@verahare
|
Sevgili okuyucularım. Yazarınıza bir yıldızı ve güzel yorumunuzu çok görmeyin🌸🌸
"Canına karşılık kızını alıyorum"
Herifin ağzından çıkan her bir kelime Alev'in midesini korkudan düğüm düğüm yaptı. Boğazından yukarı tırmanan adrenalin onu bayıltacak gibiydi. Put gibi donup kalmıştı. Kendini kollarından tutulmuş sürüklenirken gördü. Bunu daha yeni fark ediyordu. Teslim olmuş kurbanlık bir hayvana benzetti kendini. Ne bir itiraz ne öfke ne de bir haykırış. Sessiz bir kabullenişti onunkisi. Ona ne yapacaklarını bile düşünemiyordu. Kötü bir kabus bu diye geçirdi içinden. Uyandığı zaman bitecek olan bir kabus olması için canını bile vermeye razıydı Alev. Onu arabanın arka koltuğuna rastgele fırlattıkları zaman yerinden sıçrayıp "Annemi istiyorum ben" diye çığlık atarken buldu kendini. Sert bir tokatın yüzüne çarptığını sonra da bir elin pamuğu ağzına kuvvetle bastırdığını gördü. Boğuşmaya başladı. Gözleri kayıp başı dönmeye başladı. Gerisi karanlıktı.
Nafiz yeğenlerine döndü "Hadi siz gidin eve"
"Kıza ne yapacaksın amca?" Diye sordu iki genç.
"Eşref'in karısı yapacağım tabii ki. Yaşı geldi geçiyor ben el atmasam bu işe pavyon karılarından çocukları olur bu gidişle. En azından evlendimi sorumlulukları artar değil mi?"
Gençlerin hiçbiri amcalarına inanmadılar. Nafiz Eşref'ten hoşlanmazdı ki. Eşref ona boyun eğmeyen tek insandı.
"Hadi Allah'a emanet olun" deyip arabasına bindi Nafiz.
Dikiz aynasından uyuyan kızı seyretti. Güzeldi hemde çok güzeldi. Onu arzulamayan adamın deli olması gerekti. Sonra Eşref böylesine hayır diyebilir miydi? Ama durduk yere bu kızla evlenmezdi. Evlenirse eğer düşmanlarının karısına bir zarar vereceğinden korkardı çünkü. Şimdiye dek evlenmemesinin nedeni olurda bir gün sırtından vurulursa ardında gözü yaşlı bir kadın olmasın diye di. Bu kız onu Eşref'ten kurtaracaktı.
"Sen benim kurtuluşum olacaksın çingene kızı" diye kendi kendine konuştu.
Birkaç saat sonra ilaç etkisini kaybedince Alev uyanıp göz yaşları içinde annesine gitmek istediğini söylemiş Nafiz'de onu ilaçla uyutmak zorunda kalmıştı. Yolda telefon kulübesini görünce arabasını yolun kenarına çekip Eşref'i nasıl oyuna getireceklerini anlatmıştı karşı tarafa. Arabasına doğru yürürken ellerini ovuşturup "Oyun nasıl oynanırmış gör bakalım Eşref" dedi keyifle.
Akşama doğru mahalleye vardığında Eşref'i mahalleden çıkarken gördü. Elini çabuk tutup Eşref'in ara sıra kafasını dinlemek için kaldığı evin önüne sürdü arabayı. Sokağa göz gezdirdi ondan başka kimse yoktu. Eve doğru yürüyüp avlu kapısını aceleyle açtı. Fadime'yi bekledi.
"Allah'tan yedek anahtarı çıkarmışım gördün mü bak işimize yaradı işte" dedi Fadime.
"Ver şunu bana. Sen sokağa bak bizden başka kimse yoksa kızı çıkaracağım."
Fadime gidip sokağa baktı. Oyun oynamaya başlayan çocuklara öfkelendi.
"Gidin başka yerde oynayın sabahtan akşama kadar başımızı patlatıyorsunuz piçler"
"Sanane. Eşref abi bize kızmıyor dilediğimiz kadar oynayabileceğimizi söyledi. Çok rahatsız olduysan git kendi evinin önüne"
Çocukların konuşmalarıyla iyice delirdi Fadime. Yerdeki çalı parçasıyla çocukları kovaladı. Nafiz'e gelmesi için işaret verdi.
Nafiz gelip arabasının kapısını açtı. Fadime etrafı kontrol ediyordu. Kimse onları görmeden kızı arabadan çıkarıp eve taşıdılar. Eşref'in yatağına uzandırıp terliklerini çıkarıp attılar bir köşeye.
"Kim bu kız Nafiz?" diye sordu Fadime "Ay parçası gibi. Hele şu kâküle bak."
"Yeter be karı erkek misin nesin sen bakışlarınla yedin bitirdin kızı"
Fadime bozulduğunu belli etmedi "İşim bittiyse ben gideyim artık."
Nafiz kolundan yakaladı Fadime'yi. Kızı gösterip "Onu yarı çıplak hale getir önce" dedi arkasını dönüp giderken.
"Beni beklemeyecek misin Nafiz"
"Yeğenimin karısını mı dikizleyeyim kahpe. Tövbe tövbe" deyip hışımla çıktı odadan Nafiz. Koridorda bekledi Fadime'yi.
Fadime Alev'i yarı çıplak hale getirip çarşafın altına soktu.
"Dediğim gibi yaptın değil mi?" Diye sordu Nafiz odadan çıkan Fadime'ye bakıp.
"Tamam ben dediklerinin hepsini yaptım."
"Güzel"
Fadime "Gerçekten Eşref'in karısı mı olacak bu kız?" "Senin de desteğinle öyle olacak"
"Çingene kızına benziyor. Hacer böyle bir kızı ister mi oğluna? Kıyametleri koparır o cadı"
"Senin ve arkadaşlarının yaydığı dedikodular sayesinde bu iş olacak Fadime."
Fadime birden ürperdi "Sevmeden evlenilmez ki Nafiz. Yazık değil mi bu gençlere?"
"Peki senin ablana yazık değil miydi. Abim Hacer'den boşanıp ablanla evlenmek istediği için Hacer delirip ablanı öldürmedi mi? Herkes Asiye'nin kazayla balkondan düştüğünü söyledi ama öyle değildi bunu sende bende çok iyi biliyoruz Fadime. İşte sana öç almak için bir fırsat."
"Ablam öldüğünde Eşref çocuktu daha. Annesinin işlediği suç yüzünden oğluna düşmanlık besleyemem ben Nafiz." "Senin yerine bu işi yapacak yüzlerce insan var Fadime. Eğer yapmak istemiyorsan mahalleden taşınırsın. Karılar kocalarını ayarttığını söylüyor senden nefret ediyorlar. Eski pavyon karısısın ya"
"Ben senden başkasıyla olmadım ki.Kendi isteğimle pavyon karısı olmadım bunu sen çok iyi biliyorsun. Abimin günahını niye ben ödüyorum Nafiz?"
"Bak kızım ömrümüzü yarıladık. Eğer dediğimi yapmazsan Rize'ye memleketine gönderirim seni. Ama unutma ki seni orda koruyan bir Nafiz olmaz. Öldürmekten beter ederler seni. Hâlâ da güzelsin abin yine satar seni. Ordan oraya sürüklenip durursun."
Fadime iliklerine kadar korktu. Rize'ye gitmek istemiyordu. Oraya giderse onu orospu diye damgalayacaklarını biliyordu. En azından burada Nafiz'in koruması altındaydı. Nafiz fazlasıyla paraya ödeyerek onu satın almıştı. Her gece türlü türlü erkekleri eğlendirmek yerine yalnız bir erkeği eğlendirip onunla olmak daha iyiydi. Nafiz'e bir hayat borçluydu. Kendi hayatını. Sonra Asiye'nin ölümü vardı. Herkes intihar demişti. Ama öyle değildi. Bir hafta arayla Asiye ve Eşref 'in babasının ölümü gerçekleşmişti. İkisi de normal ölüm değildi. Katillerinin Hacer olduğunu adı gibi biliyordu o. Ama ona gücü yetmemişti. Hacer'in arkası sağlamdı bir kere.
Fadime Hacer'den intikam almak istiyordu "Peki kabul ediyorum. Bana ne yapacağımızı anlat Nafiz"
Nafiz 'de anlattı.
~~~~~~~
Gecenin bir yarısında eve sarhoş geldi Eşref. Üstünü çıkardı. Atlet ve şortuyla kaldı. Tökezleyerek yatağına attı kendini. Yerdeki silahını alıp yastığın altına koydu. Yüzünü bir şey gıdıkladı. Güzel bir koku sardı içini. Bilinçsizce kızın saçlarına gömdü yüzünü. Koku işte buradan geliyordu. Tatlı çok tatlıydı. Sanki köpük köpük bulutların üstündeymiş gibiydi.
Sabah feci baş ağrısıyla uyandı Alev. Başı zonkluyor midesi fena bulanıyordu. Beton gibi sert bir şeyin üstünde uzanıyordu. Gözleri hâlâ kapalıydı. Başını inip kalkan bir şeyin üstüne koyduğunu yeni yeni fark ediyordu. Gözlerini açtığında başını kıllı bir göğüse yatmış olduğunu gördü. "Hihh!" Diye bir ses koptu dudaklarından. Hışımla kalktı. Yarı çıplak olduğunu gördü. Beyni aynı anda çeşit çeşit reaksiyon verdi. Utanç. Korku. Şok. Öfke.. Adamı da kendisi gibi yarı çıplak görünce aklına gelen şeyle ağlamaya başladı.Hınçla yataktaki adamı tokatladı. "Bana tecavüz mü ettin adi herif?!" Diye çığırdı.
Eşref yine birinin saldırdığını düşünerek gözlerini bile açmadan yastığın altına koyduğu silahı kapıp birdenbire doğrulttu. O kızı yine gördü. Mahçup bir tavırla silahını indirip kıza öylece baktı. "Ne işin var burada? Niye böyle yarı çıplaksın?" Diye sordu beyni allak bullak olmuştu.
Alev birden öne atılıp Eşref'e tokat attı. "Uçkuruna tüküreyim senin köpek" elini yine kaldırdı.
Üçüncü tokadını havada yakaladı Eşref. Elini soğuk bir tavırla itip "Kendine gel kadın." Diye kızdı. "Sana ne diye dokunayım. Şerefsiz miyim ben?!" Kolunu acıtırcasına sıkıp "Söyle kim getirdi seni buraya!" Diye öyle bir bağırdı ki kükreyişi sokağa taştı.
Alev adamdan zerre korkmadı. Kendini çekiştirip "Bırak kolumu şerefsiz bırak diyorum sana"
Şakakları öfkeden zonklarken "Kim getirdi diyorum sana. Burada işin ne?" Dedi Eşref boğazından hırıltılar çıkarken
Alev hırsından ağlamaya başladı. "Adamın adını bilmiyorum ki. Beni Hakkari'den buraya kaçırdı." Diye cılızca çırpındı.
Eşref işkillendi. Nafiz olabilir miydi. Sert ve sabırsız sesiyle "Kim?" Diye kükredi kızı yeniden sarsarak.
Alev "Bilmiyorum" dedi yeniden. Boğazı yırtılacak gibi oldu haykırmaktan.
Elinden tutup çekiştirmeye başladı kızı. Oyuna gelecek bir adam değildi. Kapıyı açıp kızı itti "Siktir git buradan!"
"Elbiselerimi ver. Görürsün bak polise gideceğim. Duydun mu beni şerefsiz"
Onları avlu duvarının ardında izleyen Fadime ve diğer kadınlar hararetle konuşmaya başladı.
"Zina yapıyorlar bunlar zina" Diye bağrışmaya başladılar.
Eşref'in kara gözleri alev topu gibi oldu. Kalp atışları hızlandı. Sinirden titredi "Ne diyorsunuz ulan beni tanımıyor musunuz da böyle konuşuyorsunuz?" Diye haykırdı
Kadınlar oralı bile olmadılar. Eşref'i boşverip sokağa dönüp "Eşref eve kadının birini kapatmakla yetmiyor bize de sergiliyor. Utanmaz arlanmaz seni" dediler yüksek seslerle.
Komşular evlerinin camlarına çıktılar. Eşref mahçup bir halde baktı onlara.
Kadınlar dedikoduları mahalleye yaymak için hızla ayrıldılar oradan.
Alev kıpkırmızı kesilmişti. Ne diyordu bunlar? Elbiselerini yerde görünce eğilip aldı onları. Aceleyle giyindi. Buradan biran önce kurtulması lazımdı. Dedikoducu kadınların ne dedikleri umurunda bile değildi. Onlar namussuz olduğunu söylediler diye namusuz mu oluyordu? Dedikoduları önemseyen biri değildi. O yüzden koşarak çıktı avludan. Ardına bile bakmıyordu. Sanki koşu yarışındaymış gibiydi. Kalbi patlayacakmış gibiydi. Yine o adamın bir yerlerden çıkıp onu kaçıracağını düşünerek daha da hızlandı. Ayak tabanlarına çakıl taşları batınca acıdan haykırdı. Fakat durmadı. Mahalleden çıktı. Uçuşan saçları ağlamaktan ıslanmış yanaklarına çarpıp duruyordu. Bitmişti kurtulmuştu işte. Sevinçten ağlamayı sürdürdü.
Devam edecek... |
0% |