@venus.77
|
Çınar abiye yakalanmamızın üzerinden bir kaç gün geçmişti. Batuhan'ı bulduğum ilk fırsatta arayıp durumu açıklamış ve ayrılmamız gerektiğini söylemiştim. Ailemin bu konularda ne kadar sert olduklarını biliyordu ama sürekli Çınar abiye küfür ediyor, bana karışma hakkının olmadığını ima ediyordu. Kendince haklıydı belki. Ne yapacağımızı düşündük uzun süre. Çınar abiye bir söz vermiştim..ama Batuhan'ı da seviyordum. Allahım, ne yapacaktım ben? Batuhan, zaten Ankara'da olacağı için sık sık görüşme şansımız olmayacaktı bu yüzden gizli gizli devam etmeyi teklif etti. Düşünmek için biraz zaman istemiştim ancak o kadar çok ısrar etmişti dayanamayıp kabul etmiştim. "Kızım, gel çay içiyoruz" Annem kapıyı aralayıp kafasını uzatarak bana baktı. Yatağımın üzerine tünmüş, kara kara düşünüyordum ya tekrar yakalanırsam diye. "Tamam anne, geliyorum sen git."diyerek istemsizce kalktım yerimden. Batuhan:Nazo sabaha karşı yola çıkacağız sıcağa kalmamak için. (21:30) Batuhan:Valizimi hazırlıyorum şimdi.(21:31) Batuhan:Fotoğraf ▶︎ (21:31)
Nazlı:Şimdiden iyi yolculuklar. (21:33) Mesajımı gönderdikten sonra ekranı kilitledim ve telefonu cebime attım. Tatile gidecek olması değil de kızlı-erkekli bir tatil olması içimi yiyip bitirse de bir şey diyemiyordum. Bunu söylediğim an sen bana güvenmiyorsunlarla başlayıp, ben de senin ailene , kurallarına katlanıyorumlarla bitireceğinden adım gibi emindim çünkü. Salona girip babamın yanına oturdum. Sehpadaki çayıma uzanıp bir yudum aldım. Televizyonda her zamanki gibi maç kanalı açıktı, üç erkeğin hüküm sürdüğü bir evde çok da şaşırtıcı bir durum değildi tabi. "Ne aldırdı Çınar abin sevgilisine?" Anlamsızca anneme baktım. Banane ne aldırdıysa canım. Bunadı bu kadın iyice dedikodusuzluktan. Hiç istifimi bozmadan bir yudum daha aldım çayımdan. Babam bana doğru dönüp "Nazlı? Sana bir soru sordu annen" diye dürttü. Nihayet jetonum düşmüştü. "Parfüm aldı ya ne alacak"diyiverdim. Paniklediğimi hissettirmemeye çalışıp. "Bir parfüm için mi almış sizi. Allah Allah, bu oğlanlar da az biraz saftirik oluyor." Söylene söylene biten çayını tazeledi. Ardından abime çevirdi rotasını.Benden beklediği dedikoduyu alamadı tabi. "Samet?" "Efendim anne"gözünü televizyondan hiç ayırmıyordu abim. Konuştuklarımızı duyduğundan bile emin değildim. "Yaşınız da geldi tabi. Gökçe'ye değerli şeyler almak yakışır artık. Kızımız gibi oldu." Annem bir yandan babama bi yandan abime bakarak, ortaya tabiri caizse bombayı atmıştı. Abim oflayarak gözünü ekrandan ayırıp bize döndü. "Başlamayın yine anne gözünüzü seveyim ya. Ne nişanı daha işim gücüm yok!"sesi sonlara doğru yükselmiş, kaşları çatılmıştı. "Aynı şeyi Nazlı'ya yapsalar bi adı konsun bari demez miydin oğlum? Anlayışlı ol, kızı ve ailesini de düşünmek zorundayız" Annem bir bakıma haklıydı ki zaten onların da isteği bu yöndeydi abimden duyduğum kadarıyla. Abim birden ayağa sıçradı, hiddetli bir sesle "Kim yapacakmış benim kardeşime, ipe dizerim onları! Nazlı daha küçücük!"diye bağırdı. Birden bana dönüp " Annem yol mu yapıyor yoksa Nazlı ? Konuştuğun biri mi var doğruyu söyle!" diyerek üzerime yürüdü. Oturduğum yerden savurdum tekmemi ona doğru. "Kendine gel be! Kim olacak, örnek veriyor kadın!" Annem de araya girip abimi sakinleştirdi. "Otur yerine Samet. Açmaz olaydım bu konuyu, milletin oğlu evlilik ister ana babası uğraşır bizimki bulmuş kızı bi de utanmadan evlilikten kaçıyor!" sitem etmeyi de ihmal etmedi tabi. Uyumadan önce telefonumdan son kontrolleri yapmak için instagram'a girdim. Anasayfadaki hikayelere tıklayıp izlemeye başladım. Tamam Cansu en çok tatile giden sensin! dedim içimden hikayesini geçerken. Sınıfımdan birisiydi. Bir kaç hikayeye daha baktıktan sonra sıkılıp instagramdan çıktım. Batu'yu merak ediyordum. Telefonun sesini bayağı bir kısıp arama ekranına girdim, Batuhan yazısına dokunup aradım. Telefonu uzun uzun çaldı ancak cevap vermiyordu. Belki uyumuştur diyerek telefonu kilitleyip komodinimin üzerine koydum ve uykunun tatlı kollarına kendimi bıraktım. *** Sabah uyanır uyanmaz önce telefonuma gitti ellerim. Ekranda bir sürü bildirim vardı. Eda'dan 3 mesaj, Batu'dan ise hem arama hem mesaj gelmişti. Merakla tıkladım mesajlara. Edoşum💓:Şu konuyu uzun uzun konuşalım artık (09:33) Edoşum💓:Piknik yapalım hatta aşağı mahalledeki parkta kahvaltı yapma sakın (09:33) Batuhan:Nazlı biz şimdi geldik Muğla'ya (08:53) Batuhan:Burası Denizli'den de betermiş çok sıcak (08:53) Batuhan:Şimdi diğer arkadaşlarla buluşup otele geçeceğiz öptüm seni (08:54) Nazlı:O zaman sana iyi tatillerrr💓 (09:35) WhatsApp'tan çıkıp ekranı kilitledim ve yerine geri bıraktım. Uyuşuk adımlarla lavabonun yolunu tuttum. Gönül isterdi ki odamda bana ait banyo olsun istediğim gibi girip kullanayım ama nerdeeee? "Güno"bıkkınlıkla bir nefes verip masaya geçtim. Annem suratıma baktı bir kaç saniye ve sonra kahvaltısını yapmaya devam etti. Gergin görünüyordu. Çekinerek "Abimle Yiğit nerde?"diye sordum ağzıma bir zeytin atarken. Sessizce kafamı sallayıp bağdaş kurdum sandalyede. "Yiğit nerde peki?" cevap alamadığım için sorumu yinelemek zorunda kalmıştım. "Oyun oynamaya gitti aşağı." aslında nerede oldukları pek umrumda değildi amacım annemin nabzını ölçüp piknik için izin isteyebileceğim kıvama getirmekti. "Aynen öyle. Ananız hep size heba etti kendini. Ne çocukluğunu yaşadı ne gençliğini. Siz okuyun, benim gibi bizim gibi olmayın diye didindim hep." Annem iyiden iyiye sitemkâr moduna girmişti. "Üzülme anneciğim, ben senin değerini hep bildim bileceğim de."uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Yüzüme sağ avucuyla dokunup okşadı yavaşça. "İyiki doğurmuşum seni annemmmm." Hah, işte şimdi tam zamanıydı. Sıkmak için tek kurşunum vardı ve ıska hakkım yoktu. Ellerimi annemin omuzlarına yerleştirdim ve yavaşça ovmaya başladım. Annemden memnuniyet mırıltıları yükselirken "Annelerin gülü"diyerek girdim söze. "İznin olursa eğer Eda'yla aşağıdaki parkta piknik yapabilir miyiz?" Annem aniden doğrulup ellerime hızlıca vurdu. "Ben de diyorum hangi dağda kurt öldü de Nazlı bana sırnaşıyor." Yerinden kalkıp masayı toplamaya başladı. "Nolur anne ya, ev çok sıcak. Gidiyim hadi lütfen" Annem ısrarlarıma dayanamadı ve yüzüme yüzüme ofladı. "İyi git hadi, napıyorsan yap." dedi gülerek. Piknik için hızlıca bi şeyler hazırlamaya koyuldum. Patates salatası, milföy hamurundan tatlı ve termosa çay demleyip götürecektim. Hızlıca hazırlığımı yapıp, üzerimi de değiştirdikten sonra Eda'ya sesli mesaj gönderdim. Nazlı:"Kanka ben iniyorum aşağı, bardak ve çatal al kendine" Apartmandan çıkıp arka mahalleye doğru yürümeye başladım. Birkaç adım atmıştım ki abimle Çınar abi önüme çıktılar. İkisi de önce bana ardından elimdeki sepete baktılar. "Piknik yapacağız Eda'yla"dedim içini açıp gösterirken. Abim boynunu uzatıp içinden alabileceği bi şey var mı diye baktı. Uzattığı eline vurup sepetimi geri çektim hemen. "Yukarıda var dokunma, bunlar bizim."diye çekiştim. Çınar abi ise şüpheli gözlerle beni süzdü. Yine tek kaşı havalanmıştı. Farkında mıydı bilmiyorum ama yüzünü okuyabiliyordum resmen. "Eda'yla ha?"dedi imalı imalı. Kafamı onaylar şekilde sallayıp sepeti dirseğime geçirdim. "Ben kaçar"diyerek aralarından sıyrıldım. Abim apartmana yönelirken Çınar abinin "Sigaram bitmiş, sen çık geliyorum ben."dediğini duydum. Sokağın köşesini dönerken arkamdan gelen adım seslerinin sahibini tahmin etmek zor değildi. Bir kaç saniye sonra Çınar abi yanımdaydı. "Bana bir söz verdin diye hatırlıyorum" adımlarımı hızlandırdım. "Öyle zaten abi."dedim gözlerimi kaçırıp. "Kime o zaman bu hazırlık?"diyerek sepeti işaret etti. "Dedim ya abi, Eda ile kendime. Bak hatta şu ileride parkta bekliyor beni."diyerek parkı gösterdim elimle. Aniden önüme geçip durmama sebep oldu. "Kafede de Eda'ylaydın ama o itle buluşmanıza engel değildi bu. Nereden bileceğim onun daha sonra gelip gelmeyeceğini?" söyledikleri hem sabrımı taşırmış hem de bıkkınlık vermişti. Gerçekten abim bile bu kadar didiklemezken ona ne oluyordu yahu?!
Bölüm sonu canlarımmm💓 her gün yeni bir bölüm atmaya çalışacağım şimdilik, okuyan herkese teşekkürler 🫶🏻 |
0% |