Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Kelebek

@varicella

"İnsanlar geçici olabilir ama bıraktıkları yaralar her daim iz bırakır."

 

 

 

 

2.Bölüm "Umut"

 

 

 

 

|Eski Zaman Türkiye Cumhuriyeti|

"İlay'ım ben burdayım" Annemin sesini duyuyordum ama onu göremiyordum. "Anne, nerdesin?" dedim merakla.

"Burdayım minik kelebeğim" dedi annem naif bir sesle. "Anne seni göremiyorum" dedim korkuyla.

Görmüştüm. Annemi görmüştüm,uzağımdaydı. Koştum, anneme koştum. Ama o benden uzaklaşıyordu. Ona yaklaşmaya çalışıyordum ama başarısız oluyordum.

"Anne!" diye bağırdım anneme koşarken. Annem ses vermiyordu. "Anne dur" dedim nefes nefese.

"Anne beni bırakma!" dedim ağlayarak. "Anne, beni tek bırakma ben sensiz yapamam" dedim. Boğazım düğümlendi, nefes alamıyordum.

Annem durmuştu. Üstünde bembeyaz elbise vardı. Melek gibiydi..

Annem bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

"Annem,hep güçlü ol İlay Gökçe'm. Yollarımız ayrılsa da, yüreğimizdeki izler asla silinmeyecek güzel kızım. Artık ben yokum miniğim,sakın ağlama annem,senin göz yaşlarına kurban olurum ben. Artık yanlızsın,ama ben hep yanındayım. Kalbinde."

Annemin sözlerine hıçkırıklarım karıştı. Yere çöktüm, ayakta duracak gücüm yoktu. "Anne,bende geleyim yanına" dedim ağlayarak "Gelemezsin kuzum, burası sana göre değil, daha önünde çok hayat var"

Annem gidiyordu, hemen ayağı kalktım "Anne gitme!" dedim tüm kuvvetimle ama beni dinlemedi.Gitti...

 

 

 

•••

Gözlerimi korkuyla açtım. Rüyaydı. Halen odadaydım. Yorgunluktan uyuya kalmıştım. Kaç saattir burdaydım hiçbir fikrim yoktu.Hem acıkmış hemde susamıştım.

Odanın içinde küçük bir yatak ve minik bir dolap vardı. Oda bomboştu. Ayağı kalktım ve cama baktım. Adamlardan başka birşey gözükmüyordu.

Bir oda,içinde binlerce kez can vermiş kız çocuğuydum ben..

Kapı açıldı. Hemen başımı kapının olduğu yöne çevirdim. Yine o adamlardı.

"Bizimle geliyorsun küçük hanım" dedi tanımadığım adam.Kolumdan tuttular.Kurtulmaya çalıştım ama adamlar çok güçlüydü ve kolumu çok sert tutuyorlardı."Hey! Bırakın beni, nereye götürüyorsunuz" diye bağırdım.

"Mızmızlanmayı bırak ve yürü, gidince görürsün" dedi aynı adam.

Odadan çıktık, gözlerimi etrafta gezdirdim. Eli silahlı adamlar bana bakıyordu gülerek. Neden gülüyorlardı hiçbir fikrim yoktu.

Etraf yıkık döküktü sağlam çok az yer vardı. Kapısı zincirle kilitli olan bir yere geldik. Depo gibi bir yerdi. Adamlardan biri kolumu bırakıp cebinden çıkardığı anahtarı alıp kapıyı açtı.

İçeriye girdiğimizde her taraf bomboştu içeride sadece 1 tane sandalye ve ip vardı. Bunlar ne içindi bilmiyordum.

Adamlar beni sandalyeye oturttular. Adamlardan biri diğer adama "Bağla kızı" dedi. Ayağı kalkıp koşmak istedim ama arkamdaki adam sertçe beni geri oturttu. "Sakın kaçmaya çalışma sıkarım kafana" diyerek cebindeki silahı çıkardı.

Gözlerimi kapattım ve beni bağlamalarına izin verdim. O silahla annemi öldürmüşlerdi hemde acımadan.

O kadar sıkı bağlamışlardı canım çok yanıyordu. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra o korkunç sesli adam karşımda belirdi. Sırıtarak bana bakıyordu.

O bana sırıtarak bakarken ben ona nefretle bakıyordum, Annemin kanını akıtan oydu.

"Süprizimi beğendin mi minik kız?" diye sordu alayla.Sustum,onun gibi birine cevap vermeyecektim.

Sessizliğimi umursamayarak konuşmaya devam etti. "Gelelim seni neden buraya getirdiğime. Hatırlıyor musun? sana seninle güzel işlerimiz olacak demiştim-"

Adam konuşmasına devam edeceği sırada başka bir adam elinde sandalyeyle korkunç sesli adamın yanına geldi ve sandalyeyi uzattı.

Grubun ele başları sandalyeye oturduktan sonra konuşmasına devam etti "İşte o işler için seni buraya getirdim." dedi ve oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Çenemi sert bir şekilde tuttu ve yukarıya kaldırdı.

"Bırak beni,canımı yakıyorsun" dedim acıyla. "Sözümü dinlemezsen daha çok canın yanacak" dedi keyifle.

"Ne İstiyorsun?" diye sordum umursamazca. Çenemi bırakarak geri çekildi ve etrafımda dönerek konuşmaya başladı.

"Şimdi söyle bakalım Baban ne planlıyor?" dedi sert sesiyle. "Ben nerden bilebilirim,ama sizin yaptıklarınızı duyduğunda ondan kurtulamayacaksınız sizin için çok iyi planları vardır." dedim büyük bir keyifle ve gülerek.

Bu sözlerim onu kızdırmıştı. Ama ne yaparsa yapsın konuşmayacaktım. Korkunç sesli adam karşısındaki adamına kaş işareti yapıp gitmesini söyledi.

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra adam elinde büyük bir kova suyla yanımıza geldi ve kovayı yere bıraktı.

Ben merakla ve biraz da korkuyla adamlara bakıyordum.Adamlar ifadesizdi. Arkamdaki adamlardan birisi ipi çözmeye başladı.

"Ayağa kalk!" dedi ele başları,yine o sert sesiyle. Ayağa kalkmak istemesemde kalktım.Saçımdan tuttu beni ve geriye doğru çekti.

"Demek konuşmayacaksın, bunu sen istedin çocuk" dedi adam ve kafamı önümdeki suya daldırdı.

Çırpınmaya başladım.Suyu yutmamak için direndim ama su cok derindi.

Birkaç dakika sonra kafamı sudan çıkardı. ÖksürmeÖksürmeye başladım.Su yutmuştum. Adamın beni bırakmaya niyeti yoktu.

"Konuş!" diye bağırdı tekrar.Zar zor konuşarak,"Ne yaparsan yap konuşmayacağım ama siz pişman olacaksınız" dedim. Bu cesaretim babamdan ve annemden geliyordu ikiside çok cesur ve cesaretli insanlardı. Bir çocuk olarak fazla büyük konusuyordum belkide.

Kafamı tekrar suya daldırdı. 3-4 dakika sonra tekrar çıkarttı ve konuşmayacağımı anlayınca saçımı bırakıp beni sert bir şekilde sandalyeye itti.

Diğer adamlar tekrar beni bağlamaya başladılar. Bense gözüm yandığından ve suyu yuttuğumdan dolayı hem öksürüyorum hemde etrafı bulanık görüyordum.

Karşımda duran korkunç sesli adam, adamlarına bakarak "Gidiyoruz!" dedi sert bir sesle ardından gözlerini benle buluşturdu ve "Birazdan geleceğiz minik kız bu burda bitmedi" dedi korkunç sesle

Adamların gidişini izlemeye başladım. Kapıyı üstüme kilitleyip gittiler. Odada tek kalmıştım etrafı incelemeye başladım. Etrafta pencere bile yoktu heryer karanlıktı.

Bir kamera gözüme ilişti.Beni izliyorlardı. Bağlı olduğum için kaçamazdım zaten neden beni izliyorlardı?

 

 

 

 

 

 

 

 

1 saat sonra

Aradan 1 saat geçmiş olmalıydı ama halen kimse gelip geçmiyordu. Yorulmuştum.Gözlerim kapanıp açılıyordu.Bayılacak gibiydim.

Bir ses duydum.Kapı açılıyordu.Yine o adamlardı.Gözlerimi onlara kenetledim. Ele başları yine oradaydı.

"Biz geldik,özlemişsindir" dedi ele başları sırıtarak. "Yok" diyerek kestirip attım. Korkunç sesli adam gözlerini devirdi.

Adamlardan birinin elinde şişe su vardı. Korkunç sesli adam suyu adamın elinden aldı ve bana dönerek "Su ister misin?" dedi suyun kapağını açarak "Evet" dedim tiz sesle.

"Aç ağzını" dedi adam ifadesizce bende dediğini yaptım gerçekten susamıştım.

Suyu dökmeye başladı ama ağzıma değil de yere dökmüştü.

"Ah,elimden kaydı" dedi keyifle ve konuşmasına devam etti "Hemende inandın çocuk, ne saf şeysin sen sen konuşana kadar ne su var ne yemek" dedi gülerek.

Sinirle ona baktım. Babamı ona ifşalamayacaktım. Babam vatanımız için çalışıyordu.Vatan için her Türk askeri gibi canını verebilirdi. Korkuyordum, annemi kaybettiğim gibi babamıda kaybetmekten.

Tekrardan etrafımda dönmeye başladı.Beni süzmeye başladı. Üstümdeki kıyafetlere baktı. Üstümde, kırmızı sweetshirt ve pijamam vardı. Hepsi de kirlenmişti.

"Konuşacak mısın artık?" diye sordu sıkılmışcasına.Konuşmayacaktım. Cevap vermedim, sessiz kaldım.

Aklıma bir fikir geldi. "Tamam eğil dedim" ifadesizce ama içten içe keyifliydim. Adam karşıma geçti ve eğilmeden önce tehdit eder gibi yüzüme baktı.

Adam eğildi ve adam eğildigi an yüzüne tükürdüm.Evet bunu yaptım. Daha önceden yapmalıydım aslında.

Adam benden böyle birşey beklemibeklemiyormuş gibi geriye çekildi ve ayağa kalkıp yüzünü sildi.

"Sende ne saf mışsın be" dedim gülerek. O kadar çok gülmüştüm ki sesim duvarda yankılanıyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun! Bana bunu yapmayacaktın küçük" dedi büyük bir öfkeyle gözlerinden alev fışkırıyordu.Çok öfkeliydi.

Belindeki silahı çıkardı ve kafama tuttu. "Bu son gülüşün olacak, haddini aştın" dedi bağırarak. Korkmaya başladım. Annemi öldürdüğü gibi beni de mi öldürecekti?

Tam o sırada şiddetli bir ses duydum. Kapı kırılmıştı. Eli silahlı 10'dan fazla kişi içeriye girdi. Bunlar Türk askeriydi.

"Bırak lan kızı!" diye bağırdı Türk askerlerinden biri. Korkunç sesli adam arkamda duruyordu. Elindeki silah halen kafamdaydı. İndirmemişti.

"Yaklaşmayın! Yoksa kızı vururum." diye bağırdı ele başları.

Komutan gibi görünen Türk askeri yanındaki keskin nişancı adamına kısık sesle 'kıza zarar vermeden adamı vurabilir misin diye sordu' bunu duyabilmiştim.

Beni kurtaracaklarını biliyordum, beni bırakamazlardı.İçimde hep bir umut vardı.

Keskin nişancı Türk Askeri silahını eline aldı. Korkunç sesli adamın nişancınişancıyı görmesine izin veremezdim. Korkunç sesli adamı oyalamam lazımdı.

"Baksana" dedim korkunç sesli adama. Adam yüzünü askerlerden ayırıp bana baktı.

"Ne istiyorsun? En ufak yanlışında vururum seni" dedi benim duyabileceğim şekilde.

"Babamı söyleyeceğim" dedim ilgisini çekmek adına çünkü arada askerlere bakıyordu.

"Söyle" dedi sert sesiyle. Tam bu sırada silah sesi yayıldı. Gözlerimi ve kulaklarımı kapattım ve yere çöktüm. Annemin ölüm anı aklıma geldi. Dayanacak gücüm yoktu. Gözlerim kapanıyordu.Bayılıyordum.

Daha fazla dayanamayarak gözlerimin kapanmasına izin verdim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

~~~~🇹🇷🇹🇷~~~~

Yeni bölümü nasıl buldunuz?

Desteğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Kitabım sizin sayenizde büyüyor.

*Kurgu bana aittir çalınması veya kopyalanması durumunda adli işlem başlatılacaktır*

 

 

 

AÇIKLAMA

Arkadaşlar bu korkunç sesli adam ve çetesi terörist.

Kurgum Geçmiş olaydan başlıyor yani şuan karakterlerin küçük olduğu bölümleri okuyorsunuz ilerleyen bölümlerde yani gelecekte karakterler büyümüş olacak.

Oy verip yorum yaparsanız sevinirim

Seviliyorsunuzz.

 

 

 

 

Loading...
0%