Yeni Üyelik
48.
Bölüm

Bugün senin iyileştiğin gün

@verahare

Evinin bahçesinde oturmuş kucağındaki köpeği seviyordu Emel. Başının tepesi öpülünce arkasını dönüp babasına gülümseyerek baktı. Tahliye olduğunu söylemeyip gece sürpriz yapmıştı babası. Uzun boylu ince yapılı bir adamdı. Kumral saçlarının arasında az da olsa yer yer gri teller vardı.

 

"Gel saçlarını tarayım." dedi Ali kızına.

 

Emel saçlarını arkaya itti.

 

"Güzel bir genç kız olmuşsun."

 

Emel burukça gülümsedi. Güzel olduğunu düşünmüyordu.

 

"Saçlarını taramayı özlemişim." deyip kızının saçlarını öptü Ali.

 

Emel dönüp babasına sarıldı. Yanaklarını öpüp "Yeniden bir arada olmak çok güzel." dedi özlemle.

 

"Hadi bakalım kahvaltıya." dedi Çiçek kahvaltı masasını işaret edip. siyah saçlarını açık bırakmıştı bu gün. Beyaz tenine çok yakışan kiremit rengi elbisesini giymişti. Karısına kısa bir bakış attı Ali. Hâlâ güzeldi. Orta boylu ince yapılı, dolgun yanaklarındaki gamzeleriyle muhteşem bir kadındı.

 

Birlikte kahvaltılarını ederlerken annesiyle babasının birbirlerine ne kadar çok yakıştığını ayrımsadı Emel. Sofradaki manidar gülümseler birbirlerinin cümlelerini tamamlamaları.. sanki hiç ayrı kalmamış gibilerdi.

 

"Sende bizimle gel." dedi Ali kızına.

 

"Çok isterdim ama sınavım var bugün."

 

Ali "Sen geldikten sonra gezeriz o zaman." dedi kızına sarılırken.

 

Emel gittikten sonra yaptığı Türk kahvesini masaya taşıdı Çiçek.

 

"Gel yanıma." karısının bileğini tutup yavaşça kendine çekti Ali. Gülümseyişini öptü. "Hiç değişmemişsin Çiçek. Yürüyüşün bile aynı." Boynunu öpüp burnunu sürttü "Kokun, teninin sıcaklığı deli ediyorsun beni."

 

Çiçek güldü geri çekilip "Dışardayız" dedi kaşlarını şakacıktan çatarken.

 

"Eve geçelim o zaman."

 

Çiçek bir şeyler söylemeye hazırlanırken, kaynanasını hararetli bir şekilde avlu kapısından geçerken gördü. Suratı asıldı. Yine pavyon kadını olduğunu yüzüne vurmasını kaldıramazdı. Safiye hanımı kocasını hapiste ziyaret ederken görüyordu. Buz gibi bakışları insanın içini donduruyordu.

 

Aliyle annesinin sarılıp hasret gidermesini sessizce bir köşede oturarak izledi Çiçek. Safiye hanımın Emel'i sormasına 'bize hiç gelmiyor' deyişini hazmedemiyordu. 'Başkasından peydahlamışsındır' yıllar önce kucağında kızıyla beraber kapılarına dayandığında Emel'i yanlarına almaları için yalvardığında nefretle bu sözcükleri kullanmıştı Safiye hanım.

 

"Torunum bize yabancı kaldı. Hiç tanımıyor bizleri."

 

Çiçek artık dayanamadı "Sebebi sizsiniz" dedi sertçe bakıp.

 

Ali karısına tebessüm etti. O annesini tanıyordu. Nasıl iki yüzlü olduklarını çok iyi biliyordu. Annesinin, ablalarının ve abilerinin Çiçek'e ettikleri hakareti hiç unutmuyordu.

 

"O zaman anlık sinirle öyle konuşmuştum Çiçek. Sen gittikten sonra çok aradık sizi." diye yalan söyledi Safiye hanım.

 

"Aramadığınızı biliyorum. Boşuna yalan söylemeyin ve lütfen evimizden gidin. Bir daha da gelmeyin." dedi Çiçek.

 

"Oğlumun evine geliyorum sen kimsin ki ha"

 

"Git anne." dedi Ali sakin bir tavırla. Hapiste olmasının sebebi annesiydi. Babadan kalma bağ bahçe apartmanları vardı. Payına düşeni istemiş Çiçek'e zorla senet imzalatan adama borcu ödemek istemişti. Ama Safiye hanım 'ölsen bile para vermem sana demişti'

 

Safiye hanım inanamayarak oğluna baktı "Yazıklar olsun sana ne biçim evlatsın" dedi kısık bir sesle. "Bu pavyon ka..."

 

"Sakın sakın tek bir kelime dahi etme anne." elini annesinin dudaklarına koydu "Karım hakkında tek bir kötü laf etmene müsaade etmem. Sınırlarını bil anne. Durman gereken yeri bil. Çiçek'e kızın gibi davransaydın seni başına taç ederdi. Karımın tek istediği bir yuvası olmasaydı. Siz onu bile çok gördünüz. Horlayıp aşağıladınız tek yaptığınız buydu."

 

Ağzının üstündeki eli sertçe itti. "Senin gibi evlat olmaz olsun"

 

"Abime söyledim babamdan kalan bağları bahçeleri apartmanları satacağız eşit bir şekilde bütün kardeşler bölüşeceğiz. O da buna razı geldi."

 

"İstemiyorum Ali eksik olsun paraları." diye lafa girdi Çiçek "Onların hiçbir şeyini istemiyorum. Tek isteğim bizden uzak dursunlar yeter."

 

"Hayırlı evlat olsaydın gelir gelmez miras peşine düşmezdin." nefretle konuşup evden kurşun hızıyla çıktı Safiye hanım.

 

"Neden mirasın peşine düştün. Onların parasını ne yapacağız biz. İstemiyorum Ali."

 

"Babamdan kaldı onlar. Benim de hakkım var o mirasta." dedi Ali. Karısının yanına oturup elini okşadı "Kızımız için Çiçek. Rahat bir hayat sürsün istiyorum. Biz süründük o sürünsün istemiyorum. Emel'in güzel bir hayatı olsun istemez misin?"

 

"İsterim ama"

 

"Geçim derdi olmasın kızımızın. Seninle ben çok şey yaşadık. Fakirlik gördük. Ezildik. Tabi ki Emel'de bizimle beraber eziyet çekti. Bundan sonra eziyet çekin istemiyorum." karısına sarılıp başının yanını öptü "Bırak ta bir şeyler yapayım Çiçek. Benim yüzümden bu hayatı çektin. Öfkeme yenilmeseydim yanınızda olurdum. Akıllıca düşünebilseydim yurtdışına kaçardık. Ne ben katil olurdum ne de sen bu hayatı yaşardın. Güzel bir hayatımız olurdu. Onca sene ayrı kalmazdık."

 

"Hiçbir şey senin yüzünden olmadı Ali. Kendini suçlamayı bırak artık. Yeniden birlikteyiz önemli olan bu." dedi Çiçek kocasının yüzünü avuçlayıp "Hayatımın en güzel günlerini sen yaşattın bana. Hâlâ da yaşatıyorsun." kulağına yaklaştı "Seninle evli olmak o kadar güzel ki." elini alıp beline sardı. Teninin tenine dolanmasını özlemişti. Kalkıp kocasının elini tutup eve yöneldi. Demir kapıyı kapatıp merdivenleri çıkmaya başladılar. Birdenbire kucaklanınca ağzından çığlık koptu. "Özledim seni." karısının boynunu öptü koridoru aşıp yatak odasına geçti. Karısını yatağa uzandırıp parmaklarıyla yüzünü okşadı. Dudaklarını öperken elbisenin düğmelerini açmaya başlamıştı.

 

~~~~

 

İnsanın sevdiğiyle seyahat etmesi ne güzel diye düşündü Zeynep. Erkeğin bir eli direksiyonda diğer eli elinin üstünde olması hoşuna gidiyordu. Radyodan yükselen şarkıya mırıldanarak eşlik etmesini seviyordu.

 

Sidar işaret parmağını hafiften yanağına vurup "Ver bir yanak bakim" dedi yanağını uzatıp.

 

Zeynep uzanıp yanağını öptü. sakallarını tenini öpmeyi seviyordu. İkinci defa öpüp geri çekildi.

 

"Keşke birlikte kahvaltı etseydik." dedi Sidar

 

"Yarın artık."

 

Okulun önünde durduklarında Zeynep arabadan indi.

 

"Bunlar sana" arka koltuğa koyduğu pembe gülleri Zeynep'e uzattı.

 

"Çok güzeller"

 

"Gel bende seni öpeyim." deyip Zeynep'in güzel yanaklarını öptü Sidar.

 

Avluda Emel, Dicle ve Lavin'i kol kola girmiş sohbet ederlerken görünce elinde olmadan tebessüm etti Zeynep.

 

Banka geçip çantasına koyduğu rengarenk yünlü kısa iplikleri çıkarıp "İlk hanginize yapayım?" diye sordu Emel.

 

"Bana" dedi Lavin "Sadece mor renkle yap"

 

"Tamam" dedi Emel mor ipi alıp arkadaşlık bilekliği yapmaya başladı. Bileğindeki motifli hal hal görününce,

 

"Bileğindeki hal halıda mı sen yaptın?"

 

Emel başını kaldırıp Dicle'ye gülümsedi "Niye bu kadar şaşırdın ki yapımı çok kolay"

 

"Ne bilim ben hiç beceremem böyle şeyleri."

 

Ders zili çalana kadar bilekliğini bitirdi.

 

Lavin bilekliği takarken "Çok güzel oldu ellerine sağlık."

 

"Önemli değil" dedi Emel Dicle'ye dönüp "Seninkini de diğer teneffüste yaparım"

 

"Bize gelsene bir gün" dedi Lavin Emel'e "Senden başka kimseyle konuşmuyoruz farkındaysan. Sende bizim gibisin"

 

"Gelirim"

 

~~~~

 

"Bugün çok özel bir gün seni güzel bir yere götüreceğim" dedi Cihan. "Romantik bir gece olacak"

 

"Neyi varmış ki bugünün?" diye sordu Neşe katladığı elbiseleri gardıroba dizip.

 

Cihan arkadan sarıldı ona. Elleri vücudunun kıvrımlarında dolaştı. Yine gömleğini giymişti. Üç düğmesini açık bırakmış dolgun göğüsleri ve altındaki mor iç giyimiyle evin içinde gezinmesine bayılıyordu. Karısı onu resmen deli ediyordu.

 

"Şşş rahat dur." dedi Neşe ondan ayrılıp.

 

"Sen böyle gözümün önünde dolaş sonra da rahat dur de" Karısının yüzünü avuçlarının içine alıp sevdi "Şimdi ben seni bir kez öpmeye kalksam evden çıkamam karıcığım" boynunun kokusunu içine çekti "Akşama hazır ol canım." deyip evden hızlı adımlarla çıktı.

 

~~~~

 

Eve geç kalmamak için hızlı adımlarla okuldan çıkmaya başlayan Emel. Ceylan'ın olduğu kol kola yürüyen kız grubundan birine yanlışlıkla çarptı. Elinde su şişesini ağzına dayamış olan genç kız çarpmanın etkisiyle sendeledi. Ağzının kenarlarından su akıyordu. Ağzını sertçe silip Emel'e öldürücü bakışlarını fırlatıp,

 

"Ne yapıyorsun sen geri zekalı kör müsün?"

 

Emel şaşırıp kendini savunmaya çalışarak "Çok özür dilerim yanlışlıkla oldu" dedi.

 

Ceylan sinsice Emel'e gülüp genç kızı kışkırtmaya başlamıştı bile "Tabi tabi kesin yanlışlıkla olmuştur."

 

Emel Ceylan'a dönüp ciddiyetle konuştu "İstemeden olduğunu söyledim. Sen ne diye araya giriyorsun ki?"

 

Ceylan umursamadı üstüne su dökülen kızı iyice kışkırtıp Emel'in üstüne saldı.

 

Genç kız "Bak bu da yanlışlıkla oldu." deyip şişedeki bütün suyu Emel'in göğsüne hedef alıp fırlattı.

 

Atlet giymediği için sütyeni olduğu gibi görünüyordu Emel'in. Ne yapacağını bilmez bir halde kahkaha atmaya başlayan kızlara baktı. Ellerini göğsünün üstünde çaprazlayıp oradan ayılmaya çalıştı.

 

Kızların iğrenç kahkahasını duyunca başını o yana çevirdi Güney. Kızlar halka olmuş bir biçimde Emel'i ortalarına almış gitmesine izin vermiyorlardı.

 

Bir ara Ceylan Emel'e "Ne zavallı şeysin" deyip kollarını çözmeye çalıştı.

 

Emel kaskatı kesilmişti. Ceylan'ın suratına okkalı bir tokat yapıştırmak istiyordu ama ellerini göğüslerinden çekemiyordu.

 

Güney Emel'in durumunu fark edip onun yanına gitmeye başlamıştı bile "Rahat bırak onu" Ceylan'ın elini sertçe tutup Emel'den ayırdı. Kızlara tiksinerek bakıp "Hepiniz iğrenç yaratıklarsınız" deyip Emel'in kolunu tuttu "Gel benimle" hızla oradan ayrıldılar.

 

Merdivenleri seri bir şekilde çıkıp kızlar lavabosunun önünde durdular. Gömleğinin düğmelerini çözüp "Giy şunu" dedi Güney gömleğini Emel'in eline tutuştururken. Emel sızlanıp sessizce ağlarken lavaboya geçip kapıyı kapatıp ıslak gömleğini çıkarıp Güney'in gömleğini giyinmeye başladı. Lavabodan çıktığında,

 

Güney sırtını yasladığı duvardan ayırıp "Tamam geçti artık ağlama" dedi Emel'in gözyaşlarını silip yüzündeki saçları kulaklarının arkasına iliştirdi.

 

"Rezil oldum herkese."

 

"Asıl rezil olan onlar" dedi Güney "Gidelim buradan"

 

Okulun bahçesine geldiklerinde kendilerinden başka kimsenin olmadığını fark ettiler. Güney motorunu yerden kaldırıp, "Şey... beraber gidelim mi?" diye sordu.

 

"Korkarım ben motordan. Daha önce hiç binmedim."

 

"Korkulacak bir şey yok güven bana" dedi Güney kaskı Emel'e uzatıp.

 

"Yavaş sür tamam mı?"

 

Motor hareket ettiğinden panikleyip Güney'e sımsıkı sarıldı Emel.

 

Kızın ellerinin sıcaklığı hoşuna gitti "Hazır mısın?"

 

Hazır olmadığı halde "Hazırım" dedi Emel.

 

Evlerinin önüne geldiklerinde yorgunca motordan indi kaskı çıkarıp Güney'e uzatırken "Teşekkür ederim" diye mırıldandı Emel. Gömleği işaret edip "Yıkayıp ütülerim"

 

"Senin yerinde olsaydım hepsini döverdim."

 

"Öyle biri değilim ben. Kavgadan hoşlanmam" dedi Emel "Neyse sonra görüşürüz"

 

~~~~~

 

Akşam beyaz mini elbisesini giydi Neşe. Saçlarını açık bıraktı. Hafif bir makyaj yaptı yüzüne krem renkli sandaletlerini ayaklarına geçirip odadan çıktı. Merdivenleri inerken Cihan'ı hayranlıkla kendisine bakarken gördü.

 

"Çiçeğim" deyip karısını alnından öptü Cihan. Elini tutup evden çıkardı

 

Teleferiğe geldiklerinde Neşe sevinçle dönüp kocasına sarıldı. Teleferikten sonra lunaparka geçtiler. Çarpışan arabalara binip birbirlerini kovaladılar. Daha sonra Cihan Neşe'ye kırmızı balon aldı. Caddede yürürlerken şarkı söyleyen gençlerle karşılaşınca, Neşe dayanamayıp dans etmeye başladı.

 

Babasının hediye ettiği teknedeydi Neşe. "Bugünün özelliği ne kocacığım?"

 

"Bugün senin iyileştiğin gün. Ben yoğun bakımdaydım iyileştiğinde yanında olamadım" dedi Cihan karısının ellerini öpüp "Bugün senin yeniden doğduğun gün canım. Yanımdasın sağlıklısın benim karımsın. Can bağımsın. Saçlarını tarayıp çiçekler takmak öyle güzel ki. Sabah gözlerimi açtığımda ilk seni görmek, kokunun tenime sinmesi" karısının yüzünü avuçlayıp alnını öptü.

 

Neşe dayanamayıp onu dudaklarından öptü. "Seni seviyorum adam" dedi nefes nefese. Kucaklanınca bacaklarını Cihan'ın beline sardı. Yatak odasına girdiklerinde Cihan'ın gömleğinin düğmelerini sabırsızca açmaya koyuldu. Seyrek tüyle kaplı göğsünü öpüp köprücük kemiğine uzandı. "Seni özledim" diye fısıldadı kulağına.

 

Karısını kucağına oturtup iç bacağını avuçlayıp "Deli ediyorsun beni." elbisesinin fermuarını açıp sırtını öpmeye başladı. Karısı tatlı tatlı mırıldanmaya başlamıştı. Göğüslerini öpmeye bayılıyordu. Sevişirlerken Neşe'nin ellerinin saçlarının arasında dolanmasını seviyordu.

 

Gece çarşafın altında yan yana uzanırlarken "Günüm geçti Cihan." dedi Neşe terli saçlarını yüzünden çekip.

 

Cihan anlamadı "Ne günü?"

 

"Hamile olabilirim"

 

Bölüm sonu.

 

 

Loading...
0%