Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Gecenin İzindeki Kara Düşler

@vasilisaqp

Gecenin izi ayak adımları ile bölünüyor ardında kalanlar için kan bırakıyordu, kesik kesik duyulan nefesler bulunan odada çığ gibi büyüyor ve üzerimize yıkamayı bekliyordu.

Güz dönemi ağaçları yapraklarını gözyaşı misali döküyor, yağan yağmur onların ağıtları olup üzerine akıyordu acılarına ortak olmuştu.

Sesler yükseliyor sahte maskelerini takmış yılan misali zehirlerini enjekte ediyorlardı arkamdan sert ve düzenli adım sesleri duyuldu onun kim olduğunu bakmadan bile anlayabiliyordum.

Ancak dönüp ardıma bakmadım yalanla kurulmuş bir ilişki için fazla cesurdu. Sertçe kapı iki tarafa açıldı onun nefesleri kesilen seslerle kaybolmuştu ancak beni izlediğini gayet iyi biliyordum çünkü sırtımı delip geçen bakışları hissediyorumdum.

Umursamadım gözlerimi içeri giren çifte diktim ilk kadın gözüme çarptı uzun boylu, kıvrımlı bir vücudu vardı kahverengi saçlarını aşağıdan sık olacak şekilde topuz yapmıştı sanki sırtında olan yılan dövmesini gözükmesi için çenesini yukarı kaldırmıştı üzerinde gece mavisi ve siyah karışımı olan saten elbise omuzlarından dökümlüydü yakası köprücük kemiklerini gözler önüne sermişti sağ bacağından derin yırtmacı ile iddialı bir elbiseydi.

Yanında ki adamın koluna girmişti, adımlarını aynı anda atıyorlardı tıpkı iki lider gibi gözlerim bu kez yanında bulunan adama çevirdim siyah saçları özenle yapılmıştı üzerinde sadece siyahtan oluşan bir takım giymişti ancak tek bir teday gözüme ilişmişti adamın kol düğmeleri siyah ve gece mavisi rengine sahipti tıpkı yanında bulunan kadının elbisesi gibi.

Beyaz teninden boynun sağ tarafında bulunan yılan dövmesi gözüküyordu geniş omuzlarına ve kalıplı bir adamdı gözlerinde merhamet veya duygu belirtisi yoktu yanında bulunan kadında ondan kalır bir tarafı yoktu tekrar kadına baktığımda eskiden herkes tarafından korkup nefret edilen Kanlı Ayın Kelebeği şimdiler de Rusun Kraliçesi olarak tanımlanıyordu, adam ise Yeraltı Kralı olarak bilinirken artık Asıl Patron olarak tanımlanıyor, onlar Emir ve Vera Kuznetsov'du herkese boyun eğdirenler.

***

Yolda ilerliyorduk aracın içi deri ve ona ait olan baskın bir koku ile doluydu, bakışlarımı araca bindiği andan itibaren dışarıya dönüktü. Ama o iğrenç bakışlarını tek bir saniye dahi çekmeden beni izlediğini hissediyordum. Sessizlik kaya kadar sert şekilde devam ediyordu ancak bundan rahatsız değildim aksine onun sesini duymaya tahammülüm yoktu.

Şans ve dilekler…ya da umut…benim asla ulaşamayacağım şeylerdi yaşamım aç bir kurdun ağzında bulunan koyuna benziyordu. Az önce konuşmadığı için, içten içe sevindiğim anlar tek bir nefesle sönmüş mum misali ışığını kaybetti sanki düşüncelerimi okumuş ve duymak istemediğim sesi aracın içerisinde yankılanmıştı “Tekrar yanımdasın.” bakışlarımı ona çevirdim.

Nefretimi ya da öfkemi gizlemeden gözlerinin içine baktım ellerimi göğsümün üzerinde birbirine doladım. İçim öfke ateşi ile yandığı sırada buz kadar sert sesim konuştuğum an bıçak kadar sert saplandı “Kendi isteğimle değil sizlerin zoru ile buradayım.” ondan korkmadığımı belirtmek adına bacak bacak üzerine attım sırtımı ise soğuk deri yüzeye dediği an ürperdim ama belli etmedim yüzünde iğrenç gülümsemesi ile beni izlemeye devam etti “Bazen fazla zoru oynuyorsun ve bu durum fazla canımı sıkıyor Larin.” bu ke gülümseyen ben oldum yandan bir bakış alaylı bir sesle “Sen benim üzerimden oyun oynadın ben seninle oynadığım an canın sıkılmamamalı.” söylediğim cümleyle Pusat’ın gözlerinde alevler gördüğüme emindim.

Elinde bulunan eski bir mermi ile oynayıp duruyordu ve onu sıktığı an öfkelendiğini görebiliyordum bana her seferinde aynı şeyleri yaşatan adamı çenemi dik tutarak izledim onun öfkeden deliye dönmesi bana yaşattıklarının bir bedeliydi yalnızca. Dirseklerini bacağının üzerine koyup öne eğildi üzerinde bulunan ceket gerilmişti korkunç derecede sakindi, gözlerinde duygu yoktu ve yüzüne iğrenç bir gülümseme yerleştirerek beni baştan aşağı süzdü “Seni bu yüzden seçtim, sadece eşim olmayacaksın sana daha fazlasını vereceğim.” Öfkeden çenemi sıktım, şu anda herşeyi yıkıp yakmak istiyordum.

Ona öfke nöbetlerinin birini gösterip hoşuna gitmesini engellemek adına bunu bastırdım tıpkı onun gibi sakin sesle “Eşin olmayacağım ama ecelin olacağımı bilmelisin.” Sanki komik bir cümle kurmuşum gibi sırıttı şerefini suya daldırdığım puşt nefretim öfkem kadar arşa çıkarken ben deliye dönmüş vaziyetteyim.

Araba ani bir şekilde frenle durduğunda öne savunmuştum neyse ki karşımda duran bu herifin yakınlarına bile düşmeden geri yerime oturmayı başarmıştım. Pusat öfkeden arkasına dönüp Hızır’a “Ne yapıyorsun lan sen!” Dedi. Hızır aynadan Pusat'a bakıp “Özür dilerim Patron aniden hayvan çıkınca basmak zorunda kaldım.” Dediğinde Pusat tekrar önüne dönüp ceketini düzeltti ancak Hızır ile göz göze geldik sanki aracı bilerek durdurmuş gibiydi.

Bu bakışma kısa sürdü sadece o gözlerde saliselik bir duygu kırıntısı görmüş gibiydim ama Pusat'ın yanında yıllarca çalışmış bir adamın duygu ne onu bilmediğine adım kadar emindim.

Yol boyunca araçta nefeslerimiz duyuluyordu Pusat ise tableti ile şirketle olan işlerine bakıyordu ancak bunu yapmadığını iyi biliyordum sadece onun bildiğini zannettiği ve tabletin diplerine sakladığı kaçak mal yol güzergahı ve kimlerle neler yaptığı her şey onun içinde saklı duruyordu.

Tabi bununla sınırlı değildi Pusat'ın kurduğu ve kendisinin yönettiği ulusal bir topluluğu var, bütün işler orada bulunan masada gerçekleşiyor ama Pusat'ın bunu tek başına yapamayacağını bilmiyordum ona yardım edip arkada bulunan o kişiyi asla öğrenememiştim.

Sahneye çıkacağım operaya geldiğimde kapı açıldı kurtuluş gibi gözüken dışarısı benim zincirlerle kurulmuş bir tuzaktan başka bir şey değildi. Pusat kafasını tabletten kaldırmadan “Akşam yemeğe gideceğiz aklından çıkarma.” dedi. Arabadan sert şekilde indiğimde arkama dönüp ona baktım bu sefer ki yemek konularını merak ettim benden beklenmeyecek bir cümleyle “Bekliyor olacağım.” diye söyledim çünkü ne yapacağımı bilmiyordu.

Kendimden emin adımlarla içeri yürümeye başladım her adımım tahtaya çakılan çivi misali sertti bunun baskınlığını ise arkamdan gelen adım seslerini duymamla yavaşlladı, bıkkınlıkla nefesim verdim benden bu denli korktuğu için mi diye gönderdiğini düşünecektim ama aksine o takıntılı şerefsiz sadece ve sadece kontrol delisi manyağın tekinden başka bir şey değildi.

Benim için ayrılan kulise girdiğim an kapıyı ardımdan kapattım gözlerimi kapayıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım öfken dinmezdi ancak belli sakinliğe ulaşmamı sağlardı kapattığım gzölerimi açıp hızla benden önce gelen eşyalarıma yöneldim Soğukkanlılıkla keman çantamı çıkardım kemanımı içinden çıkarıp kenara koydum ve kimsenin gözüne dahi ilişmeyen aralığa elimi soktum ve yavaşça içinde bulunan eşyamı çekip çıkardım.

Gizli olan telefonumu elimin arasında dururken ekranın şifresini girdim rehbere tıklayıp istediğim numarayı bulduğum an arayıp kulağıma yaklaştırdım kısa süre çaldıktan sonra karşıdan derin ve net erkek sesi “Evet?..” dedi, zaman kaybetmek istemediğim için hemen konuya girdim, kendimden emin sesle “Akşam yemek var her şeyi takip et.” Arkadan bir şeylerle uğraştığı belli oluyordu.

Bu an kısa sürdü boğuk sesi tekrar duyuldu “Akşama kadar her şey hazır olur.” Kafamı anladım manasında salladım ama bu onu göremiyordu “Eksiklik olmayacak anladın mı Güven? Babamın kendisine sadık olduğunu düşündüğü adamı aslında benim arasına soktuğum adamdı.

Sakince viski bardağı aldım, içerisine bir buz koyup yarısına gelecek şekilde viski doldurup tek seferde kafama diktim viskiyi acı ve tatlı aroması boğazımı yakıp geçerken içime ferahlık vermişti Güven’in derin nefes aldığını duydum muhtemelen sigara içiyordu sadece şunu söyledi “Kartlar seni bekliyor Patron sadece çek ve emir ver.” O sözlerin altında derin anlam vardı bunu ancak bunu sadece ben ve o biliyordu başka bir sandığın içinde saklı kalacak gerçekler.

Loading...
0%