Yeni Üyelik
1.
Bölüm

BİLİNMEYEN DİYAR (giriş)

@vensuga

​​​​​​Kalpsiz uyanmak, kabus görmekten beterdir.

 

Yer: 101 maske ormanı

Tim'in anlatımından;

Koşuyordum. Sadece koşuyordum. Serenity krallığının en büyük bankasını soymuştum. Sadece parsya ihtiyacım vardı. Bu saçma diyara yeni gelmiştim, kurallarına hakim asla değildim. Gelir gelmez bankayı soymak aptallık sayılsa da bunu yapmıştım. Çocuklarım serenity krallığına hükmediyordu. Fakat benim gibi bir babayı istememişlerdi.

Bu ormanlarda koşmak gerçekten çok yorucuydu. Resmen düştüğüm en büyük ormandı burası.

Artık dinlenmem gerektiğini fark ettiğimde bir ağacın köşesinde durdum ve kendimi ağaca yaslayarak oturdum. Derin nefesler almaya başladım.

Fakat az sonra bir ses duydum. Gözlerimle etrafı taradığımda omzumda bir el hissettim. Bu kadın nasıl bir kadındı lan? Tamamen siyah bir kadındı, gördüğüm an cin sandım. "lanetten kaçamazsın."

Gözlerim karardı

**

Gözlerimi karanlık bir odada açtım. En son "Lanetten kaçamazsın." sözünü duymuştum. Daha sonra buradaydım. Olduğum yerden kalktığımda etraf tamamen.. Bir anda ışık yandı. Her yer aydınlandı. Bu yeri biliyordum, sorgu odası. O kadın tekrardan karşımda duruyordu, yutkundum. "merhabalar timur." Gerçek adımı biliyordu. Bir anda parmak şıklattığında masaya bir kitap konuldu. Eline kitabı aldı ve bir sayfa açtı.

"okuyorum timur. Dinlemezsen kulaklarını keserim."

Manyak mı ne?

"serenity topraklarında hırsızlık büyük suçtur. 67. Günah olarak işlenir. Suçu büyüktür."

"neymiş suçu?" diye sordum. Hay sizin serenity topraklarınızı...! "ölmek."

Gözlerimi büyüttüm. Benimle dalga geçiyor olmalıydı. "NE? BEN YAPMADIM!" diyerek inkar ettiğimde aniden odadaki her şey yıkılmaya başladı."SERENİTY TOPRAKLARININ EN BÜYÜK GÜNAHI." Sanki deprem oluyordu. "SENİN SOYUNDAKİ DOĞACAK OLAN KİŞİ," az sonra sinirle devam etti. "YOZLAŞMIŞ KALBE SAHİP OLACAK." Kafamın üstüne bir taş düştüğünde bilincimi kaybettim.

Dünyada yapacağım en büyük çılgınlıktı bu.

Ve şimdi ölmüştüm.

Bir dakika...

Kızım,

Kızım Eftay hamileydi.

Yıl: 18 Kasım 2007,

Yer: Serenity Sarayı.

Yazarın anlatımı ile;

Bazen en büyük kabuslar çocuklardır. Gecenin şafağa döndüğü ilk an yeni doğmuş bir bebek hiç durmadan ağladı. Ebe teyze, bebeği kollarının arasına aldı ve büyük göz yaşları ile birlikte başını hafifçe kaldırdı. Zemine tutunarak ayağı kalktı ve kollarının arasındaki tombul yanaklı bebeği onu bekleyen annesine uzattı.

 

"kızın doğdu Eftal." dedi heyecanla. "prenses yeğenim doğdu."

Orta yaşlarını çoktan geçmiş kraliçe uzun zamandır bir bebek bekliyordu. Gitmediği doktor kalmamıştı. Kızını kolları arasında tuttuğunda ilk başta kraliçe bebeğin gözlerine baktı. Kraliçe Eftal, annesini görünce Susan bebeğin gözlerine bakarken en büyük kardeşi Zehra öne eğildi ve derin bir nefes aldı.

"ne oldu zehra? Bir sorun mu var?" diye sordu Eftal. "konuşsana zehra." dedi. Tedirgindi.

Odayı çok derin bir sessizlik sardı. Eftal'ın kocası uzun bir savaş için yola çıkmıştı. Serenity krallığının en iyi doktorları toplanmış, bebeğin durumunu kontrol ediyorlardı. Sarayın hizmetçileri, muhafızları, ebeleri ve hatta az önce ağlamaktan gözleri şişen bebek bile susmuştu.

Zehra gözlerini bebekten ayırdı ve yere çevirdi.

"bu o," dedi. "yozlaşmış kalbin tek sahibi." Kraliçe duyduğu cümleler karşısında kucağında tuttuğu bebeğin bir bebekten fazla olduğunu anladı. Bu bebek Diyarın en büyük günahıydı.

Günümüz...

Kraliçe, on yedi yıl önce kızının günahın bebeği olduğunu öğrendiğinde kızının ismini "Eftalya" kurmuştu. Eftalya her yıl olduğu gibi bu yıl da doğum günü sabahını güzeller güzeli annesi ile birlikte babasının mezarında geçirmişti.

Eftalya doğduktan bir gün sonra annesi eşinin ölüm haberini almıştı. İçini saran yas duygusu sade siyah uzun elbisesi ve başına geçirdiği siyah peleriniyle tüm saray halkına yansıyordu. Bugün annesine bir buket papatya götürmüştü. Annesi ve Eftalya bu günde fazla konuşmazlardı. Sadece bir birlerine sarılırlardı. Sonra Eftal, ne yapacağını bilemez ve kızının kafasını okşar, bir süre gözlerine bakar ve kalkıp giderdi. Eftalya da onun arkasından çıkardı.

Babasını hiç tanımamıştı ama babasını çok iyi tanıyan hizmetçilerden bir kaç şey duymuştu. Prenses babasının kopyasıydı. Aynı babası gibi hırçın, onun gibi inatçı ve zekiydi. Uzun sarı saçları, dolgun dudakları ve yanakları ve her daim üzücü bakışlı gözleri babasının ona mirasıydı. "Majesteleri," Eftalya ona seslenen yardımcısını duyduğunda babasının mezarından ayrılmış, sarayın bahçesinde yürüyordu. Hava bugün en az kendisi kadar kasvetliydi. Başını çevirip yardımcısına baktı.

"Söyle bakalım." dedi. "odanıza dönün. Kraliçenin kesin emri."

"nasıl yani? Az önce birlikteydik. " diye sordu Eftalya. Kaşları çatıktı. Annesi ona fazla emir verse bile bu emri vermemişti.

"bana böyle söylendi efendim. Ve.."

Yirmili yaşlardaki kadın konuşmakta tereddüt ediyor gibiydi. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.

"Ve?" diye sordu Eftalya. "bize, 'ona önemli eşyalarını toplamasını söyleyin.' dedi. Sanırım bir yolculuk olacak. " Eftalya kadına şaşkınlıkla baktı. Yolculuk ne alakaydı?

Eftalya sarayın girişine doğru yönelirken yardımcısı da onun Adımlarıyla birlikte koşarak ilerliyordu. Hızla saraya girdi Eftalya. Peleririni çıkarıp merdivenleri teker teker hızla bir bir çıktı. Yardımcısı da peşindeydi, kadın artık yorgunluktan bayılmak üzereydi.

Kraliçenin çalışma odasına odasına ulaştıklarında Eftalya başını kaldırıp kapıdaki muhafızlara bir bir baktı.

Kapıyı açmak için kapı koluna dokunmak istediğinde muhafız onu durdurdu. "üzgünüm prenses, içeriyi kimseyi almamak üzerine tembihlendim."

Eftalya muhafızların kendisine asla dokunmayacaklarını biliyordu. Duyduğu cümleleri umursamayarak kapıyı açtı ve içeri girdi.

"Eftalya!"

"Anne."

Aralarında hiç bir zaman klasik bir kraliçe-prenses ilişkisi olmamıştı. Bambaşka bir yüzyıldan gelen bir ana-kız gibiydiler. "sana odana gitmeni emretmiştim." dedi sesini yükselterek. Annesi her zamanki gibi ihtişamlı kıyafetleriyle masada oturmuştu.

"odama gideceğim." dedi eftalya. "ama bilmek istiyorum. Annesinin ne kadar gergin bir gün geçirdiği gözlerinden belliydi. Eftalya annesinin bu halini gördüğü an ciddileşti.

"neyi bilmek istiyorsun?"

Eftalya endişeyle konuştu. "yolculuğa çıkacakmışım. Beni nereye neden gideceğimi bilmeden atacaksın. Öyle değil mi?"

"seni atmıyorum Eftalya!" dedi annesi öfkeyle. Kraliçe kendisini hiç iyi hissetmiyordu. "Savaş geliyor." dedi kraliçe.

Eftalya tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Eli istemsizce kalbine gitti. Kendini ne zaman kötü hissetse elini kalbine götürürdü. "büyük yıkım olacak Eftalya." dedi hüzünle. "tek istedikleri kalbin. Kalbin çok güçlü. Çok değerli. Onu alıp satabilirler."

"Ben mi?" diye sordu Eftalya hayretler içinde. Kraliçe kafasını salladı. "Kraliçe Yuri seni gelini yapmak istiyor. Lalitya krallığı kalbin için savaş açacak." "bu da ne demek? Benimle evlenmek mi istiyor? Oğlu yetmiş iki yaşında!"

Kraliçe başıyla onayladı. "işte bu yüzden gideceksin."

"peki ama nereye?"

"seni yengenin krallığına göndereceğim. Senin için en güvenli yol orası."

"Peki ya sen?" dedi eftalya titreyen dudaklarıyla.

"biz burda kalıp savaşmak zorundayız, bunu biliyorsun." Eftalya başını salladı. "sana en güçlü muhafızlarımı veriyorum. Sadece muhafız değil, iki tane yoldaş alacaksın. Yol boyunca engeller için sana yardım edecekler.

Eftalyaya el uzatan ilk yoldaş, kahverengi dalgalı saçlı, yeşil gözlü, koyu yeşil elbiseli, omzunda iki tane demir koruyucuları olan yakışıklı adam barkandı."merhabalar majesteleri. Size kendimi tanıtayım, Ben barkan, taktığım kolye sayesinde yok edemeyeceğim engel yoktur."

Eftalya ile el sıkıştılar. Daha sonra geriye çekildi.

Eftalyaya yaklaşan ikinci yoldaş, turuncu uzun saçlı yeşil gözlü dolgun dudaklı, mavi elbiseli, yeşil pantolonlu Renaydı.

"Selam majestleri. Size kendimi tanıtayım, Ben rena. Taktığım kolye sayesinde ışınlanamayacağım yer yoktur. Ayrıca ailemin en büyük çocuğu olduğum için savaşma gücüm de var." Eftalya ile sıkışıp geriye çekildi Rena. Yoldaşlar bu yolculuk için olmazsa olmazdılar. Rena ve Barkan çocukluğundan beri birer yoldaş olmak için yetiştirilmişlerdi.

Saray muhafızları sarayın kapıları ardında, onların çok gerisinde kalacaktı. Artık Barkan ve Renanın tek görevi inatçı bir kızı ve onun kalbini korumaktı...

Eftalya etrafına baktığında bir kaç yoldaş gördü. Bu Yoldaşlar Eftalyanın hayatını nasıl değiştirecekti?

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%