Yeni Üyelik
3.
Bölüm

|3.Bölüm| “Ayrılık Sözü”

@venus.77

Bölümleri atarken o kadar mutlu oluyorum ki.. güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim 🫶🏻 keyifli okumalarrrr💓


***

 

 

Çınar abi... Onun burada ne işi vardı? Şimdi sıçmıştım işte!

 

 

 

Hemen oturduğum yerden kalkıp koşar adım dışarı çıktım. Batuhan ve Eda şaşkınlıkla "Nereye?!"diye arkamdan bağırıyorlardı. Batuhan'ın adım sesleri geldi ve Eda'nın uyarısıyla kesildi birden. Ne yapacağımı düşünüyordum kara kara. Kısacık mesafe uzamış da uzamıştı.

Annesinin yeni yaptığı temizliğin üzerine her yeri dağıtıp , kirletmiş yaramaz çocuk mahcubiyeti vardı üzerimde. Kalp atışlarım hızlanmış, nabzım yükselmişti. Korkuyordum, utanıyordum ama en çok Çınar abinin tepkisini merak ediyordum. Sonuçta o da abim sayılırdı.

"Çı-Çınar abi,"sesim titremiş, istemeden kekelemiştim. Ne diyeceğimi bilemiyordum kafamdan milyonlarca yalan geçiyor ama hepsini bir sebepten eliyordum. "Be-ben burda şey biz-" ben saçmalamaya devam ederken, tok bir sesle "Kim o çocuk?"dedi. Kafamı yere gömmüş, yüzüne bile bakamıyordum. En az abim kadar saygı duyuyordum ona, beni koruyup kollamıştı hep.

"Abi, arkadaşımın sevgilisi."korkuyla ağzıma gelen ilk yalanı söyledim. "BANA.YALAN.SÖYLEME.NAZLI!" Çınar abi öyle bir tıslamıştı ki.. Gözlerimden yavaşça damlalar süzülmeye başladı. Sessizce gelen hıçkırıklarım boşlukta yankılandı bi süre. İstesem de durduramıyordum. "Şşşş. Tamam ağlama. Doğruyu söyle bana, merak etme Samet'e söylemeyeceğim."dedi daha yumuşak bir sesle.

"Abi.."diyebildim hıçkırıklarımın arasından. "Arkadaş...okuldan arkadaşım sadece. Nolur kimseye söyleme,," Bir cesaretle kafamı kaldırıp gözlerimi ona doğru diktim. Nemli bakışlarımın arasından görebildiğim tek şey sinirden gerilmiş boyun damarları oldu. Kafamı biraz daha kaldırdığımda nihayet yüzünü görebilmiştim. Onu yıllardır ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Bakışları tam karşıda, kafenin içindeki Batuhan'daydı. Gözlerinden ateş çıkaracaktı sanki elinden gelse. Aniden bakışlarını eğip bana baktı. Yüzünden bir bir geçiyor gibiydi duyguları. Öfke, hayal kırıklığı, koruma içgüdüsü ile gelen üzüntü...

"Ah Nazlı ah!"dedi kafasını sağa sola sallayıp. "Kızım daha yaşın kaç senin ya! Küçücük veletsin, ne işin olur bu dallamalarla?" Söylediklerine sinirlensem de bir şey diyemedim. Sabır dilenircesine yukarı kaldırdı başını. Ardından kafeyi işaret etti kafasıyla. "Eda değil mi o?"dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp onu onayladım. "Söyle gelsin o da, bırakayım sizi eve."

Arkamı dönüp koşarayak kafeye girdim. Batuhan beni görür görmez "Abin değil bir şey değil, niye karışıyor yine bu p*ç sana?"diyerek yanıma geldi. Kavga çıkacağını bildiğim için hiçbir tepki vermeden Eda'ya döndüm. "Hadi, gidiyoruz" Çantamı ve telefonumu alıp masaya bir miktar para bıraktıktan sonra Batuhan'ın yanından geçerken "Sonra konuşacağız, söz. Ama lütfen bir şey yapma şimdi."diye fısıldadım. Biz çıkarken okkalı bir küfür savurduğunu duydum.

 

 

 

"Bir şey dedi mi bu ayı?" Eda sessizce sorduğu soruya cevap beklerken ben gözümle etrafı tarıyordum. "Sonra anlatırım"dedim onun duyacağı bir tonda. Çınar abi bizi bekliyordu aynı yerde. "Düşün önüme"dedi bir baba edasıyla. "Araba az ileride." Hiç konuşmadan arabaya doğru yürüdük. Uzaktan kumanda ile kilitleri açınca sırayla arka koltuğa geçtik. Arabanın içi sigarayla karışık oda parfümü kokuyordu. Bir erkek arabasına göre oldukça temiz duruyordu. Sessiz ve sertçe arabaya binip çalıştırdı. Araba ilerlerken camdan dışarıyı izlemeye koyuldum.

 

 

 

"Nazlı."dedi gözlerini dikiz aynasından gözlerime doğru dikip. "Önce babanı arayıp benim sizi aldığımı söylüyorsun. Sanıyorum ki 1 saat izin vermişlerdir, ki o da çoktan geçiyor. Ardından kız arkadaşıma hediye seçmek için sizden yardım aldığımı da anlatıyorsun ki sana kızmasınlar."

Tek solukta kurduğu uzun cümle karşısında nutkum tutulmuştu. O kadar haklıydı ve o kadar emindi ki kendinden. Telefonun ekranını açıp saate baktım. Tam 1 saat olmuştu. Hemen babamı arayıp durumu anlattım, hoparlörü açıp Eda'nın ve Çınar abinin de seslerini duyurduktan sonra derin bir oh çekip telefonu kapattım.

 

 

 

"Kurtulduğunu sanmıyorsundur umarım." Çınar abi bu kadar gıcık olmak zorunda mısın ya? İyiki bir yardım ettin, sıç hemen ağzıma.
"Konuşacağız seninle."dedi kafasını yavaşça sallarken. Başımı önüme eğip ellerimle oynamaya başladım. Hep aynı terane. Nazlı kimin umrunda ki?

 

 

 

"Biraz fazla gitmiyor musunuz Nazlı'nın üzerine? Bu kadar baskı çok değil mi?" Eda, hiç beklemediğim bir şekilde çıkıştı Çınar abiye. Korkarak onun tepkisini beklerken, arabayı sakince sağa çekti. "İnin."dedi sertçe. Etrafa bakındığımda daha önce gelmediğim bir sokakta olduğumuzu fark ettim. Sürücü koltuğundan inip tek tek kapılarımızı açtı. Bu emrivaki karşısında Eda da ben de ürkmüştük ama belli etmeden indik. Önümüzden geçip, daha dar bir sokağa doğru yürümeye başladı. Nereye gidiyordu bu manyak?

 

 

Eda'yla beraber koşarak yetişmeye çalıştık, adımları bize nazaran çok büyüktü. En nihayetinde o dar sokak yemyeşil ağaçlarla kaplı, kaldırım taşlarıyla bezeli güzel bir yola açılmıştı. Yol boyunca sessiz ve hayran hayran ağaçları seyrederek yürüdük. Yolun sonunda büyük bir kampüs karşıladı bizi. Boş bulduğumuz bir kamelyaya geçip oturduk. İkimiz de Çınar abinin bize ne söyleyeceğini bekliyorduk merakla.

 

 

"Kızlar."dedi derin bir nefes alıp. "Bacılarım."diyerek söze devam etti. "Anlıyorum sizi, özgür olmak istiyorsunuz,sevmek sayılmak istiyorsunuz ancak atladığınız bir durum var."
"Ne o?"dedi Eda burnunu dikip. Bu nutuklardan sıkıldım dercesine bakıyordu suratına. "Erkekleri tanımıyorsunuz. Biz öyle bir cinsiz ki sevmesek de çok güzel rol keseriz kızlara. Amacımız genelde farklıdır, bunu hiç sezdirmeyiz. Sıkılınca bırakır başkasına geçeriz. Lanet olsun ki böyleyiz işte!"diyerek bağırdı.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından "İyi ama bu karakterle alakalı bir durum. Ona kalırsa çok kötü kızlar da var."dedim. Çınar abi bana dönüp sakince nefes alıp verdi. "Evet eminim öyledir ama erkeklerin en az %90ı böyledir."diye ekledi.

 

 


"Erkekler kötü diye bizi fanusta mı saklayacaksınız yani ömür boyu?" Sorumun üzerine ayaklandı ve volta atmaya başladı. "Ömür boyu değil elbette." durdu ve tam karşımıza geçip dikildi. "En azından biraz büyüyüp akıllandığınızı görene kadar." Cümlesini bitirince kollarımı göğsümde kavuşturup sinirli bir şekilde "Hıh!"dedim. "Senin niye sevgilin var o zaman? Madem niyetiniz kötü sen de bir başkasının bacısına zarar veriyorsun." Söylediklerimin üzerine kahkaha attı. "Ben kaç yaşındayım bücür? Sevgilim de ben de büyüğüz ve birbirimize zarar vermiyoruz. Sen bunları düşünme."dedi.

 

"Alt tarafı 4 yaş büyüksün bizden"diyordum ki Eda araya girdi. "Çınar abi kusura bakma ama erkekler geç olgunlaşır, sen şu an bizimle yaşıt sayılırsın bence sevgilinden ayrıl."dedi. Çınar abi tek kaşını kaldırıp "Bak sen şu küçük ukalaya. Niye ayrılacakmışım? Birine mi ayarlayacaksın?"dedi gülüşünü bastırmaya çalışırken.
Eda'nın yüzü sinirden kızarmıştı. "Of! He abi ya, Nazlı'yı ayarlayacağım, akıl yaşın denk ya!"

 

 

Çınar abiyle birbirimize baktıktan beş saniye sonra ikimizde nefesimizi püskürterek gülmeye başladık. Ben ve Çınar abi mi? Hayali bile o kadar komikti ki. Gülmekten karnıma ağrılar girmişti. Eda ve Çınar abinin de benden farkı yoktu.
"Neyse bu kadar şamata yeter."dedi bir anda ciddileşip. Pür dikkat onu dinliyorduk, "Nazlı, söylediklerimde ciddiyim kardeşim. Kendine dikkat et, mümkünse o itten ayrıl. Büyüyüp okulunu bitirince zaten hayatına girecek birisi. Daha küçüksün acele etme."diyerek bakışlarını üzerimden çekti.

 

 

"Kimseye söylemeyeceksin dimi abi?"

 

 

"Ayrılırsan evet, aramızda sır olarak kalacak."dedi. Sesi güven veriyordu. Kafamı sallamakla yetindim. "Söz mü boncuk göz?"diyerek onayımı bekledi. "Tamam abi, söz."demek zorunda kaldım. Ailem duyarsa üniversite hayal olurdu benim için. "Güzel, hadi bakalım bu sefer eve gidiyoruz gerçekten."diyerek önümüzden yürüdü. Eda yanıma gelip endişeli gözlerle bakmaya başladı suratıma. "Kızım ne yapacaksın şimdi? Bir daha yakalanırsan büyük yanarsın." Derin bir nefes alıp, omuzlarımı düşürdüm.

"Ayrılacağım."

 

Loading...
0%