@verahare
|
Oy vermeden geçmeyin lütfen🌸🌸
Bir ay sonra...
Şirketteki yorucu toplantıdan sonra odasına geçip kendini koltuğa attı Aylin. Topuklu ayakkabılarını çıkarıp önündeki sehpaya uzattı. Gözlerini yumdu. Sinan'ı düşündü. Onunla yaşadıkları anları yeniden duyar gibi olunca ürperdi birden. Sancılı ve huzursuz edici bir haz dalgası yüreğini titretti. Göğüslerinin kabardığını hissetti. Sinan'ı düşünmek istemiyor elinde olmadan onu düşünürken buluyordu kendini. Zihnine bedenine engel olamıyordu bir türlü. Tırnak uçlarına kadar istiyordu Sinan'ı. Bedenini saran güçlü kollarını, yüreğini hoplatan öpüşlerini, içini titreten, onu talan eden dudaklarını yeniden istiyordu. Gece onu düşünerek uyuyordu. O günden sonra gurur yapıp Sinan'ı aramamıştı. Sinan'ı peşinde koşan diğer erkeklere benzetmişti. Ama Sinan hiçbirine benzemiyordu. Dayanamıyordu artık. Vücuduna engel olamıyordu işte. Bir tek Sinan'ı istiyordu başka erkekleri değil. Bedeni ateş gibi tutuşuyordu. Sinir uçları kıvılcımlar saçıyor gibiydi.
Birden doğrulup yeniden aradı onu. Cevap vermeyince telefonu sinirle kapattı. Yerinden heyecanla kalktı ayakkabılarını geçirdi ayaklarına "Sen bana gelmezsen ben sana gelirim Sinan efendi." Kendi kendine konuştu. Arabasına atlayıp Sinan'ın oturduğu mahalleye gitti. Ne diyecekti bilmiyordu. Kapıyı çalıp çalmama konusunda kararsız kaldı.
Lamia hanım kapıyı açtığında Aylin'i görünce sevinçle "Hoş geldin kızım" deyip boynuna sarıldı. Koluna girip "Buz gibi olmuşsun." Deyip içeri çekti onu.
Lamia Hanımın gösterdiği anne şefkati karşısında şaşalamıştı Aylin.
İçeri geçtiklerinde gürül gürül yanan sobanın yanına oturdu Aylin. Ali gelip sıkıca sarıldı ona. Ali'nin kıvırcık sarı saçlarını merhametle okşadı Aylin. Pembe yanaklarına öpücüklerini kondurdu. Lamia hanım mutfağa gidince "Dayın nerede?" Diye sordu.
"Dayım birazdan gelecekmiş "
Lamia hanım kucağında sofra bezi ve ekmek sepetiyle odaya girdi. "Yaprak sardım beraber yeriz kızım "
"Teşekkür ederim ama ben tokum"
Lamia hanım tebessümle "kız kuş kadar yiyorsun sen. Ye de biraz kilo al. Kadının etli dolgun olması güzeldir."
Aylin güldü. Sinan hariç herkes eve gelmişti. Sinan'ın üç erkek kardeşi daha vardı. Sohbet ederlerken ailenin ikinci çocuğunun Sinan olduğunu öğrendi Aylin. Bu yabancı insanların yanında hiç sıkılmıyordu. Kendi anne babasından görmediği sevgiyi şefkati Lamia hanım ve Osman beyden görmüştü. Sohbetlerine şakalaşmalarına onu da ortak etmişlerdi. İlk defa bir ailenin sıcaklığını hissetmişti. Aile olmak ne güzeldi.
Saatler geçti Sinan gelmedi. Eve gitmeye karar verdi Aylin. Lamia hanım ve kızları onu avlu kapısına kadar geçirdiler. Arabasına atlayıp evin yolun tuttu. Caddeden geçerken arabanın lastiği patladı "Hay aksi" inip patlayan lastiğe baktı. Kahvenin yanındaydı.
Elinde isteka sopasıyla duruyordu Sinan. Camın ardından Aylin'i görünce şaşırdı.
"Taş gibi hatun."
Sinan sesin geldiği yöne baktı. Herif cama yaklaşmış Aylin'i arsız arsız süzüyordu.
"Bunu alacan sabaha kadar..."
Kurşun gibi fırlayıp adamın üstüne atladı Sinan. Ağzına demir gibi yumruklarını inindirdi. Vurdukça öfkesi harlandı. Aylin'e çirkin sözlerin sarf edilmesi kanına dokunmuştu. "Kime dedin lan kime" diye kükredi boğazını sıkarken. Kimsenin gücü yetmedi Sinan'a. Ayıramadılar bir türlü. Çelimsiz bedeni havaya kaldırıp camdan hınçla fırlattı Sinan.
Parçalanan cam sesi ve havada uçan adamı görünce korkuyla çığlık attı Aylin. Sinan'ı görünce şaşırdı birden. Ondan korktuda. Gözleri öldürme isteğiyle parlıyordu resmen. Yerde ölü gibi yatan adamı tekmelemesine anlam veremedi. Herifin yüzüne hınçla tükürüp karnına sert tekme atışını hayretle izledi.
"Ne işin var burada senin?"
Aylin kekeledi konuşamadı bir türlü.
Aylin'i kolundan tutup taksisine bindirdi Sinan. Mini eteğine, dolgun göğüslerini zorlayan mor gömleğine baktıkça kıskançlıktan deliye dönüyordu. Çevik bir hareketle kontağı çevirdi. Aylin'le birlikte olduğu evin önüne geldiler. Arabayı durdurup korkmuş kehribar gözlerine baktı. Hasretle bakan gözleri onu ele veriyordu. Kolundan çekip açlıkla dudaklarına saldırdı. Dili dilini buldu. Alt dudağını emip çekiştirdi. İnlediler. Nefes nefese kalırlarken
"O gün için özür dilerim Sinan" dedi Aylin. "Hakkında kesin yargıya varmamalıydım" göğsünü okşadı. Eli kalbinin üstünde durdu. Kimin için atıyordu acaba? Sebebini çözemediği bir huzursuzluk yakasına yapışmıştı. Şimdilik bunları zihninden uzaklaştırdı. Alev alev yanan avucunu kasığına götürüp okşamaya başladı. İkisini de özlemişti. Varoluşunun merkezinde tatlı bir sızı duydu. Haftalardır özlediği beklediği ana kavuşmuştu nihayetinde. Kendini dizginlemek için zayıf dizlerini birbirine bastırdı.
Birlikte eve geçtiler. Elbiselerini yırtarcasına çıkardılar. Arkadan sarılıp kulağının memesini emdi Sinan. Kalçasını samimi bir şekilde avuçladı. Boynunu öpüp okşadı. Teninin pürüzsüzlügünü tartmak ister gibi yeniden okşamaya başladı şehvetli vadisini.
O andan sonra Aylin Sinan'ın kollarına yığılacak gibi oldu. "Sinan lütfen" diye yalvardı. Karnına heyacan okları saplanıyordu.
Bu kadın onun kanını coşturuyordu . Kışkırtıcı bir edayla "Ne istiyorsun?" Diye sordu . İkisinin de ne istedikleri ortadaydı. Bu düşünce dudaklarını sinsice kıvırdı.
İçindeki volkan patlamak üzereydi. Hayata sarılırcasına tutundu adama. Yüzü al al olmuştu.
Emreder gibi "Bana ne istediğini söyle Aylin" dedi Sinan.
"İstediğim sensin." diye inledi Aylin. Elini Sinan'ın elinin üstüne götürüp bastırdı. "Bu nasıl bir uyanış zevkten öldüreceksin beni"
Yatağa yatırıp üzerine eğilip yeryüzünün en güzel kadınını seyretti. Ona her baktığında kuvveti bir derece düşüyordu. Ensesinde Aylin'in ellerinin olması onu gururlandırdı. Dudaklarından kopan iniltilerini sevdi. Tüm bunlar onun içindi. Bu yaşamaktı. Boynunu öpüp sevdi. Tatlı kokusunu içine çekti uzunca. Burnunu çıplak tenine sürttü hafifçe. Basınç Aylin'in yay gibi gerilmesini sağladı.
Mutluluktan gözleri dolu dolu oldu Aylin'in. Çaresizce kıvrılıyordu. Bir an sonra geri çekildi Sinan. Aylin'in saçları dağınık yüzü pembeleşmişti. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirmesine dayanamadı Sinan.
"Tenin kar gibi biliyor musun? Tapılası ve sevilesi" deyip göğüslerinin ortasına uzun tutkulu bir öpücük kondurdu.
Aylin artık dayanamadı saç diplerine kadar yanıyordu. Bu iltifatı daha sonra dinlemek istiyordu. "Seni özledim tamam mı. Acı çektirme artık. Tam bir ay oldu seni görmeyeli"
"Eksik söylüyorsun. Tam bir ay yedi saat yirmi sekiz dakika oldu birbirimizi görmeyeli."
Aylin şaşırdı birden. Dakikasına kadar saymıştı demek. Ellerini uzatıp belinden tutup kendine çekerken "Acı çekmek istemiyorum" diye sızlandı.
Duyduğu sözler gururlandırdı Sinan'ı. O da özlemişti. Bir tek Aylin'i istiyordu. Onun yuvasında dinlenmek arzu katmanları arasında kaybolmak istiyordu. Öptü tenini hasretle. Saçlarını sevdi. Bir buklesi Sinan'ın kızarmış yanağına yapışmış her soluğunda hafifçe uçuşuyordu. Birden sertçe bir kahkaha atmak geldi içinden. Tazelenmiş bir duygu seline kapıldılar. Haz bedenlerine hızla yayılan bir ateş gibi sardı ikisini. Aylin'in duygularının sınırlarını zorluyor ulaşılmaz yerlerine zorlayarak ulaşıyor, onun düğümlerini çözüyordu Sinan. Yüzünü onunkine yaklaştırıp dudaklarına dokundu. Gözlerine bakınca yeniden tutuştu. Tükeneceği yerde kuvveti artıyordu. Tutku dalga dalga sarıyordu onları.
Aylin başını biraz kaldırıp dudaklarını araladı. Sinan'ın ağzının içine inledi. Zayıf elleriyle güçlü kollarına tutundu. Sinan'ın adını defalarca haykırırken buldu kendini. Bacakları kasıldı birden. Bembeyaz köpüklü dalgaları görür gibi oldu. Sersemleşmiş uyuşmuş bir haldeydi artık. Huzurlu ve tasasızdı şimdilik.
Sinan soluğunun gürültüsünden başka bir şey duyamıyordu. Nefesi yavaşlayınca Aylin'in göğsüne uzanmış gördü kendini. Dudakları terli göğsünde gezinince içi mutlulukla kabardı. "Yumuşacık saçların beni gıdıklıyor" göğsüne yaslanan başı okşadı. Oda ikisinin kokularıyla dolup taşmıştı. Onları saran bu alevlerin sönmesini hiç istemiyordu. Şefkatle parmaklarını saçlarının arasından tarar gibi geçirdi. Aylin bu hareketi sevdi. Vücutlarının birbirlerinkine dolanmasını seviyordu. Gözlerini kapadı huzurluydu. Fırtına dinmişti rahatça uyuyabilirdi artık. Sinan'ın kokusu, onu kollarının arasına alırkenki hissettirdikleri hem arzulu hemde şefkatliydi. Huzur bedenini sarmıştı. Bugün yaşadıklarını belleğine kazımalıydı.
Bölüm sonu. |
0% |