Yeni Üyelik
14.
Bölüm

Cihan kurban olsun sana

@verahare

Bir hafta sonra...

 

Sabah bir takım gürültü sesleriyle uyandı iki genç kadın. Odalarından çıkıp sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladılar. Salonun ortasında durup birbirlerine sorarcasına baktılar.

 

"Cam sesini sende duydun mu?" deyip balkona doğru yürüdü Fidan. Neşe'de arkasından gitti.

 

Büyük sarı kamyondan ev eşyalarını indiren adamlara bağırıyordu genç adamın biri. Aynalı gardıropun yerde kırılmış ayakları ve tuz buz olmuş cam parçacıklarını baktıkça daha da hiddetleniyordu genç adam. "Kırmanız için mi para veriyorum lan ben size?" diye ağzından tükürükler saçarak konuşuyordu.

 

Neşe geri dönerken, "Bunun için mi bağırıp çağırıyor adamlara, dandik bir gardırop nasılsa, öfkelenmeye değer mi?" deyip masadaki sürahiyi alıp, Batu'nun aldığı mum çiçeğini sulamaya başladı.

 

"Ama.." dedi Fidan Neşe'nin yanına gelip, "Belki adamın yeniden gardırop alacak parası yoktur. Belki de hediyedir."

 

"Yine de bunun için bağırılmaz. Sanki kafasını kırmışlar. Bu ne görgüsüzlük!"

 

"Belki de parasızlık." diye takıldı Fidan saçlarını kalemle topuz yaparken.

 

"Onu boşverde kurs nasıl geçti söyle bana."

 

"İyi. Çok iyi!" dedi Fidan capcanlı sesiyle. "Bi kere kursa gelenlerin hepsi kadın. Bir tane bile erkek yok içlerinde. Dolayısıyla rahatça hareket edebiliyorum. Dikişten de biraz anladığım için de pek zorlanmadım."

 

"Dünya döndükçe hayatının her alanında erkekler olacak."

 

"Erkek sineğe bile tahammülüm yok." dedi Fidan yorgunca nefesini verip.

 

"Dur bakalım. Daha yolun başındasın."

 

Fidan mutfağa giderken Neşe onu takip etti. Mutfak kapısının eşiğinde durup, Fidan'ın bayatlamış pide ekmekleri ufak ufak kesip yumurtaya bulayıp yağda kızartışını izlemeye başladı.

 

Neşe'nin kendisini izlediğini görüp, "Canım çekti de." diye açıkladı Fidan.

 

"Canın ne çekiyorsa onu yap Fidan." Yanına gidip ellerini omuzlarına koyup dostça sıkarken, "Lütfen hiçbir şeyden çekinme tamam mı?" dedi Neşe.

 

"Çekinmem."

 

"Güzel." dedi Neşe yumurtalı ekmeği alıp ısırırken. "Sayende doğru düzgün yemekler yiyebiliyorum." diye takıldı Fidan'a.

 

"Yemek yapmayı öğrenmeye başlasan iyi edersin. Evlendiğinde lazım olur."

 

"İyi de yemek yapmak kadının görevi değil ki. Sonuçta bir tek kadınlar yemek yemiyor değil mi?"

 

"Birçok erkek yemek yapmaktan anlamaz ki."

 

"Kadınlar her şeyi kendi görevleriymiş gibi üstlenmeseler erkekler de ev işlerinden anlarlardı emin ol. Mesela erkek grip olduğunda kendini ölecekmiş gibi hissedip yatağına kıvrılır uyur. Tabii bu süre içerisinde yanındaki kadın ona pervane olur. Ama aynı şey kadının başına geldiğinde grip olduğunu unutup ev işlerine dalır. Yemekler yapar, evi süpürür, çocuğunu okuldan alır... Sayamadığım birçok işleri yapar..."

 

"Hiç böyle düşünmemiştim."

 

"Düşün Fidan. Etrafındaki kadın ve erkeği dikkatlice gözlemle. O zaman kadının modern bir köleden farksız olmadığını göreceksin."

 

"Sen aydın bir kadınsın. Ve ben sana yetişemiyorum." diye itirafta bulundu Fidan kızarmış ekmeğin yüzünü çevirip, "Kızım olursa..." dedi ekmeği yumurtaya bularken. "Onun da senin gibi aydın olmasını isterim." diye gülümsedi Neşe'ye bakıp. "Senin adını koymayı düşünüyorum."

 

"Benim adımı mı!" dedi Neşe meraklı bir sevinçle gülümserken.

 

"Benim hayatım seninle karşılaştıktan sonra rayına oturdu. Mutlu olmak nedir şimdi biliyorum. O yüzden kızım olursa ona senin adını vericem Neşe."

 

"İnşallah bir Neşen olur." dedi Neşe gülerek.

 

"İnşallah."

~~~

Zeynep'le beraber alışveriş yaptıkları mağazadan çıktı Elif. Zeliha'nın düğününde giymek için elbiseler, ayakkabılar almışlardı kendilerine.

 

"Saçımı Neşe'nin ki gibi kısa kestiricem."

 

Zeynep durup Elif'e baktı. "Pişman olmaz mısın sonra?"

 

"Neden olayım ki. Saçlarımın kökü bende zaten."

 

"Doğru."

 

"Sende bir gün gelin olacak mısın?"

 

"Uzun bir süre gelin olmayı düşünmüyorum Elif."

 

"Her kadın gelin olmaz değil mi?"

 

"Yani."

 

"Derya bir seferinde demişti ki erkeğin olmadığı yerde kadına hayat vardır."

 

"Bunu sana mı söyledi?"

 

"Yo Leman'la konuşurlarken duydum. Öyle aklıma gelince seninle paylaşmak istedim." diye açıkladı Elif. Atom içeceği satan seyyar arabayı görünce gözleri büyüdü. Zeynep'le en çok sevdikleri içecekti atom. Ne zaman dışarı çıksalar Zeynep ya kafede ya da seyyar satıcılardan alır, Elif'le beraber büyük bardaktaki atomu içerlerdi. Fakat Zeynep seyyar satıcının önünden hızlı adımlarla yürüyüp geçince,

 

"Atom içmeyecek miyiz?" diye sordu Elif.

 

Zeynep dönüp baktı. Kuaföre yetişmek için o kadar acele ediyordu ki etrafını görmüyordu bile.

 

"Görmedim desem inanır mısın bana!" deyip seyyar satıcının yanına gitmeye başladı Zeynep. "İki tane atom." dedi genç adama çantasının fermuarını açarken. Adamın uzattığı atomlardan bir tanesini alıp Elif'e uzattı. Parayı ödedikten sonra kendi bardağını da alıp caddenin ortasındaki banka oturdular. Beraber atomlarını içtiler. Önlerinde gitar çalıp şarkı söyleyen genç erkek ve kızlara bakıp bakıp gülümsüyordu Elif. Bazı insanların gitar kutusuna para attıklarını görüp,

 

"Onlar dilenci değil ki neden para atıyorlar?"

 

"Elbette dilenci değiller canım. Burada şarkı söyleyerek emek veriyorlar. Bazı insanlarda onların emeklerine karşılık veriyorlar." diye açıkladı Zeynep çantasından beş lira çıkarıp Elif'e uzatırken. "Al." dedi.

 

Elif gülerek parayı aldı. Koşup gitar kutusunun önünde durdu. Mavi saçları olan kızla gözgöze geldiler. Parayı gitar kutusuna bırakırken, "Barış Manço'nun 'Arkadaşım Eşşek' adlı şarkısını söyler misiniz?" diye sordu. Mavi saçlı kızın dudakları kıvrıldı. 'Arkadaşım Eşşek' adlı şarkıyı söylemeye başlayınca Elif'te ona eşlik etti.

~~

Giyim mağazasının önünde dururlarken, "Hangi rengi seversin, bedenin ölçüsünü nedir bilmem. Kendin beğen istedim." dedi Cihan Neşe'ye bakıp.

 

Beraber mağazaya girdiler.

 

"Sen beni hangi elbisenin içinde görmek isterdin?" diye sordu Neşe askıdaki elbiselere teker teker bakarken.

 

"Gece gibi siyah bir elbisenin içinde."

 

"Seç o zaman."

 

"Benim zevkim bir kadının ki kadar ince değil."

 

"Siyah asil bir renktir. Herkes taşıyamaz. Sen benim taşıyacağımı biliyorsun. Şimdi söyle bakalım hangi modeli giyiyorum?"

 

Cihan elbiselere yöneldi. Askıdan siyah, düşük omuzlu, kayık yaka, dizlerinin üstünde olan elbiseyi alıp Neşe'nin yanına gitti.

 

"Hemen deniyorum." dedi Neşe siyah elbiseyi Cihan'dan alıp, kabine doğru ilerledi. Üzerini acele bir şekilde çıkarıp elbisenin fermuarını açıp başından geçirdi. "Bedeni tam oldu." diye seslendi. Fermuarı yukarı çekmeye koyuldu ama bir türlü çekemedi. Alnında biriken ter tomurcuklarını silip kabinin sürgüsünü çekip açtı. Başını kapıdan uzatıp, "Fermuar takıldı. Kapatamıyorum." dedi. Cihan kalkıp yanına gitti. Kabinin kapısını kapattı. Neşe arkasını döndü. Önündeki muhteşem sırtı izliyordu Cihan. Pürüzsüz bir ten ve onu kaplayan ter tomurcukları. Vücudunun sıcaklığını duyabiliyordu.

 

"Hadi kapat artık. Çok sıcak oldu burası." dedi Neşe. Sırtındaki öpücük onu şaşırtıp tüylerini ürpertti. Dudaklarının sıcaklığı sırtında dolaştı. Sıklaşan soluğu kulaklarına çarptı. Eli yerini biliyormuş gibi adamın başına uzandı. "Güzelsin." Fermuarı çekip, Neşe'yi kendine çevirip yüzünü öpücüklere boğdu Cihan. Ondaki gücü içine çekmek ister gibi dudaklarından öptü Neşe. Kaç dakika geçmişti bilmiyordu. Göğsü Cihan'ın göğsüne çarpıyor, onun kalp atışlarını hissediyordu. "Deli gibi atıyor." dedi kısık titreyen bir sesle. Kapının çarpmasıyla yerinden sıçradı. Elleri Cihan'ın göğsünde kalırken, "Dolu!" diye bağırdı yüksek sesle. Başını Cihan'ın göğsüne yaslayıp, nefesini düzene koymayı çalıştı.

 

"Çok güzelsin Neşe." dedi Cihan ellerini avuçlarına alıp öperken. "Deli ediyorsun beni. Bin yıl geçse de sana doymam ben."

 

Kabinden el ele beraber çıktılar. Birkaç kadının fısıldaşıp, onlara bakıp gülümsediklerini gördü Neşe. Utanmadı. Başı dik bir şekilde kasaya ilerlediler.

 

Arabaya geçtiklerinde cebinden gümüş su yolu modeli olan kolyeyi Neşe'ye uzattı Cihan.

 

"Taksana." deyip sırtını döndü Neşe. Kolye boynuna takılırken gülümsüyordu. Dikiz aynasından kolyesine baktı. Eline alırken dudakları kıvrıldı. "Çok güzel." deyip Cihan'ın yanağını susamış gibi öptü. Ondan ayrılırken, "Kuaföre gitmem lazım." dedi.

 

"Mahallede Aysel abla var. Onun kuaförüne gidersin."

 

"Annemin hep gittiği bir kuaförü vardı. Adı Müge'ydi. Benimde saçlarımı o yapardı." dedi Neşe. "Ona gitmek istiyorum."

 

Neşe'yi lüks bir mahallede, zengin kesimlerin uğradığı kuaförün önünde indirdi Cihan.

 

Neşe arabanın kapısını tutarken, "İşin varsa sen git. Taksiyle gelirim ben."

 

"Beklerim."

 

"Saçlarım kısa zaten çok sürmez işim." deyip, kapıyı kapatıp kuaföre gitmeye başladı Neşe. Kapıdaki genç adamla el sıkışını izledi. Huzursuzluk kapladı bedenini. Oturmak yerine kalkıp Neşe'nin yanına gitti.

 

Orta yaşlı, kızıl saçları olan yeşil gözlü kadın Neşe'ye sarılıyordu. "Özlettin kendini. Eskisinden daha iyi gördüm seni yavrum."

 

"Sen hiç değişmemişsin Müge abla." diye güldü Neşe genç adamın oturması için çektiği sandalyeye otururken. Aynanın yansımasından Cihan'ın ayakta dikildiğini görünce şaşkınca gülümsedi. Selim'in küçümser gibi ona bakmasına içerledi. Kalkıp Cihan'ın koluna girdi.

 

"Tanıştırayım. Sevgilim Cihan." dedi.

 

Müge içten gülümseyip, "Memnun oldum. Hoşgeldiniz." deyip sandalyesine oturdu. Elemanın getirdiği Türk kahvesini alırken, "Neşe, Cihan size ne ikram edeyim?" diye sordu.

 

"Çay." dedi Cihan.

 

Neşe'de" "Çay." deyip oturdu sandalyesine.

 

"Saçlarını yıkayalım önce." dedi Selim havluyu elini alırken.

 

Cihan'ın canının sıkıldığını sezip,

"Rüya yıkasın saçlarımı." dedi Neşe.

 

Selim havluyu Rüya'ya uzatırken, "Ama hep ben yıkardım saçlarını." dedi.

 

"İyi ya. Bu seferde değişiklik olsun." deyip önüne döndü Neşe.

 

"Çok yakışıyorsunuz birbirinize." deyip kahvesini yudumladı Müge. "Bu arada hangi işle meşgulsünüz?"

 

"Tarımla uğraşıyorum. Mandalina bahçem var."

 

"Mandalinalar senden o zaman." diye hafifçe gülümsedi Müge.

 

Neşe'nin saçlarının yıkanıp spreylenip taranışını, yüzüne makyaj yapılışını film izler gibi izliyordu Cihan. Selim'in onun yanından bir türlü ayrılmamasına deli oluyordu. Şeytana uyup onu yakasından tuttuğu gibi camdan fırlatmayı o kadar çok istiyordu ki. "Buraya gelen her kadınla içli dışlı oluyor mu acaba?" diye içinden konuşup duruyordu.

 

Kuaförden el ele çıkarlarken, "Bu kadar sinirle çok yaşamazsın sen." dedi Neşe.

 

"Sende bayram edersin."

 

"Bayram falan etmem. Somurtup durma artık. İçin rahatlayacaksa söyleyim. Selim kıskanacağın erkek kategorisine girmiyor." deyip Cihan'ın kolundan çıktı Neşe.

 

Cihan başta anlamadı. Neşe arabada oturup, camı açıp ona seslenince kendini toparladı. Neşe'nin söylediklerini şimdi anladı. Yine de kıskandı onu. Yanına otururken,

 

"Kıskanıyorum. Elimde değil. Ne yapayım?" dedi Cihan. Neşe'nin emniyet kemerini bağlamadığını görüp kemere uzandı. "Niye takmıyorsun kemerini?"

 

"Bana gerek kalmadı." diye kuru bir sesle konuştu Neşe.

 

"Çok güzelsin Neşe." deyip kadının çenesini öptü Cihan. "Cihan kurban olsun sana. Asma yüzünü ne olur." diye yalvardı. Dudaklarının kenarındaki tebessüm kırıntısı yüreğini ferahlattı.

 

Eve geldiklerinde Fidan'ı salondaki koltukta yorgunca uyuduğunu gördüler. Cihan geri dönüp evden çıkarken,

 

Neşe, "Siyah takım giy. Birbirimizle uyumlu oluruz." diye merdivenden seslendi.

 

"Giyerim." dedi Cihan. Dönüp bir kez gülümsedi. "Seni çok seviyorum. Kendimden bile çok." deyip hızlı bir şekilde indi merdivenleri.

 

Gidip Fidan'ı uyandırdı Neşe. Onu siyah şık bir elbisenin içinde saçları taranmış, yüzü makyajlı görünce şaşırdı Fidan.

 

"Hadi giyin. Kınaya gidiyoruz." dedi Neşe.

 

"Hiç gelesim yok."

 

"Akşama kadar evde tek başına ne yapacaksın? Bir değişiklik yapalım."

 

"Peki."

 

"Kırmızı elbiseni giy. Sana çok yakışıyor."

 

Fidan kalkıp odasına giderken, "Çok şıksın Neşe." dedi.

 

"Cihan aldı elbiseyi. Kolyeyide o aldı."

~~

 

Zeliha'nın saçları yapılıyordu. Kuaför Aysel'in salonu şimdiden dolmuştu.

Leman'la Begüm'de gelmişlerdi.

 

"Darısı sizinde başınıza olsun diyelim mi kızlar?" diye sordu Aysel.

 

Begüm, Leman ve Zeynep hep bir ağızdan,

"Hayır!" dediler koro gibi sesleriyle.

 

"Doğru adam daha karşılarına çıkmamış ondan böyle konuşuyorlar abla." dedi Zeliha. Sonra iyi bir adam karşısına çıktığı için huzurla doldu içi.

 

"Sende artık çalışmazsın." dedi Aysel Zeliha'ya. "Murat izin vermiyecekmiş çalışmana doğru mu?"

 

"Doğrudur abla. Murat yasak koydu çalışmama. Evinde otur diyor. Valla ne yalan söyleyeyim bende artık oturup dinlenmek istiyorum. On altı yaşımdan beri çalışıyorum. Geldim yirmi yedime. Anamla babam sağ olsalardı çalışmama izin verirler miydi hiç. Bide amca baba yarısı derler. Vallahi yalan. Amcam kendi kızlarını okuturken beni evde bıraktı. Sonrada çalıştırdı. Ama artık çalışmayacam. Evimde oturucam. Dışardan okuyacam. En azından lise diplomam olur." dedi Zeliha.

 

"Üniversite varken liseyle sınırlama kendini." dedi Zeybep arkadaşına.

 

"Üniversite mi?" diye sıcacık gülümsedi Zeliha. Dudaklarını büzüp, "Belki onu da okurum."

 

Koltukta oturan İsra, elindeki kataloğa bakarken,

 

"Kiracı olacaksın. El kapılarında sürünürsün. Yazık degil mi sana? Keşke Murat yerine Kenan'ı seçseydin." diye lafa daldı.

 

"Sen seç Kenan'ı." diye kızdı Zeliha başını İsra'ya çevirirken.

 

"Canım niye kızıyorsun ki. Maddi olarak rahat edersin diye öyle dedim."

 

"Senin için bir tek maddiyat olsun zaten. Sevmek diye bir şey var. Ama sen ne anlarsın ki sevmekten. Seninde bir evin var. Ama seni seven kimsen yok. Evine kimse girip çıkmıyor. Eşin yok, dostun yok. Ölsen kimsenin senden haberi olmaz bile. Sen ancak insanlara tepeden bak. En iyi yaptığın iş bu çünkü." deyip önüne döndü Zeliha.

 

"Kırıcı oluyorsun Zeliha. Boşanmış olmamı yüzüme vurur gibisin."

 

"Sen kırıcı olmuyor musun? ayrıca senin boşanmış olman benim umurumda değil. Dönüp bir kez kendi içine baksana sen. Elin kirasında sürünürmüşüm. Böyle mi konuşulur.Güzel laf etmeyi bilmez mi senin dilin?"

 

Neşe ile Fidan'ın kuaföre gelmesiyle alevli tartışma birden söndü. Bu en çokta İsra'nın işine geldi.Neşe'nin önünde azarlanmayı istemezdi.

 

"Gel yanıma otur." dedi Zeynep Neşe'ye. "Muhteşem görünüyorsun."

 

"Teşekkür ederim."

 

"Merhaba." deyip Fidan'la beraber Zeynep'in yanına oturdu Neşe. İsra dışında herkes 'merhaba' demişti. Neşe onu umursamayıp Fidan'ı Zeynep ve arkadaşlarıyla tanıştırdı. Elif'in saçlarını kendisininki gibi kestirdiğini görüp şaşırdı. Bu kız dediğini yapıyordu. Saçlarını kesmekten bahsederken çocukluk hevesine veriyordu Neşe. Unutup gideceğini sanıyordu ama öyle olmadı. Saçlar tutam halinde yere düşüyordu. Elif'in yüzü gülüyordu. "Tekrar uzadığında..." diyordu. Elif yanına gelen Zeynep'e, "Saçlarımı Afrika örgüsü yaptırıcam." dönüp Neşe'ye bakarken, "Uzadıklarında hangi şekil vermeyi düşünüyorsun saçlarına?"

 

Neşe dondu. Alık alık küçük kıza baktı .

 

"Yine erkek tarzı kestirir."

 

İsra'nın alaylı sözleri kulaklarını tırmaladı. İçinde ilk kez öldürme isteği duydu. Bundan korktu da. Kırmızı dudakların küstahça kıvrılıp büküldüğünü görünce içi gıcıklandı. Bir sözcüğün can alıcı olabileceğini biliyor muydu acaba?

 

"Artık sen çok oluyorsun. Senin canın tartışmak istiyor İsra." diye kızdı Zeynep. "Neşe'nin saçından sanane."

 

Zeynep'in onu savunmasına çok mutlu oldu Neşe. İsra'yı unutup yüzündeki mutluluk ifadesiyle, "Saçlarım uzadıklarında deniz gibi dalgalı yapıcam onları." dedi capcanlı bir sesle. Saçlarının o kadar uzayacağını sanmıyordu. Acıtıyordu bu. Sanki vücuduna iğne batırılıyormuş gibi oluyordu.

 

Aysel gergin havayı dağıtmak ister gibi, "Sen hangi modeli istiyorsun?" dedi Fidan'a dönüp.

 

"Dalgalı."

~~

 

Kına çok güzel geçiyordu. Mahalleli Murat ile Zeliha'yı birbirlerine çok yakıştırıyordu. İkisi de hem yetim hem öksüzdü. Birbirlerini daha iyi anlıyor, sıkı sıkı bağlanıyorlardı.

 

Dans müziği çalınca etrafına bakındı Neşe. Cihan'ı görünce bütün yüzünü sıcacık bir gülümseme kapladı. Siyah takım ona çok yakışmıştı.

 

"Gel dans edelim seninle." deyip elini Neşe'ye uzattı Cihan. Neşe ellerini onun boynuna doladı. Belinde Cihan'ın ellerini hissetti. İsra'nın onları kıpkırmızı yüzle izlediğini görünce sahiplenirmiş gibi daha da yaklaştı Cihan'a.

 

"Bende seni çok seviyorum. Hemde kendimden çok seviyorum." diye fısıldadı adama.

 

Bölüm sonu...

 

 

Loading...
0%