Yeni Üyelik
25.
Bölüm

Mutluyuz

@verahare

Sevdiği adamın kollarında uyanmanın huzurunu yaşıyordu Neşe. Yüzünü boynuna gömüp, öpücüklere boğdu onu. Teninin kokusunu uzun bir süre ciğerlerinde tuttu. Başını kaldırıp dudaklarına eğildi. "Can bağım..." Saçları Cihan'ın yüzünü gıdıkladı. Birden doğrulup Neşe'yi yatağa yatırdı Cihan. "Senin bu saçların her gün benim yüzümü mü gıdıklayacak ha?" deyip Neşe'nin tişörtünü sıyırıp parmaklarını yumuşak bir şekilde karnında gezdirmeye başladı. Muhteşem kahkahası odadan taştı. "Yapma Cihan." gözlerinden yaş gelinceye kadar gıdıklandı. Gülmekten yorgun düşünce Cihan onu kucağına alıp saçlarını öptü. "Kurban olurum sana ben." deyip alnını öptü. Gözleri Neşe'nin avuçlarındaki kurumuş kınaya takıldı. Ses etmeden onu kucaklayıp lavobaya getirdi. Musluğu açıp elini suya tuttu.

 

Avuçlarına bakıp, "Nar gibi kızarmışlar!" diye güldü Neşe. Cihan'a dönüp serçe parmağını işaret etti. "Bakalım seninki de kızarmış mı?" deyip Cihan'ın serçe parmağını suya tuttu. Cihan aynadan onun saçlarını izliyordu. Siyah yumuşacık saçlar. Pamuk gibi. Saçları için gözyaşı döktüğü günler şimşek gibi beynine çakıldı. O günler hiç bitmeyecekmiş gibiydi.

 

"Hadi giyin. Biraz kumsalda yürüyelim."

 

"Düğünümüz var Cihan. Daha kuaföre gideceğim."

 

"Saatlerce yürümeyeceğiz ya.." beline sarılıp, "Bizim düğünümüz değil mi istediğimiz vakitte geliriz." kulağına eğildi. "İstediğimiz vakitte öpüş..."

 

Kollarından sıyrılıp, "Ben giyineyim." diye konuştu Neşe heyecanı titreyen sesine karışırken.

 

Beraber evden çıktılar. Denizin dibinde bir evlerinin olmasına şükretti Neşe. Terliklerini çıkarıp ıslak kumsalda yürümeye başladılar. Su ayaklarının yarısına kadar geliyordu.

 

"Her şey o kadar güzel ki bozulacak diye korkuyorum."

 

Cihan, "Can bağım." diye seslendi Neşe'ye.

 

"Hıım?"

 

Yüzünü avuçlayıp yanaklarını öptü. "Bizi huzursuz eden bütün olumsuzlukların hepsi çok uzakta bir mezarda gömülü artık. Bize ulaşamazlar. İkimizde sağlıklıyız, mutluyuz. Ben hastanedeyken lösemiyi yendin. Zeynep'le Fidan çok sevinmediğini söylediler bana."

 

"Sen hastanede yaşam savaşı verirken ben yaşayacağıma nasıl sevinebilirdim ki?"

 

"Anı yaşayalım diyorum!" dedi Cihan Neşe'yi omzuna alıp, "Çaresizce beklemek yok artık!" diye coşkunca bağırdı.

 

"Saç dökülmesi yok!" diye bütün sevinciyle çığlık attı Neşe.

 

"Kusmak yok!"

 

"Hastanede yatmak yok!"

 

"Can acısı yok!"

 

"Tahlil sonuçlarının temiz çıkması için gözyaşı dökmek yok!"

 

"Ve..."

 

Neşe ellerini ağzının kenarlarına getirip, "Herkes duysun Lösemiyi yendim!" çığlığı attı. Ve bir daha çığlık attı. Bütün kötü günler geride kalmıştı artık.

 

Neşe'yi omuzundan indirdi Cihan. Gözlerinin içi gülüyordu. Onu kendine yaslayıp, "Mutluyuz!" deyip büyük bir tutkuyla öptü.

 

"Çünkü hak ettik." sevinçle ağladı Neşe. Alnını Cihan'ın alnına dayayıp, "Bitti artık. Korkmadan yaşayabileceğiz. Her sabah uyandığımda ilk seni görecek gözlerim. Beraber gezecek, beraber eğleneceğiz. Bunları düşündükçe sevinçten çıldıracak gibi oluyorum."

 

Eve döndüklerinde orkestra ekibinin geldiğini gördüler. Beyaz sandalye ve masalar çoktan kurulmuştu. Zeynep, Leman ve Derya ile birlikte masaya kahvaltıyı kuruyorlardı. Fidan kızına beyaz bir elbise giydirmiş, saçlarını tarıyordu. Papatyalı saç bandını takıp, son olarak beyaz fiyonklu ayakkabısını giydirdi.

 

"Benim küçük meleğim." deyip bebeği kucağına aldı Neşe. "Bilsen ne kadar huzur vericisin." başının tepesini öpüp, "İyi ki hayatımızdasın küçüğüm." dedi şefkatle. Cihan'a dönüp, "Hediyemizi getirir misin canım?"

 

"Ne hediyesi, ne gerek var Neşe?" dedi Fidan mahcup bir sesle.

 

"Teyzesi olarak biricik yeğenime hediye almak hakkım değil mi?"

 

"Küçük hanımın şimdiden bir oda dolusu hediyeleri oldu. Zeynep ve kızlar, sonra Batu ve sevgilisi durmadan hediye alıyorlar."

 

Önce Cihan'ın aldığı uğur böcekli altın küpeyi Fidan'a uzattı Neşe. "Küpe Cihan amcasının hediyesi." deyip diğer mavi kutuyu açtı. Altın, Neşe yazılı zincirin her iki uçlarında uğur böceği olan künyeyi bebeğin küçük ince bileğine taktı. "Bu da benden küçük bir hatıra."

 

"Çok güzeller! teşekkür ederim." dedi Fidan.

 

"Hadi bakalım anneye." deyip bebeği Fidan'a verip ötede oynayan Elif'e döndü Neşe. "Cihan amcanla sana küçük bir hediye aldık gel bak." Elif merakla yanlarına gelince Cihan'ın elindeki diğer kutuyu alıp açtı Neşe. Kelebekli kolye ve küpeyi gösterip "Beğendin mi?" diye sordu Elif'e.

 

"Beğendim." dedi Elif mutluluğu sesine yansırken. Küpesi ve kolyesi takılırken gülümsüyor, bütün dişleri meydana çıkıyordu. Cihan'la Neşe'ye dönüp, "Teşekkür ederim." dedi.

 

Zeynep onlara dönüp, "Ne yapıyorsunuz orada?" diye seslendi. "Birazdan davetliler gelecek ve biz daha kahvaltı yapmadık. Hadi, gelin hanım gel ve kahvaltını yap. Yoksa kuaföre gitmek hayal olacak senin için."

 

Neşe güldü. "Geliyorum."

 

Kahvaltıdan sonra kuaföre gittiler. Neşe saçlarına su dalgası modeli yaptırmak istedi. Saçları yapılırken aynadan kendine gülümseyip, "Ne güzel uzamış saçlarım." dedi içi kıpır kıpır olurken.

 

"Daha da uzayacak merak etme." dedi Zeynep.

 

Saatler sonra sevdiği kadını izliyordu Cihan. Beyazın ona ne kadar çok yakıştığını bir kez daha ayrımsadı. Pencereden yansıyan güneş yüzüne göğsüne vuruyordu. Kırmızı dudakları gül tomurcuğu gibi kapalı ve sıkıydı. Nefes aldıkça göğsü inip kalkıyor, heyecandan titriyordu. Gözleri birbirlerinkiyle buluştuğunda Neşe'nin yüzü aydınlanıverdi. Kapalı dudakları aralandı. Cihan'ın uzattığı lavanta ve kır çiçeğiyle karışık olan demeti alıp burnuna götürdü. Gözlerini kaldırıp ona baktığında yüzü gülümsedi. Beyaz parlak dişleri meydana çıktı. Şu anda onu dudaklarından öpmemek için çırpınıyordu. Bir an ne kadar şanslı olduğunu düşündü. İyi ve güzel bir adamla onu bıkıp usanmadan seven, hastalığa hayatın bazı zamanlarda onlara sunduğu olumsuzluklara karşı birlikte direnip, birlikte iyileştiği adamla hayatını birleştirmek güzeldi.

 

"O kadar güzelsin ki nazar değmesin diye sürekli dua edeceğim." dedi Cihan. Cebinden alyansları çıkardı. "Uzatır mısın elini?" Neşe ses etmeden elini uzattı. Cihan adının yazılı olduğu alyansı Neşe'nin parmağından nazikçe geçirip elini öptü.

 

"Bende seninkini takayım." deyip diğer alyansı Cihan'ın parmağına taktı Neşe.

 

"Umarım beğenirsin." deyip altın, balık sırtı modeli olan takı setini Neşe'ye takmaya başladı Cihan.

 

"Beğenmeme imkan yok." boynu öpülünce elini Cihan'ın başına uzatıp okşadı. "Biri gelecek şimdi."

 

Dudaklarını istemeden de olsa boynundan çekti. "Hadi çıkalım."

 

Kalabalık bir düğün alanı karşıladı onları. Herkesin yüzünden mutluluk okunuyordu. Saatlerce oynadılar, dans ettiler. Neşe'nin nikah şahidi Batu Cihan'ın ki ise Fidan olmuştu. Nikah memurunun onlara yönelttiği sorulara yemin eder gibi bir hisle, "Evet" dediler. Sonra Cihan onu alnından öptü.

 

Gece evlerine girerlerken birdenbire Neşe'yi kucağına aldı Cihan. Ayağının topuğuyla kapıyı itti. Neşe ellerini onun boynuna doladı. Başını göğsüne indirdi. Yatak odasına girdiklerinde Neşe'yi yavaşça kucağından indirdi Cihan. Saçlarını okşayıp nazikçe avuçladı. Boynunun her bir noktasında dudakları gezindi. Dudakları teninden ayrılırken, "Sevgili karım." diye fısıldadı. Fısıltısı Neşe'nin içinde yankılandı. Sıklaşan soluğu içini ateş gibi kavuruyordu. Ellerini Cihan'ın göğsüne bastırıp kalbinin atışını hissetti. "Seni çok özledim." dedi Cihan. Neşe onun dudaklarını öpmeden önce, "Bende." dedi. Cihan sırtındaki fermuarı açarken parmağının boğumuyla dokundu tenine. Pürüzsüz ve yumaşaktılar. Birlikte banyoya girdiler. Neşe'yi kendi elleriyle yıkamayalı neredeyse bir yıl oluyordu. Gömleğinin kollarını sıvazladı. Tas tas su döktü başından aşağıya. Neşe gözlerini açıp baktığında suyla beraber başından çiçek yapraklarınında aktığını gördü. Bunu yalnızca hasta olduğu zamanda yaptığı bir şey sanıyordu. Dayanamayıp ayağa kalktı ve onu dudaklarından öptü.

 

Yatak odasında ılık çarşafın arasında yan yana uzanırlarken başını Cihan'ın çıplak göğsüne dayamıştı Neşe. Belinde Cihan'ın güçlü ama yumuşak elleri vardı.

 

"Yarın Urfaya götüreceğim seni. İstediğimiz kadar gezdikten sonra Nevşehire gideriz. Orayı da gezeriz."

 

Neşe başını kaldırıp Cihan'a baktı. "Ya işler ne olacak, çok boşlamadın mı?"

 

Elleriyle Neşe'nin yüzünü avuclayıp alnını öptü. "Hiçbir şey senden daha önemli değil anlıyor musun? Benim tek işim senin benim yanımda mutlu olmanı sağlamak."

 

Bölüm sonu...

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%