Yeni Üyelik
23.
Bölüm

Mucize

@verahare

Çiğdem elinde poşetlerle Kadir'in atolyesinin kapısından içeri geçti. Kadir'i testerenin başında kalas keserken buldu.

 

"Kadir."

 

Testerenin tiz sesi Çiğdem'in sesini bastırmıyor adeta gömüyordu.

 

"Baksana kadir." diyerek bağırmıştı Çiğdem. Kadir makinayı durdurup Çiğdem'e baktı.

 

"Cazgırım hoşgeldin." diyerek genişçe gülümsedi Kadir.

 

"Bırak hoş geldini." diyerek Kadir'in elinden tutup giriş kapısının yan tarafındaki masaya geçip oturmuşlardı. Çiğdem getirdiği poşeti açıp içine karışık dolma dolduruğu kabın kapağını açarken,

 

"Aç kalıyorsun Kadir aç . Hiç kendine bakmıyorsun."

 

Kadir yüzünü ekşitip, ağzını çık çıklatarak Çiğdem'in siyah saçlarını bir eliyle sanki elbiseye bulaşan toz gibi silkmeye başlamıştı.

 

"Ne yapıyorsun?" diyerek Kadir'in elini tutmuştu Çiğdem.

 

"Toz talaş tozu oldu saçların. Kaç defa dedim gelme diye Çiğdem buraya? Üstün başın toz oluyor hep." deyip Çiğdem'in saçlarına tekrardan daldırdı ellerini Kadir.

 

Çiğdem,Kadir'e sarılırken tahta kokusuyla beraber Kadir'in kendisine has kokusunu ve ter kokusunu içine çekti. Kadir'den ayrılıp kumral saçlarına bulaşan talaş tozlarını okşadı. Şakak kemiklerinden süzülen terleri tozla beraber kirli sakallarına doğru yol almasını seyredip, Kadir'in kulağına yaklaşıp,

 

"Ben bunlara deli oluyorum be adam. Sen ne gelmemesinden bahsediyorsun." deyip Kadir'in başını kendine doğru çekip öpüp ayrılarak eline aldığı patlıcan dolmasını Kadir'e yedirmeye başladı.

 

~~

 

Buke'yle Zeynep çocuklarla el ele yürümeye başlamışlardı sokakta.

 

"Anne daha salıncağa binecektik." dedi Fırat.

 

"Oğlum dayın mavi salıncak almış. Eve gidince Leyla'yla beraber istediğin kadar binersin. " dedi Zeynep.

 

Bakkalın yanından geçerlerken,

 

"Leblebi alalım mı teyze?" diyerek durdu Zeynep.

 

"Leblebide nereden çıktı şimdi?" diyerek Zeynep'e baktı Buke.

 

"Nereden çıktısı mı var teyze? Abim bana hep leblebi alıyordu Kerim amcadan." dedi Zeynep.

 

"Baran geçen gün almıştı. Senin sevdiğini söylemişti. Unutmuşum sana vermeyi." dedi Buke.

 

"Bak gördün mü? abim unutmamış sevdiğimi." dedi Zeynep.

 

Buke kaşlarını çatarak "Mübarek sevmediğin bir şey yok ki . Neyi görsen seversin sen."

 

"Aşk olsun Buke sultan sana." diyerek yürümeye başladı Zeynep.

 

"Keledoş yapıcam. Baran seviyor. Eve gidelim, sonra gezersin." dedi Buke manidar gülümsemeyle.

 

Zeynep durdu , gülümsedi. Buke'ye doğru giderek sarıldı.

 

"De "vallah" yapıcam."

 

"Vallaha yapacam. Keçe din (Deli kız)" dedi Buke.

 

Caddeden geçerlerken Cemo'yu Karabaşla gördüler. Zeynep, Cemo'nun yanına gidip kolundan tutup,

 

"Naber Cemo?" dedi gülümseyerek.

 

Cemo,Zeynep'e boş boş baktı.

 

"Benim, Baran'ın kardeşi Zeynep."

 

Cemo başını gökyüzüne doğru kaldırdı, bir elini çenesinin altına getirip düşünmeye başladı. Kaşları aniden havalandı. Gümüş mavisi gözlerini, Zeynep'e dikti.

 

"Yağmur adamın kardeşi." dedi Cemo.

 

Zeynep gülerek, "Hah ta kendisiyim."

 

"Hadi Cemo bize gidelim." diyerek yürümeye başladı Buke.

 

Beraber eve geldiklerinde Baran'la Sirac hava güneşli olduğu için bahçede oturmuş sohbet ediyorlardı. Baran, Fırat'la ,Leyla'yı alıp salıncağa oturtup sallamaya başladı. ikisi o kadar küçüklerdi ki hiç zorlanmadan yan yana otura bilmişlerdi.

 

Turna çayı bahçeye getirdi. İpek sarıya çalan omuzlarının üstünden düşen kıvırcık saçlarına mor yazmadan yaptığı bandajı geçirmiş, elinde erbanesiyle bahçeye geçip Baran'la Sirac'ın yanına oturdu. Cemo Baran'ın yanına geldi. Buke,Zeynep'le mutfağa geçmişti.

 

"Ee de bakalım hangisini çalayım kardeşim?" diyerek Sirac'a muzipçe baktı İpek.

 

Sirac İpek'e, sonra elindeki üzerine, Frida Kahlonun portresi geçirilmiş erbaneye baktı.

 

"Biliyor musun çalmayı?" dedi.

 

İpek kaşlarını çattı. Keje ,İpek'e erbane çalmasını öğretirken Sirac'da yanındaydı. İpek içinden lanet etti. Sirac unutmuştu. Hayat niye bu kadar acımasız diye düşündü. Çatılan kaşların kendiliğinden yumuşadığını hissetti. İçi ateş gibi yanmaya başladı. Sonra soğuk ama hafif bir rüzgar esti. İpek'in içi ürperdi, sızladı. Ağlamak istedi yapamadı. Ayağa kalktı ağlamak için ateş gibi yanan gözlerini yumdu. Erbaneyi göğüslerinin tam orta hizasına getirdi. İlk vuruşu yaptı. 99 metal halka aynı anda ama farklı duygular içinde şıngırdadı. Vurmaya devam etti. Annesini özledi. Babasına lanet etti.

 

~~

 

" Orada düşürdüm eminim." diyerek Sirac'ın sokağına Yasemin'le giriş yaptı Zülüf.

 

" Vuu bu ne hız?" deyip gülerken laf sokmaya başladı Yasemin.

 

"Ne hızı Yasemin?" diyerek çatık kaşlarla tahta kapıdan geçmeye başladı Zülüf. İpek'i erbane çalarken görünce,

 

"Başka zaman gelelim." diyerek Yasemin'in kolundan tutup yürümeye çalıştı.

 

"Ne güzel çalıyor ya." diyerek kapıda izlemeye koyuldu Yasemin.

 

"Hadi sonra geliriz." dedi Zülüf.

 

"Ne sonrası be sabahtan beri başımın etini yedin ya kaybolmuşsa diye. Şimdi bu evde düşürdüm eminim diyorsun. Kapıya gelmişiz sonra geliriz diyorsun. Dengesiz misin nesin sen?" diyerek İpek'i izlemeye koyuldu Yasemin.

 

"Görmüyor musun? müsait değiller." dedi Zülüf ,İpek'i işaret ederek.

 

"Bunun müsaitlikle ne alakası var Zülüf?" diyerek Zülüf'ü kolundan çekip bahçeye doğru yürümeye başladı Yasemin.

 

"Merhaba !" diyerek herkesin kendilerine bakmasını sağladı Yasemin.

 

İpek yabancı sesle erbaneyi çalmayı kesti,gözlerini açtı. Sirac gelenlere baktı Zülüf'ü görünce şaşırdı.

 

"Merhaba." diyerek ayağa kalktı Turna. Baran,Zülüf'le ,Yasemin'e başıyla selam verip Cemo'ya dönmüştü.

 

Sirac evden çıkmaya başlayınca, Zülüf hemen Sirac'ın önünü kesip,

 

"Ben bilekliğimi kaybettim. Her yeri aradım ama bulamadım. Sen beni buraya getirine kadar bendeydi." diyerek mahçup bir şekilde Sirac'a baktı Zülüf.

 

"Gir eve. Ablam sana odamı gösterir." diyerek Zülüf'e bakmadan çıktı evden Sirac.

 

Zülüf, Yasemin'e döndüğünde İpek'le Yasemin kaynaşmaya başlamıştı bile.

 

"Çok güzel çalıyorsun. Kim öğretti sana?" diyen Yasemin'e.

 

Gururla "Annem." dedi İpek.

 

Turna çekimser duran Zülüf'ü yanına gidip,

 

"Hoş geldin." dedi.

 

"Hoş buldum." diyerek evi işaret etti Zülüf.

 

Turna, Zülüf'le beraber eve girmeye başladı.

 

Zeynep Buke'yle beraber yemeği hazırlıyordu. Salondaki koltuğun üstünde çalan telefon sesini duyunca mutfaktan çıktı.

 

Zülüf eve girer girmez "Hangi oda?" diyerek örtük olan beyaz kapılardan göz gezdirdi.

 

"Ne odası kız?" diyerek kaşlarını çatmıştı Zeynep.

 

Turna,Sirac'ın odasını işaret edince,Zülüf hemen odaya gitmişti.

 

"Bu ne yapıyor ?" dedi Zeynep.

 

"Bir eşyası kaybolmuş, onu arıyor." dedi Turna.

 

Zülüf odaya girince göz gezdirdi. Mavi yatak, eski kahverengi komidin ve gardropa baktı. Yatağın altına çömeldi. Kelebekli gümüş bilekliği görünce içi rahat etti. Garip almıştı ona bilekliği. Zülüf, merak etti babası Sirac'ı nereden tanıyordu. Neden burada kalmasına müsaade etmişti. Zülüf ,Garip'e sorduğu halde Garip ses etmemişti.

 

Yatağın üzerindeki siyah tişörtü görünce eline aldı. Sonra utandı, geri bıraktı yatağın üzerine. Elleri tekrardan tişörtün üstüne gitmeye başladı. Bir anda hızla tişörtü kaptığı gibi burnuna daldırdı Sirac'ın kokusunu içine çekti. Nefessiz kalıncaya dek devam etti içine çekmeye.

 

"Buldun mu Zülüf?" dedi Yasemin.

 

Zülüf ,Yasemin'in sesini duyduğu gibi hızla tişörtü yatağa fırlattı. Odadan çıkarken Yasemin'le İpek'i sanki yıllardan beri arkadaşmış gibi gördü.

 

"Bana da çalmayı öğret ama." dedi Yasemin, İpek'e.

 

"Gel bize öğretirim sana." dedi İpek.

 

"Buldun mu?" dedi Turna.

 

Zülüf bilekliği gösterip gülümseyerek "Buldum."

 

"Senin için çok önemli galiba?" diyerek lafa giriş yaptı Zeynep.

 

"Öyle." dedi Zülüf Yasemin'in koluna girip evden çıkarlarken.

 

"Nereye gidiyorsunuz?" diyen İpek'e.

 

"Eve." deyip yürümeye başladıklarında.

 

"Hele bir yemek yiyelim sonra gidersiniz." dedi Buke mutfağa geçerken.

 

"Yok aç değiliz sağ olun." dedi Zülüf.

 

"Canım açsınız demedik ki." deyip salona geçmişti Zeynep.

 

"Bizde, misafir olduğun evden yemek yemeden çıkılmaz." diyerek Yasemin'le Zülüf'ün kolundan salona çekmişti İpek.

 

"Sen Sirac'ın arkadaşı mısın?" diyerek Zülüf'e baktı Zeynep.

 

Zülüf kızardı ne diyeceğini bilemedi. Yerinden huzursuzca kıpırdandı.

 

"Yaw ne soru sorup duruyorsun Zeyno." kardeşine uyarıcı bakışlarını yolladı İpek.

 

"Siz kardeş misiniz?" diyerek söze girdi Yasemin.

 

"Evet kardeşiz." dedi İpek. Sonra Turna'yı işaret edip "Yengemiz oluyor."

 

"Kız saçlarının rengi ne güzel öyle." dedi Zeynep Yasemin'e gülümseyerek.

 

Yasemin güldü, "Şarap kırmızısı."

 

"Beyaz tenine yakışmış doğrusu." dedi Zeynep.

 

Buke salona geçti. "Hoşgelmişsiniz." deyip Zülüf'ün karşısında ki koltuğa geçerken"Kenan'ı ,Kadir'i Çiğdem'ide arayın onlarda gelsin." dedi.

 

~~

 

Sirac Garip'i harabe binaya girerken görünce yanına gitti. Garip ayakta, ellerini arkaya bağlamış güvercinleri izliyordu.

 

"Adını unuttum biliyor musun." dedi Sirac.

 

Garip kahkaha atarak "İsimlerin ne önemi var?"

 

"Ama o sözlerini hiç unutmadım." diyerek yeni yetişmeye başlayan ergen erkek çocuklar gibi Garip'e sarıldı Sirac.

 

"Biliyorum." diyerek Sirac'ın başını okşadı Garip.

 

~~

 

"Ne oldu?" diyerek konuyu açtı Baran mutfakta teyzesiyle oturuyorken.

 

"Tutturmuş benim kızım Kenan'dan daha iyilerine layıktır." diyerek sinirlenmeye başladı Buke.

 

"Sen de kadını resmen tehdit ettin teyze." diye lafa girdin Zeynep.

 

"Kenan'a söylemeyin gittiğinizi. Ben yarın İpek'i alır giderim onlara." dedi Baran.

 

~~

 

Sirac, Garip'i evine getirmişti. Beraber salona geçtiklerinde, Zülüf babasını görünce şaşırmıştı. Baran Garip'i görünce el sıkışıp koltuğa Garip'in yanına oturmuştu. Kenan,Kadir ve Çiğdem gelmişlerdi. Tanışma faslından sonra, Çiğdem,Zeynep'in sesini duyunca hızla mutfağa geçmişti.

 

"Kız Zeyno." diyerek boynuna atlamıştı Zeynep'in.

 

"Kız yavaş boynumu kıracan." deyip gülmüştü Zeynep.

 

Hep beraber sofraya geçmişlerdi. Zülüf ilk defa bu kadar kalabalığın içinde kendini rahat hissetmişti. Garip'le karşı karşıyaydılar. Sirac Garip'le Cemo'nun ortasındaydı. Turna,Baran'ın yanına oturmuş hemen yanında Leyla var, Kadir hızlı yemek yediği için Çiğdem homurdanıyor, boğazında yemeğin kalmasından tedirgin, İpek'le,Zeynep yan yana oturmuş ortalarında Fırat var, Yasemin ,Buke'nin yanında oturmuş. Karabaş kapının önünde İpek'in önüne koyduğu yemeği yiyor. Kenan, Baran'la atışıyor. Sonra bir anda İpek Sirac'a Cemo hakkında bir şey söyledi. Ama Zülüf duymadı. O kadar çok dalmıştı ki bu huzur veren tabloyu seyretmeye. Histerik bir gülüş sesiyle kendine geldi Zülüf. Sirac gülüyordu. Cemo'ya sarılıp başını aşağı yukarı iki defa indirip yemeğini yemeye başlıyordu. Sonra Cemo konuştu. Sirac yine güldü. Zülüf nasıl olduğunu anlamadan birden gülmeye başladı. Garip anında başını kaldırdı. Kimse baba kıza bakmıyordu. Garip kızının gerçekten güldüğünü, koyu mavilerin ışıldadığını görebiliyordu. Eskiden olduğu gibiydi Zülüf. İçten kocaman gülebiliyordu. Zorlanmadan, kendini mecbur hissetmeden..

 

Mucizeler var mıydı yok muydu? Dibe düşmüş cansız bir ruh karanlıktan aydınlığa şahlanabilir miydi?

 

 

BÖLÜM SONU.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%