Yeni Üyelik
17.
Bölüm
@verahare

Buke'nin sözlerinden sonra Turna daha çok utanmaya başlamıştı. Hemen ayağa kalkıp Leyla'yı kucaklayıp,heyecanlı titrek bir sesle müsaade isteyip salondan çıkmaya başlayınca,

 

Buke'nin "Çayını içseydin bari kızım."

 

Sözlerini duymuş ses etmeden acele bir şekilde çıkmıştı evden. Sokakta Leyla'yla el ele yürüyordu.

 

"Sen dayımın gelini mi olacaksın?" dedi Leyla.

 

Turna'nın içi Leyla'dan duyduğu sözle bir hoş olmuş, yüzünde tebessüm oluşmasına engel olamamıştı.

 

"Evet." deyip dükkanının önünde durduğunda kahveye kısa bir bakıp, önüne dönüp anahtarını çıkarıp kapıyı açıp Leyla'yla içeri girdi.

 

"Ne kadar da çok kitap var burada!" diyerek etrafına şaşkınca baktı Leyla.

 

"Sana okuma mı ister misin?"

 

"Tamam." dedi Leyla.

 

Turna çocuk hikayelerinden bir tanesini seçip, Leyla'yı karşındaki sandalyeye oturtup hikayeyi okumaya başladı.

 

Turna'nın sesi Leyla'ya ninni gibi gelmişti. Leyla esnemeye başlamış kollarını masanın üzerinde birleştirip başını masaya dayayıp Turna'yı öyle dinlemeye başlamıştı. Leyla hem uyumak istiyor hemde istemiyordu. Turna'nın huzur veren sesinden mahrum kalmak istemiyordu. Sonunda uyku galip gelmişti.

 

Turna gözlerini kitaptan çekip baktığında Leyla'yı uyuyorken bulmuştu. Ayağa kalkıp Leyla'nın yanına geçtiğinde, kapının açılmasıyla dönüp baktığında Baran'ı gördü. Hemen gidip Baran'a sarılıp kısık sesle,

 

"Neredeydin?"

 

"Kahvedeydim." dedi Baran. Turna'dan ayrıldığında Leyla'yı yavaşça kucağına alınca, Leyla ellerini Baran'ın boynuna dolayıp,

 

"Baba." demişti.

 

Turna heyecanlı kısık bir sesle, "Duydun değil mi? Sana baba dedi."

 

Baran sessiz kalıp Leyla'nın başını okşayıp, dükkandan çıkmıştı.

 

Baran gidince Turna yeni gelen kitaplardan bir tanesini seçip sandalyesine kurulup okumaya başlamıştı. Cemo, Turna'nın dükkanına gelip açık olan kapıyı çaldığında, Turna gözlerini kitabından çektiğinde Cemo'yu görünce ayağa kalkıp,

 

"Gel Cemo abi."

 

Cemo kapıda durup, "Sen gel Turna kuşu." dedi.

 

Turna gülümseyip, Cemo'nun yanına geldiğinde, Cemo kapının yanındaki köpeği Turna'ya göstermişti. Turna, Cemo'nun adını karabaş koyduğu köpeğe baktı. Karabaşın kafasının üstündeki eskimiş, bir yanı sökülmüş olan kırmızı bereyi gördüğünde,

 

"Çocuklar çöpten bulmuşlar. Bana verdiler karabaş üşümesin diye. Nasıl yakışmış mı Turna kuşu?"

 

Turna'nın gözlerinden yaşlar sessizce akmaya başlamıştı .

 

Hayatın delilerden ve çocuklardan öğreneceği çok şey vardı...

 

"Çok güzel olmuş Cemo abi."

 

"Dokunsana Karabaşa."

 

Turna tedirgin olmuş, ensesinden terler sırtına süzülmeye başlamış, geri çekilmişti. Cemo kirli elleriyle, Turna'nın yumuşak, küçük ellerini tutup Karabaşa yaklaştırıp,

 

"Korkma, onlar sadece sevgi istiyorlar." deyip Turna'nın elini Karabaşın siyah tüylerinden gezdirmeye başladı. Turna'nın yüreği yerinden fırlayacakmış gibiydi. Sanki Karabaş ona hırlayıp birden saldıracak gibi gelmişti. Ama öyle olmamıştı. Turna, yavaş yavaş Karabaşa alışmıştı. Hatta Cemo'ya dönüp,

 

"Hadi içeri girelim Cemo abi. Kitap okuyup çay içeriz seninle."

 

Cemo, Turna'yla beraber sandalye oturmuş, Turna ,Kenan'ı arayıp Hasan'ın çay getirmesini isteyip, Cemo'yla beraber raflardan en güzel kitapları seçmeye başlamışlardı. Hasan çayı getirince beraber çaylarını içip kitapları okumaya başlamışlardı. Cemo'yla ,Turna öyle çok dalmışlardı ki kitap okumaya. Havanın kararmaya başladığını bile anlamamışlardı.

 

Baran ,Sirac'a Turna'yı dükkandan almasını söyleyince, Sirac güvercinlerini kulübeye koyup kapıyı örtüp harabe binadan çıkmaya başlamıştı, Turna'nın dükkanına geldiğinde,

 

"İyi akşamlar."

 

Turna gülümseyerek, "Gelsene Sirac."

 

"Yok yenge abim seni almam için gönderdi." Sirac ,Cemo'ya dönüp, "Vay yakışır sana."

 

"Sende okusana."

 

Sirac histerik bir şekilde gülüp, "Sen oku. Ben sonra senden dinlerim Cemo."

 

Turna, Cemo'yla beraber dükkandan çıkınca ,Sirac kepenkleri kapatıp yürümeye başlamışlardı. Cemo yaşadığı kulübeye gitmeye başlayınca,

 

"Nereye gidiyorsun?" dedi Sirac.

 

"Eve ,Turna kuşunun verdiği kitabı okuyacağım."

 

"Önce bize gidelim. Hem abim seni de bekliyor evde."

 

"Yağmur adam çağırıyorsa gelirim."

 

Turna, Sirac'a gülünce,

 

"Vay dünyasına yandığım dünya vay. İki dakkada sattın beni Cemo."

 

Cemo, Turna'nın verdiği kitabı okuyarak, Baran'ın evine doğru yürüyordu. Turna, Sirac'la Cemo'nun ortasında yürüyor, Sirac'ın son sözlerine gülüyordu. Karabaş Sirac'ın arkasında, bazen de önünde yürüyordu.

 

Zülüf akşam karanlığında elinde fotoğraf makinesiyle belki güzel bir poz yakalarım umuduyla dama çıkmıştı.Küçük evlerin bacalarından çıkan yoğun duman sisleri arasında, soğuk havayı soluyarak duvara yaklaşıp baktığında, turuncu sokak lambası altında, Sirac'ı, Turna'yı ve Cemo'yu görünce

 

"İşte bu." deyip , hemen birkaç poz yakalayıp çekmişti.

 

Sirac'a baktı. Yasemin'in Sirac için söylediği sözleri hatırlayınca, vücudunda daha önce hiç yaşamadığı şeyler ortaya çıktı. Karnında sanki atlar koşuyormuş gibiydi. Yanaklarının sıcak bastığını hissetti. Sonra sanki birinin kendisini Sirac'a bakarken yakalamış gibi hissine kapılıp heyecanlanmaya başlamış, koşarak damdan çıkarken nefes nefese,

 

"Neydi şimdi bu?"

 

Eve vardıklarında, Sirac tahta kapıyı çalınca İpek mutfaktan çıkıp kapıyı açtığında, Turna'yla, Sirac içeri geçerken, Cemo sıkıntıyla nefes verirken İpek, Cemo'nun Karabaşı getirdiğini anlamış,

 

"Sıkıntı yok Cemo, gel."

 

"Buke ana namaz kılıyor ama."

 

Buke, Cemo'nun sözlerini mutfaktayken duyunca kapıya gelip,

 

"Hava buz gibi. Sen halen kapıda bekliyorsun, yetmedi Karabaşı da bekletiyorsun. Hem Karabaşa battaniye aldım. İçeride, kapının önünde oturur." deyip mutfağa geçtiğinde, Cemo Karabaşı içeri alınca İpek hemen kendi odasına gidip , battaniyeyi alıp kapının önüne serince, Cemo karabaşı battaniye katıp İpek'e dönüp,

 

"Sağ ol kıvırcık kız."

 

"Yaw bari sen yapma."

 

Sirac kapıya gelip İpek'in kıvırcık saçlarını karıştırıp, "Doğru söylüyor kıvırcık kız."

 

"Ben kıvırcıksam sende delibaşsın."

 

"He zaten öyleyim abla."

 

İpek mutfağa geçip Karabaş için yemek hazırlayıp, kaba koyup Karabaşın önüne katınca, kapı çalmıştı. İpek kapıyı açtığında Çiğdem,Kadir ve Kenan gelmişlerdi. Kenan'la ,Kadir içeri geçerken,

 

"Turna'da geldi mi?" dedi Çiğdem.

 

" Şimdi geldiler onlarda."

 

Turna ,Çiğdem'i görünce şaşırmıştı. Ses etmeden Buke'yle ,İpek'in hazırladığı yemekleri salona götürüp sofraya hep beraber kurduklarında, herkes sofraya geçmişti. Baran, Turna'yı sol yanına alıp, Leyla'yı sağ tarafına katıp yemeğe başladıklarında, Leyla hem Sirac'a hemde, Cemo'ya baktı. Baran, Leyla'nın kulağına eğilip Sirac'ı işaret edip,

 

"Sirac ikinci dayın."

 

Leyla bağırarak ,"Bir tane daha mı dayım var?" deyip sofradan hemen kalkıp Sirac'ın sırtına çıkıp boynuna atlamıştı.

 

Sofradaki herkes gülmeye başlayınca,

 

"Bir tane daha dayım oldu." diyerek Sirac'ın boynuna daha sıkı sarılmıştı Leyla.

 

Sirac, Leyla'yı kucağına aldı, "Ama delibaş bir dayın oldu."

 

Leyla daha da gülmeye başlamıştı. Sirac'ın diken gibi olan sakallarını, canını azda olsa acıtmasını umursamayarak Sirac'ı öpmüştü. Sirac ,Leyla'yı bağdaş kurduğu dizlerine oturtup ona kendi yedirmeye başlamıştı. Yemekten sonra, Kadir hafif öksürerek herkesin kendisine bakmasını sağladı.

 

"Size bir haberim var. Çiğdem'le iki hafta sonra evleniyoruz."

 

Herkes Çiğdem'le, Kadir'i tebrik etti.

 

Buke, Kenan'a dönüp,

 

"Ben Asiye'nin anasının çuluna ne zaman oturacam oğlum?"

 

Kenan sevinçle kalkıp, Buke'nin ellerinden öpüp,

 

"Çekiniyorum be ana. Ya Asiye'nin anası istemezse beni."

 

Buke kaşlarını çatıp,

 

"Lan Aysel senden iyisini mi bulacak kızına? İstemezmiş , kimi istemiyor? Ben gider konuşurum, vermezse kendi bilir."

 

BÖLÜM SONU.

 

 

Loading...
0%