Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Eve geldiğimde tararım saçlarını

@verahare

Kızını eve bırakıp uçarcasına kapıda bekleyen arabaya doğru gitti. Başını camdan uzatıp "Kızım adına özür dilerim Rıza." Kendine duyduğu utanç içini yakıyordu.

 

"Boşver özür dilemeyi sadece kızına dikkat et Halide. Kızın bir çetenin yeni kurbanı olabilir"

 

Dehşetle "Nasıl yani?" Diye sorup kapıyı açıp yanına oturup "Lütfen bana bilmediğim her şeyi anlat"

 

"Kızın parti verilen bir evin önündeki arabanın içinde içkiden dolayı baygın yatıyormuş. Orada sadece okul arkadaşları değil yetişkin erkekler ve kadınlar da varmış ve bu erkekler kızları bir şekilde kandırıp onları sapkın fantezileri olan heriflere pazarlıyorlar. Ayperi gibi ergen kızları kandırmak çok kolay onlar için. Ergenlik pimi çekilmiş bir bombaya benzer Halide."

 

Titremesine engel olamadı "Ne yapacağım ben şimdi?"

 

"Kızının babasıyla oturup konuşun. Kimse ikinci defa bu dünyaya gelmiyor kızınız için doğru olan neyse onu yapın"

 

"Kızımı bu hale sokan zaten babası" diye çığırdı Halide "Ayperi böyle bir çocuk değildi ister inan ister inanma ama benim kızım böyle biri değildi Rıza. Babasıyla yurtdışına tatile çıkmışlardı bir keresinde. O günden sonra kızım eve bambaşka biri olarak döndü." Deyip cevap beklemeden indi arabadan.

 

Eve geçtiğinde Cemil'i aradı. Ayperi'nin başına gelenleri eksiksiz anlattı "Kızımız için bir şey yapmalıyız Cemil. Biz ikimiz ayrıldık ama bir kızımız var. Onun için yan yana gelip konuşmalıyız sen bu gece yola çıkarsın değil mi?"

 

"Şimdiye kadar Ayperi'nin değişken ruh halinin sorumlusu olarak beni suçladın. İşte sana iyi bir fırsat Halide. Muhteşem anneliğini göster bakalım. Sihirli birkaç sözcük söyleyip ona anne keki yap sonra da yan yana uzanıp Ayperi'ye nasihat et."

 

Dişlerini sıkıp "Piç herif!" Dedi Halide.

 

"Ayperi benim kızım onu çok seviyorum ama bir çocuğum daha olacak Halide. Hem sen Ayperi'yi yanında istemiyor muydun al kızın yanında işte daha ne istiyorsun benden?"

 

"Umarım bu gece geberirsin" telefonu kapattı. Elinde olmadan Rıza'yla Cemil'i kıyasladı. Cemil babası olduğu halde kızından vazgeçebiliyordu. Rıza ise hiçbir bağı olmadığı halde Ayperi için endişeleniyor çözüm üretiyordu.

 

Rıza onun için berrak bir gökyüzü gibi ferahlatıcıydı. Cemil ise boğucu insanın içini bulantıyla kaplayan kasvetli bir silüetten ibaretti.

 

Kızının yanına gidip "Sana içkiyi kim içirdi?"

 

"Ben kendim içtim"

 

"Ayperi bak ben artık yoruldum tamam mı? Koca koca adamlarla ne partisiydi bu ha söylesene? Sen daha on beş yaşında bir çocuksun kızım."

 

"O adam Rıza seni seviyor mu?"

 

"Bilmiyorum ve ilgilenmiyorum. Hem konumuz bu değil. Benim için tek önemli olan sensin"

 

Canı sıkılarak "Nazan hamile babam daha doğmamış bebeğine şimdiden tapıyor. Sende Rıza'yla evlenirsin bir çocuğu da siz yaparsın."

 

"Senin yerini kimse benden alamaz tamam mı?" Deyip kızının başını öpüp sarıldı.

 

Ayperi öfkeyle baktı "Rıza hakkında ne düşünüyorsun?"

 

Halide köşeye sıkıştı birden. "O iyi biri" dedi hızlı hızlı.

 

"Neyse neyse ben evime gidiyorum" deyip ayaklandı Ayperi.

 

"Saçmalama otur şuraya bu saatte nereye gidiyorsun? Baban gelene kadar bende kalacaksın baban geldiğinde de velayet davası açacağım seni bir başına bırakıp balayına gidemez"

 

"Burada kalmak istemiyorum seni istemiyorum"

 

"Sen beni kaybettiğin zaman seveceksiniz galiba. Genellikle öyle olur var olan kaybedilince değerlenir. Ama ben senin beni kaybetmeden sevmeni istiyorum kızım."

 

"Babam bir keresinde Mehmet amcamın senin yüzünden öldüğünü söylemişti."

 

Halide buz kesildi. Yanlış duyduğunu düşündü bir an "Anlamadım"

 

"Babam dediki sen Mehmet amcamın aklını çelmeye çalışmışsın yani dişiliğini kullanmışsın işte. Mehmet amcam da senin yüzünden evi terk etmek zorunda kalmış o gece yağmurdan dolayı yollar kayganmış amcam direksiyon hakimiyetini kaybedip uçurumdan yuvarlanmış"

 

"Bunlar babanın uydurdukları sende bu yalana inanan tek kişisin kızım. Bilmediğin çok şey var"

 

"Senin babamı değil amcamı sevdiğin gerçeklerden mi bahsediyorsun? Şimdi de Rıza'yı seviyorsun. Boşuna inkar etmeye kalkma. Sen vicdanınla başbaşa kal biraz"

 

Duydukları titremesine yol açtı. Elinde olmadan vicdan azabı çekmeye başladı. Mehmet, Halide başka bir erkeğe aşık olsun diye mi ölmüştü?

 

Ayaklarını sürüyerek odasına gitti. Kapısını kapatıp yatağın üstüne oturup dizlerinin kendine çekip ellerini bacaklarına doladı. Kendini yıllar önceki gibi güvensiz hissetti birden. Yazın ortasında üşüyüp titredi. Ürpermeler sırtını yaladı.. Şimdi gidip gerçeği anlatmak için yanıp tutuşuyordu Halide. Kızına amcasını babasının öldürdüğünü söylemek istiyordu. Fakat neye yarardı bu?

 

Cemil sırf abisini kıskandığı ona düşman olduğu için onu öldürmüştü. Mehmet'in arabasının frenlerini bozmuştu. O yağmurlu gecede parayla adam tutup kendisinin tehlikede olduğunu söyletmişti Cemil. Mehmet kardeşinin hain planından habersiz olarak yola çıkmış onu kurtarmak için gaza yüklenmişti. Birdenbire yoluna çıkan çoban kızına ve sürüsünü çarpmamak için frene başmıştı. Fren tutmamış tekerler kaygan çamurdan dolayı uçuruma doğru sürüklenmişti. Halide kaza haberini aldığında yüreğinin ortasında bir sızı duymuştu. Mehmet toprağın altındaki ölülerdendi Halide'de toprağın üstündeki ölülerden. Abisinin ölümü Cemil'e yetmemişti. Halide'yi kaçırıp bir gece yanında tutmuştu. Adamlar tutmuş dedikoduları yaymasını sağlamıştı. Halide"yle evlenip onu zorla Abisinin mezarına götürmüş "Senin olanı senden aldım abiciğim" Demişti alayla. Halide'yi sevmemişti hiçbir zaman. Cemil sadece abisinin her şeyin sahibi olmasına dayanamamıştı. Abisinin sahip olduğu her şeyi elinden almıştı. İlk önce canını almıştı. Sonra şirketin başına geçmişti. En sonunda da Halide'yi almıştı. Halide'yi bir kadın olarak bile görmemişti. Ona dokunmamıştı bile. Halide'nin hamileliği laboratuvar ortamında tüp bebek tedavisiyle gerçekleşmişti.

 

İnsani duyguları olmayan biriydi Cemil. Halide Cemil'i kendisinden nefret etmesini anlardı ama insan hiç kızına eski karısı için abisiyle eskiden sevgili olduklarını söyler miydi?

~~~~~~~~~

 

 

 

 

Sabah olduğunda Halide okula gitmek için hazırlanıyordu. Kızını görünce "Kahvaltıyı hazırladım meyve suyunu buzdolabına koydum içersin. Dışarıdan istediğin bir şey var mı?"

 

"Yok"

 

"Kolun hâlâ acıyor mu?"

 

"Ağrımıyor"

 

Kızının yanağından öpüp "Seni çok seviyorum" deyip evden çıktı Halide.

 

Ayperi telefonuna gelen sayısız mesajla heyecanlandı birden. Doğan bir şekilde onun numarasını bulmuştu. Telefonu bu sefer çalmaya başlayınca nefesini düzene koymaya çalışıp "Alo?" Dedi.

 

"Selam güzellik nasılsın? Kolun hâlâ acıyor mu?"

 

"Dün gece beni öylece bırakmışsın ortada"

 

"Bırakmadım sadece acil bir işim çıkınca gitmek zorunda kaldım. Hem seni bulmuşken bırakmam. Seni görmek istiyorum buluşalım mı?"

 

İçi kıpır kıpır oldu birden ayakları yere değmiyordu sanki "Olur buluşalım"

 

"Tamam canım sahildeki kafede görüşürüz" deyip telefonu kapattı.

 

 

 

 

Yaşlı adam "Nasıl güzel mi girdiğin zahmete değer mi bari?" Diye sordu.

 

"Güzel ve küçük eğitilmesi kolay olacak. O yüzden vereceğin paranın iki katını istiyorum patron. Dün az daha yakayı ele veriyordum. Bir daha hapise girmek gibi bir niyetim yok."

~~~~~~~~~

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Okuldan sonra Mehmet'in mezarına gitti Halide. Onu her ziyaret edişinde derin bir huzur buluyordu. Dün kızının söylediklerini aklından çıkaramıyordu bir türlü. "Keşke şimdi yanımda olsaydın Mehmet sana o kadar ihtiyacım var ki. Yokluğundan sonra bir daha hiç ısınamadım bu dünyaya. Ayperi ve kitaplar beni ayakta tutan tek şeylerdi. Sonra biri çıktı karşıma. Derin bir adam... Sana haksızlık ediyorum sen ölüsün ve ben yeniden bir adama olmaması gereken hisler besliyorum. Kendimden utanıyorum. Sana sadık kalamadım." Kendini tutamayıp ağladı. Uzun bir süre sessizce kaldı orada. Kendinden tiksindi. Üstüne düşen gölgeye başını çevirip baktı.

 

Rıza'yı görünce "Sen.. sen benim aklımı karıştırıyorsun. Sen benim kendimi korumak için ördüğüm kalkanları bir bir yok ediyorsun. Dokunma. Mabedime dokunma." Diye acıyla inledi. Hangi ara Rıza'yla bu kadar yakın bu kadar kaynaşmış olduklarını anlamıyordu Halide. Ona karşı sağlam sarsılmaz bir ilgi duyduğu aşikardı. Bu doğal kendiliğinden oluşan şeylerdi. Saf ve katışıksız duygulardı bunlar. İnsana bahşedilen en yüce duygulardan biriydi aşk. Fakat dünya Halide'ye düşmandı. Önce Mehmet sonra da Ayperi. Birinin varlığı ötekinin anısı onun Rıza'ya duygu beslemesine engel oluyordu. Sadakatinin temelinde bir bozukluk olduğu hissine körü körüne inanıyordu Halide. Sanki apak ahlakı kirlenmiştide küf kokusu gibi huzursuz ediciydi. Vicdan azabını destekleyecek birçok şey vardı.

 

Bir kez daha yenilmişti Halide. Onu yüreklendirecek hayaller gittikçe soluklaşıp silik bir görüntüye bürünmüştü.

 

Halide'nin yakarışı Rıza'ya vicdan azabı gibi geldi. "Ben seni üzmek istemedim Halide. Ben sadece seni..."

 

"Sakın söyleme" diye lafı Rıza'nın ağzına tıktı Halide. Mehmet'e karşı suçlu hissediyordu kendini. "Kafamı karıştırma artık yalvarıyorum yapma bunu bana"

 

Eğer dün gece Ayperi o konuşmayı yapmasaydı Rıza'yla yeni bir hayatı yaşamayı isteyecekti Halide.

 

"Ben seni üzmek istemedim."

 

~~~~~~~~~~

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"Mühür"

 

"Ay papağan gibi tekrarlayıp durma adımı canım aa"

 

"Ne yapim adın çok güzel. Tabii sende güzelsin"

 

Mühür kızardı "Sen hep böyle açık sözlü müsün yoksa?"

 

"Yani bilmem böyleyim işte ben"

 

"Nerelisin anne baban yaşıyor mu evin tek çocuğu musun yoksa?"

 

"Yetimhaneden geldim ben o yüzden kimin çocuğuyum bilmiyorum nereli olduğumu da bilmiyorum "

 

"Yetimhaneye hep kimsesizler bırakılmaz ki kimi bakamadığı için çocuğunu yetimhaneye veriyor. Keşke anne babanı tanıyabilseydin. Kimin oğlu olduğunu bilmemek çok zor"

 

"Yaa boş ver ben bu dediklerini aşalı çok oldu. Siz kaç kardeşsiniz nasıl bir ailesiniz onu anlat. Sen anlatmadan bir şey soracağım ama inşallah kızmazsın bana?"

 

Mühür tebessüm etti "Sor bakalım"

 

"Annenin adı Naciye. Ablaların adları da Lütfiye ve Şerife. Senin ismini nasıl Mühür koymuşlar?" Diye gülümsedi Kenan "Kızdın mı?"

 

Mühür sırıttı "Yok kızmadım canım niye kızayım. Annem beni hastanede doğurmuş doğumuna giren ebenin adı Mühür'müş annem ebe kendisiyle ilgilendiği için teşekkür mahiyetinde ebenin adını koymuş bana. Allah'tan ebenin adı Mühür'müş" diye kahkahayı bastı birden. Onun kahkahası Kenan'a da bulaştı.

 

"Sende dinlendirici bir şey var biliyor musun? Yani insanda taze, sağlam güçlü hisler uyandırıyorsun"

 

"Hızlı gitmiyor musun biraz komiser?"

 

"Neşeli ve lezzetlisin"

 

Kenan'ın elinin üstüne vurup "Lezzetli ne demek be? Senin duygu geçişlerinde bir acayiplik var söyleyeyim." Diye konuştu Mühür. Ama aynı zamanda Kenan'ın söyledikleri içini bir hoş etti.

 

"Yani lezzetten kastım diğer kadınlar gibi değilsin. Yani bak bu zamana kadar bir sürü kadınla buluştum ilk günden ya sapık damgası yedim ya da öküz. Ortasını bulamadım bu işin"

 

Kenan'ın mahçup hali Mühür'ün ona acımasına yol açtı. Onun neşeli çocuksu ruhunu görebiliyordu Mühür. Birdenbire kalkıp "Sonra görüşürüz" dedi.

 

"Otursaydın biraz daha" saatlerce yan yanalardı fakat sanki yeni yeni görüşüyormuş gibi geldi ona.

 

"Bizimkiler merak ederler. Hem yine buluşuruz sana ve denize karşı oturmak güzeldi" deyip kendini tutamayıp Kenan'ın kirli sakallı yanağını öptü birden "Anan iyi ki doğurmuş seni. Yoksa böyle yakışıklılıktan mahrum kalırdım" deyip Kenan'ı güldürdü Mühür.

~~~~~~~~

 

 

 

 

 

 

 

 

Binlerce ceset görmüştü Rıza. Ama bir çocuğun öldürülmesine hiçbir zaman alışamamıştı. Aklı yerinden oynuyordu çocuk cesedini görünce. Küçük çocuğun bedeninde yaşından çok bıçak darbesi vardı. Katili annesiydi.

 

"Sen öldürmek için mi doğurdun oğlunu?"

 

Kadın buz gibiydi "Yaramazdı çok yaramazdı hemde canımdan usandırdı beni. Onu uyardım sessiz ol dedim oysa daha çok yaramazlık yapıp taşkınlık çıkardı. Gözüm karardı birden. Sonrasını hatırlamıyorum."

 

"Senin ben vicdanını sikeyim. Çocuk lan o çocuk. Elbette yaramazlık yapacak oynayacak." Annenin psikiyatri ilaçları kullandığı raporlu bir hasta olduğu tespit edilmişti. Kocası onu ve çocuğunu terk etmiş Arap bir mülteci kadınla evlenmişti. Geçim sıkıntısı da üstüne eklenince Kadının ruh sağlığı giderek bozulmuştu. İlaçların dozunu kendi arttırmış daha çok ilaç içince daha iyi olacağını düşünmüştü. Çocuk yapmak içinde ehliyet lazımdı. Önüne gelen her insan çocuk yapmamalıydı.

 

Sorgu odasından çıktıklarında "Amirim iyi misin" diye sordu Kürşat. Su şişesinin kapağını açıp Rıza'ya uzattı.

 

Suyu itip kendi odasına gitti Rıza. Telefonu çalınca baktı.

 

"Dayım"

 

Berna'nın sesi kasvetli dünyasını aydınlatıyordu.

 

"Söyle"

 

"Saç ve tarak" diye neşeyle kıkırdadı Berna. Dün gece dayısının saçlarını taramasını sevmişti anlaşılan.

 

Eskiden Selma'nın saçlarını tarardı Rıza. Terapi gibi geliyordu ona hiç üşenmezdi saçlarını taramaktan. Sanki Berna bunu biliyormuş o da annesi gibi Rıza'dan saçlarını taramasını istiyordu.

"Eve geldiğimde tararım saçlarını" saatlerce Berna'yı dinlemek istiyordu. Cinayetler ve hiç susmayan telsizlerin arasında Berna'yı dinlemekten hiç usanmıyordu. "Sana ne getireyim gelirken?"

 

"Pamuk şeker"

 

Yorgun bir tebessüm belirdi yüzünde. Berna sayesinde ilk defa pamuk şeker yemişti Rıza. Ve tadını sevmişti. Eve her gidişinde Berna'nın sevdiği mavi pamuk şekeri oluyordu elinde. Berna'yla birlikte çizgi film izliyor çilekli süt içiyordu. Çocuk masalları bile okuyordu bazen uykuya daldığında Berna küçük elleriyle onu çekiştirip uyandırıyor Rıza da sisli gözleriyle masalı okumaya devam ediyordu koltukta yan yana otururlarken Berna başını onun koluna yaslayıp esniyor çok geçmeden ikisi de koltukta uykuya dalıyorlardı. Bu küçük çocuk Rıza'nın kasvetli ruhunu aydınlatıyordu.

~~~~~~~~~~~

 

 

 

 

 

 

 

 

Evine gittiğinde kızını göremeyince babasının evine gittiğini düşünüp telefona sarılmıştı Halide. Hizmetçilerden kızının eve hiç uğramadığını öğrenince panikledi. Gidebileceği bütün arkadaşlarını aradı sonuç hep aynıydı kimse kızını görmemişti. Akşam onda kapı çalınca yerinden fırlayıp kapıyı açtı.

 

"Neredeydin sen?"

 

Ayperi umursamaz bir tavırla içeri girdi. "Bağırma dışarıdaydım"

 

"Telefonun neden kapalıydı Ayperi ne işler çeviriyorsun sen?"

 

"Bir iş çevirdiğim yok sadece gezintiye çıktım hepsi bu"

 

Kızını tamamen kaybetmişti Halide. Onu kazanmak için attığı her adım geri tepmişti.

 

Bölüm sonu.

 

 

 

 

Loading...
0%