………………………………

BÖLÜM 3 – KUTUP YILDIZI

2 EKİM 2024, Maceranın ilk günü.

…………………………………..

Sabah Uyandım.

Grace’i tedirgin bir şekilde volta atarken buldum. “Ne oldu?” “Ya 20 Ekim’e kadar yetişemezsek Zade? ya Nathan ölürse?”. Elimi omzuna koydum. “Merak etme. Nathan iyi olacak.” Grace gülümsedi. “Ayrıca çok mükemmel bir kaptanımız var.” Dedim. Kıkırdadı. O sırada Axl odaya girdi. “Grace, Zade, Sirenlerin Çağrısı’na yaklaştık. Bundan sonra hepinizin yukarıda olması iyi olacaktır.” “Orası neresi?”. Grace ve Axl bana boş gözlerle bakmaya başladı. “Cidden mi dostum? Efsanelerde bile mi duymadın?”. Başımı iki yana salladım. “Peki sirenlerin[1] ne demek olduğunu da mı bilmiyorsun?”. Tekrar başımı iki yana salladım. “Deniz kızlarının kötü versiyonları olarak düşün. Şarkılarıyla erkekleri denizin dibine çekerler, ya direkt olarak öldürürler, ya da biraz eğelenir sonra öldürürler. Kızlar şarkılarından etkilenmez, ama sirenlerin en nefret ettiği şeylerden biri insan kız görmektir.” Başımı salladım. “Peki Axl, güverteye çıkmamız daha tehlikeli değil mi? Özellikle Zade, Wayne ve senin…” “Merak etme prenses, kulaklarımıza balmumundan kulaklık takacağız. Benim için endişelenmen beni duygulandırdı gerçi.” “Pekala, ama ben yukarı çıkmayacağım.” “Aşağısı daha tehlikeli Grape. Geleceksin.” Grace başını ikiyana salladı ve kaşlarını çattı. “Gelmeyeceğim işte. Ayrıca adım Grape değil, Grace.” Axl tam ağzını açacaktı ki derin bir nefes aldım ve Grace’i kucağıma alıp yukarı doğru taşımaya başladım. “BIRAK BENİ ZADE! HEMEN! BIRAK DEDİM SANA!”. Kucağımda debelenmeye devam ediyordu. Güverteye geldiğimizde onu yere bıraktım. Bana bir tane yumruk attı. Sonra bir tane daha. Ondan kaçmaya çalışıyordum. En sonunda Wayne devreye girip Grace’i tuttu. Axl ve Janett kahkaha atmaktan yerlere yığılacaktı neredeyse. Sonra bir mırıldanma duydum. Ses çok güzeldi. Hayatımda gördüğüm en güzel sesti.

Gel okyanusuma...

Sana çok mükemmel bir gelecek vaat ediyorum…

Tek yapman gereken okyanusa atlamak…

Ben tam okyanusa doğru yol almışken biri kulaklarımı kapadı ve bana sarılıp daha fazla yürümemi engelledi.

Direnmeye çalıştım. Arkama döndüğümde kızıl saçlı bir kız yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Tanımıyordum. Hala direniyordum kıza karşı. Şarkı hala devam ediyordu.

Hadi ama yakışıklı… Bence o kızdan kurtulabilirsin… Okyanusta senin için daha iyi bir gelecek var…

Şarkı devam ettikçe benim de gitme isteğim artıyordu. Ancak şu lanet olası kız hala beni tutuyordu. Kulaklarımı elleriyle kapatması hiçbir işe yaramayacaktı. Kız kafamı tekrar kendisine çevirdi. Tek eliyle yanaklarımdan tuttu ve beni öptü…

Yani şahsen o anda kendime gelebildim.

Ancak ne olduğunu hala anlamamıştım. En azından o kızın Janett olduğunu anlamıştım. Grace bize doğru koşuyordu. Ellerindeki balmumundan kulaklıkları kulaklarıma taktı.

Axl’a döndüm. Bize sirenlerin yanına yaklaştığımız hakkında bilgi vermeliydi. Ellerini bana doğru gel anlamında salladı. Şu an konuşsa onu duyamazdım herhalde. Wayne’i bir direğe bağlamışlardı ve Wayne hala direniyordu. “NEDEN SİRENLERİ FARK ETMEDİM BİLMİYORUM, SANIRIM DAHA DA YAKINA YAYILMIŞLAR. NORMALDE 5 KM GİBİ BİR MESAFE OLMASI GEREKİYORDU DAHA.” Axl kulağında kulaklık olduğu için bağırarak konuşuyordu. Yaklaşık olarak 25 dakika daha kulaklıklarla oturup taş kağıt makas oynadık.

En sonunda Axl kulaklıkları çıkartınca ben de çıkarttım. Bana iyice yaklaştı. “Hatunu kaptın be…”. Diye fısıldadı kulağıma. Kızardım. “Ondan hoşlanmıyorum.” Axl kafasını bilgiç bir şekilde salladı. “Dostum, senin geri dönünce siren tarihini okuman gerek.” “Ne alaka?” “Okuyunca anlarsın. Al sana öneri, Misha Mascencelos, Mitoloji 2, Sirenlerin Travması. Sayfa 73 ve 84 arası. Sen oku, ne demek istediğimi anlarsın.” Yanımdan kalktı ve Wayne’i çözmeye gitti.

“Zade, iyi misin?” “Evet Grace, sorun yok.” “O zaman bize gemiyi onarmada yardım da edebilirsin. Sirenler yakın zamanda yine önümüze çıkacakmış. Ve çok fazla olurlarsa Axl geminin yönünü değiştirip mürettebatını çağıracakmış. O yüzden hazırlıklı olmalıyız.” Başımı salladım. “Haydi gel.”

Tamam, sirenlerin bu kadar kötü hasar verebileceğini hiç düşünmemiştim.

Alt kattaki odalarımız dizlerimize kadar suyla dolmuştu. Camlar kırılmıştı. Janett ve Wayne 10 camın 2’sini anca kapatabilmişlerdi. “Mürettebat belki de iyi olabilir…” diye mırıldandı Grace. “ Benle aynı fikirde olmana sevindim prenses. Yarın çağırırım.” Arkamı döndüğümde Axl arkada bizi izliyordu. “Dostum, orada hiçbir şey yapmadan bizi izleyecek misin?”

[1] Sirenler, deniz kızlarından farklı olarak iki kuyrukludur. Achelous'un kızları olarak betimlenmişlerdir. Homeros, sayılarıyla ilgili hiçbir şey söylemese de, sonradan yazarlar hem isimlerine hem de sayılarına değinmişlerdir. Bazı hikâyelere göre, genç Persephone'un oyun arkadaşları olduklarından da bahsedilmiştir. "Siren şarkısı" terimi ise, sirenlerin çok güzel sesleriyle söyleyip erkek denizcileri büyüledikleri, böylece büyülenen denizcileri yedikleri şarkılardır.

DEVAM EDECEK.... (BÖLÜM DAHA BİTMEDİ)