@verahare
|
Hazırlan, Aysel teyzeye gideceğiz." dedi Baran kahvaltıdan kalkarken.
İpek salondan çıkarken, "Tamam hemen hazırlanıp geleceğim."
Baran kapıya çıktığında, Sirac eve yeni geliyordu.
"Nerdeydin? Akşam eve gelmedin."
"Gece taksiciliği yapıyorum." diyerek kapıdan geçmeye başladı Sirac.
Baran ,Sirac'ın kolundan tutarak "Acelen ne ? Gez toz kendine biraz ."
Sirac tebessüm ederek "Zaten geziyorum ya müşterilerin hayrına."
Baran gülerek, "Delisin oğlum sen."
Sirac gülümseyip içeri geçmişti. İpek odasından çıkıp siyah keten pantolonun üzerine beyaz, uzun yeleğini giydi. Zeynep kapı eşiğinde durup,
"Eniştemi hiç mi merak etmiyor musun abla?" dedi.
"Gerizekalı kardeşim. Sidar nereden senin enişten oluyor?"
"Ee abla dedem senle Sidar'ı kertme dimi?" dedi Zeynep.
"Bak kendi ağzınla söylüyorsun. Dedem kertmiş. Ne saçma bir şey bu." dedi İpek. Sinirle gülerek. "Ben daha yeni doğmuşum, Sidar daha iki yaşlarında ve dedem bizi kertmiş. Saçmalığın daniskası diye buna derler." diyerek ellerini boş ver dercesine salladı.
Baran'la İpek sokakta yürürlerken, İpek'i kolunun altına alıp, asık suratını okşayıp "Çok çirkin oluyorsun suratını asarken." diyerek kardeşini güldürmeye çalıştı.
İpek ,Baran'a baktı tebessüm etti. Zeynep'in sözlerini düşündü. Bir nevi sözlüydü halasının oğluyla. Korku içini kurt gibi kemirmeye başladı. "Ya Sidar bir gün çıkıp gelirse." diye geçirdi içinden. Memleketlerini terk etiklerinde daha küçüktü İpek. O zamanlar Sidar'la oynamak güzeldi "Ben senle evleneceğim." diyordu Sidar avluda oturmuş, çamurdan ev ve tencere yaparlarken. İpek ,Sidar'ın sözlerine gülüyordu. Evliliği evcilik gibi bir şey sanıyordu.
"Dalgınsın."
İpek,Baran'ın sözleriyle kendini toparladı. Konuyu değiştirerek "Teyzem Aysel teyzenin Asiye'ye zengin koca aradığını söylüyor." diyerek sırıttı. "Ne kadar saçma değil mi abi? Hatta bk gibi bir şey." hemen dudaklarını ısırdı. İçinden kendine "Salak." dedi. Baran'ın yanında argo kelimeleri hiç kullanmamıştı.
Baran,İpek'in süt dökmüş kedi gibi haline gülmemek için dudakları birbirine bastırdı.Daha fazla dayanamayıp kahkaha atıp "Aynen öyle." diyerek İpek'in başını öptü.
Asiye'nin evine geldiklerinde, Baran İpek'i Asiye'nin yanına mutfağa göndermişti. Aysel'le baş başa konuşmaya başlamıştı. Yarım saat sonra Aysel,Baran'la İpek'i kapıdan geçirirken hoşnuttu. Asiye şaşırmış halde annesine bakıyordu. Baran'ın Kenan için geldiğini biliyordu. Buke'yle Zeynep'i ,Ayşe teyzeyi değil kapıya kadar geçirmek kovmaktan beter eden annesine şaşırıyordu. Asiye'nin içi birden kıpır kıpır oldu. Kabul etmiş miydi Kenan'ı?
"Ne konuştun abi Aysel teyzeyle?" dedi İpek.
Baran tebessüm edip ses etmeden yürüdü. Aysel'le ne konuştuğunu hiç bir zaman bilinmeyecekti. Hangisini demişti Baran? Asiye'nin babası kaza yaptığında kan verenin Kenan olduğunu mu ? Yoksa her ay kapısına bırakılan parayı mı? Baran ne demişti bilinmez ama Baran'ın söylediklerinden sonra Aysel,Kenan'ı damadı olarak benimsemişti. Aslında Kenan'ı seviyordu Aysel. Yalnızca fakirlikten korkuyordu. Yoksa Kenan'ı sevmemek akıl karı değildi.
~~
"Hadi Azrak yakala beni." diyerek siyah deri pantolununu dizlerine kadar çekmiş bir halde, paspaslı süpürgeye her iki elini bastırmış koşarak spor salonunu temizlemeye başlıyordu Zülüf.
Azrak gülümseyip bilerek Zülüf'ün gerisinde kalıyordu.
"Paslandın mı sen Azrak?" deyip gülüyordu Zülüf. Birden elindeki paspas süpürgeyi yere atıp ,ayaklarının ucundan yükselerek "Bak gördün mü?" deyip tandü hareketi yaparak yürümeye başladı. Telefonu çalınca topuklarını zemine indirip, telefonuna baktı. Sıkıntıyla telefonu kapatıp ,Azrak'a dönerek "Ben gidiyorum. Belki bu akşam gelmem." paçalarını indirip botlarını giyip evden çıkıp arabasına binip yıllardan beri yaşadığı, ama hiç bir zaman benimseyemediği villaya geldi. Her iki yanı gülle kaplı bahçeden geçerken, bahçıvan Salih'i bahçeyle uğraşırken görünce "Kolay gelsin Salih amca." diyerek yürümeye başladı. Zile parmağını götürdüğü anda kapı açılmıştı.
"Çok hızlıyım değil mi?" diyerek güldü Seyran.
"Hem de ne hız " deyip Seyran'a sarıldı Zülüf.
"Hanımım çağırmasa senin geleceğin yok." dedi Seyran alıngan bir tavırla.
"Olur mu öyle Seyran'ım." diyerek Seyran'ın tobul, al yanaklarını sıkarak "Ben seni, Salih amcayı sizleri görmeden yapamam ki." deyip sarılmaya başladı Zülüf.
"Öyle deme kız. Hanımım duyacak şimdi." diyerek Zülüf'ten ayrılıp mutfağa geçmeye başladı Seyran.
"Öyle ama." deyip mutfağa geçti Zülüf.
"Anne nereye sakladın?" diyerek mutfak dolaplarının kapaklarını tek tek açmaya başladı Mert.
"Yok sana çokokrem mokokrem."
Zülüf gülümseyerek çantasından cam kavanozda bulunan çokokremi çıkartıp, "Burada." diyerek kavanozu elinde salladı.
Mert'in gözleri ışıldadı. Tombul bedeniyle paytak paytak Zülüf'e koşmaya başladı. "Çokokrem." deyip ellerini kavanoza uzatmaya çalıştı.
"Anca beni öpersen veririm." dedi Zülüf.
"Eğil de öpeyim." dedi Mert.
Zülüf eğildi Mert Zülüf'ün yanaklarından öpmeye başladı. Sonra hızla Çokokremi Zülüf'ün elinden kaparak masaya koştu.
"Kız sen niye uyuyorsun buna?" dedi Mert'in annesi Gülsüm.
"Bir şey olmaz ki bir tanecikten." deyip gülmeye başladı Zülüf.
"Sen mi geldin Zülüf?" dedi Ebru mutfak kapısına kolunu dayamamış halde.
Zülüf, kendisine sinsice bakan yengesine alayla gülümsedi.
"Sen mi geldin ne demek? Kendi evine gelirken hesap mı verecek?" diyerek mutfağa giriş yaptı Zümrüt hanım.
"Öyle demek istemedim anne." diyerek kendini toparlamaya çalıştı Ebru. "Sadece uzun zaman gelmeyince..."
Zümrüt hanım, Zülüf'ün kollarından tutup beğeniyle baştan aşağıya süzerek. "Her gün kat be kat güzelleşiyorsun." diyerek torununa sarıldı. "Umarım arabanı beğenmişsindir"
"Beğenmemek elde mi?" dedi Zülüf alayla.
Zümrüt hanım, torununun alaycı ses tonunu es geçerek "Bende öyle tahmin etmiştim."
"O araba Zülüf için miydi?" dedi Ebru.
Zümrüt hanım, torunundan ayrılarak, gelinine dönüp "Elbette Zülüf içindi. Başka kimin için olacak ki?" deyip mutfaktan çıkmaya başladı.
Ebru kindar gülümseyiş bakışlarını saklama gereği duymadan, Zülüf'e yöneltip hışımla mutfaktan çıktı.
"Öcü gibi." dedi Mert çokokremden başını kaldırarak.
"Lan o ne biçim laf?" diyerek torunun kulağını hafif çekti Seyran.
"Ama öyle babaanne." dedi Mert.
"Oğlum sen bizi kovdurtacaksın bu gidişle." dedi Gülsüm sitemle.
"Zülüf var kovamazlar ki" diyerek çokokremli dişleriyle sırıttı Mert.
Mert'in sözleriyle hepsi kahkaha atmaya başlamışlardı. Öyle bir kahkahaydı ki onların ki, zilin çalmasını bile duymamışlardı.
"Seyran Seyran!"
Zümrüt hanımın sesiyle kahkahalar son buldu. Zilin sesini yeni yeni duymaya başladılar.
"Zili duymuyor musunuz?" dedi Zümrüt hanım.
"Yettim hanımım, yettim." deyip etekleri zil çalarak mutfaktan çıktı Seyran.
"Biraz da ben yiyeyim bari." diyerek parmağını çokokreme daldırdı Zülüf.
~~
"Yarın siyah takımını giy." dedi Baran,Kenan'la kahvede oturmuş Hasan'ın getirdiği çayları içiyorlarken.
"Takım giyip ne yapacağım?" dedi Kenan .
"İyi tamam böyle gelsen de olur. Asiye'yi istemeye"
"Hadi lan oradan dalga geçme benimle." dedi Kenan ellerini boş ver dercesine sallayarak.
"Aysel teyze yarın gelsin istesin dedi." Baran. Elindeki kehribar tespihi bir defa sallayıp, "İstemem yan cebime mi koy diyorsun?"
BÖLÜM SONU
|
0% |