Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Nişan

@verahare

Baran akşam Turna'yı evine bırakıp, kendi evine geldiğinde Turna'yla nişanlanacağını evdekilere söylemişti.

 

Baran'ın teyzesi "Geç bile kaldık yarın hem isteyip hemde nişanı takarız. Yüzük aldın değil mi?"

 

Baran sıkıntılı bir nefes verdiğinde, teyzesi durumu anlayıp Baran'ın elini güven verircesine sıkıp kendi odasına geçip yıllardan beri açmadığı sandığının yanına diz çöküp, üzerindeki dantel işlemeli beyaz örtüyü kaldırıp, anahtarı kilit gözüne takarken kendi gençliği geçiyordu gözlerinin önünden. O kadar çok heyecanlıydı ki sandığa yavaş yavaş biriktirdiği çeyizlerini katarken. Sandığı açıp baktığında kocasının ona aldığı, kıras fistan modeli, kırmızı pullu elbiseyi ellerine alıp ayağa kalkarken gardıroba bağlı olan aynanın karşısına geçip elbiseyi kendi üzerine tuttu. Hiç giymemişti bu elbiseyi, kocası öldükten sonra. O zamanlar çok güzel bir kadındı Buke. Gözleri mas maviydi tıpkı bir deniz gibi. Narin bir vücudu vardı, tutsan kırılacak cinstendi. Şimdi ise karşındaki kadına baktı Buke. Göz kapakları mavilerini kapatmaya çalışıyordu. Alnındaki ve göz çevresindeki çizgiler kocasına duyduğu hasrettendi. Ne çok isterdi bir çocuğunun olmasını. Bunun için çok isyan etmişti Buke. Ama sonra ablası ölünce yeğenlerine anne olmuştu. Onlar sayesinde annelik duygusunu tatmıştı. Evet o doğurmamıştı. Ama bir anneden daha öte olduğunu söylemişti Baran . Buke yeğenlerinden en çok Baran'ı seviyordu. Onun ağırlığını, efendiliğini en çok ta fedakarlığına hayran kalıyordu. O bu aile için kendinden çok şey feda etmişti. Şimdi Buke elindeki elbiseyi katlayıp, sandığa yönelip küçük yeşil kese bezini açıp içindeki beyaz kutuyu çıkarıp kapağını açınca, otuz yıllık alyansını eline alıp şöyle bir baktı. Kocasının ki halen parmağında duruyordu. Buke yatağına uzanırken yüzük avuçlarının içindeydi. düşündü Buke ,Turna'yı düşündü.Bunca yıl Baran'a halen sadık kalmasına hayran kalmıştı. Buke sabaha gözlerini kaparken ilk işinin ne olacağını çok iyi biliyordu.

 

~~

 

Turna dükkanın yerlerini paspaslamaya başlamış, birkaç müşteri gelip gittikten sonra kendi sandalyesine oturmuş , Baran'la beraber okuyup altını çizdiği kitap satırlarından parmağının ucunu gezdirirken tebessümle okumaya başladığında,kapının hızla açılmasıyla irkilip kitabı elinden düşürmüştü. Asiye elinden şekeri çalınmış çocuk gibi ağlayıp boynuna sarıldı.

 

"Git dedi, bana git dedi."

 

Turna şaşırmıştı .Asiye'yi kendinden ayırıp, "Kim git dedi Asiye?"

 

"Kenan beni kovdu, senden bana yar olmaz dedi . Git dedi bana anlıyor musun? Git dedi."

 

Turna, Asiye'yi sandalyeye oturtup, "Şimdi sakin bir şekilde anlat." dedi.

 

"Ben buradan çıktığımda, Kenan'ı ,Baran ile Kadir'e sordum. Baran dedi ki yetimhanede.Oraya gitmek istedim. Baran götürdü. Sonra onu avluda, küçük sarı saçlı kızın saçlarını tararken buldum. Salak gibi ona halen seni kıskandım dedim. O bana her şeyi anlatınca, yerin yarılıp beni içine almasını istedim.

 

Asiye'nin beyaz yüzü ağlamaktan kızarmıştı sanki bolca allık sürmüş gibi.

 

"Ben ne yapacağım şimdi Turna ha ne yapacağım? Beni bu kadar seven adamı kendi ellerimle teptim."

 

"Bak Asiye söylediğin sözler çok ağırdı. Ama Kenan git demişse, bunu tersini söylemiştir sana. Anlıyor musun?"

 

Asiye'nin gözleri umutla parlayıp, "Doğru mu söylüyorsun Turna? Çünkü Kenan o gün bile çok sinirliydi. Yanına ürkerek oturmuştum."

 

"Ee bir zahmet. Adamı yapmadığı bir şeyden sorumlu tutmuşsun. Seni güllük gülistanlık karşılayacak hali yoktu ya."

 

"Sen diyorsun ki, git derken aslında kalmanı istemiş öyle mi?"

 

"Aynen öyle. Halimden anla demiş adam sana. Sen onu nasıl yaraladıysan, oda seni bana kalırsa az ama yaralamak istemiş anladın mı? Git demiş, sende hemen gitmişsin."

 

"Peki ben şimdi ne yapacağım?"

 

"Kendini affettirmeye bakacaksın. Kenan senin için çok şey yaptı Asiye. Şimdi sıra sende."

 

~~

 

Buke telefonu alıp, odasında ders çalışan ipek'in yanına gidip Turna'yı araması için telefonu uzattı. İpek numarayı çevirip teyzesine verirken, Buke odadan çıkmıştı.

 

Turna çalan telefonla konuşmayı kesip kaldırdığında,

 

"Merhaba kızım." dedi Buke.

 

"Merhaba teyze."

 

Buke gülmemek için yanağını içten ısırıp, "Seni bu akşam istemeye geliyoruz. Kenan'a söyle haberi olsun." deyip telefonu Turna'nın yüzüne kapatmıştı.

 

Turna şok olmuştu. Baran dün hiç bir şey dememişti ona. Bugünde gelmemişti kahveye. Heyecanlanmaya başladı birden.

 

Asiye ses etmeden durup kalmış Turna'yı dürtünce, Turna birden ayağa kalkıp Asiye'yi de kaldırıp,

 

"Koş, koş Çiğdem'i de alıp, evi temizleyeceğiz."

 

"Ne oldu evi neden temizleyeceğiz ki?"

 

Turna nefes nefese Çiğdem'in dükkanına girdiğinde, onu her zaman olduğu gibi elinde telefon Kadir'le konuşurken yakalamıştı. Turna ,Çiğdem'in elinden telefonu alıp kapatıp, Çiğdem'i de hızla kolundan kaldırırken,

 

"Dur, dur kız ne yapıyon? Asiye ne oldu buna? " dedi Çiğdem.

 

"Telefon geldi. Bu da ayağa fırlayıp evi temizleyeceğiz diyor. Anlamadım ki evi niye temizleyeceğiz şimdi?"

 

"Turna ne oldu söylesene?" dedi Çiğdem.

 

"Bak, evi temizlemek lazım sonra da kıyafet bulmalıyım . Hem sonra Kenan nerede ?"

 

Çiğdem'le, Asiye aynı anda, "Kenan'ı ne yapacaksın ki?" dedi.

 

Turna hem heyecan, hemde biraz sinirle,

 

"Beni benden isteyecek halleri yok ya! Tabi ki de Kenan'dan isteyecekler. Of Kenan neredesin şimdi ?"

 

Çiğdem'le, Asiye, "Seni istemeye mi gelecekler?"

 

"Evet."

 

Çiğdem onu sokakta sürükleyerek götüren Turna'ya,

 

"Hayırsız, niye benim şimdi haberim oluyor?"

 

"Çünkü benim de şimdi haberim oldu Çiğdem hanım. Of bakın ben çok heyecanlıyım."

 

Ayşe teyze sokakta üç kızı hararetli konuşurken görmüş, yanlarına gidip sorduğunda, Turna'dan ses çıkmamıştı.

 

Ayşe teyze,Turna'ya bakarak,

 

"Ne olmuş kız sana böyle ? Deli gibi bir halin var."

 

Çiğdem kahkaha atarak, "Baran bunu akşam istemeye gelecek ya ondan böyle bu hali."

 

"İyi iyi aferin sende bu cazgır gibi bana bırakmadın ,kısmetini kendin buldun." deyip Asiye'ye döndü Ayşe teyze, "Bak gördün mü arkadaşlarını senin gibiler mi? Onu beğenmem, bunu beğenmem."

 

"Of Ayşe teyze niye böyle diyorsun ki? Hem bak göreceksin yakında evleneceğim."

 

Çiğdem kahkahası devam ederken, Turna iki arkadaşını ortasına alıp, Ayşe teyzesinden izin alarak koşar adım eve gitmişlerdi. Turna, Çiğdem'le, Asiye'ye camları temizleme işini verip, hemen perdeleri söküp makineya atmış, sonra yerleri silmeye başlamıştı.

 

"Kızım ev tertemiz. Hayır anlamıyorum biz niye tekrardan temizliyoruz?" dedi Çiğdem üst kattaki camları silerken.

 

Turna duvarda asılı olan annesinin, babasının ve dedesinin çerçevelik fotoğraflarını silerken, Çiğdem'e cevap vermeyi ihmal etmemişti.

 

"Kızım bu başka temizlik anlıyor musun?"

 

Asiye gülerek, "Tabi başka. Buke teyzenin gözüne girecek ya ondandır Çiğdem."

 

Turna ,Asiye'nin sözlerine sessizce gülüp, temizliğe devam etmişti.

 

Buke evden çıkmış ,kuyumcunun yanına varıp yeşil kesede duran alyansı çıkarıp dartmıştı. Kuyumcunun söylediğine göre iki yüzük alabilme şansı vardı. Birine Turna'nın adını yazdırıp diğerinede Baran'ın adını yazdırıp kurdeleleriyle beraber kırmızı kutuya katılmış olan yüzükleri alıp eve geldiğinde, Baran'ı bahçedeki dut ağacının altında otururken bulmuştu. Yanına gidip tebessüm ederek çantasına kattığı kırmızı kutuyu uzattı.

 

"Al bunu."

 

Baran anlamaz gözle, teyzesine bakarken,

 

"Yüzüksüz nişan olmaz. Hem... dost var düşman var değil mi? Yüzük takacaksın ki Turna'nın sana ait olduğu belli olsun."

 

Baran teyzesinin soru yağmuruna tutmaya başlamıştı.

 

"Bana hesap mı soruyorsun? Ben mi senin büyüğünüm yoksa sen mi?" dedi Buke.

 

"Estağfirullah teyze." deyip teyzesinin elini öpmüştü Baran.

 

"Şimdi git hazırlan." dedi Buke.

 

~~

 

Turna kızlarla beraber temizliği bitirmişti. Sıra kıyafete gelince merdivenlere çöküp düşünmeye başladı.

 

Çiğdem'le, Asiye "Ne oldu kız?" dediler.

 

" Kıyafetim yok."

 

Çiğdem'le ,Asiye cevap vereceği sırada, Çiğdem'in çöpü dökerken açık unuttuğu kapıdan mahallenin kuaförü ve terzisi olan Gülcan kapıda ellerinde poşetler belirmişti.

 

"Kim demiş yok diye?"

 

Turna, Gülcan'a bakıp koşup ona sarılmıştı. Kırk yaşında vardı Gülcan. Öyle neşeli, sevecen, tatlı bir kadındı ki, mahalledeki genç kızların gelinliklerini diker fazla para istemezdi.

 

Gülcan ,Turna'dan ayrılıp "Sana kuğu elbise modeli getirdim. Beyaz bir renk. Şansın var çünkü bugün bitirdim. Ayşe abla, Baran'ın seni istemeye geleceğini deli Cemo'ya bile duyurdu şimdiden."

 

Turna duygulanmış gözlerine yaş dolduğu anda,

 

"Ne oldu kız istemiyor musun yoksa Baran'ı?" dedi Gülcan gülerek.

 

Çiğdem'le, Asiye'de gülmeye başlayınca, Turna utanıp, Gülcan'ın ona getirdiği elbiseyi hızla alıp merdivenlere koşarken,

 

"Teşekkür ederim Gülcan abla, çok teşekkür ederim." deyip elbiseyi odasına katıp, banyoya geçip aynadan kendine baktığında, yanakları al al olmuştu. Gülcan'ın sözleri, kızların gülmesi gözünün önünden geçince daha çok utanmıştı. Suyu hemen açıp banyosunu edip çıktığında, kızları kendi odasında bulmuştu. Yatağın üzerindeki Gülcan'ın getirdiği elbiseye baktı. Gerçekten çok güzeldi.

 

"Hadi denesene." dedi Çiğdem.

 

Turna beyaz elbiseyi üzerine geçirmişti. Asiye, Çiğdem ,Gülcan ona hayranlıkla bakmıştı. Turna saçları için hiç bir şey yapmamış, saçını olduğu gibi omuzlarından salmıştı. Baran onun saçını böyle seviyordu. Yüzü için de çok hafif makyaj yapmıştı ona kalsa onuda yapmazdı. Kızların itirazıyla bunu kabul etmişti. Ayaklarına siyah sade babet geçirmişti. Aynadan kendine baktığında sade beyaz, kuğu elbise modelini çok sevmişti. Çiğdem, Kenan'ın mahalleye Turna için geleceğini söylediğinde, Turna bunu duyunca içi rahat etmişti. Boşuna abi demiyordu Kenan için. Her şey hazırdı artık. Akşam olmuş, kapı çaldığında Turna'nın yüreği sanki yerinden fırlayacakmış gibiydi. Gelenlere baktığında Ayşe teyze ,Kerim amca, Sadık abi, deli Cemo, bile gelmişti. Turna ağlayacakmış gibiydi. Ayşe teyze, Turna'ya bakıp yüzüne uzaktan bir kaç kez tükürüp,

 

"Maşallah kızıma, çok çok güzel olmuşsun."

 

Her kapı çalışında Turna'ya sıcaklık basıyordu. Avuç içleri terliyor biri onunla konuştuğunda kekeliyerek cevap veriyordu. Kapı çalmaya başladığında, Asiye kapıyı açmıştı. Kenan gelmişti. Turna onu gördüğünde rahat etmişti. Kenan ceketini çıkarınca Asiye elinden almak istemiş, Kenan onu görmezden gelip kendi askıya asıp. Turna'nın yanına koltuğa oturmuştu.

 

"Demek Baran efendi seni istemeye gelecek ha ?"

 

Turna utanıp bir şey demezken,

 

"Çok fazla umutlanmasın ama." diyerek güldü Kenan.

 

"Kenan bu mahalleden hangi kızı seversen Baran'dan isteyeceksin biliyorsun değil mi ? Ona göre hareket et derim." dedi Sadık.

 

Kenan histerik bir şekilde gülüp, "Eyvallah abi ama gönül işleri bize gelmiyor sevgimiz bir beden büyük geliyor herhalde."

 

Asiye'nin gözü yerdeydi, duymamış gibi yapıyordu .Açık vermek istemiyordu başını kaldırdığında Kenan'ın ona kısa bir bakış attığını görünce hemen başını yere indirdi.

 

Kapı çaldığında Çiğdem kapıyı açınca, Turna başını kaldırıp baktığında Baran'ı görmüştü. Siyah takım beyaz gömleği, bir elinde papatya ,diğer elinde badem şekeri vardı. Turna badem şekerine ve papatya tebessüm etmişti . Turna çiçeklerden en çok papatyayı, şekerlerden de en çok badem şekerini seviyordu. Baran ,Turna'nın tam karşına oturduğunda, herkes selamlaşıp el sıkışırken, ikisi de fırsattan istifade edip birbirilerine bakmıştı. Turna, Baran'ın sakalını hafif kırptığını ayrım sayabiliyordu. Baran, kehribar gözlerine hasretle bakıp, gözlerini bir kez kapayıp açmıştı. İsteme işine gelince Kenan, Baran'ı terletmiş, hatta onun sabrını taşırmaya başlamıştı.

 

Alayla,"Oğlunuz ne iş yapıyor?" dediğinde.

 

Baran ona ters ters bakıp, sabır diler gibi başını tavana kaldırmıştı. Turna o zaman kahkaha atmak istemiş, içten içe yanaklarını ısırmıştı. Buke araya girdiğinde Kenan her zaman olduğu gibi Buke'ye ana deyip.

 

"Verdim kardeşimi Buke ana yeğenine." deyince Baran cebinden çıkardığı kırmızı kutuyu, içlerinde en büyük olan Kerim amcaya uzatmıştı. Kerim amca dua edip yüzükleri taktığında, Buke'yle ,İpek zılgıt atmaya başlamışlardı. Kerim amca, Baran'la ,Turna'ya yüksek sesle konuşup öğüt verdiğinde,

 

"Aman Kerim efendi bizim kulakları da sağır edeceksiniz anlaşılan." dedi Ayşe teyze.

 

Turna ve Baran kendilerini daha fazla tutamamış gülmeye başlamışlardı. Onların gülmesiyle herkes gülmeye başlamış Baran ,Turna'yı kendine çekip kulağına,

 

"Hayatımda ilk defa beyaz elbise giymiş bir Turna gördüm. O kadar naif ki, içime saklayasım hiç kimseye göstermeyesim var."

~~~~~~~~

 

 

 

 

Alaz, ikinci rakı şişesini evinde oturmuş içiyorken, sehpanın üzerinde Turna'nın vesikalık fotoğrafını eline alıp kendi kendine,

 

"Aptal Alaz, aptal şimdi o kehribar gözler sana bakacaktı, Baran'a değil."

 

BÖLÜM SONU.

 

 

 

Loading...
0%