@vebirokuyucu
|
Dudaklarıma kırmızı ruju sürerken Merve'nin sorusuyla durdum. "Nasıl gidiyor Fıratla?" diye sordu. Aynadan ona bakınca gözlerini kısarak bana baktı. Melisa'nın "Evet ya, iyi gibisiniz. En son ayrılmaktan bahsediyordun." diyince onlara anlatmaya karar verdim. Arkamı dönünce ikisinin de merakla bana baktığını gördüm. "Değişiyor gibi." diyince ikisi de göz devirdi. "Tatlım, bir erkek değişmez. Değişiyor gibi yapar ama özü aynıdır." dedi Merve. Haklı olduğunu söyler gibi başımı salladım. Ben de biliyordum bunu fakat yalan da olsa inanmak istiyordum. Çünkü Fırat'ın ilgisi beni mutlu ediyordu ve tüm bunlara bu sayede ulaşmıştım. Fırat ilgi gösterdi diye grubun içine girmiştim. Fırat ilgi gösterdi diye kızlar beni arkadaşları yapmışlardı. Fırat ilgi gösterdi diye partilere davet edilmiştim. Fırat ilgi gösterdi diye okulda bir popülerliğim vardı. Eğer onu bırakırsam her şey gidecekti. Ünüm, şanım, şöhretim... Gerçi o okuldan gidince hepsi gitmişti. Okul değiştirmemle elimden kayıp düştüler. Biri hariç. Fırat ve grubu. Elimde kalan son şeyi iyi değerlendirecektim yoksa her şey asıl o zaman biterdi. "Dediğim gibi iyiyiz kızlar." diyince rahatladılar. Onların arkadaşı olabilirdim ama içten içe Fırat'ın tarafını tuttuklarını biliyordum. Kavga etsek tabi ki onun tarafını tutacaklardı. Resmen bir yalanın içindeyim. Bunun farkındayım ama bozmak istemiyorum. Çünkü bozarsam pembe dünyam yok olacak. Tekrar o sefil ve yalnız yaşantıma döneceğim. Bunu istemiyorum bu yüzden pembe dünyamı yok etmeyeceğim. Kızlarla sonunda hazır olduğumuzda aşağıya indik. Erkeklerin 'sonunda' şeklindeki nidalarını görmezden geldik. Kızlar sevgililerinin yanına gidince ben de Fırat'ın yanına gittim. Gözleri hayran olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Merve'nin kırmızı mini elbisesini giymiştim. V şeklinde göğüs dekoltesi vardı. Bunun dışında düz bir şekilde diz kapağımın birkaç santim üstünde bitiyordu. "Çok güzel olmuşsun." diyince gülümsedim. Bu nazik tavırları beni mutlu ediyordu. "Teşekkür ederim. Sen de iyisin." dedim. Güldü ama bir şey demedi. "Hadi gidelim artık. Çılgınlar gibi içip dans etmek istiyorum." dedi Melisa. Herkes Melisa'nın bu haline güldü. Isteğine uyup dışarı çıktık. Kızlarla birlikte hepimiz kendi sevgilimizin arabasına yöneldik. Aslında hiçbirinin ehliyeti yoktu fakat bu sürmemeleri için bir engel değildi. Nasıl olsa ceza parasını ödeyenleri vardı. Araba yolculuğumuz sessiz geçti. Beklediğimin aksine Fırat bir şey söylemedi. Bu halini garipsesem de ağzımı açmadım. Klübe gelince Fırat arabayı valeye verdi. Içeriye girince başta yüksek sesten dolayı yüzümü buruşturdum. Ileri doğru bar kısmına doğru yürüdük. Anlaşılan bugün sarhoş olmadan buradan çıkmayacaktık.
KORAY'DAN
Gözlerimi dans edenlerden karşımdaki kişiye çevirdim. Yarım saattir toplantı adı altında bu barda toplanmıştık ve inanılmaz sıkılıyordum. Bu da yetmezmiş gibi hiç haz etmediğim biriyle aynı masada oturuyordum. "Beni sevdiğini bu kadar belli etme." dedi Ateş alayla. Ona doğru dönüp göz devirdim. Neden gelmeyi kabul etmiştim ki? "Sorma. Ölüyorum aşkından." dedim ben de onun gibi alayla. Onun ve benim grubum bu bara toplantıya çağırılmıştık. Yaklaşık bir saat mahalleyle ilgili birkaç şeyden konuştuktan sonra bizi toplantıya çağıran kişi tuvalete gitmişti ve hala gelmemişti. Umarım bir yere kaçmamıştır. Hepimiz büyük bir masada oturmuş adamı bekliyorduk. Gözlerimi tekrardan dans edenlere çevirdim. Ne vardı bende bu kadar içip eğlensem diye düşünürken birinin "Ee Koray nasıl gidiyor üvey kardeşinle?" diye sorduğunu duydum. Dönüp bakınca Ateş'in grubundan Mirza olduğunu gördüm. "Napacaksın Mirza?" diye ters bir şekilde cevapladım. Birdenbire neden sorduğunu anlamamıştım. "Bir şey yapacağımdan değil sadece tatlı kıza benziyor. Senin aksine insancıl." diyince tanıştıklarını anladım fakat nasıl ve neden tanıştıklarını düşünürken kan beynime sıçradı adeta. "Sen nerden tanıyorsun Duygu'yu?" diye şüpheyle sordum. Bir yandan da Ateş'e baktım. O da kızgın gözlerle arkadaşına bakıyordu. Eminim ki o da benim düşündüğümü düşünüyordu. Mirza tam cevap verecekken gözleri bir yere takıldı. Gözlerinin şaşkınlıkla açıldığını fark edince dönüp baktığı yere baktım. Duygu'yu ve bugünkü lavuğu gördüm. Barmenden içki bekliyorlardı büyük ihtimal yeni gelmişlerdi. Duygu'nun sırtı bize dönüktü fakat elindeki telefonla uğraştığını görebilmiştim. Yanındaki lavuk da onu izliyordu. Bu çocuğu gözüm hiç tutmamıştı. Belki de kıskançlık yapıyordum bilmiyorum. "Iyi yere kapak attı kardeşin." dedi Selin. Kollarını göğsünde bağlamış gözlerini kısarak bakıyordu Duygu'ya. Onu kıskandığına yemin edebilirdim. "Düzgün konuş Selin. Hakkında konuştuğun kişi benim kardeşim." dedim kendime hakim olamayarak. Ne kadar kendi içimde kabul etmesem de o benim kardeşimdi. En azından insan içindeyken. "Yalan mı Koray? Hayatı kurtuldu. Ağzının içine bakan zengin birini buldu. Hayat ona güzel." diye söylendi Selin. Haklı olması beni çileden çıkarıyordu. O sırada çocuğun bakışları bir anda bizi buldu. Kaşlarını çatarak bize baktı. Bizi tanıyor olmalıydı yoksa bu kadar nefretle bakacağı bir şey olacağını sanmıyordum. "Şu herif bize mi bakıyor yoksa bana mı öyle geldi." dedi benim gruptan Samet. Kavgacı birisi olduğu için ona bakılması kavga etmesi için yeterli bir sebepti. "Dur durduğun yerde Samet." diyince salladığı bacağı durdu. Hayretler içinde bana bakmaya başladı ama bir şey demedi. Normalde kavgadan kaçan biri değilim ama toplantı için geldiğimiz yerde kavga edecek de değilim. Tekrar önüme dönüp çocuğa baktığımda onun birisine dikkatle baktığını gördüm. Baktığı kişiye bakınca Ateş olduğunu anladım. Anlaşılan beyefendi bile bakarak anlamıştı aralarındaki etkileşimi. Birden sırıtmaya başladı. Ateş kaşlarını çatarak ona baktı. Neden sırıttığını düşünürken lavuk eğilip telefonla uğraşan Duygu'yu öptü. Duygu başta karşılık vermese de -büyük ihtimalle şaşkınlıktan- sonradan karşılık verdi. Onlar öpüşürken kafamı çevirdim. Üvey kardeşimin elin adamıyla öpüşmesini izlemek istemiyordum. "Selin haklı. Keşke bizde de kızdaki şans olsaydı." dedi Damla iç çekerek. Selin ona bakarak kafasını salladı. "Nerde bizde o şans. Kaldık serserilere." dedi Arzu Ateş'in grubundan İlhana bakarak. İlhan ona bakıp göz devirdi. Arzu yaklaşık iki yıldır İlhanı seviyordu hatta bundan neredeyse herkes haberdardı fakat İlhan sürekli onu reddediyordu. Arzu da inatla peşini bırakmıyordu. Kaç kere ona bundan vazgeçmesini söylesek de dinlememişti biz de artık ona karışmıyorduk. "Vallaha onu bilmem de okulun gündemine bomba gibi düştükleri kesin." dedi Ateş'in tayfasından Hakan. Söylediklerinde haklıydı. Çoktan herkes bunu konuşmaya başlamıştı ve ben bunu durdurmak için ne yapacağımı bilmiyordum. "Oğlum düşünsene mahallenin 'abisi' Koray'ın kardeşisin. Aynı zamanda zengin sevgilin var ve üvey babanla da aran iyi. Kızdan mutlusu yoktur tabi." dedi Ateş'in tayfasından Mehmet. Resmen dalga geçiyorlardı benimle ama bunların hepsi Duygu'nun başının altından çıkmıştı. Eve gidince elimden çekeceği vardı. "Size de dalga geçecek malzeme çıktı tabi ama benimle uğraşırken 'abinizle' de uğraştığınızı unutmayın." dedim sert bir sesle. 10 dakikadır gerek benim tayfam gerek se Ateş'in tayfası yeterince benimle dalga geçmişti. Şaşırtıcı derecede Ateş tek kelime etmemişti. Anlaşılan sevgili üvey kardeşim biraz sert bir etki bırakmıştı üzerinde. Kafamı tekrar Duygu'nun olduğu yere çevirince yanında birkaç kişinin daha olduğunu gördüm. Muhtemelen zengin arkadaşlarıydı. İçkiyi kafalarına diklemişlerdi ve Duygu'nun savsak yürümesinden sarhoş olduğu belliydi. Bizi toplantıya çağıran adam sonunda tuvaletten gelip masaya teşrif etti. Adam konuşmaya başladığında hala Duygu'ya bakıyordum. Bir an gidip yanına yardım mı etsem diye düşündüm fakat sonra vazgeçtim. Hala aramız limoniydi ve açıkçası onunla uğraşmak istemiyordum. Kiminle geldiyse onunla dönmeliydi. Bir yandan adamı dinliyordum bir yandan Duygu'ya bakıyordum. Yaklaşık yarım saat daha durdular sonra hepsi birlikte çıktılar fakat halleri iyi gibi değildi. Yine de umursamadım. Sonuçta 'zenginlerdi' bir çözüm bulurlardı bir şey olduğunda.
|
0% |