@verahare
|
Baran eve vardığında arabanın bagajına koydukları eşyaları çıkarıp eve girmişti. Turna, Leyla'yı kucaklayıp arabadan çıkınca, Asiye, Çiğdem'de çıkmıştı.Leyla, Çiğdem'e bakıp kahkaha atmaya başlayınca, Asiye'ile, Turna'da kahkaha atmaya başlamıştı.
Çiğdem, Leyla'ya baktı "Ne gülüyorsun kız ?"
Leyla daha da gülmeye başlamış küçük işaret parmağını Çiğdem'in saçlarına işaret ettiğinde, Çiğdem dikiz aynasından kendine baktı. Saçlarında çürümüş patates kalıntılarını görünce kendine gülmeden edememişti. Saçlarını burnuna yaklaştırdığında hemen tiksinerek çekmiş,
"Ben evime gidip banyomu edeceğim." deyip gitmişti.
Turna gülmeye devam eden Leyla'yla konağa girdiğinde, Leyla heyecanlı bir sesle,
"Dur yanlış eve geldik ."
Turna gülümseyip Leyla'yı öpüp, "Doğru evdeyiz. Burası senin dayının evi yani senle ben vakti geldiğinde burada yaşayacağız."
Leyla, Turna'nın kucağındayken kocaman avluya ,dev dut ağacına, bahçesi meyve dolu ağaçlara baktı. Baran'ın evini daha çok sevmişti. Turna kucağında Leyla'yla kapıda belirince ,Buke Leyla'ya baktı. Onu gördüğünde tüm ön yargıları bir kenara bırakıp Leyla'yı, Turna'nın kucağından alıp sarı saçlarını okşadı. Leyla tedirgin olmuş, Buke'nin kucağından Turna'ya uzanmaya çalışmıştı.
"Güvenli kucaktasın Leyla. Dayının teyzesiyle tanış." dedi Turna.
Leyla derin bir ferahlamayla Buke'nin kucağında usluca durmuştu. Baran aşağıya indiğinde kapıda Kadir'le, Kenan ellerindeki poşetlerle içeri geçiyorlardı. Asiye ile Turna poşetleri alıp yukarı odaya bıraktılar. Turna ,Leyla için bir kaç çamaşır ayarlayıp banyoya geçip odun sobasını yakıp aşağıya indiklerinde, Leyla'yı bu sefer Kenan'ın kollarında görmüşlerdi. Leyla ,Çiğdem'in kafasındaki çürümüş patatesten bahsederken hepsi gülmeye başlamıştı.
"Gülmek bir yana cazgırım haşat etti kızı vallaha." dedi Kadir.
"Sevdadandır oğlum, sevdadan." dedi Buke.
Kenan ,Asiye ve Kadir evden çıktıklarında, Buke mutfağa giderken İpek odasına çekilmişti.Baran'la, Turna yanan sobanın karşında bulanan koltukta mışıl mışıl uyuyan Leyla'ya baktılar. Turna salondan çıkıp yedek yatakların içinden polar battaniye alıp Leyla'nın üzerine örtünce, Baran ayağa kalkıp Turna'ya sarılırken saçlarını eline alıp burnuna gömerek,
"Seni özledim kehribar." deyip Turna'yı elinden tutup salondan çıkardı.
"Dur Baran, Leyla'yı yalnız bırakamayız. Hem daha banyosunu ettireceğim." diyerek salona geçmeye başladı Turna.
Baran ,Turna'nın yüzünü avuçlarının içine alıp okşarken, "Teyzeme söyledim çıkacağımızı. Leyla'ya bakacak merak etme." deyip Turna'yı kapıya çıkardığında, ikisi de ayakkabılarını hızla giyince Baran, Turna'yı elinden tutup merdivenlerden koşarak inip sokağa çıktıklarında arabaya biner binmez arka koltuğu işaret edip arabayı sürmeye başlamıştı. Turna arka koltuğa başını çevirip baktığında, yıllar önce Baran'ın kendisine yaptığı turuncu uçurtmayı gördü. Baran'a dönüp,
"Sen... sen... nasıl bir şeysin be adam?" deyip Baran'ın elini alıp şakak kemiğinde gezdirdi. Oradan yol alıp dudaklarında durdurup Baran'ın avuç içinden öpüp ,yorgun bir sesle, "Bazen bana tüm bunların hepsi bir rüya gibi geliyor. Sanki birazdan bu güzel rüyadan uyanacakmışım gibime geliyor. Korkuyorum Baran. Ben bu kadar mutlu olmamızdan korkuyorum. Galiba sana kavuşmanın yan etkileridir bunlar" bilemiyorum."
Baran arabayı ormanlık yolda durdurup, Turna'nın yüzünü avuçlarının içine alıp kendisine yaklaştırıp alnını öpüp, kehribar gözleri kendi göz hapsine aldı. Bir kez daha alnını öpüp arabadan çıktı. Turna'da çıkmaya başladığında, Baran onu durdurmuştu. Yoldan bir araba geçince Baran otostop çekmiş, araba durunca Baran camdan uzanıp konuştuğunda arabadan orta yaşlı adam inince,Baran uçurtmayı arka koltuktan alıp, ipliği Turna'ya uzattı. Turna uzun bir ip çekince, Baran orta yaşlı adama uçurtmayı vermiş ,adamda uçurtmayı havaya kaldırınca Baran adamın elini öpmek için eğildiğinde, adam gülümseyip Baran'a engel olup sırtına dostça vurmuştu. Baran arabasına geçince Turna , Baran'ı hızlı bir şekilde öpmüş hemen cama çıkmıştı. Baran ara gazı vermeye başladığında,
"Hazır mısın kehribar?"
Turna ciyak ciyak bağırarak, "Her zaman!"
Baran gaza yüklenince uçurtma , adamın elinden gökyüzüne havalanmaya başlamıştı. Turna bağırarak,
"Sağ olun, çok sağ olun !"
Adam gülerek bir kolunu kaldırıp el sallamıştı. Turna ipi daha fazla salınca turuncu uçurtma gökyüzüne yaklaşıyordu. Turna hem uçurtmasını hemde arabanın hızından dolayı ağaçlardan yere düşmüş olan sarı yaprakların havada uçuşunu seyrediyordu. Soğuk hava Turna'nın yüzünü sanki bir bıçak gibi kesiyordu. Ama bu Turna'nın umurunda bile değildi. O kadar çok sevinmişti ki artık bağırarak,
"Çok güzel. Bahse girerim ki böylesini hiç kimse yaşamamıştır."
Turna artık yorulmuştu.Kaç dakikadır arabanın camında uçurtma uçurduğunu bilmiyordu.İpini sarıp uçurtmasını alıp arka koltuğa katıp, sırtını koltuğa yasladığında heyecanlı bir sesle,
"Baran bu çok güzeldi !"
Baran bir eli direksiyondayken Turna'nın dağılan saçlarını omuzlarının gerisinden atıp elini tutup öperken,
"Sen benim çocuk yanımsın Turna. Yarım kalan çocukluğumu seninle yaşıyorum."
Turna, Baran'a yaklaşıp pamuk kadar yumuşak sakallarını okşadı. Birden burnunu sakallara daldırıp koklayıp, öperken kulağına yaklaşıp,
"Daha çok şey yaşayacağız."
~~
Zülüf evine girer girmez boynundaki fotoğraf makinasını çıkarıp, karanlık odaya geçip hobi olarak çektiği fotoğrafların filmlerini banyo ettirmeye başladı. Filmi yıkayıp kuruması için maşalı askıya astığında, kapının çalınmasıyla karanlık odadan çıkıp kapıyı açtığında, arkadaşı Yasemin'i gördü.
"Sürpriz !" diyerek içeri geçmişti bile Yasemin. Zülüf arkadaşının bu hallerine artık alışmıştı .Kapıyı kapatıp salona geçtiğinde,Yasemin'i ayakta dikilmiş eve, eşyalara hele ki içeriyi hamam gibi ısıtan sobaya hayretle bakarken görünce, Yasemin'e takılarak,
"Sende amma görgüsüz çıktın ha !"
Yasemin üzerindeki şaşkınlığı atarak koltuğa oturup, "Ne yapayım kızım ?Bazen bir villada yaşıyorsun. Bazende bir kenar mahallede. Haliyle ben de şaşıyorum."
Zülüf kahkaha atıp mutfağa yöneldiğinde, Yasemin'de ayaklanıp, Zülüf'ü takip edip mutfağa geçti. Zülüf kahve yapmaya başlamıştı. Yasemin pencereye yaklaşarak tül perdenin ardından mahalleyi izlemeye başladı.
"Farklı bir mahalleye benziyor. Yani önceleri de gelmiştim böyle yerlere ama burası o geldiğim kenar mahallelerin, en kenarıdır bence."
"Babam işte... ne yaptığına akıl sır erdiremiyor insan."
Yasemin pencereden gözlerini ayırmayarak, "Hey şuna bir baksana Zülüf."
Zülüf pencereden baktığında, Sirac'ı, bir köpeğin başını okşayıp, konuşurken görünce sinirlenip geri çekildi.
"Farklı bir havası var."
Zülüf kahkaha atarak, "Ayı bu kızım tabi farklı olacak."
Yasemin gülerek, "Yoksa bu bahsettiğin adam mı? tabi ya, yalnız ayı gibi durmuyor ama."
Zülüf alayla, "Camışda olabilir." deyip hazırladığı kahveyi Yasemin'e uzatırken, Yasemin fincanını alıp Zülüf'ü kolundan tutup pencereye yaklaştırıp tül perdenin ardından Sirac'ı işaret ederek,
"Hadi ama Zülüf böylesinden de etkilenmedim deme sakın."
Zülüf ,Sirac'a bakmayı kesip hemen pencereden çekilip, Yasemin'i ardında bırakıp salona geçerken, Yasemin arkasından,
"Kızım sen yoksa Rahibe misin? sanki yemin etmiş gibisin ya."
Zülüf koltuğa oturup ayaklarını sehpanın üzerine sıkıntıyla atıp, "Senin benden başka derdin yok mu?"
"Yok.Kızım yirmi yaşındasın ve hiç erkek arkadaşın olmadı."
Zülüf kahvesini yudumlayıp umursamaz bir tavırla, "Yani?"
"Yanisi şu. Bazen bana tüm erkeklerden nefret ediyormuş gibi geliyorsun Zülüf."
Yasemin'in son sözleri Zülüf'ün midesini bulandırmıştı. Ellerini ağzına götürüp lavaboya koşup kusmaya başlamıştı. Yasemin ardında koşup lavabonun kapısından seslenip,
"İyi misin Zülüf?"
Zülüf'ün öğürmesi bitince, "Sanırım midemi üşüttüm. Sen geç içeri geliyorum ben."
"Tabi üşütürsün, elinde fotoğraf makinası sokakları geziyorsun."
Zülüf yıllar önceki şahit olduğu olayın etkisine girmeye başlamıştı. Elleriyle lavabonun kenarlarına tutunup aynadan kendine bakmayı sürdürdü. Derin derin nefes alıp vermeyi sürdürdü. Kaç yıllık tedaviden sonra ancak bu kadar düzelebilmişti.
BÖLÜM SONUNA GELDİK .SİZLERDEN RİCAM YORUMLARINIZI,VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN
KENDİNİZE İYİ BAKIN
|
0% |