@verahare
|
Oy vermeden geçmeyin bölümle ilgili düşüncelerinizi paylaşın lütfen.
Bembeyaz bir gelinliğin içinde gördü kendini Alev. Kırda yürüyordu. Yine o adamı görünce şimşek hızıyla yönünü çevirdi. Yine karşısına çıktı. Alev hangi yöne dönse adam orada oluyordu.
Art arta çalan kornayla rüyasından irkilerek uyandı.
"Oh şükür rüyaymış" diye mırıldandı Alev. İçine derin bir ferahlık doğdu. Herif artık rüyasına bile girmeye başlamıştı. "Lanet şey" tiksinerek konuştu. Manzarayı seyretmeye başladı. Dağların ortasındaki şehre büyülenmiş gibi bakıyordu. Yüzünü cama yaklaştırmış art arta sıralanmış dağları izliyor büyüklükleri karşısında ürperiyordu. "Gülnaz, Kısmet uyanıp baksanıza bu güzelliğe" deyip arka koltuklarda uyuyan kuzenlerini hafifçe sarsıyordu ama nafileydi ikisinin de uykuları çok ağırdı. Onları uyandıramayınca yeniden önüne dönüp dağları izledi.
"Çok büyükler sanki göğe değecek gibiler"
Tiyatro ekibinin kurucusu olan Halide yan tarafındaki koltukta oturan kıza tebessüm etti "O gördüğün dağın ismi Cilo dağı. Türkiye'nin ikinci en yüksek dağıdır. Tepesinde hiçbir zaman karlar erimez. Dağın arasında da göl var gidip görmeni tavsiye ederim"
Alev Halide'ye şaşkınca bakıp "Yaa" diye mırıldandı "Bilmiyordum"
Halide elini uzatıp "Halide ben" dedi güler bir yüzle.
Uzatılan eli kavrayıp "Alev" dedi.
"Tanıştığıma memnun oldum"
"Bende"
Halide kalkıp Alev'in yanına oturdu "Kek yaptım yer misin?" diye sordu saklama kabına koyduğu keki Alev'e uzatıp.
"Teşekkür ederim."
Keklerini yerlerken "Güllerin ne hoş" dedi Halide kovalara solmasın diye konulmuş kırmızı gülleri işaret edip. "İzmir'den buraya gül satmak için mi geldin?"
"Can sıkıntısından geldim güller bahane aslında. Siz hep böyle şehir şehir gezer misiniz?"
"Kocam öleli beş yıl oluyor ee çocuklarda evli her birinin yuvası var şükür. Evde tek başımayken canım sıkılıyor çocuklar gel bizde kal diyor ama ben çocuklarımın düzeni bozulsun istemiyorum. Hem insan evinden başka hiçbir yerde rahat edemez biliyor musun Alev? İzmir'de tiyatro salonum var ama ben diğer çocuklarında tiyatroyla tanışmalarını istiyorum. Bu benim en büyük tutkum. Onlar bizim çocuklarımız sonuçta" dedi Halide.
"Ben hiç tiyatroya gitmedim"
Halide şaşırmadan edemedi "İzmir'de yaşıyorsun ve hiç tiyatroya gitmedin mi?"
"Babam öldüğünde on yaşlarındaydım. Annem kardeşime hamileydi o zamanlar. Benden başka çalışacak kimse yoktu. Küçüklükten beri çiçek satıyorum. O yüzden ne okula gidebildim ne de doğru düzgün çocukluğumu yaşayabildim."
Halide çantasından not defterini çıkarıp bir şeyler karaladı "Burada adresim ve telefonum yazıyor İzmir'e döndüğümüzde bana ulaş sana yardım etmek istiyorum Alev. Sana okumayı ve yazmayı öğretirim. Tekstil fabrikasında iş ayarlarım sigortan bile olur"
"Ama ben çiçek satmayı seviyorum. Bana yazmayı öğret yeter"
"Nasıl istersen"
Yeniden yüzünü cama çevirip dağları izledi.
"Çingenelerde gelmiş cüzdanlarınıza dikkat edin"
Alev arkalarından konuşan adama hışımla başını çevirdi. Bunlar nasıl insandı? Her ırkın içinden pislik çıkıyordu. Kimse masum değildi ki.
"Yokla lan cüzdanını bak bakayım çalmış mıyız paranı?" diye ateş püskürdü adama.
"Sana ne oluyor otur yerine"
"Bize hakaret edip karşılık vermememizi isteyemezsin. Sen çok mu temizsin sanki? Ait olduğun ırkın içinde hiç mi kötü insanlar yok? O kıllı götünün üstünde oturup bize hakaret edemezsin edersen de karşılığını alırsın"
Otobüsün içinde 'Haklı kız' diye sesleri yükseldi.
Halide birden ayaklandı "Durdurun otobüsü inecek var" diye sesini yükseltti. Alev'e hakaret eden onun ekibinden bir gençti. Otobüs durdu. "İn Cemil"
Cemil irice açtı gözlerini "Halide abla şaka mı yapıyorsun?"
"Hayır şaka yapmıyorum. Yolumuz seninle burada ayrılıyor. Hiçbir ırka hakaret edemezsin. Seni ekibimde istemiyorum kovuldun kendine başka bir iş ara"
"Halide abla yapma lütfen" diye yalvardı Cemil.
"Sanatçıyız biz ırkçı değil." dedi Halide sert bir sesle. "Ve sen bu içindeki nefret dolu ırkçılığınla hiçbir baltaya sap olamayacaksın Cemil. Sanatçı olmak istiyorsan önce içindeki ırkçılığı öldürmen gerek"
Cemil bir küfür savurarak indi otobüsten.
Alev Halide'ye döndü "Benim yüzünden ekmeğinden oldu" diye mırıldandı. Cemil'e kızgındı ama yine de işinden olmasını istemezdi.
Halide güldü "Kız senin nasıl bir yüreğin var böyle"
Şehrin merkezine kuruldu çadır tiyatrosu. Kuklacılar, falcılar niyet tavşanlarını ve güvercinlerini getirmişlerdi. Sihirbazlar, palyaçolar, kemancılar, şarkıcılar, ve hayâli gelmişti.
Çadırın içinde giyinmek için ayrılan bölümde kırmızı, fırfırlı elbisesini giyindi Alev. Daha sonra Kısmet ve Gülnaz'da giyindiler. Alev güllerini sepete dizdi. Dayısıyla göz göze geldiler.
Apo "Aferin kız otobüsteki itin ağzının payını iyi verdin" dedi
"Ama keşke sen ve kızlarında tepki gösterseydiniz oradaki bir tek Roman ben değildim sonuçta" dedi Alev katı bir dille.
Halide bir sürpriz yapmış en ön sıralardan birini ayırtmıştı Alev'e. Kendisi de Alev'in yanına oturmuş kalabalık bir çocuk grubuyla beraber Romeo ve Juliet oyununu izlemişti. Oyunun sonunda Alev göz yaşlarına boğulmuştu.
"Ama bu oyun" deyip tebessüm etmişti Halide peçeteyi Alev'e uzatırken. "Çocuklar biraz dinlensinler sonra yeni bir oyunu oynayacaklar merak etme bu seferki eğlenceli bir oyun olacak"
Alev "Birazdan gelirim" deyip ayrıldı oradan. Gül sepetini koluna takıp çadırın içine gelen insanların yanına gitti. Birkaç kişiden başka kimse gül almaya yanaşmadı. Dışarıda bir düğün vardı. Dışarı çıkıp kalabalık düğün alanına gitti. Gelin ve damadın olduğu masaya yanaşıp
"Güzel geline bir gül almaz mısın abi?" diye sordu damada bakıp.
"Hepsini indir masama" dedi Damat elini cebine atarken.
"Ama bu para çok abi" dedi Alev damadın eline sıkıştırdığı paraya bakıp.
"Sende o zaman verdiğim para kadar gül getir karıma"
Alev "Peki" deyip çadıra döndü. Kısmet'i görünce "Kısmet bir sepet gül getirsene bana" diye sesini yükseltti.
"Hemen getiriyorum"
Kısmet'in getirdiği gülleri damada verip onları tebrik etti Alev.
"Hayâli, Hacivat ve Karagözü oynatacağını söyledi hadi gel izleyelim" dedi Kısmet Alev'i kolundan çekiştirip.
Kakava bayramından sonra ilk kez bu kadar çok neşeliydi Alev. Hep çadır tiyatrosunda çalışmak istedi. Gösteriden sonra Halide'nin yanına gidip tiyatroyu izledi. Akşama kadar hem gül sattı hem de eğlendi. Birdenbire şehri gezmek istedi. Çadırdan çıkınca dayısını bir adam tarafından öldüresiye dövüldüğünü görünce heyecanla atılıp,
"Durun ne yapıyorsunuz?" diye çıkıştı dayısına vuran adama.
"Çekil kızım git başımdan."
Alev çekilmedi.
"Alev kurtar beni"
Dayısını ilk defa bu kadar çaresiz gördü Alev. Her ne olursa olsun her zaman bir yolunu bulup sıyrılırdı olayın içinden. Ama bu sefer sıyrılamayacağını gördü. Dayısı ne kadar dolandırıcıda olsa pis işlerin peşinde de olsa dayısıydı işte. İnsan çekip atamıyordu ki birden.
"Gel lan buraya" diye kükreyip Alev'i bir köşeye itti Nafiz. Apo'nun gömleğinin yakasından tutup onu yerde sürüklemeye başladı.
"Yardım edin" diye bağırdı Alev ama orkestranın yüksek sesinden dolayı bağırışı duyulmadı bile. Onları gören insanlarda oralı bile olmadılar. Alev dayısını yerde sürükleyen adamın elini tutup engel olmaya çalıştı. Sert tokatla kendini yerde buldu. Ağzında kan tadını aldı iç yanağı kanamıştı.
Nafiz gözünü karartmıştı bir kere. Onu dolandırmanın ne demek olduğunu gösterecekti Apo'ya. Sürüklemeye devam etti. Onları gören yeğenlerine "Ahıra götürün bu iti" diye bağırdı.
Alev gençlerin peşinden koştu.
"Git kadın buradan. Seninle bir işimiz yok" dedi gençlerden biri.
Nafiz Apo'yu tüfeğin dipçiğiyle dövdü.
"Bırakın" deli gibi ağlayıp yakardı Alev. Dayısı için böyle yalvaracağını biri ona söylese gülüp geçerdi. Bir ara geçlerin dalgınlığından faydalanıp ahıra daldı. Gördüğü manzara çığlık attırdı ona. Dayısı yarı çıplak bir halde yerde uzanmış aldığı darbelerden dolayı vücudu mosmor olmuştu.
Nafiz yanına çömelip "Kimse beni dolandıramaz" tüfeği nişanladı başına.
Apo cılız bir sesle "Bana zaman ver borcumu kat kat faiziyle ödeyeceğim sana" dedi.
Nafiz bir tekme atıp "Beni çocuk yerine koydun adi herif. Gururumla oynadın"
Apo artık sona geldiğini anlamıştı. Alev'in görmesini istemiyordu. Utanarak, pişmanlıkla baktı yeğenine "Git kızım buradan. Hemen git kurtar kendini. Bu heriflerin acıması yok" dedi.
Nafiz'in aklına bir fikir gelmişti. "Kızı mısın?" diye sordu kıza.
Alev titreyip devinmeye başladı. Ne yaptığını bilmeden başını salladı. Dayısı birazdan bu adam tarafından tüfekle delik deşik olacaktı. Yere yığıldı birden.
Alev'in hayatını tümden değiştirecek sözler döküldü Nafiz'in dudaklarından "Borcuna karşılık kızını alıyorum senden. Gururla nasıl oynanırmış gör Apo"
Bölüm sonu.
|
0% |