@vebirokuyucu
|
Çalan alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Duvardaki saate bakınca saatin 7 olduğunu gördüm. Birden kafama dank etti. Bugün okulun ilk günüydü. "Off!" diye bağırdım. Kapının önünden "Oflama! Kalk yoksa geç kalacaksın!" diyen annemi duydum. Gözlerimi kapatıp pikeyi kafamın üstüne çektim. Okul birkaç hafta daha geç açılsa olmaz mıydı? Tam uykuya tekrar dalacakken pikenin kafamdan çekildiğini hissettim. Gözlerimi açıp bakınca bunu yapanın annem olduğunu gördüm. "Kalk dedim sana kalk yoksa geç kalacaksın." dedi. Kalkmaktan başka çarem kalmamıştı. Uflayarak yataktan kalktım ve banyoya doğru koştum. İşlerimi halledip banyodan çıktım. Odama dönüp okul kıyafetini giydim. Forma güzele benziyordu. Lakos ve etek ikilisinden oluşuyordu. Dün akşam hazırladığım çantamı alıp aşağıya indim. Herkesin masada oturduğunu görünce çantamı kapının yanına bırakıp masaya oturdum. En başa Ekrem amca, onun sağına Koray, soluna annem, annemin yanına ben şeklinde oturmuştuk. Kahvaltıdan sonra Ekrem amca ikimize de harçlık verdi ve bizi okula bırakmayı teklif etti. Ben bu teklife balıklama atladım fakat Koray arkadaşlarıyla gideceğini söyledi. Arabaya binince beni heyecan sardı. Ilk günlerden hep nefret etmişimdir. Hiçbir şeyi bilmemenin yarattığı o gerilim, başka hiçbir yerde yok. Okulun önüne gelince bahçenin kalabalık olduğunu gördüm. Istiklâl marşı okunmuş olmalıydı. Kahvaltıda biraz oyalandığımız için nerdeyse geç kalıyordum. Ekrem amcaya dönerek "Teşekkür ederim bıraktığın için." diyip ona sarıldım. Onu babam gibi görüyordum fakat ona 'baba' demem için biraz erkendi. O da bana sarılıp "Rica ederim güzel kızım. Dönüşte yürüyerek gelirsin diye düşünüyorum. Evin konumunu ben sana atarım." dedi. Başımla onaylayıp arabadan indim. Çantamı sol omzuma aldım. Okul bahçesine girince birden herkes bana bakmaya başladı. Onları umursamadan binaya doğru yürüdüm. Içeri girince müdürün odasını aramaya başladım. Bir zaman sonra etrafta salak salak dolandığımı gören biri yanıma geldi. "Merhaba. Birini mi arıyorsun?" diye sordu. Hızla kafamı salladım. "Müdürün odasını arıyorum. Lütfen gösterir misin?" diye sordum. Kız "Tabiki." diyip yürümeye başladı. Ben de onu takip ettim. "Bu arada ben Leyla. Sen de Duygu olmalısın." dedi gülümseyerek. Burda olayların yayılma hızı beni hayrete düşürdü. "Benden önce namım geldi sanırım." dedim gülerek. Leyla kafasını salladı. "Burda işler böyle." dedi. Bir kapının önünde durdu. Kapıya bakınca müdür yazısını gördüm. Leyla'ya dönüp teşekkür ettim. Gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Müdürün odasından çıktıktan sonra 11/C'yi aramaya koyuldum. Ilk katta bulamadım, aynı şekilde ikinci katta da. Oflayarak arkamı dönüp merdivenlere gideceğim sırada birine çarptım. Bakınca Ateş olduğunu gördüm. Panikle "Pardon." diyip geçip gittim yanından. Derin bir nefes verdim. Dün Koray'ın gözümü korkutmasından sonra muhattap olmasam iyi olurdu. Merdivenlerden üçüncü kata çıktığımda karşıma çıkan ilk sınıf 11/C'ydi. Kapının önüne gelince durdum. Içerden sesler geliyordu. Sonradan sınıfa girmekten hep nefret ediyordum. Kapının önünde dikili halde dururken kulağımın dibinde bir ses duydum. "Içeri girmeye niyetin var mı?" diye sordu Ateş. Arkamı dönüp "Sen de mi bu sınıftasın?" diye sordum garip bir yüz ifadesiyle. Neden böyle davrandığımı anlamamış olacak ki "Evet, olamaz mı?" dedi. Yani 'düşmanların' aynı sınıfta olması bi bana mı normal geldi? "Koray da bu sınıfta." dedim. Kaşlarını çatarak "Yani?" diye sordu. Oflayarak gözlerine baktım. "Düşmansınız ya." diyince ne demek istediğimi anladı. Kahkaha atarak güldü. Kaşlarımı çatarak arkamı döndüm. Bu kadar komik olan neydi acaba? "Sen o yüzden mi benden kaçtın az önce?" diye sordu aydınlanmış bir şekilde. Hemen arkamı döndüm. "Hayır tabiki." Burdan hemen ayrılmak istememin verdiği gazla kapının kolunu kavradım ve aynı saniyeler içinde kapıyı açtım. Içeri adım attığımda herkesin bana baktığını görünce gerildim fakat belli etmedim. Arka sıralarda boş yer aradım göz ucuyla. Cam kenarında boşluk görünce oraya doğru ilerledim. Çantamı sandalyenin üstüne koyup sınıftan çıktım. Koridora çıkınca rahat bir nefes verdim. Herkes Koray'ın 'kardeşi' olduğum için bana tip tip bakıyordu ve bu hiç hoşuma gitmiyordu. Normalde ilgi görmeyi tabiki severim fakat bu durumda ilgi gördüğümü ya da gösterildiğini sanmıyorum. Bu sırada Ateş ortadan kaybolmuştu. Ne arkamdan sınıfa geldi ne de koridordaydı. Üstünde çok durmadan saate baktım. 8'e 10 vardı. Zil 8'de çaldığına göre fazla vaktim kalmamıştı. Keşke kantinin yerini Leyla'ya sorsaydım diye düşünürken telefonum çaldı. Hemen aramayı sessize alıp etrafa baktım. Birine yakalanırsam burdakilerin ağzından asla kurtulamazdım. Hızla tuvalete girdim. Kısaca etrafa bakınca kimsenin olmadığına karar verdim. Telefona bakınca Fırat'ın aradığını gördüm. Göz devirdim. Bunca endişeyi bunun için mi yaşamıştım? Kendisi benim bir türlü ilişkiyi noktalayamadığım beş aylık sevgilim oluyordu. Son bir iki haftadır ayrılmak istiyordum. Çünkü bu süre zarfında kendisi çok değişmişti. Bizim mahalleden bir arkadaşımın sevgilisinin sınıf arkadaşıydı. Aynı zamanda okul arkadaşıydık fakat en fazla bir iki kere görmüşümdür. Sonradan arkadaşım sürekli bizi yakıştırdığından bahsedip durmaya başlamıştı. Normalde beni bu kadar sık boğaz etmezdi bu yüzden bu işte bir iş olduğunu anlamıştım. Meğerse beyefendi arkadaşımın aklına girerek bana teklif etmesini istemiş. Onu sevdiğim falan yoktu ama kabul ettim çünkü ilgisi hoşuma gitmişti. Aslında başta her şey iyi gidiyordu ama sonradan gerçek yüzünü gösterince ondan soğumuştum. Zengin sayılabilecek biriydi. Bana aldığı hediyeler gerçekten güzel ve pahalı hediyelerdi fakat bir zaman sonra sürekli 'sana şunu aldım, buna bu kadar para verdim' demeye başlamıştı. Adeta parasını başıma kakıyordu. Hazır tuvalette kimse yokken geri aradım. Eski okulum 8.30'da başlıyordu. Bu yüzden aramış olmalıydı. Ona yaşananlardan az çok bahsetmiştim. "Naber bebeğim? Neden açmadın telefonu?" diye sordu. Göz devirdim. Bir de bu vardı. 'Bebeğim' hitabından nefret ediyordum ve ona da bunu anlatmıştım. Bence 'Yavrum' daha güzeldi. "Iyiyim. Bu okul 8'de başlıyor o yüzden fazla vaktim yok." dedim çünkü gerçekten çok az zamanım kalmıştı ve benden bir şey isteyeceği çok belliydi. Bu yüzden sadede gelmesini ima etmiştim. "Hadi yaa. Bizimkine daha var. Evden bile çıkmadım daha. Niye gittin ki zaten ne güzel görüyordum her gün seni. Şimdi göremeyeceğim." diyince biraz hoşuma gitmişti. Sırıttım fakat aklıma konuşmak istediğim konu gelince yüzümü eski haline getirdim. "Benim elimde olan bir şey değildi, biliyorsun olanları. Hem ben de sana okul çıkışı görüşebilir miyiz diye soracaktım. Konuşmak istediğim bir konu var." diyince kısa bir süre sessizlik oldu. Gerildiğini hissettim, sanırım ne konuşmak istediğimi anlamıştı. "Tabiki görüşelim. Okul çıkışı konuşuruz tekrar olur mu?" diye sordu fakat az önceki rahatlığı yoktu. "Tamam kapatmam lazım şimdi." diyip kapattım aramayı çünkü sadace 2 dakikam kalmıştı. Hala hiçbir kızın gelmemesine de şaşırmıştım. Eski okulumda tuvalet asla bu kadar boş olmazdı. Aynadan kendime bakıp tamam olduğuma karar verdim. Tuvaletten çıkınca bu sefer koridorda insanlar vardı. Bu beni biraz rahatlatmıştı. Birkaç kişinin bizim sınıftan içeriye girdiğini görünce arkalarından içeriye girip çantamı koyduğum yere oturdum. Insanların bakışlarından usanmıştım. Camdan dışarı baktım. Bahçenin ön kısmı yani benim binaya girdiğim kısmı gözüküyordu. Korayların yeni geldiğini gördüm. Tanıdığım biri olması güzeldi fakat birlikte takılacak kadar yakın değildik. Aslında dünden sonra ona karşı biraz yumuşamıştım kardeşim dediği için fakat gene de güvenemiyordum.
|
0% |