Yeni Üyelik
1.
Bölüm

|1.Bölüm| “Sıcak günler ve soğuk gerçekler”

@venus.77

Tüm okuyanlara selam olsun 💓

 

Hiç kimse geri dönüp yeni bir başlangıç yapamaz ama herkes bugün başlayıp yeni bir son yapabilir.
-MARIA ROBINSON

 

YAYIN TARİHİ: 24.08.2024 🖤

****

 

 

 

Sıcak bir yaz ayının sıradan bir günüydü. Tüm camları açmış, azıcık da olsa serinleme ihtiyacımızı gideriyorduk. Herkesin çarşaf çarşaf tatil hikayesi attığı bu zamanda, klima bile taktırmayan babama içimden söve söve önümdeki yemeği karıştırdım. Mutfağın camını biraz daha zorlarsam elimde kalacağını bildiğimden, sitemli bir sesle ortaya konuştum. "Bıktık ya! Bıktık!" Göz ucuyla mutfağa giren var mı diye bakıp devam ettim. "Tatil yok bari klima olsa. Biz de insanız canım!" Görünürde kimse yoktu. Aklı olan zaten mutfağa girer miydi? Cehennemin ön gösterimiydi burası. Peçeteyle yüzümdeki teri sildim. Sıcaktan yapışan saçlarımı gelişigüzel toplayıp ellerimi yelpaze gibi salladım. Pişmiştim yahu!

Buzdolabını açıp yüzüme gelen esintinin tadını çıkardım bi süre. "Allah anneme sabır versin valla" dedim raftan aldığım üzümü boğazıma atarken. "Burası Çernobil gibi. Meğer ne acılar sığdırmış şu küçücük mutfağına!"
Kendi kendime konuşmaktan asla bıkmayacağım sanırım. Sesim de güzel zaten, niye içimden konuşup heba edeyim ki?

"Soğuk su yok mu Nazo?"
Abim hayvan gibi bir güçle buzdolabına eğildi. "Doldurduğum için var abi, gördüğün gibi"dedim öfkeyle. Kafama ani bir şaplak atıp "Aferin. Ben mi dolduracaktım bir de?"dedi kinayeyle. Allahım sen sabır ver. Güç ver. Gerçekten kardeş katili olacağım! "Offf! Uğraşma benle ya!" Avuçladığım üzümlerle birlikte kendimi geriye çektim. Burnuma dolan yanıksı kokuyla yerimde sıçradım. "Hiiiğh! Ocakta yemeğim vardı!" Üzümleri ağzıma tıkıştırıp ocağı kapattım. Tencerenin kapağını açmamla mutfağı hafif bir buhar kapladı.
"Yaktın mı yemeği? Bravo sana gerizekalı. Annem sana güvenip de gitti ama bilmiyor ki aç kalacağız!" Alkış tutarak bana bakıyordu. "Beğenmiyorsan kendin yap! Enayi!" Elimdekileri bırakıp bir hışımla mutfaktan çıktım. "Gel buraya çabuk! Kim lan enayi?!" Abim koşar adım peşimdeydi. Korkudan nereye kaçacağımı şaşırmıştım. "Ya abi özür, valla özür. Bir daha demem söz!" İtiş kakış salona girince babam sinirle yerinde doğruldu.

"Noluyor yine size!?" Babamın yanına koşup arkasına saklandım hemen. Abim durur mu? Vurmaya çalışıyordu hala. "Saygısızlık yaptı bana baba! Enayi dedi!"
Saklandığım yerden çıkıp çemkirdim. "Sen de bana gerizekalı dedin!"
Babam ikimizi de ayrı yerlere itip yakasını silkelemeye başladı. "Ben de büyüdü çocuklarım diyorum. Nerdeeee! Pes size. Gerçekten Pes! Yiğit'ten utanın bari."

Abimle birlikte, utanarak babamın arkasından baktık. 5 yaşındaki kardeşim Yiğit'ten bahsediyordu, hep yaptığı gibi. "Beğendin mi yaptığını? Adamın gözünde bi imajım vardı çizdin attın."
"Her şeyin suçlusu ben miyim ya? Sataşmasaydın o zaman oğlum. Abiliğini bilseydin. Allah Allah!"

"Seni alacak adama acıyorum! Çingene!" Söylene söylene odasına gitti. Omzumu silkip dil çıkardım arkasından.
"Ben de seni alacak kadına!"

***
 

Annem dönmeden mutfaktaki yaktığım yemeği -artık buna yemek denemezdi- çöpe döküp ocağı ve tezgahı sildim. Geldiğinde söyleneceğini bildiğimden mutfağa şöyle bi göz attım neler yapabilirim diye. Aklıma gelen fikirle dolaptan malzemeleri çıkardım. Güzel bir salata yapacaktım!
E napiyim canım, benden aşçı olmamı beklemesinler. O kadar da kusursuz değilim.

Domatesleri küp küp doğrarken kapının açılma sesini duydum. Bakmak için o tarafa yöneldiğimde Yiğit'in hoplayarak içeri girdiğini gördüm. Beni görünce gülerek koştu. "Ablaaa!" Ellerimi silip kollarımı ona doğru açtım. "Canımmm" boyu benim belime geliyordu neredeyse. Hızlı büyüyordu kereta!
"Abla biliyor musun dinozorlar gördüm!" Gözlerini kocaman açmış, büyük bir iştahla gördüklerini anlatıyordu. Bu haline gülümseyip, kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım. "Gerçek gibilerdi. Keşke alabilseydik ama olsun çantam dinozorlu!"diyerek çantasını göstermek için dışarı koştu.

"Nazlı? Hani annem nerede sofra?" Annemin mutfağa bir girişi vardı arkadaşlar. Kadın nasıl inandıysa bana, mükellef bir sofra bekliyordu anlaşılan. Utançtan büklüm büklüm olmuş, nasıl anlatacağımı düşünüyordum.
"Anne," süre kazanmak için etrafa bakınıp nihayetinde annemin gözlerinde durdum. "Yemeği yaktım. Yanlışlıkla oldu, yanlışlıkla.." Annem sadece güldü. Kızmasını ya da laf söylemesini beklerken bu tepkisi beni şaşırttı.

"Öğreneceksin annem, biz de anamızın karnında öğrenmedik ya. Neyse elimizde ne varsa hızlıca yapalım şimdi"

"Anne?" dedim sorgulayıcı bir sesle. Yanına yaklaşıp şüpheyle yüzüne eğildim. "Sen kimsin ve benim anneme ne yaptın?" Annem söylediklerime gülmekle yetindi. "Sinirden stresten uzak duracağım artık. Tansiyonum çıkıyor sonra."dedi. Allah Allah. Bu işte bi bit yeniği vardı ama, neyse.

"Ooo Yasemin hanım. Teşrif ettiniz demek sonunda!" Babam ensesinde peçetesiyle içeri giriverdi, girer girmez de anneme laf sokmuştu. Annem sabır dilenircesine yukarı bakıp ellerini açtı. Ardından "Gezmeye gitmedim ya Sabri! Çocuğun ihtiyaçlarını aldık."diyerek çıkıştı. "İyi iyi. Bir şey demedik." Gözleri boş olan mutfak masasında gezinirken "E yemek yok mu?"diye sordu merakla. Annemle birbirimize baktık bir süre. Ne söyleyeceğiz diye düşünürken abim mutfağa girdi telefonla konuşarak. "..Ayyynen kardeşim. Bizim ufaklık yakmış yine. Olur..tamam brom, ben senin hesaba atarım. Eyvallah!"

Hepimiz sorarcasına ona bakınca "Çınar ya. Bizim Çınar. Pide söyledim gelirken alacak."dedi. Babam "İyi. Parasını eksiksiz verelim çocuğun."diyerek mutfaktan çıktı. Abim de kafasını sallayıp masaya geçti. "Oğlum hazırlardım ben bi şeyler, ne gerek vardı."annem söylenerek abimin karşısına oturdu. "Açlıktan birinizi yiyecektim valla anne. Hem zaten Çınar yanıma gelecekti, gelirken alacak işte. Çınar yabancı mı sanki?" Annem ellerini göğsünde kavuşturup kafasını aşağı yukarı salladı. "E iyi salatayı yapayım bari."diyerek yarım kalan işime döndüm.

Çınar; abimin mahalleden arkadaşıydı. Ortaokuldan beri tanışıyorlardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez, birbirlerinin her bokunu bilirlerdi. Ben liseye başladığımda ikisi bir olup korumalığımı yapmışlardı. Beni herkese rezil etmişti manyaklar. Abim gibi bir hanzoyla uğraşmak yetmezmiş gibi bir de onun ekirüsi Çınarla uğraşmıştım. Onlar yüzünden doğru dürüst sevgilim bile olmamıştı. Neyse ki bu yıl lise sondum. Artık bu sıcak havalardan da, abilik baskısından da kurtulacaktım.

Salatayı soslayıp tabaklara böldüm. Hızlıca masayı kurup tabakları yerleştirdim. Yiğit'i ve babamı çağırmak için yanlarına gittiğimde babam Tv izliyor Yiğitse çoktan uykuya dalmıştı. Bu çocuk nasıl uyuyordu bu sıcakta? "Baba sofrayı kurduk." Yiğit'i dürtüp uyandırmaya çalıştım ama nafile. Uykusu çok ağırdı. Babamla beraber mutfağa geçtik.
O sırada kapı çaldı. Kimse oralı olmayınca mecburen kapıya ben bakmak zorunda kaldım. Evin hizmetçisi bendim çünkü.

"Hoş geldin Çınar abi."

"Hoş bulduk abicim, al şunları hemen sıcak sıcak yiyelim."diyerek elindekileri uzattı. Poşeti alıp mutfağa geçtim. Bizimkiler Çınar abiyle konuşurken pideleri servis edip masaya geçtim ben de.

"Eee Çınar, nasılsın yavrum annenler nasıl?" Annem sessizliği bozmuştu. Çınar abi lokmasını güçlükle yutup "İyiler Yasemin teyzeciğim, selamları var." dedi Annem başıyla onaylayıp selamını aldı. "Sen de annenlere söyle, bir ara çaya bekliyorum."dedi.
"Okul işi ne oldu Çınar?"bu kez babamdı konuşan. Sanki Çınar abiyi çapraz sorguya alıyorlardı. İstemsizce güldüm.
"Sen de inanmıyorsun dimi Nazlı? Okul bu sene bitecek ama göreceksiniz."Çınar abinin yüzünde mahcup bir gülüş belirdi. Beni yanlış anlamıştı, ona güldüğümü sanıyordu. "Yok abi, ben sana gülmedim. Aklıma bi şey gelmişti yoksa size inancım tam, mezun olursunuz bu sene kesin."diyerek sıvışmaya çalıştım. "Sen bakma kardeşim, onun sınav senesi bu sene. Göreceğiz bakalım ne yapacak."abim bana küçümseyici bakışlar attı. Gıcık pislik!

"Üstüne gitmeyin kızımın. Tıp kazanacak o." Babam sırtımı sıvazlayıp beni destekleyince gülümsedim. Tıp kazanabileceğimi düşünmesi çok tatlıydı. "O kadar da değil babacığım. Şöyle ortaya karışık iyi bi şeyler de olur."dedim. Herkes söylediğime gülmüştü.

Yemekten sonra annemle birlikte sofrayı toplayıp çayları servis ettik. Babamla annem içeri geçerken abimler sigara içmek için mutfakta kalmışlardı. Ben de bulaşıkları hallediyordum.

"Oğlum napıcaz bu işleri ya? Benim kızın ailesi nişan olsun diyip duruyor. Daha işim gücüm belli değil, askerlik yapmadım." Abim fısıldadığını düşünüyordu ancak ben her şeyi duyuyordum. İstifimi bozmadan işime devam ettim.

"Halledicez kardeşim. Sıkma canını. Hele bi mezun olalım da. İşi de buluruz askerlik de hallolur. Hem nişanda ne var ki sanki hemen düğün mü olacak?" Çınar abi, abimi rahatlatmaya çalışıyordu.

"Öyle deme bro. Nişan küçük düğün demek, bu şeyler beni soğutuyor ya."

"Sevmiyor musun Gökçe'yi?"

"Seviyorum da, işte."

Abimin kıvranması her ne kadar hoşuma gitse de, birazcık üzülmüştüm durumuna. Büyüdükçe dertleri de değişiyordu demek ki insanın. Benim şu an tek düşündüğüm sınav ve sonumuzun ne olacağını kestiremediğim toksik ilişkimdi...

Loading...
0%