Yeni Üyelik
36.
Bölüm

Orman kaçkını ayı

@verahare

Çok yorgunum ya." deyip esnedi Çiğdem, "Daha uykumu alamadım."

 

Gülcan gülmeye başladı, "Sonra uykunu bol bol alırsın gelin hanım." deyip Çiğdem'in saçlarını yapmaya başladı.

 

Turna kucağında Leyla'yla çıktı evden. Baran'ın evine girdi.

 

"Benim yanımda yatar." dedi Zeynep Leyla'yı kucaklarken.

 

"Bunlar elbiseleri." deyip Zeynep'e poşeti uzattı Turna.

 

"Tamam, tamam sen merak etme. Bir güzel hazırlarım kızımı."

 

Turna Gülcan'ın kuaförüne gitmeye başladı.

 

"Çok güzel olmuşsun." dedi Asiye.

 

"Darısı başına." dedi Çiğdem gülerken.

 

"Sahi sizin nişan ne zaman?" dedi Gülcan.

 

"Kenan erkenden yapacağım diyor." dedi Asiye.

 

"Peki ya senin düğünün ne zaman Turna?"

 

"Bilmem." deyip gülmeye başladı Turna.

 

"Kendi evinin eşyalarını ne yapacaksın?"

 

"Her şey yine yerli yerinde olacak. Arada bir uğrarım evime."

 

"Baran'la mı?" deyip gülümsedi Gülcan.

 

Turna kızarmaya başlamıştı. Cevap bile veremiyordu.

 

"Asiye abla Kenan abi sizle yaşayacakmış doğru mu? Aysel teyze annemle konuşurken duydum." dedi Suzan.

 

"Evet." deyip çayından bir yudum aldı Asiye, "Ben istedim diye kabul etti."

 

"Sende Kenan'ın evine uğrarsın arada bir." deyip kahkaha attı Gülcan.

 

"Uğrarım tabi." deyip gülümsedi Asiye.

 

"Turna kadın kadınayız. Bu utangaçlığı at üstünden." muzipçe gülümsedi Gülcan.

 

"Bu hep böyle zaten." dedi Çiğdem, "Allah aşkına sen Baran'la nasıl arkadaş oldun çok merak ediyorum Turna."

 

Turna gülümsemeden edemedi.

 

"Hadi söylesene."

 

"Kusura bakma söyleyemem." deyip kalktı Turna.

 

"Ne güzel kız ama." dedi Suzan Ahu'nun çektiği dans videosuna bakarken.

 

"Hangi kız?" dedi Gülcan.

 

"Fotoğrafçı kız."

 

"Nasıl dans ettiler Sirac abiyle ama." dedi Ahu gülümserken.

 

"Yapsana aralarını Turna." dedi Gülcan.

 

"Ben mi?" Turna afallamıştı.

 

"Tabi sen. Ben olsam o kızı kaçırmam."

 

Canan burnu havada kuaföre girdi, "Kaşım alınacak." deyip sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı.

 

Gülcan yan baktı Canan'a, "Kızım burası sosyete kesimi değil, öyle emirli konuşma."

 

"Hemen de tersliyorsun abla." deyip önündeki sehpadan kataloğu aldı Canan, "Bugün çok işim var daha çarşıya uğrayacağım."

 

"Kovmadığıma şükret. Çiğdem'in saçı bitsin, kaşını alırım."

 

Canan göz devirip, katalog sayfalarını çevirmeye devam etti.

 

"Abla sen saçına bir şey yapmayacak mısın?" dedi Suzan.

 

"Hayır." dedi Turna.

 

"Abla çeksene fotoğrafımızı."

 

Zülüf top oynayan çocuklara döndü, "Makinem evde." dedi gülerken "Başka zaman bol bol çekerim."

 

"Söz mü?" diye atıldı çocuklar.

 

"Söz." deyip Gülcan'ın kuaförüne girdi Zülüf.

 

"Gel yanıma." dedi Turna gülümserken.

 

"Merhaba."

 

Canan haricinde, herkes merhaba dedi.

 

Zülüf poşetten beyaz elbiseyi çıkardı, "Fermuarı bozuldu."

 

"Tamam kızım işim bitsin yaparım." dedi Gülcan.

 

"Yalnız benim kaşım alınacaktı." gergince konuştu Canan.

 

"Abla ben alırım kaşını." dedi Suzan.

 

"Hayır sen Gülcan abla gibi güzel alamazsın."

 

"Halası gibi manyak." dedi Çiğdem.

 

"Anlamadım." dedi Canan kaşları havalanırken.

 

"Boş ver anlamasan da olur."

 

"Bu ne demek ya? İnsanı resmen salak yerine koyuyorsun." deyip kalktı Canan.

 

"Ne o kız üzerime mi yürüyeceksin?" dedi Çiğdem.

 

"Ben senin gibi görgüsüz müyüm?"

 

"Ne diyon kız?" hışımla kalktı Çiğdem, "Halana yaptığım gibi saçını başını yolayım mı istiyorsun?"

 

"Otur." dedi Gülcan Çiğdem'i omuzlarından tutarken, "İkiniz tek bir kelime daha ederseniz dükkanı kapatırım." Canan'a ters ters baktı, "Sende geç yerine. Ne biçim konuşuyorsun büyüklerinle."

 

"Büyük gibi davransın o zaman."

 

"Sen haddini bil, o büyüklüğünü bilmezse o zaman konuşursun." dedi Turna.

 

Canan kızardı. Tekrardan yerine oturdu.

 

"Ahu canım çikolata çekti. Git beş altı tane al gel hemen." dedi Gülcan.

 

"Anne hamile misin? Canın her şeyi çekiyor bugünlerde."

 

"Adetim yaklaşıyor kızım, ne hamilesi."

 

"İyide sürekli kusuyorsun ama."

 

"Midemi üşütmüşümdür."

 

"Ay sen hamile misin?" dedi Zeynep kuaförün kapısındayken.

 

"Hamile ne demek?" dedi Leyla Zeynep'in kucağındayken.

 

"Tövbe Yarabbim." dedi Gülcan göz devirirken, "Ahu ben sana ne diyeyim bilmiyorum ki."

 

Kızların hepsi gülmeye başladı.

 

"Hamile ne demek?" deyip Zeynep'i dürttü Leyla.

 

"Burada güzel bir bebeğin olması demek." dedi Zeynep elini Gülcan'ın karnına götürürken.

 

"Kız yok öyle bir şey. Sadece midemi üşütmüşüm o kadar. Kusuyorum diye hemen hamile mi oluyorum? Hem bu yaştan sonra çocuk benim neyime?"

 

"Öyle deme ne varmış yaşında? Senin yaşındakiler daha yeni evlenmeye başlıyor abla." dedi Zeynep.

 

"Her adetinde mi canın bir şeyler çekiyor?" dedi Asiye.

 

"Kızım bu her kadında olan bir şey zaten." dedi Gülcan.

 

"Vallah sen hamilesin." dedi Zeynep gülerken, "Hemen git bi test yaptır."

 

"Zeynep..."

 

"Rengin soluk, aşeriyorsun, sürekli kusuyorsun, biraz süzülmüşsün de." dedi Zeynep gülerken, "Sen basbayağı hamilesin abla."

 

Gülcan'ın kaşları çatıldı, "Yok canım."

 

"Sana da annelik ne güzel yakışır." dedi Asiye gülerken.

 

"Olamaz." dedi Gülcan dalgın sesiyle.

 

"Niye olamaz abla?" dedi Zeynep.

 

"Kızım bu imkansız. Ben spiral taktırmışım." dedi Gülcan kısık sesiyle.

 

"Kaymıştır o abla." dedi Zeynep gülümserken.

 

"Zeynep içime kurt düşürdün."

 

"Sen hemen git eczaneden bir test al."

 

"Bugün pazar her yer kapalıdır şimdi. Anca nöbetçi eczane vardır."

 

"Evet çarşıda işim var kostüm alacağım kendime." dedi Zülüf Turna'yla sohbet ederken.

 

Zeynep'le Gülcan Zülüf'e döndüler.

 

"Kız sen çarşıya gidince eczaneden benim için hamilelik testi alır mısın?"

 

"Alırım." dedi Zülüf.

 

Ahu bakkala girdi. Çikolatalardan on tane aldı.

 

"Ne olacan kız?" dedi Kerim amca.

 

"Ya Kerim amca yine mi unuttun?" dedi Ahu gülümserken.

 

"Sen yaşlı olunca anlarsın."

 

"Eczacı olacağım." dedi Ahu Kerim amcanın elinden öperken. Çalan telefonunu kaldırıp dükkandan çıktı.

 

Mehmet Ahu'ya baktı. Bir elinde telefon diğer eliyle saçını savuruyordu gülümserken. Öyle güzel gülüyordu ki, Mehmet sanki yeniden doğmuş gibi oluyordu.

 

"Mahallenin kızına öyle bakılmaz." dedi Ahu telefonu kapatıp Mehmet'e göz kırparken.

 

"Ha?"

 

"Aleni aleni bakma diyorum." dedi Ahu gülerken.

 

"Öyle güzel gülüyordun ki bakmadan edemedim."

 

"Her kızla böyle mi konuşursun?" dedi Ahu Mehmet'in ela gözlerine bakarken.

 

"Yok ilk seninle." dedi Mehmet gülerken, "Peki sen hep gözlerinin içine kadar mı bakarsın insanın?"

 

Ahu gülümsedi. Etrafına bakındı, Mehmet'in kulağına yaklaştı, "Babamdan sonra gözlerinin içine kadar baktığım ilk erkeksin." hızla yürümeye başladı.

 

Tam sekiz defa bakışmışlardı. Ahu'nun yüreğine artık tak etmişti.

 

~~

 

"Çok teşekkür ederim." dedi Zülüf beyaz elbiseyi giyerken, "Borcum ne kadar?"

 

"Önemli değil." dedi Gülcan.

 

"Önemli, önemli." deyip çantasından 15 lira çıkartıp kasaya koydu Zülüf.

 

"Yüzündeki boya çok güzel. Niye bana da yapmıyorsun?" dedi Leyla Zülüf'ün elbisesini çekiştirirken.

 

Zülüf başını eğdi, "Çok mu sevdin çilleri mi?"

 

"Hı hı."

 

Kendi makyaj malzemesini çıkarıp Leyla'ya çil yapmaya başladı Zülüf.

 

"Neden ilk istediğimde yapmadın?" dedi Leyla.

 

"Çünkü makyaj malzemem yanımda yoktu."

 

Beraber kuaförden çıktılar. Çiğdem'in evine gittiler. Turna gelin kuşağını Kenan'a uzattı. Şarkılar söylenmeye başlanmıştı. Kenan Çiğdem'in beline kırmızı kuşağı bağladı. Çiğdem Kenan'a sarıldı. Birden ağlamaya başladı. Anne ve babasının yanında olmayışı çok koyuyordu.

 

"Yoksa evlenmek istemiyor musun bununla?" dedi Kenan gülerken, "İstemiyorsan vermem ha seni."

 

Çiğdem burukça gülümsedi. Gözleri bir an Irmak'la Nehir'e takıldı. İkizler gülüyordu.

 

"Biraz daha ağlarsan sümüklü gelin olacaksın." dedi Irmak'la Nehir.

 

Çiğdem birden gülmeye başladı. Asiye Çiğdem'in gözyaşlarını sildi. Zeynep kırmızı duvağı Çiğdem'in başına örttü. Kapıdan çıkarlarken, İpek Çiğdem'e çay bardağını uzattı kırması için.

 

"Kapatın gözlerinizi." dedi Zeynep Fırat'la Leyla'nın gözlerine elini götürürken.

 

Herkes konvoya girdi.

 

"Bak dayı." dedi Leyla çillerini gösterirken.

 

"Ne yapmışsın böyle?" dedi Baran Leyla'nın yanağından makas alırken.

 

"Güzel olmuş muyum?"

 

"Hemde çok güzel olmuşsun."

 

Kadir Kemal amcayı getirmişti fotoğraflarını çeksin diye.

 

"Tek biz mi çekeceğiz? Gelsenize hepiniz." dedi Çiğdem, "Cemo sen yanıma gel."

 

Nikah memuru gelmişti. Asiye'ile Kenan nikah şahidi olmuşlardı. Çiğdem üç defa evet demişti coşkulu sesiyle. İmzalar atıldıktan sonra, Çiğdem hınzırca gülümsedi. Ayaklarını bir o yana bir yana götürdü. Kaşlarını çatıp, masanın altına eğildi. Başını kaldırıp, Kadir'in ne oldu dermiş gibi yüzüne baktı.

 

"Ya Kadir indir ayaklarını."

 

"Olmaz."

 

"İndir oğlum adettir." dedi Ayşe teyze.

 

"Hıh bak gördün mü?"

 

Kadir ayaklarını indirdi. Çiğdem gülümsedi.

 

"Ahh! Ne yaptın hatun?" dişlerini sıktı Kadir.

 

Herkes gülmeye başladı.

 

"Demek indirmezsin ayaklarını ha."

 

Turna gülmeye başladı, "Aferin kız."

 

Baran'ın kaşları havalandı, "Sende mi böyle yapacaksın?"

 

"Ben daha kötüsünü yapacağım. Hani o çivi gibi topuklu ayakkabılar yok mu işte onlarla basacağım ayaklarına." Turna Baran'daki şaşkın bakışlarla daha çok gülmeye başladı, "Sence ben sana bunu yapar mıyım KARA?" dedi Baran'ın kulağına fısıldarken.

 

Herkes oynayama başlamıştı.

 

"Neyin var?" dedi Engin Gülcan'ın elini tutarken.

 

"Bir şeyim yok." elini hızla ağzına götürdü Gülcan.

 

"Ne oldu kız?" dedi Ayşe teyze.

 

"Birden kusacakmış gibi oldum."

 

"Ben sana su getireyim." dedi Engin.

 

~~

 

"Nerede kaldın?" dedi Zülüf.

 

"Anca gelebildim." dedi Yasemin sandalyeye otururken, "Bak." boynundaki gümüş kolyeyi gösterdi, "Demir'in hediyesi."

 

Zülüf göz devirdi, "Nasıl aldı acaba?" diye homurdandı.

 

"Çok kırıcısın."

 

"Sende gerçeği göremeyecek kadar körsün." dedi Zülüf kısık sesiyle.

 

"Neden Demir'den hoşlanmıyorsun? Sana ne kötülük yaptı ki?"

 

"Bana değil, kardeşime yani sana kötülük yapıyor. Bunu elbet bir gün sende anlayacaksın."

 

"Delisin sen." dedi Yasemin gülümserken.

 

~~

 

"Acıyor mu hala?" dedi Çiğdem gülerken.

 

"Evet acıyor. Ama ben bunun acısını çıkarırım senden."

 

"Nasıl?"

 

"Akşam görüşeceğiz Çiğdem hanım." deyip Çiğdem'in kulağından ayrıldı Kadir.

 

Çiğdem içten dudaklarını ısırdı.

 

Düğün saat birde bitmişti. İmam nikahını camide kılmaya gitmişlerdi. Asiye'ile Kenan'ın şahitliği eşliğinde, Çiğdem'le Kadir'in dini nikahları kıyılmıştı. Camiden çıkarlarken Çiğdem Sultan'ı gördü. Ona acıdığını hissetti. Pazarda saçını başını yolarken, ettiği hakaretler geçti gözlerinin önünden. Evet haklıydı. Ama o kadar insanın içinde bekar bir kızın nişanlı olan bir erkeğin peşinde olduğunu dillendirmek kötü hissettirmişti onu. Bunu olgun bir insan gibi konuşması gerektiğini şimdi anlıyordu.

 

"Ne bakıyon salak salak." diye çemkirdi Sultan.

 

"Ulan."

 

"Çiğdem ne yapıyorsun?" dedi Turna Çiğdem'i kolundan tutarken.

 

"Duymuyor musun?"

 

"Takma onu boş ver. En mutlu gününde böyle yapma."

 

Kadir bir çırpıda Çiğdem'i kucağına aldı, "Nereye götüreyim kız seni?" dedi Çiğdem'i ön koltuğa oturturken.

 

"Deniz kıyısına." dedi Çiğdem gülerken.

 

Gülcan Engin, Asiye Kanan, Baran Turna, Leyla Fırat, Zeynep İpek, Suzan Ahu. Hepsi deniz kıyısına gitmişlerdi.

 

~~

 

"Niye öyle bakıyorsunuz bana?" dedi Zülüf.

 

"Çok güzelsin de ondan." dedi Garip, "Yasemin nerede?"

 

"O evinde kalacak bu akşam. Bana arabanın anahtarını verir misin?"

 

"Ehliyetin yok."

 

"Bu arabanı sürmeme engel değil ama."

 

"İstediğin malzemeleri aldım." dedi Sirac salona geçerken.

 

"Benim işim var, sen Zülüf'ü istediği yere kadar götür." dedi Garip arabanın anahtarını uzatırken.

 

"Tamam."

 

Zülüf arabaya geçti. Ensesinden akan ter sırtına süzülmeye başladı. Hafiften ürperdi. Sirac'ın yanındayken hep böyle oluyordu.

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

"Önce eczaneye, sonra çarşıdaki mağazalardan birine uğrayacağım."

 

Eczaneden hamilelik testini aldıktan sonra, çarşıya geçtiler. Sirac mağazanın önünde Zülüf'ü bekliyordu.

 

"Hoş geldiniz Zülüf hanım."

 

"Hoş buldum. Kostümüm hazır mı?"

 

"Çoktan hazır. İsterseniz deneyin."

 

Zülüf kabine geçti. Gösteri için aldığı balerin kostümünü giydi.

 

"Bu sene son galiba." dedi genç adam.

 

"Evet."

 

"Kızım öğrenciniz olmak için can atıyor."

 

"Bende balerin eğitmeni olmak için can atıyorum." dedi Zülüf tebessüm ederken.

 

Kabinde kostümünü çıkarırken, Yasemin'in sözleri kulağında uğuldadı. "Hayatı ve aşkı kaçırıyorsun."

 

"Kaçırıyorum." dedi karşısındaki aynaya bakarken. Durdu "Kaçırıyorum." diye fısıldadı. Hızla giydi elbisesini. Kapının anahtarını kırarcasına çevirdi.

 

"Ne oldu?" dedi genç adam, "Beğenmediniz mi yoksa?"

 

"Borcum ne kadar?" dedi Zülüf Sirac'a bakıp parayı çantasından çıkartırken, "Al şunu." parayı genç adamın eline tutuşturduğu gibi koşmaya başladı. "Ben seni seviyorum Sirac." diyecekti.

 

Mağazanın kapısına gelince nefes nefeseydi. Sirac tam karşısındaydı. Yutkundu. Avuçları ter içindeydi. Dudakları titredi. Gülmekle ağlamak arasında bir gülüş sergiledi.

 

"Vay anam vay! Analar neler doğuruyor be!"

 

Zülüf dondu kaldı.

 

Sirac'ın kanı alevlenmeye başlamıştı. Sapığın sözleri defalarca kulaklarında çınlıyordu. Tir tir titremeye başladı. Gözü kararmıştı.

 

"Bir daha söylesene." sırtına tekmeyi indirdi. Kaldırdı. "Hadi söylesene." Karnına tekme attı. Çelimsiz bedeni sürükledi, "Söyle!" başı her iki elinin arasına alıp, beton saksıya vurdu.

 

"Bırak." Zülüf Sirac'ın elini kurtarmaya çalışıyordu.

 

"Sana laf etsin diye mi bırakayım?!" başı tekrardan betona vurdu.

 

"Senin gibiler yüzünden sokağa çıkamaz olduk." dedi genç kadın sapığa tekme atarken, "Ne duruyorsunuz? İlla başınıza gelince mi hareketlenecek siniz?" genç kızın sözlerinden sonra meydan dayağı başlamıştı.

 

"Biri ayırsın artık şunları!" son gücüyle bağırdı Zülüf.

 

Yakarışını devriye gezen polisler duymuştu.

 

Beyaz zemine bulaşan kan lekelerine odaklanmıştı Zülüf. Başı yerden kalmıyordu bir türlü. Sirac'ın ifadesinin bitmesini bekliyordu. Birden böğüre böğüre ağlamak istedi. Dışarı çıktı. Soğuk kaldırıma oturdu. Başını dizlerine dayayıp, çöpten karton toplayan çocuklara baktı.

 

"Hadi kalk."

 

Zülüf irkildi. Başını kaldırdı, "Geldin mi?"

 

"Görmüyor musun?" ters ters bakıp, yürümeye başladı Sirac.

 

"Benimle öyle ters konuşma. İnsan gibi konuşmayı bilmiyor musun sen?" diye bağırdı Zülüf.

 

"Git kızım işine."

 

"Ayı!" diye bağırdı Zülüf.

 

Karton toplayan küçük çocuklar birden gülmeye başladılar

 

"Ayıyım öyle mi?" Sirac Zülüf'e döndü. Burun buruna gelmişlerdi, "Sen önce giydiğin paçavraya bak!"

 

"Manyak herif!" Sirac'ın yüzüne son gücüyle tokadını indirdi Zülüf. "Sana ne benim giydiğim elbiseden."

 

Sirac parkasını çıkardığı gibi Zülüf'ün bacaklarına sarıp, onu sırtına aldı.

 

"İndir beni, köpek!" her iki eliyle yumruk atıyordu Sirac'ın sırtına "Allah belanı versin!"

 

"Vermiş zaten."

 

"İndir diyorum beni, indir."

 

"Debelenme!"

 

"Sen benim elbiseme nasıl paçavra dersin?" hiç bıkmadan yumruklamaya devam ediyordu. "Orman kaçkını ayı."

 

Arabada bile bağırıp, hakaret yağdırıyordu Zülüf. Sirac hayatında hiç bu kadar hakaret yememişti. Dişlerini sıktı. Zülüf'ü duymamış gibi davrandı. Anlık sinirle öyle konuşmuştu. Kendini ifade etmek istemedi. Zülüf'e kendini ifade etmek, yokuş yukarı çıkmak kadar zor olacaktı. O yüzden susmayı tercih etti. Bazen birisi ne zaman olduğunu anlamadan her şeyiniz oluverir. Sınırları zorlayacak kadar değerli. Herkesten sakınacak kadar paha biçilmez.

 

"Hayatımda gördüğüm en bktan herifsin."

 

Sirac histerik bir şekilde güldü, "Öyle diyorsan, öyleyimdir kesin."

 

"Peşimden gelme." diye bağırdı Zülüf.

 

"Anahtarı vereceğim." deyip salona geçti Sirac.

 

"Ne oldu?" dedi Garip.

 

Sirac anlatmaya başlayınca, Zülüf lafın arasına girip ona hakaretler yağdırmaya devam ediyordu.

 

"Ne istersem yapacaktın değil mi Sirac?"

 

"Ha?" Sirac kaşlarını çatmış Garip'e bakıyordu.

 

"Öyle dememiş miydin?"

 

"Demiştim." dedi Sirac.

 

"Güzel." deyip kızına döndü Garip, "Dün bana ne istersem yapacağını söylemiştin."

 

"Evet söyledim. Ama konuyu niye şimdi açıyorsun ki baba?"

 

"Bende sizden evlenmenizi istiyorum."

 

BÖLÜM SONU.

 

 

Loading...
0%