Ali tereddütlü bir ses tonuyla. Eliyle kapıyı kapattı ve usulca yanıma gelmeye başladı. "Ağlıyor musun sen?" diye sordu cevap veremiyordum daha çok ağlamaya başlamıştım.Yanıma çömeldi ve "Sakin ol,Ağlama güvendesin burdayım" dedi naif bir sesle sesi ilk defa bu kadar yumuşak çıkmıştı. "Sen buradasın evet ama keşke annemde olsaydı.." dedim içimdeki acıyla."Annen nerde?" diye sordu yanımda otururken. "Öldü..Teröristler yüzünden" dedim hıçkırıklarla. "Ne?" dedi şaşkınlık ve üzüntüyle.Bu onunda üzülmesine neden olmuştu. Uzun bir süre sessiz kaldık.Odada sadece hıçkırıklarım yankılanıyordu. Araf Ali bir anda saçımı okşamaya başladı ve beni kendine doğru çekti.Bana sarılıyordu. "Geçti.Sakin ol,Canının yandığını biliyorum ama dayanmak zorundasın annen yok belki ama baban yanında artık üzülme babanda bende seni koruyacağız.Söz" dedi en yumuşak sesiyle sesinde güven vardı. "Teşekkür ederim" dedim ağlamalı bir sesle.Birinin beni bu şekilde teselli etmesi beni çok mutlu etmişti.Uzun bir süre sarıldıktan sonra Araf Ali benden ayrıldı ve ayağı kalktı. "Hadi yatağa geç" dedi yorganı açarak.Bende gözyaşlarımı silip ayağı kalktım ve yatağa geçtim. Araf Ali üstümü örttü ve "İyi geceler İlay" dedi ve odadan çıktı.
☆☆☆ Araf Ali ve İlay Gökçe (başka fotoğraf bulamadım) İlay Gökçe ve Babası ... Nasıl buldunuz? Fotoğrafları Pinterestten aldım uymuştur inşallah. Uzun bir aradan sonra umarım güzel yazabilmişimdir. SİZDEN RİCAM HAYALET OKUYUCU OLMAMANIZ OKUYUP OY VERİP YORUM YAZARSANIZ SEVİNİRİM. Seviliyorsunuzz.
|
0% |