@vebirokuyucu
|
Çalan zil ile içimden 'çok şükür' dedim. Sonunda okulun ilk günü bitmişti.
Sabah dışımdan yansıtmasam da heyecanlıydım. Yeni ortam, yeni arkadaşlar... Belki benim için yeni bir başlangıç olur dedim ama olmadı. Buraya ait olmadığımı anladım.
6 saat önce
Okul binasından çıktıktan sonra arka bahçeye geçecektim. Etrafa biraz bakındıktan sonra köşede oturan kız grubunu gördüm. Normal şartlarda olsa yardım isterdim ama sınıfta gördüğüm muameleden sonra bu okuldaki kimseden yardım istenmeyeceğini anladım.
Yoluma devam edecekken "Koray'ın kardeşi şu kız mıymış? Ben de bir şey sanmıştım." diye bilerek benim duyacağım şekilde konuşan kızı duyunca geri döndüm. Yanlarına varınca "Bir sorun mu var?" diye sordum. Yüzüme bakıp gülmeye başladılar. Neden bu okuldaki herkes yüzüme yüzüme gülüyordu acaba?
Bir başkası kahkahalarının arasında "Ay saf bu kız." diyince tutamadım kendimi. "Biz ona saflık değil kibarlık ve nezaket diyoruz. Sizde olmadığı için anlamamanız normal." diyip dudaklarımı büktüm. "Üzüldüm sizin halinize. Serseri halinizle ancak bu kadar oluyor tabi." diye devam ettim sözüme. Serseri kelimesini vurgulayarak söyleyince karşımda sus pus kaldılar fakat sinirlendikleri yüzlerinden belliydi. Küçümseyen bir bakış atıp arkamı döndüm. Hak edene kötülük etmek kötü bir şey değil bence.
Arkamı dönüp iki adım atmıştım ki saçlarımdan çekildim. Inleyerek durdum. Saçlarımdan tutup beni önüne getirdi. Bir yandan ellerimle elini çekmeye çalışıyordum.
"Bana bak kızım. Ben senin geldiğin yerdekilere benzemem. Bana Belalı Azra derler. Ayağını denk al." diyince kafamı salladım. Elini çekince saçlarım rahatladı resmen. Alaylı ifadesiyle arkadaşlarıyla bana baktığını görünce sinirle ona baktım.
"Bunu ödeyeceksin ama şimdi değil. Bir gün illaki." diyince alayla kafasını salladı. Açık açık beni ciddiye almadığını gösteriyordu. Arkamı dönüp arka bahçeye çıktığını tahmin ettiğim yola doğru ilerledim.
Yolda beni fark etmeyen iki çocuğun benim hakkımda 'iş attığını' duyunca daha fazla dayanamadım.
Sonrası ağlama ve Enes'in tesellisi...
Günümüz
Aynı gün içinde eziklendim, dövüldüm, eski hayatımı özledim ve o hayatıma dönmeye karar verdim. Onların hayatı bana göre değildi bunu anlamıştım. Eskiden olduğum Duygu olacaktım.
Çantamdan çekilmemle durdum. Arkamı dönünce Koray'ı gördüm. Göz devirdim. Onunla uğraşmaktan veya uğraşmak zorunda kalmaktan çok sıkılmıştım.
"Efendim Koray?" dedim bıkmış bir sesle. Sınıfa göz attı. Nerdeyse herkes çıkmıştı ama herkesin çıkmasını bekliyordu. Sınıfta en son tayfası kalınca soran gözlerle ona baktım.
"Onların kalmasında sakınca yok." diyince tuvalete bile beraber mi gidiyorlar diye merak ettim.
"Evet, seni dinliyorum." dedim. Bir an önce bu okuldan çıkmak istiyordum. Koray da bunu anlamış olacak ki söze girdi.
"Bugünün senin için zor geçtiğini biliyorum. Eski okulunla yakından uzaktan alakası yok buranın fakat buraya mecbur olduğunu da unutma. Ona göre davran." diyince sinirle güldüm.
"Resmen 'Adın benimle anılıyor. Hareketlerine dikkat et.' dedin bana. Merak etme her gün hatırlıyorum nasıl harika bir hayatı bırakıp bu sefalete geldiğimizi. Eski hayatımı ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin. Sırf aşk denen saçmalık yüzünden annem beni de bu iğrenç yere mahkum etti. Burda yaşayan birinin nesinden etkilendi anlamak güç." dedim. Koray'ın tayfasından bir kız sinirle bana bakmaya başladı.
"Bana bak doğru konuş!" diyerek üstüme doğru yürüyünce geri çekildim. Koray önüme geçerek kızı engelledi. "Sakin ol Selin." diyince tayfadan bir kişinin daha adını öğrenmiş oldum. Sarıya çalan saçlarıyla tam bir klasik yelloz Selin gibiydi. Tabi yelloz mu orası kesin değil şimdilik.
"Dediklerini duydun Koray. Bence Selin haklı." dedi tayfadan başka bir çocuk. Yavaş yavaş yanımdayken sesleri çıkmaya başladı. Sürekli sessiz sessiz durup bizi dinlemeleri beni sinir etmeye başlamıştı.
Arkamı dönüp gitmek üzereyken Koray'ın sesini duydum.
"Kesin sesinizi. Sana gelirsek..." dedi. Bana dediğini anlayınca arkamı döndüm. "Sabah tartıştığımız için üstüne gelmiyorum. Ayrıca..." diyip durdu. Diyeceği şeyi bekledim. Meraklandırmıştı beni. Gözlerime bakarak "Büyük konuşma." diyince ima ettiği şeyi anladım. Hafifçe gülüp "O defter başlamadan kapandı." dediğimde güldü. "Iyi." dedi sadece.
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Binadan çıkınca kapının önünde bir kalabalık olduğunu gördüm. Öğrenciler kendi aralarında konuşuyordu.
"Off! Çok yakışıklı çocuk ya!" diyen kızın ağzından salyalar akacaktı nerdeyse. Arkadaşı ise "Kızım çocuk zengine benziyor. Acaba kim için geldi?" diye sordu yanındaki arkadaşına.
Bir başkası "Altında nerdeyse 5 milyonluk araba var." dedi. Yanındaki çocuk da "Giydikleri marka oğlum marka." dedi.
Etrafı dinledikçe merakım arttı. Hızla kapıya doğru ilerledim. Herkes arabanın ve konuşulan çocuğun etrafında toplanmıştı. Nihayet önüm açıldığında arabanın önündeki kişiyi görünce ağzım açık kaldı.
"Fırat!" diye bağırınca etrafta olan bakışları beni buldu. Ona doğru koşarken o da kollarını açtı. Ellerini belime koyunca kollarımı boynuna dolayıp sarıldım. Birkaç saniye sonra geri çekilince dudaklarımda baskı hissettim. Öpüşüne karşılık verdim ama aklıma hala okulun bahçesinde olduğumuz geldi. Geri çekilip dudaklarına doğru "Hadi gidelim." diyince güldü. "Hemen yavrum." dedi. Tav olduğumu bildiği için bu kelimeyi kullanmıştı.
Arabanın kapısını açınca arkamı dönüp baktım. Herkes bana bakıyordu. Daha birkaç saat önce yerin dibine soktukları kızı hayranlıkla ve kıskançlıkla izliyorlardı.
Etrafa bakarken Ateşle göz göze geldim. Garip bir şekilde bana baktığını görünce önüme döndüm. Üzgünüm Ateş, biz imkansızız.
Koltuğa oturup çantamı arkaya attım. Emniyet kemerini takarken "Sen niye gelmiştin bu arada?" diye sordum. Okulun yerini bulması zor olmamıştır diye düşünüyorum.
"Aradım seni ama bakmadın. Geç çıktın bir şey mi oldu?" diye sorunca kafamı iki yana salladım.
"Bakamadım telefona kusura bakma. Klasik okulun ilk günü ve namı yayılmış bir yeni öğrenci vakasıydı." diyince güldü. "Dikkat et ısırmasınlar seni. Aşıları da yoktur bunların." dediğinde kahkahalarla güldük.
Ardından aklına gelen şey ile yüzü düştü. Soran gözlerle ona bakınca direksiyonu tutmayan eliyle ensesini kaşıdı.
Sıkıntıyla "Konuşmak istiyordun. Kafeye gidelim istersen." diyince durdum ve Fırat'a baktım. Iki gündür kesinlikle para mevzusunu dile getirmiyordu. Değişmeye mi çalışıyordu acaba?
Konuşmak istediğimi söyleyince aramızdaki şeyi bitirmek istediğimi anlamış olmalıydı yoksa bu kadar telaş yapmazdı. Belki de değişiyordu ve benim de ona bir şans vermem gerekiyordu.
Içimden 'bu son şansın' dedim. Beni sevdiğini, güldürdüğünü ve bana değer verdiğini görüyordum ama yaptığı tek yanlış ile bu üç doğrusunu silecektim bir dahakine.
"Boşver ya. Önemli değildi zaten." diyince gözle görülür biçimde rahatladı. Gözlerinin içi gülmeye başlamıştı. Gülümseyerek bana döndü.
"Bizim ekip toplanmış. Gidelim mi yanlarına?" diye sorunca başımı salladım. Bir haftadır doğru düzgün konuşamamıştım onlarla.
Eski hayatıma dönmenin en önemli adımıydı bugün. Kısa bir süre için buraya uyum sağlayabilirim sandım fakat yanıldım. Ben de uyum sağladığım yere ve kişilere dönmeye karar verdim.
•••••
Hepsi bir ağızdan "Şaka yapıyorsun kızım." diyince başımı iki yana salladım. Maalesef şaka değildi.
Yaşadıklarımı -sadece bugün sınıftaki olayı ve bahçedeki kavgayı- anlatmıştım. Fazlasını anlatmaya gerek görmemiştim ama tepkilerine bakılırsa geri kalanını anlatsam bayılır ve ayılmazlardı.
Merve "Aman boşver kızım. Şimdi bara gidiyoruz ve yaşananları unutuyorsun okey mi?" diye sordu ve ellerini uzattı yerden kalkmam için. Gülerek ellerini tutup ayağa kalktım.
"Kesinlikle kızım içmeden ve dans etmeden asla bunları unutamazsın. Resmen varoşlarla muhattap oldun ve az daha kavga edecektin. Yılın olayı olabilir." dedi Melisa. Dudak büktüm. Haklıydı, onlara göre büyük bir şeydi fakat ben sanırım alıştığım için normal gelmişti.
"Gerçekten büyük bir tebrik sana Duygu. Onlarla aynı ortamda bulunduğun için bile sana ödül verilmeli." dedi Fatih. Hepimiz güldük. Belki de haklıydı.
"O zaman hazırlanın kızlar çünkü bu gece bizim gecemiz!" diyerek bağırdı eğlence kaynağımız Efe. Melisa onun yanına giderek dudaklarından öptü.
Bu ayrıntıyı vermeyi unutmuşum. Melisa ile Efe sevgili hatta haftaya 2.senelerini kutlayacaklar. Ayriyeten Merve ile Fatih de sevgili. Yani bir bakıma çiftler grubu gibi bir şeyiz.
Melisa "Haklısın hayatım. Bekleyin bizi hemen geliyoruz." dedi ve Merveyle beni çekiştirmeye başladı. Ikimiz de Melisa'nın bu deli haline güldük. Arkamızdan Fatih'in "Hemen dediğine göre en az yarım saat sonra gelirler." dediğini duyduk ama önemsemedik. Yani belki de haklı.
|
0% |