Yeni Üyelik
23.
Bölüm

İyileştik

@verahare

Aylar sonra...

 

Yaraların kabuk bağlamadığı bir mevsimdi. Sızıların asla dinmediği, zamanın hiçbir şeye iyi gelmediği günlerdi. Çaresiz bir bekleyişin içinde kıvranıyordu kadın. Camın ardında, hasta yatağında uzanmış sevdiği adamı izliyordu.

 

Ayaklarına galoş giyip yüzüne maskesini taktı. Ellerine eldiven takıp saçlarını boneyle örtüp içeri girdi. Zayıf, güçsüz eli tutup başını okşadı.

"Ben geldim aşkım." deyip elini yüzünde gezdirdi. Avuç içini öptü. "Lösemiyi yendim biliyor musun? Saçlarım omuzlarıma değiyor. Fidan'ın bir kızı oldu. Henüz iki haftalık. Adını Neşe koydu. Bebek Fidan'ın ikizi adeta. Çok tatlı ve küçük. Ağladığında Fidan'ın eli ayağı birbirine dolanıyor. Bazen bebeği susturamadığında, "Bebeği kucağında taşımak karnında taşımaya benzemez." diyor Fidan. Acemi bir anne ama sabırlı. Ve yüreği sevgiyle dolu. Geçen gün bebeği kucağıma aldığımda düşürmekten korktum. O kadar çok küçük ki insan incitmekten korkuyor. Birdenbire ağlayınca ne yapacağımı şaşırdım. Bir türlü susturamadım. O gün Fidan'a hak verdim." diye gülümsedi. Cihan'ın da bir şey söylemesini istiyordu. Sesini çok özlemişti. Onunla konuşmayı, dudaklarını kendi dudaklarının üstünde görmeyi istiyordu.

 

"Ben bırakmadım. Sende bizi bırakma Cihan. Sensizlik yoruyor beni." Derinden gelen bir kederle inledi. Kendini dışarı atıp böğüre böğüre ağladı. Zeynep Neşe'yi öyle görünce onu lavaboya götürüp elini yüzünü yıkadı.

 

"Eve gidip dinlen biraz."

 

"Olmaz."

 

"Akşam yine gelirsin. Uykusuzluktan ne hale geldin baksana. Böyle giderse hasta olacaksın."

 

"Ben zaten hastayım. Sevdiğim adam orda öylece yatıyor ve ben sadece izliyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Elim ayağım tuttuğu halde hiçbir şey yapamamak... Çaresizlik nedir şimdi anlıyorum."

 

Zeynep ona sarılıp, "Hadi gel canım." deyip Neşe'nin koluna girip lavabodan çıktılar. "Beklemekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Bize düşen, sabırla beklemek tamam mı?"

 

Arabadayken Cihan'ın o gece söyledikleri kalbinde yankılandı. 'Sen yeter ki inan.' demişti. Neşe inanıyordu. Cihan'ın yeniden uyanacağını biliyordu. Doktorlar yaşamasının mucize olduğunu söylemişti.

 

Neşe'yi evine bırakıp hastaneye geri döndü Zeynep. Neşe bitkince kapıya vurdu. Fidan kucağında bebeğiyle kapıyı açtı ona. Neşe bebeği kucağına alıp içeri girdi. Koltuğa oturup bebeği izledi. Küçük başını örtü gibi örten sık sarı saçları okşadı. Bebek onu huzurlu hissettiriyordu. Süt beyazı pamuk gibi tenini öptü. Mavi gözlerine şefkatle baktı.

 

"O kadar çok acı çekiyorum ki, seni hakettiğin bir şekilde sevemiyorum küçüğüm."

 

Fidan onları baş başa bıraktı. Mutfağa gidip yaptığı yemekleri bahçedeki masaya taşıdı.

 

"Yemek hazır."

 

"Ye sen.Ben aç değilim."

 

Fidan yanına gidip, "Yapma böyle. Ne kadar çok zayıfladığının farkında değil misin Neşe?"

 

"Elimde değil. Yiyemiyorum."

 

"Cihan uyandığında seni böyle görmesin." dedi Fidan merhametle gülümseyip.

 

"Ben şimdi Cihan'ı daha iyi anlıyorum Fidan. Sevdiğini kaybetme korkusuyla yaşamanın ne demek olduğunu şimdi çok iyi anlıyorum. Dayanılmaz bir sancı. Ölecek gibi hissettiriyor ama öldürmüyor. Yaşatmıyorda."

 

"Bunların hepsi geçecek. Bu günler çok uzaklarda kalacak Neşe."

 

Fidan'ın zoruyla yemek masasına oturup önündeki yemekleri yemeye başladı Neşe. Fidan kızını kucağına almış yemeğini yiyordu. Bahçe kapısından Batu'nun girdiğini görünce,

 

"Batu geldi." dedi.

 

Batu Neşe'nin başını öpüp yanına oturdu. Neşe'nin yanından bir an olsun ayrılmamıştı. Hastanedeyken o ilgilenmişti Neşe'yle.

 

"Sana iyi bir haberim var."

 

"Nedir?"

 

"Yağız hapiste mahkumlarla girdiği kavgada hayatını kaybetmiş. Kalbinden bıçaklanmış." dedi Batu. "Olay dün gece olmuş."

 

Neşe kayıtsızca Batu'ya baktı. Hayatlarını uçurumun eşiğine getiren şeytan ölmüştü. "Eğer dışarda olsaydı onu ben öldürürdüm." deyip birden büyük bir iştahla yemeğini yemeye başladı.

 

Yemekten sonra kalkıp banyoya girdi. En son ne zaman yıkandığını hatırlamıyordu. Ilık suyun altına girdi. Bitkin bir halde yıkanmaya başladı. Cihan'ın onu yıkadığı günleri özledi. Sırtında gezinen öpücükleri duyar gibi oldu bir an.

 

Banyodan çıktıktan sonra bitkin bir halde yatağa uzandı. Uyumak istedi. Uyumak birkaç saatliğine de olsa unutturuyordu. Çarşafın altına girip yorgun göz kapaklarını indirdi.

 

Pırıl pırıl bulutsuz bir gökyüzünün altında sonsuz denize karşı oturmuştular. Hafif bir rüzgar Neşe'nin kaburgalarından sarkan saçlarını uçuşturuyordu. Cihan iç ısıtan bir bakışla gülümsedi ona. Elindeki papatyayı kulağının arkasına iliştirdi. Elini Neşe'nin karnına koyup, "Anne." dedi. Neşe anlamadan başını yere eğdi. Top gibi büyük ve gergin bir karnı olduğunu gördü.

 

"Cihan." Etrafına göz gezdirdi. Elleriyle karnını yokladı. Karnı dümdüzdü. "Ne yapıyorum ben?" sokak lambasının ışıkları vuruyordu odaya. Akşama kadar uyumuş olduğunu anladı. Kapı gürültüyle çalınca korkudan titredi. Fidan'ın odaya ağzı kulaklarında elinde telefonla girdiğini gördü.

 

"Telefon sana." dedi Fidan kahkaha atıp telefonu Neşe'ye uzatırken.

 

Neşe bir şey söylemeden telefonu kulağına dayadı.

 

"Abim... Abim uyandı Neşe." diye sevinçten çığırdı Zeynep. "Allah abimi bize bağışladı."

 

Aylar sonra ilk defa huzurlu bir nefes aldı. Dizlerinin üstüne düştü. Kendini kaybetmiş gibi ağladı. Kendine geldiğinde evden kurşun hızıyla çıktı. Direksiyona geçtiğinde Fidan kucağında kızıyla beraber ona yetişmeye çalışıyordu.

 

"Dur bekle bende geliyorum." dedi.

 

Neşe Fidan'a bakmadan, "Bekleyemem." deyip kontağı çevirdi.

 

"Aklın başından gitti senin. Hızlı sürme arabayı." diye heyecanla konuştu Fidan giden arabanın ardından.

 

Yolda az kalsın kaza yapıyordu. Fakat umurunda bile değildi. Ne bir heyecan ne bir korku vardı içinde. Tek istediği Cihan'ın gözlerinin içine bakmaktı. Titreyen dudaklarının arasından, "Sevgilim uyandı." dedi hem gülüp hem ağlarken.

 

Neşe'nin uzamış saçlarına bakıyordu Cihan. "Saçların..." dedi derinden gelen bir sesle. "Uzamış."

 

Neşe onun başını okşayıp, "İyileştim. İyileştik." dedi sıcak bakışlarını gözlerine dikip avucunu öperken.

 

Cihan'ın gözlerinden yaşlar boşandı. "Sesini duymayı çok özledim." dedi yorgunca.

 

"Bende."

 

Bir ay sonra hastaneden kol kola çıktılar. Direksiyona Neşe geçti. Cihan cebinden bir tane papatya çıkarıp Neşe'nin kulağının arkasına iliştirdi.

 

"Çok güzelsin."

 

Neşe dayanamayıp onu dudaklarından öptü. Uzun bir süre ayrılmadılar. Geri çekildiğinde heyecandan inip kalkan göğsüne elini koydu. Cihan'ın elini tutup kalbine götürdü. "Böyle atmasının tek sebebi sensin." dedi nefes nefese.

 

"Deli gibi atıyor." dedi Cihan. "Çok ağladın mı benim için?"

 

Neşe Cihan'a döndü. Buruk bir tebessümle doldu yüzü. "Ağlayacağım kadar ağladım. Özleyeceğim kadar özledim." dedi. "Çok korktum Cihan. Öyle bir sancı çektim ki her an ölecekmişim gibi."

 

Neşe'nin saçlarını okşayıp, "Geçti bitti artık. Hadi biraz gülümse. Biz mutlu olmayı hak ediyoruz." dedi Cihan.

 

Cihan'ı mandalina bahçesindeki evine götürdü. Herkes kapıda bekliyordu onları. Kadir'le Cemre bile gelmişlerdi.

 

"Hoşgeldin abi." dedi Zeynep Cihan'a sımsıkı sarılıp.

 

"Zeynebim." deyip kardeşinin yüzünü avuçlayıp alnından öptü Cihan.

 

Fidan kucağında kızını hafifçe sallarken, "Geçmiş olsun Cihan." dedi.

 

"Sağol Fidan." dedi Cihan Fidan'ın kucağındaki bebeğe bakıp, "Bu Neşe mi?" diye sordu.

 

"Evet." deyip kızını Cihan'ın kucağına bıraktı Fidan.

 

"Mucize gibi." dedi Cihan Neşe bebeğe bakıp. Bebek gülümseyince ona, o da gülümsedi. "Merhaba Neşe." deyip minicik ellerini öptü.

 

Büyük bir masada akşam yemeğine oturdular. Cihan'la Elif ladese tutuştular. Neşe bebek ağlayınca Fidan emzirme vaktinin geldiğini görüp masadan kalkıp eve girdi. Neşe Kadir'i eskiye göre daha iyi buldu. Cemre onun kulağına eğilip, "İyileşiyor." demişti.

 

Yemekten sonra herkes evlerine gitmişti. Zeynep Cihan ısrar etse bile onları başbaşa bırakmak için Elif'le beraber Leman'ın evine gitti.

 

"Kahve yaptım." dedi Neşe kahve tepsisini masaya koyup. Cihan birden onu kucağına çekti. Saçlarını okşadı. Boynunu öptü.

 

"Yarın vesikalık fotoğraf çekelim seninle."

 

"Ne için?"

 

"Evliliğimiz için."

 

Bölüm sonu...

 

 

Loading...
0%