Yeni Üyelik
32.
Bölüm
@verahare

Çalınan kapıyla uykusundan uyandı Turna. Saate baktı. Saat yedi buçuktu.

 

"Hayrola bu saatte" esneyerek odasından çıktı. "Geldim." diyerek kapıyı açtı.

 

"Günaydın!" diye sevinçle bağırdı Leyla içeri koşarken.

 

"Günaydın." dedi Turna şaşkın gülümseyen bir yüzle. Kapıyı kapatmaya başlayınca;

 

"Günaydın, günümü aydınlatan kadın." yaslandığı duvardan ayrılıp Turna'ya gülümsedi Baran.

 

Turna'nın içi, her zaman olduğu gibi Baran'ı görür görmez huzurla dolmaya başlamıştı.

 

"Günaydın." diyerek sıkıca Baran'a sarıldı Turna. Onun kokusunu içine çekti. "Ellerin üşümüş." diyerek Baran'ın ellerini küçük avucuna koyup hohladı.

 

"Çok küçükler." dedi Baran Turna'nın ellerini öperken.

 

Beraber içeriye geçecekleri sırada, Cemo'yu gördüler.

 

"Gel." dedi Baran, "Kahvaltı edelim."

 

"Mustafa amca poaça verdi." dedi Cemo krem rengi uzun paltosunun iç cebinden dolu kese kağıdını gösterirken.

 

"Menemen yapacağım." dedi Turna, "Kenan abide gelecek, sende gel." diyerek içeri geçti.

 

"Senin sakalların niye bu kadar uzun? Ak sakallı dede gibisin." diyerek Cemo'yu öpücüklere boğdu Leyla. "İpek teyze senin gözlerini çok seviyor, keşke aynısı bende olsa diyordu bir keresinde."

 

~~

 

Uykusundan üşüyerek uyandı Zülüf. Başı hala Sirac'ın omuzundaydı. Yavaşça kalkıp merdivenlere yöneldi. Hapşırdı.

 

"Bu deli nasıl uyuyor orada?" diyerek ikinci defa hapşırdı.

 

Binadan çıktı. Yolda Canan'la karşılaştı.

 

"Günaydın." dedi Canan.

 

"On olmadı daha." dedi Zülüf Canan'ın yüzüne bakma gereği duymadan.

 

"Çok zekisin." dedi Canan imalı sesiyle.

 

"Sende fazlasıyla yüzsüzsün." diye kahkaha attı Zülüf.

 

"Bana bak çilli." dedi Canan işaret parmağını sallarken.

 

"Dayı mısın? Parmak sallamalar falan."

 

Ayşe teyze, ikiliyi uzaktan izliyordu. Hiç bir genç kıza yakıştırmazdı sokak ortasında tartışmayı.

 

"Canan, gel de el at kız şunlara." diye dolu poşetleri işaret etti Ayşe teyze.

 

Canan bozuntuya vermeden, Ayşe teyzenin yanına gitti.

 

"Artık burada mı yaşayacaksınız?" dedi Ayşe teyze gergin havayı dağıtırken.

 

"Dedemle üvey babaannem ölünce, babam halamla amcamın yalnız yaşamasını istemediği için evimizi buraya taşıdı." dedi Canan.

 

"İyi yapmış, aferin Yaşar'a." dedi Ayşe teyze, "Annen ne zaman gelecek?"

 

"Teyzem dizlerinden ameliyat oldu. Annem teyzem iyileşene kadar yanında kalacak."

 

~~

 

"Takmam onu, dayê (anne)." deyip papyonu çıkarttı Fırat.

 

"Berxê mın (kuzum)" dedi Zeynep oğlunu öperken "Vallahi çok güzel." deyip oğlunun kıvırcık saçlarını yana doğru taramaya başladı.

 

"Kurban olurum sana." dedi Sirac salona geçip Fırat'ı yere uzandırıp karnını gıdıklamaya başlarken.

 

"Beni motoruna bindireceksin değil mi?" dedi Fırat gülerken.

 

"Tamiri bitsin, ilk seni bindireceğim."

 

"Peki Leyla?"

 

"Leyla'da binecek."

 

Zeynep çalan telefonuna baktı. Yüzünü ekşiterek telefonun kaldırdı. Daha ağzını açamadan telefonu Fırat'a uzatıp, "Nenen." deyip salondan çıktı.

 

~~

 

"Yine gel olur mu?" deyip Seyran'a sarıldı Zülüf.

 

"Tabi gelecem kız." deyip Zülüf'e sıkıca sarıldı Seyran, "Ben hiç yalnız bırakır mıyım sizi?"

 

"Bırakmazsın valla."dedi Yasemin gülerken.

 

"Birbirinize iyi bakın. tamam mı?" dedi Seyran Yasemin'e sarılırken.

 

"Bakacağız." deyip gülümsedi Yasemin.

 

Kapıda, Garip arabasıyla Seyran'ı bekliyordu.

 

"Ben otobüsle giderim." dedi Seyran gözleri yerdeyken.

 

"Lütfen Seyran hanım." dedi Garip arabanın kapısını açarken.

 

Seyran çekine çekine arabaya bindi.

 

"Sağ ol Seyran." dedi Garip arabayı çalıştırırken, "Biliyorum kendi evladından ayırmadan sevdin Zülüf'ü. Her şey için çok sağ ol."

 

Seyran ağzını açınca,

 

"İyileşiyor mu sence?"

 

"Dün bana gerçekten iyileştiğini söyledi."

 

"Başka bir şey söyledi mi peki?"

 

"Nasıl yani?"

 

"Hiç bir erkekten sana bahsetti mi, diyorum?"

 

Seyran gerilince,

 

"Bir soru sordum. Niye bu kadar geriliyorsun?" deyip gülümsedi Garip, "Bende insanım, Seyran. Ne kadar size göre gaddar bir adam olsam bile."

 

"Mahalleden bir çocuk." dedi Seyran Garip'e bakmadan.

 

"Başka?"

 

"Seviyorum, ölüyorum onun için, diyor Zülüf."

 

"Bunun için mi?" dedi Garip telefonda Sirac'ın fotoğrafını gösterirken.

 

"Evet bu."

 

"Demek aşık oldu ha?"

 

~~

 

Kenan Leyla'yı isteği üzere Baran'ın evine götürdü. Cemo'da evden çıkmıştı.

 

Turna bulaşıkları yıkıyordu.

 

"Turna."

 

"Efendim?" deyip Baran'a baktı Turna.

 

"Hırsız beni soyup soğana çevirdi dedin ya, hiç birikmiş paran yok muydu?"

 

Turna gülümsedi. "Yoktu. Yarısından çoğunu, çocuk esirgeme kurumuna bağışlıyordum. Kira ve yiyeceğimi karşılayacağı kadar para ayırıyordum kendime o kadar. Kira parasını hırsız çalmıştı. Ev sahibi de gelecek aya kadar idare etmeyip, sokağa attı beni. Para biriktirmek çok saçma benim için. Yani düşünsene biriktiriyorsun biriktiriyorsun sonra bir gün, ya ölüyorsun, yada o parayı yiyemeyecek hale geliyorsun. Bu da bana çok saçma geliyor. İnsan paylaşmalı ne varsa. Bu hayatta güzel anılmalı. Senden bahsedilirken, yüzlerin gülümsemesi lazım.Yoksa boştur,yaşadım dediğin hayat."

 

Küçük kadının boynunu hafiften öptü, adam. "Canımı çul edip, ayağına sereyim."

 

~~

 

"Ne güzel olmuş saçların." dedi Leyla Fırat'ın parlayan saçlarını okşarken.

 

"Beğendin mi?"

 

"Hı hı." deyip Fırat'ı öptü Leyla.

 

Odadaki herkes gülmeye başladı.

 

Herkes kuaföre gelmişti. Çiğdem, beyaz ve kırmızı rengin hakim olduğu bindallıyı giymişti. Gülcan, Çiğdem'in saçlarını bukle yapmaya başlamıştı.

 

"Sana kıvırcık saç daha çok yakışıyor abla." dedi Ahu İpek'in saçına fön çekerken.

 

"Yaw kızım git işine." diye kahkaha attı İpek.

 

Asiye Kenan'ın aldığı kırmızı abiyeyi giymişti. Saçlarını topuz yaptırmıştı.

 

Turna, çağla yeşili uzun elbisesini giymişti. Saçlarına doğal bukle yapmıştı.

 

"Güzel oldum mu abla?" dedi Leyla saçlarını işaret ederken.

 

"Prensesler halt yemiş yanında." deyip Leyla'yı öptü Turna.

 

Kadir tıraşını olup, siyah takımını giymişti.Kuaföre girdiğinde, Çiğdem'i su içerken gördü.

 

"Ne güzelsin be hatun." dedi dalgınca.

 

Herkes kuaförden çıktı.

 

"Oha araba ne kadar güzel olmuş." dedi Çiğdem arabaya binerken.

 

Herkes konvoya giriyordu.

 

"Bak geç kaldık işte." dedi Yasemin hızla yürürken.

 

"Nereye geç kaldın? Herkesin arabası tıka basa dolmuş. Kim bizi arabasına alır?" dedi Zülüf siyah uzun elbisesinin etekleri hafiften kaldırmış yürüyorken. O sırada telefonu çaldı. "Efendim baba" Görüş alanına babasının arabası girdi. Isınan kanını kulaklarına kadar hissetti. Dudakları hafiften titredi. "Tamam." deyip telefonu kapadı.

 

"Öne geç." dedi Yasemin fısıldarcasına.

 

"Ne diyorsun anlamıyorum ki." dedi Zülüf çatık kaşlarla.

 

Yasemin ön kapıyı Zülüf'e açıp, arkaya geçti.

 

Zülüf çekine çekine bindi arabaya. Sirac'a bakamıyordu bir türlü.Elbisenin içinde nasıl görünüyordu bilmiyordu.

 

"Klimayı açayım mı?" dedi Sirac.

 

"Hı?" deyip Sirac'a baktı Zülüf.

 

"Titriyorsun."

 

"Geçer birazdan."

 

"Tabi ya geçer." diye kahkaha attı Yasemin.

 

 

Kadir'le Çiğdem Harmandalı oynuyordu.

 

"Eğer dans çalarsa, dans eder miyiz?" dedi Turna.

 

"Ben hayatımda hiç dans etmedim."

 

"Bende." deyip Baran'ın kulağına yaklaşıp, "Deneriz." dedi Turna.

 

"Deneriz." dedi Baran gülümserken.

 

"Birazdan dans edecekler." dedi Gülcan "Kınayı sen yoğur tamam mı?" dedi Zülüf'e bakarken.

 

"Ben anlamam ki." dedi Zülüf.

 

"Kız anlamayacak ne var? Ben çayı dökecem kınaya, sende yoğuracaksın."

 

Dans müziği çalmaya başlayınca, herkes dansa kalmıştı.

 

Hasan elini Ahu'ya uzatıp, "Benimle dans eder misin abla?" dedi.

 

Ahu gülümsedi "Tabii." deyip sarı saçlarını düzeltip kalktı.

 

Kenan Asiye'ye elini uzattı, "Gel." deyip Asiye'yi kaldırdı.

 

"Deneme vakti." dedi Baran gülümserken.

 

Turna gülmeye başladı. "Şunlara baksana ne güzel dans ediyorlar." dedi Asiye'le Kenan'ı işaret ederken.

 

"Dans etmeyecek misin benimle?" dedi Baran.

 

Turna başını kaldırdı, "Hayır."

 

"Neden?"

 

"Bizim dansımız, bize özel olsun. Herkesin içinde dans etmeyelim."

 

"Etmeyelim." dedi Baran Turna'nın yanına otururken.

 

"Neden sana öldürecekmiş gibi bakıyor?" dedi Yasemin Canan'dan bakışlarını çekerken.

 

"Haddini bildirdim de ondan." dedi Zülüf. Babasını görünce ayağa kalktı.

 

"Benimle dans eder misin kızım?"

 

Zülüf gülümsedi. Babasının elini tutup dans edenlerin arasına girdi.

 

"Çok güzelsin." dedi Garip.

 

"İltifat ediyorsun baba."

 

"Zülüf."

 

"Efendim?"

 

"Bir gün senden bir şey yapmanı istesem yapar mısın?"

 

"Yaparım."

 

"Gerçekten yapar mısın?"

 

"Yaparım tabi. Sen benim babamsın. Sen ne istersen ben yaparım."

 

"Yoruldum." dedi Garip.

 

"Oturalım o zaman."

 

Garip Sirac'a gelmesi için işaret etti. Sirac yanlarına gelince, "Siz devam edin." dedi Garip yürürken.

 

"Utanma, utanma." iç konuşmasını kesip başını kaldırdı Zülüf. Sirac'ın uzattığı eli tuttu. Gözlerinin içine, kendini yansısını görebileceği kadar baktı.

 

Adam yine boğuldu mavilerde. Ellerinin arasında olan, bedenin ısısını hissede biliyordu. Kadının her hareketi zarifti. Gözleri umuttu. Her baktığında çekiliyordu ona. Bir an korktu gözlere bakmaktan. İçi ürperdi. Bağlanmaktan korktu. Bağlanırsa eğer, gideceğinden korktu. Sonra fark etti. Giden için değilde, gelenin gitmesinden korktuğu kadar, hiç bir şeyden korkmamıştı şimdiye kadar.

 

Kadın adama gülümsedi. Sonra bir daha gülümsedi. Cesaretini topladı. Ağzını açmasıyla, orkestradan oyun havaları yükselmişti.

 

Bütün kızlar Gülcan'ın kuaförüne gelmişti. Kına Zülüf'deydi. Gülcan büyük bir çarşafı Zülüf'ün üzerine örttü.

 

"Hadi bakalım bismillah." dedi Gülcan koyu ılık çayı kınaya dökerken.

 

Kına yapılırken şarkılar söyleniyordu. Zülüf kınayı yoğuruyordu. Bardak altlarına kınaları top top yapıp katıyordu Zülüf. Zeynep'le Turna, mum ve yıldız saçanları kınaya batırıyordu. Çocuklar kınaları aşırıyorlardı. Turna kına tepsisini alıp kuaförden çıktı. Zeynep kınasını alıp kucağında oğluyla çıktı. Yasemin, Ahu, İpek, Gülcan,Asiye ve ikiz kardeşleri herkes çıkmıştı.

 

"Bana kına kalmadı mı?" dedi Leyla.

 

Zülüf gülümsedi. Kendine ayırdığı kınayı gösterip, "Burada. Hadi gel kucağıma." deyip Leyla'yı kucaklayıp kuaförden çıktı. "Neden benimle kına tutmak istedin?"

 

"Çünkü seni sevdim." dedi Leyla Zülüf'ü öperken. "Sende sevdin mi beni?"

 

"Hemde çok." dedi Zülüf Leyla'yı öperken.

 

Kınayı tutan herkes gelinle damadın etrafında dönüyorlardı. Turna Çiğdem'in yanına çöktü.

 

"Aç kız elini." dedi Turna gülerken.

 

Kadir'in önceden Gülcan'a verdiği yarım altını, Gülcan Çiğdem'in yumruk yapmış avucunu açıp, içine bıraktı. Turna kınayı sürmeye başladı. Baran'da Kadir'in serçe parmağına kınayı sürüyordu. Zeynep'le İpek zılgıt atıyordu. Çiğdem'in gözyaşları usulca akıyordu yanaklarından.

 

~~~

 

Gecenin ikisinde, Turna'yı binanın damına çıkardı Baran. Kısık bir müzik sesi vardı. Dam daha çok ışıklandırılmıştı. Demir varilde ateş yanıyordu. Gökte parlayan yıldızlar, bu gece daha çoktu.

 

"Bizim dansımız, bize özeldir." dedi Baran.

 

"Ne güzel yapmışsın. Hangi ara yaptın?"

 

"Dans edelim." deyip elini uzattı Baran.

 

Hareketler ilk dansa göre gayet iyiydi.

 

"Çok farklı bir güzelliğe sahipsin sen." dedi adam kadınının kulağına fısıldarken. "Her hareketin, sözlerin, ses tonun, hele o yüreğin... işte orası var ya muazzam bir şey. Bazen diyorum ki kendi kendime ulan diyorum, neyini sevdi bu kız?"

 

"O kadar çok kadın varken niye beni seçti diye az düşünmedim."

 

"Beni sana sevdiren Rabbime şükürler olsun." dedi adam kadınının avuçlarından öptü.

 

"Beni sana sevdiren Rabbime şükürler olsun." dedi kadın adamın yüreğini öperken.

 

Durdular, koltuğa yöneldiler. Kadın başını adamın omuzuna dayadı. Elleri birbirlerine kenetlenmişti. Allah'a yemin edebilirlerdi ellerinin sıcaklığı, karşılarındaki ateşten daha sıcak diye.

 

Doğruldu her ikisi de. Gözler doluydu. Başlar gökyüzüne kaldırıldı. Gözler tekrardan buluştu. Aynı anda dudaklardan döküldü sözler, "Bizi tekrardan kavuşturan Allah'a şükürler olsun."

 

BÖLÜM SONU.

 

 

Loading...
0%