@verahare
|
Turna, sımsıkı sarılmış bırakmıyordu Baran'ı. Onun kokusunda huzur buluyordu. Baran Turna'yı kucağından indirdiğinde Turna, Baran'dan ayrılmak zorunda kalmıştı. Gözlerini açtığında, genç adamın kısa saçlarından akan yağmur tanelerinin koyu kahverengi gözlere düşmesini oradan yol alıp sakallarının arasına kaymasını izledi. Yıllar sonra ilk defa bu kadar yakındı ona. Genç adam ne kadar kehribar gözlere hasret kalsa da ,Turna'ya kısa bir bakış atıp çıkmaya başlamıştı. Arkasında bıraktığı genç kadına,
"Dışarıda seni bekliyorum ."
Turna kapıya çıktığında, Baran kepenkleri indirip yürümeye başlamıştı. Turna, Baran'a yetişemiyordu bir türlü, adam yürümüyor, sanki koşuyordu. Turna koşarak Baran'ın kolundan kendine dönderdi.
"Ben hep seninleydim, senin söyleyip dinlediğin türkülerde, sonra okuduğun kitaplarda, şiirlerde yani senle aynıydım. Hatta çayımı bile kıtlama şekerle içiyorum artık. Senin gibi." deyip ellerini boynuna götürdü "Bak!" deyip boynundaki duayı gösterdi. "Bak hani teyzenin seni kaza, belalardan korumak için gümüş kolyeden yaptırdığı dua. Sen bana vermiştin anlasana be adam ben hep seninleydim."
"Gidişin çok ani oldu , bir deprem gibi ne zaman harabeye çevireceğini bilmeden yaşamak...En çokta ne zoruma gidiyor biliyor musun kehribar? Benden gittiğinde saçların omuzunun üstündeydi, şimdiyse... Saçlarının her bir teline şiir yazmak istiyordum. Saçının teli ne kadar uzunsa bende o kadar yazacaktım. Yani büyümüşsün ben hiç bir şeyine şahit olamamışım... Yoruldum seni aramaktan değil ha! Başına acaba bir şey mi gelmiş? Demekten yani kendi kendine konuşup cevap verememek..."
Turna, Baran'nın sakallarını avuçlarının içine alıp okşayıp, ayaklarının ucundan yükselip kulağına,
"Özür dilerim... Daha fazla çabalamadığım için özür dilerim..."
Baran sessiz kalıp Turna'yı kendi evine getirmişti .Yağmur halen yağmaya devam ediyordu. Beraber evin kapısında durduklarında hiç konuşmamışlardı. Kapıyı Baran'ın teyzesi Buke açmıştı. Adı gibiydi Buke ,evlendiği gün kocasını kaybetmiş ,eli kınalı bir gelin olarak kalmıştı. Saçları bir demet kır olmuştu. Ama halen sanki kocasını yeni kaybetmiş gibi baştan aşağıya siyah giyinmişti. Buke, Turna'ya kollarını açtı.
"Gel kızım." deyip sarılmıştı. Beraber içeriye geçtiklerinde İpek ,Turna'yı görür görmez boynuna atlamıştı.
"Ben çıkıyorum." deyip gitmişti Baran.
Turna içinden, "İyi ki Allah seni bana sevdirmiş."
Yemekten sonra İpek ,Turna'ya tek kişilik odada yer döşeğini kurup gitmişti. Turna bir türlü uyuyamamıştı. Baran'ın evinde olmak, yüreğinde olmak gibiydi. Turna sessizce çıkıp Baran'ın odasına geçip ,ışığı yaktığında yatağın üzerindeki beyaz kazağı ellerine alıp doya doya koklamıştı.Belki ayıptı ama onlara yaşatılan şeyler daha çok ayıptı. Yatağın hemen yanındaki kitaplıktan kitaplar fışkırıyordu resmen o kadar çoktu ki artık ahşap zemine dizilmişlerdi. Turna, Baran'ın yatağında uzanıp tavana baktığında gözlerine inanamamıştı. Tavan Turna'nın sayamayacağından çok fotoğraflarıyla doluydu . Baran tek tek yapıştırmıştı. Turna penceresi olmayan duvar kısmındaki yeşil perdeyi görünce, ayağa kalkıp perdeyi çektiğinde karşında eskiden çektirmiş olduğu vesikalık fotoğrafı vardı. Ama vesikalık fotoğraf kapı büyüklüğündeydi. Turna'nın gözleri hariç yüzü şiirlerle dolmuştu. Alnına kehribar yazılmıştı. Turna utanmıştı, hem de çok. Ben senleydim dediğini hatırlayınca daha çok utanmıştı. Hiç kuşkusuz Baran daha çok sevmişti. Turna sadece kaçmıştı, belki yüreği soğur diye Baran'ı ateşe atıp kaçmıştı. Ve bu adam sadece ona küs kalıyordu. Bağırıp, çağırmıyor ,kırıp , dökmüyordu.Ama ne yapıp edip kendini affettirecekti bu adama. Sabahı beklemeye başlamıştı. Sabah olduğunda evden çıkıp gitmişti. Bugün Baran'ı alıp eski günleri yad edecekti. Turna eskisi gibi Baran'ın çocuk yanı olacaktı. Başını göğe kaldırdığında içi umutla dolmuş,
"Bu sefer her şey çok güzel olacak." deyip yürümeye başlamıştı. Ayşe teyzesinin kendisine kırgın bakışlarını gördüğünde, yanına gidip ellerinden öpünce,
Ayşe teyze çaktırmadan Turna'nın parmaklarını yoklayıp,
"Hayırsız kaç gündür gelmişsin, insan hiç merak etmez mi Ayşe teyzesini ?"
"Haklısın, ne desen haklısın."
Turna, Ayşe teyzesiyle konuşurken telefonun çalmasıyla, Ayşe teyzesiyle vedalaşıp telefonuna baktı. Bu yabancı bir numaraydı. Telefonu kaldırdı.
"Alo?" dedi Turna.
Karşıdan derin kesik kesik bir nefes alıp veriş sesi geliyordu. Sanki can çekişiyormuşçasına .
"Kimsiniz?"
Ses gelmeyince Turna sinirlenip telefonu kapatacağı sırada , bir kadının acıyla,
"Affet." dediğini duydu.
BÖLÜM SONUNA GELDİK, YORUMLARINIZI VE VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN GÜZEL İNSANLAR.
|
0% |