@venus.77
|
Herkese merhaba! keyifli okumalar! 🌸
*******
Evet. Toksik ilişkim... Tabi buna ne kadar ilişki denirse. Benim çabalarımla sürdüğünün farkındaydım ama ayrılmak da istemiyordum. Liseye başladığımdan beri tanıyordum onu. O beni bu senenin başında tanımıştı. Son sınıftı. Okulun popüler olmasa da bilinen, öne çıkan erkeklerindendi. Dersleri çok iyi olduğu için, onu tanımayan yoktu neredeyse. Öğretmenler arasında bile popülerdi. Bense, kendi halinde takılan sıradan bir kızdım. Abimin baskısına rağmen ona olan hislerimi kesip atamamıştım. Çaktırmadan onu izlerdim okulun bahçesinde. Ortak derslerimizde de yakın olabilmek için erkenden gelir yer kapardım sınıfta. Beni fark etmesi için özellikle bir çabam olmamıştı. Alalade bir gün kantinde otururken yanıma gelip soru sormuştu okulla ilgili. Tabi ben donup kaldığım için beni engelli sanmıştı ilk başta. Arkadaşımın dürtmesiyle kendime gelip konuşabilmiştim ve biz bir şekilde o günden beri konuşuyorduk. Zamanla bana karşı hisleri olduğunu, tanıdığı kimseye benzemediğimi, onunla çok mutlu olacağımı vaat ederek tavlamıştı beni. Ailemi, abimi bildiğinden saygı duyuyordu bazı isteklerime. Mesela okul dışında çok görüşemiyorduk. Akşamları buluşamıyor, her zaman telefonda konuşamıyorduk. Tüm bunlara rağmen benimleydi. Sevmeyip de ne yapacaktım ki? "Nazoooo?" Abim, omuzlarımdan sarsınca kendime gelip ona döndüm. "Hı?" Yanından sıyrılıp masaya geçtim. Çınar abi sigarasının külünü söndürüyordu. Oturunca bakışları beni buldu. Kafası karışmış gibi bakıyordu sanki. "Sizin dertlerinizi dinlemekten içim sıkıldı, dalıp gitmişim. Bilmediğin bir şey var sanki abi!" Abim yerinde doğruldu. Sorduğum soru onu rahatsız etmiş gibiydi. "Bilmiyorum Nazlı, inan ben de bilmiyorum." Çınar abi ayaklanıp sigara paketini ve anahtarlarını cebine attı. Abimin omzunu sıvazlayıp bana da göz kırparak "Ben kaçar gençler. Yengeniz bekliyor."dedi. Ortamda oooo sesleri yükselirken abim sırıtıp "yakışır kardeşime"dedi. Onlar birbirini gazlarken telefonumun titreşimiyle hemen odama kaçtım. Batuhan: Nazoş Mesaj Batuhan'dan gelmişti. Buluşmak istiyordum ancak evden nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Aklıma gelen fikirle en yakın arkadaşım Eda'yı aradım. Durumu anlatıp bize gelmesini, babamdan izin almama yardım edip beni dışarı çıkarmasını istedim. Canım kankam tabiki olumlu yaklaşıp yardım etmeyi kabul etmişti. Babamlar Eda'yı tanır, güvenirlerdi bunun verdiği rahatlıkla hazırlanmaya başladım. Dışarısı da en az evimiz kadar sıcak olduğundan rahat bir kombin yapmaya karar verdim. Keten pantolon, beyaz gömlek ve bandana üçlüsü gözüme cazip geldi ve hemen üstümü değiştirdim. Güneş kremimi sürüp saçlarımı serbest bıraktım. Aynanın karşısına geçip bandanamı takarken odaya annem daldı. "Nazlı hanım" dedi beni baştan ayağa süzerek. "Bu hazırlık bizim için olmasa gerek?" "Şuna bak, beni dinliyor mu hiç?" "Ne var anne ya, zaten hava çok sıcak. Tatile de gidemiyorum bırak arkadaşımla buluşayım bari." Yüzünün düştüğünü görünce fazla mı ileri gittim diye düşündüm. "Tamam 1 saat dururum en fazla." "Kendin bilirsin."diyip odamdan çıktı. Tribal enfeksiyonlu kadın ya! "İstersen geç kal"dedi annem tehditvari bir ses tonuyla. İçimden Bakamayacaksanız niye doğurdunuz nidaları yükselirken kendimi sakinleştirip babamın yanına geçtim. Beni göz ucuyla süzüp tv izlemeye devam etti. "Babacığım"diyerek yanına yanaştım. "Eda geliyor da şimdi bize.." dedim. "eee?"diyerek bana baktı. Niyetini anladım der gibiydi. "İznin olursa 1 saatliğine dışarı çıkabilir miyiz? Kahve içip döneceğiz."olabildiğince şirin davranmaya çalışıyordum, "Evde yok mu bu kahve?"diye sordu. Tövbe haşa benim ailem cimri olabilir mi???? "Var da , biz kız kıza biraz hava alacağız hem. Evde çok bunaldım, hem annem de izin verdi."dedim kıvranarak. "İyi git. 1 saati 1 dakika bile geçerse bozuşuruz ama ona göre." "Aslan babam be! Teşekkür ederim teşekkür ederim"diyerek yanaklarından öptüm. Hemen telefonumu elime alıp Batuhan'a mesaj yazdım. "1 saatlik izin alabildim." Mesajımı anında gördü ve öpücük emojisi gönderdi. Abime görünmeden evden çıkmalıydım çünkü onun sorgusu hiç bitmez bir de "seni ben bırakırım" ısrarına girerdi. Buna hiç gerek yoktu. Apar topar çantamı alıp merdivenlerden seke seke indim. Sevinçten asansörü bile gözüm görmemişti. 3 kat indikten sonra derin bir nefes alıp dışarı adımımı attım. Eda'nın bizim apartmana doğru yürüdüğünü görünce ona yönelip koştum. "Fıstık gibi olmuşsun fıstıkkkk."dedi beni görünce. Ona kocaman sarılıp "eee kimin arkadaşıyım"dedim. Saçlarını omuzlarında kestirmiş, koyu kahve saçlarını bir ton açtırmıştı. Bu onun doğal güzelliğini daha da ön plana çıkarmıştı. "Asıl sen fıstık olmuşsun. Tatil nasıl geçti?"dedim koluna girerken. Bir sokak ötedeki durağa gidene kadar bana tatilini anlattı. Antalya'nın Kemer ilçesinde bir otele gitmişler. Onun adına sevinip, bize de nasip olması için dua ettim. Babam camdan bizi izliyordu muhtemelen, Eda'yı görünce rahatlayacağını bildiğimden rahattım. "Batuhan'la mı buluşacaksınız şimdi?"dedi merakla. "Kanka ya, bu çocuk üniversiteye gitmeyecek mi bu sene?" "Sonuçlar açıklandığından beri konuşmadık"dedim. Bu konu kafamı karıştırıyor istemsizce üzülmeme sebep oluyordu. Sesime yansımasına engel olamıyordum. Adımlarımı yavaşlattım. "Ama kesin gider, çok zeki biliyorsun. Beni bekleyecek hali yok ya."dedim. "Ben olsam beklemesini isterdim herhalde. Sen çok sabırlısın." diyerek kolumdan çıktı. Durağa gelmiştik çoktan. Batuhan'a gideceğimiz yerin adını mesaj attım. Evinin yakınlarında bir kafeydi zaten. Genellikle orada buluşurduk. Bir şey söylemeden otobüsü beklemeye başladık. Şansımıza hemen gelmişti. Boş bulduğumuz ilk koltuklara geçip oturduk. Gideceğimiz kafe çok uzak değildi ama vaktim az olduğu için otobüsle gitmek bize zaman kazandırırdı. "Üzülme sarı kavunum benim." Eda kolunu sarıp beni teselli etmeye çalıştı kendince. "Üzülmüyorum ki. Batuhan'ı seviyorum. O benim için çok şeye katlanıyor ben de onun için sabırlı olmak zorundayım. Zaten bu sene son. Onun okulunu kazanırsam bizden rahatı olmaz."dedim gülümseyerek. İneceğimiz durağa varınca hemen indik. 2 dakikalık yürüyüş mesafesinden sonra kafeye varmıştık. Eda kolumu tutup "Kanka neden burada buluşuyoruz?"diye sordu. Garson olduğunu düşündüğümüz kız, bize boş bir yer gösterip menüyü getirdi. İkimiz de soğuk kahve isteyerek Batuhan'ı beklemeye başladık. Okullar kapandığından beri görüşemiyorduk. Onu özlemiştim. "Selam hanımlar."dedi yanımıza otururken. "Hoş geldin Batu"diyerek gülümsedim. Eda da selamlayıp, etrafa bakındı. "Siz konuşun o zaman, ben şu arka masaya geçeyim"dedi kalkarken. Onu kafamızla onaylayıp birbirimize döndük tekrar. "Özledin mi beni Nazlı premses"diyerek öne eğildi Batuhan. Utanmıştım. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Yooo, hiç özlemedim." bal gibi yalandı. "Karar verdin mi? Tercih zamanı geldi."dedim gözlerimi kaçırıp. Oturduğu sandalyede kendini geriye atıp omuzlarını yasladı sandalyeye. "Henüz değil."dedi boğazını temizleyip. "Puanım çoğu yere yetiyor ama ailem özellikle Ankara olsun istiyorlar." Yutkundum. "Ankara mı?"dedim. Kafasını salladı sadece. "Peki sen istiyor musun?"diye korka korka sordum. "Aslında güzel şehir. İmkanları da fazla..burası gibi değil"diyerek kafasını eğdi önüne. "Ben olsam ben de Denizli'de kalmazdım tabi, sen de haklısın"dedim yarım yamalak bir gülüşle. "Ara tatillerim olacak, haftasonları gelir giderim. Hem sen de bu sene çok iyi çalışıp kazanırsın benim yanıma gelirsin. Orda rahat oluruz hatta eve bile çıkarız birlikte"dedi. "Kim bilir, belki"diyerek iç geçirdim. Bunun imkansız olduğunu ikimiz de biliyorduk. Ankara'daki üniversitelerin puanı çok yüksekti. Hem tutsa bile ailem eve çıkmama izin vermezdi ki? Yine de modumuzu düşürmemek için sustum. Kahvelerimiz gelince sessizce içtik. Batu rahatsızca kıpırdandı yerinde. Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi sanki. Nihayet baklayı ağzından çıkardı. "Ben arkadaşlarla tatile çıkacağım Nazlı. Okullar açılmadan stres atmak istedik." Hiçbir cevap vermedim, zaten bana fikrimi sormamıştı. Haber veriyordu sadece. Sessizce "İyi" diye cevap verdim. Ne! Soruyor musun bi de? Tabiki sorun olur. Gitmiyorsun o tatile. Otur oturduğun yerde! Diyemedim tabiki. "Senin için bir sorun yoksa benim için de yok"diyebildim sadece. "Bazen beni sevmediğini düşünüyorum." Sitem eder gibiydi. Ne dememi bekliyordu ki? Çoktan kararını vermişti zaten. Kahvemin son yudumunu alırken gözüm dışarıdan bizi izleyen bir çift kahve göze takıldı. Hem de çok tanıdık bir çift göze... |
0% |