@verahare
|
Kaygılı bir bekleyiş içindeydi Cemil. hapishanenin duvarları üstüne üstüne geliyordu sanki. Kendini ezilmiş bir böcek gibi hissediyordu. Hapsolmak nasıl bir şeymiş en acı bir şekilde öğrenmişti. Nazan'la Ekrem şimdi sarmaş dolaş sevişiyor belkide çılgınca eğleniyor onun paralarını çatır çatır yiyorlardı. Bu görüntüler gözlerinin önünden gitmiyordu bir türlü. Hınçla yumruklarını sıktı. Çaresizliğin verdiği hınçla gırtlağı sıkıştı birden.
"Kesin artık şu müziği" diye avaz avaz bağırdı.
Aralarında en iri olanı üsteki ranzasından atlayıp "Hayırdır rahatsız mı oldun bey oğlu?"
Cemil herifin yanağını okşamasından tiksindi. Elini sertçe yanağından itip "Çek pis ellerini kimim ben biliyor musun?" Diye konuşup tepeden baktı herkese.
Tiksintiyle bakıp "Hamamböceği" deyip Cemil'in yüzüne sert bir kafa attı iri adam.
Aldığı darbeyle yere kapaklandı Cemil. Burnundan çatırdama sesi ve az sonra da kan boşandı.
"Burası geldiğin hiçbir yere benzemez Hamamböceği" deyip Cemil'i yerden kaldırıp oyuncak bebek gibi kollarından salladı adam. Koğuş arkadaşlarına dönüp "Sizcede bir hoş geldini hak etmedi mi?" Diye sorup koğuşun orta yerine fırlattı Cemil'i. Yüzündeki beklenti dolu bakışları koğuş arkadaşlarına dikti. Ve arkadaşları onun beklentilerini hep birlikte karşıladılar.
Tekmeler Cemil'in bütün vücuduna yayılmıştı. Buraya geldiği günden beri insanları aşağalamış onlara tepeden bakmış parasıyla hava atmıştı. Yediği öldürücü dayaktan sonra aslında koğuş arkadaşlarından bile daha aşağı olduğunu acı bir şekilde öğrendi. Bu dersi ölünceye dek unutmayacaktı. İşin kötüsü Cemil bu dayakların daha ileri gideceğinden korkuyordu.
Koğuşun en yaşlısı olan Bahtiyar yerinden ağır ağır kalkıp "Yeter bu kadar" dedi. Koğuştakiler bir an da durdular "Yerlerinize gidin" deyip Cemil'in tepesinde dikilip ona lağım faresiymiş gibi baktı. "Kavanoz dipli dünya işte. Bir zamanlar insanlara köpek gibi davranan Cemil Bey köpeklerden bile aciz duruma düşmüş" dedi hınçla.
Cemil irkilerek "Sen kimsin ihtiyar beni nereden tanıyorsun?" Diye sordu gergince.
Soğukça "Bahtiyar ben kasabadan Halide'nin komşusuydum hatırladın mı?" Dedi. "O kıza neler yaptın sen? Kaçırdın iftira ettin namusuna dil uzattın. Bunları sırf abine eziyet olsun diye yaptın. Adam olan hangi erkek abisinin sevdiğine göz koyar?"
Cemil'in az önce kırılmış dişleri zangırdadı. Başını korkuyla iki yana salladı. "Ben hiçbir şey yapmadım" dedi yüreği yerinden çıkacakmış gibi olup.
Bahtiyar Cemil'in kanlı çenesini avucunun içinde kıracakmış gibi sıktı. "Burada başkasının namusuna el uzatanlara ne yapıyorlar biliyor musun Cemil?" Diye bağırdı birden.
Şakaklarına demir yumruk vurulmuş gibi oldu Cemil. Boğazı düğümlendi. Halide'nin onurunu zedelemiş ve bundan bir gram bile pişmanlık duymamıştı. Abisinin ölümü bile yetmemişti ona.
"Biz her şeye eyvallah ederiz ederiz de amma namusuzluğa geçit vermeyiz"
"Şeytana uydum" diye ağladı Cemil.
Bahtiyar "Her boku yiyip suçu şeytana atmak da ayrı bir pezevenklik" diye tısladı. "Kısas olacak Halide'ye yaşatıklarını sana da yaşatacağız." ~~~~~~~~
Cemil'in başına gelenleri yalının çalışanlarından öğrenmişti Halide. Onun yıllar boyunca içeride kalacağını bilmek onu huzurlu hissetirmişti. Belki Mehmet'e bundan sonra huzur içindeydi kim bilir. Halide onu görmek istiyordu. Odasından çıktığında kızıyla göz göze geldiler.
"Baban.."
"Birini öldürmüş ve şu an hapiste" dedi Ayperi ilgisizce.
Halide şaşırdı. Kızının bu kadar sakin olması normal değildi. "Ayperi sen babanı dünyadaki her şeyden çok severdin"
"Artık hiç sevmiyorum" diye kestirip attı Ayperi. Annesi hapisteyken günlüğünü tesadüfen görmüş ve sonuna kadar okumuştu. Her şeyden haberi vardı artık. Annesi o üzülmesin diye gerçeği ona anlatmamıştı. Bu yüzden Ayperi'de günlüğü okuduğunu hiçbir zaman söylemeyecekti annesine. Eğer öğrendiklerini söylerse onu üzeceğini biliyordu. Artık büyüme vakti gelmişti. Zordu acı vericiydi ama bununla başa çıkması gerekiyordu.
"Babam Nazan'la evlendiğinde onu kölesi olmuştu anne. Beni de eskisi gibi sevmiyordu artık. Değmeyecek şeylerden bahsedip moralimizi bozmayalım artık" deyip sımsıkı sarıldı annesine. Dünyada annesi kadar huzur veren biri daha yoktu. "Beni sevmekten hiçbir zaman vazgeçmediğin için teşekkür ederim anne"
Kızından ayrılıp çatılmış kaşlarını ona dikti Halide. Yüzünü avuçlarının içine alıp "O nasıl söz öyle. Sen benim yüreğimsin Ayperi. Sen olmasan bende olmam anlıyor musun?" Deyip kızının alnını öptü. "Sen benimsin ve eşsizsin"
Birkaç saat sonra mezarlıktaydı. Mehmet'in en sevdiği çiçekleri mezarına dikti Halide. Mehmet'in yaşamasını çok isterdi. "Geç oldu ama sonunda adalet yerini buldu Mehmet." Gözleri nemlendi. O iyi bir insandı. Artık buraya son gelişiydi. Tekrar tekrar gelip anılara dalmak iyi bir şey değildi çünkü. Halide itiraf edemiyordu ama utanıyordu. Bu hayatta sevdiği tek adamın kocası olduğunu itiraf edemiyordu. "Özür dilerim" mezar taşına yazılı adını okşadı. Ve bir daha dönmemek üzere arkasına bile bakmadan hızlı hızlı yürüdü. Halide ağladığının farkında değildi. Mezarlığın kapısından çıktığında kocasını kollarını göğsünde kavuşturmuş belini arabasına yaslamış olarak gördü.
Kıskanıyordu. Acaba hangimizi sevdi. Belki o adam yaşaydı Halide Rıza'ya bakmazdı bile. Bu can alıcı düşünceler kalbini kemiriyordu.
Kocasının buz gibi tavrından çekinip "Kızdın mı?" Diye sordu Halide kısık bir sesle. Bir eliyle kocasının yüzünü okşadı. "O gün itiraf edemedim sana ama şunu bilmeni istiyorum Rıza. Mehmet'i iyi bir insan olarak seviyorum. Onu tanısan sende severdin emin ol. Ve seni bir erkek olarak seviyorum arzuluyorum. Ömrümün sonuna kadar da seni arzulayacağımı bil. İyi ki çıktın karşıma. Keşke çok daha önceden çıksaydın karşıma." Ve uzanıp yanağını öptü birden "Cemil pisliğinin başına gelenleri anlatmak içimi dökmek istedim sadece. Bir da buraya gelmeyeceğim çünkü Mehmet'in ruhunun artık huzura kavuştuğuna inanıyorum. Rıza sen benim kocamsın eğer aklından kalbinden bir şüphe geçiyorsa.. Seni seviyorum tamam mı?"
Karısının saçını avuçlayıp onu kendine çekti Rıza. Kıtlıktan çıkmışçasına dudaklarını sert bir şekilde öptü. Dilini sıcacık ağzına itti. Bütün bedeni kaskatıydı. Gevşemek Halide'nin hazlı vadisine dalmak istiyordu. Delice tişörtünün altına elini sokup çıplak teni okşadı. Kulaklarına karısının inlemesi dolunca istekli gözlerini ona dikti birden. Karısı ağlar gibi soludu birden. Dudakları kendi dudaklarının altında istekle hareket ediyordu. Öpüşmelerinde şehvet ve kıskançlığın şöleni yaşanıyordu.
Eve hangi ara gittiklerini bilmediler. Salona geçtiklerinde bir sürü gelinlikle karşılaştı Halide.
"Mağaza mağaza dolaşıp yorulmanı istemedim. Sana sürpriz yapacaktım.. seni almaya geldiğimde Ayperi mezarlıkta olduğunu söyledi."
Sabırsız elleriyle kocasının gömleğinin düğmelerini çözerken "Sürpriz oldu zaten." Dedi Halide çıplak göğsünü okşayıp.
Karısının saf kokusunu duyunca çıldıracakmış gibi oldu Rıza. Sonsuza dek onundu. Üstünü hızlı bir şekilde çıkarıp alev alev yanan tenini tenine bastırdı birden. Burnunu çıplak omzuna sürtüp yumuşacık tenini öptü Rıza "Sen benimsin"
Yataktayken kocasının beline sımsıkı sarılıp "Seninim sadece senin" diye inledi. Nefesinin fısıltısı onu tahrik etmişti. En tatlı kıvrımlarını kocasına sunmaktan çekinmedi. Kocası onu dürtüyor diliyle tatlı işkenceler çektiriyordu ona. En mahrem yerde dudakları hoyratça geziniyordu. Yumuşak bir iç geçirip gözlerini yumdu Halide. Teninin ısısını avuçlarında hissetmek büyük bir nimetti onun için. "Seni seviyorum Rıza" dedi hızlı hızlı. Kocasını hissetmeyi seviyordu.
Karısına hiçbir zaman doymayacaktı. Bugün itiraf ettiklerinden sonra rahata ermişti. O kadar değerliydiki Rıza onu birgün kaybetmekten korkuyordu. İncitmek istemiyordu. Fakat arzuları karıştığı zaman kendine hakim olamıyordu. Halide onun dengesini sarsıyordu. Varlığı ona verilmiş en büyük armağandı. Birdenbire başını göğsünün arasına koyup hızlı hızlı soluklandı. Karısının parmakları saçlarının arasında gezinince dudakları kıvrıldı birden. "Şimdi uyuyalım ve daha sonra gelinliğini dene üstünde görmek istiyorum bir an önce"
"Ama düğünden önce beni gelinlikle görmen uğursuzluk getirir" diye karşı çıktı Halide.
"Biz evliyiz o yüzden uğursuz hiçbir şey yaşanmayacak"
|
0% |