@verahare
|
Sabahtan beri kardeşini onlarla yaşamak için ikna etmeye çalışıyordu Türkan. "Tek başına nasıl yaşarsın sen Efsun. Seni evde tek başına bırakıp yatağımda huzurla uyuyabilir miyim sanıyorsun?" Efsun iç çekip "Abla sen artık evli bir kadınsın. Kocan var. Ben sizinle beraber yaşayamam bunu neden anlamıyorsun Ben olduğum zaman kendi evinizde rahatça hareket edemeyeceksiniz. Sizi rahatsız etmeye hakkım yok. Hem bende rahat edemem anlıyor musun? Bak şimdi evin içinde mini şortumla oturuyorum. Peki senin evinde böyle şortumla rahat oturabilir miyim? Telefondan yüksek sesli müzik açıp şarkı söylüyorum oynuyorum hatta ama bunları senin evinde yapamam. Anlayacağın ne siz rahat edersiniz ne de ben. Lütfen artık baskı yapma bana." Türkan'ın teyzesi Manolya "Efsun haklı Türkan" dedi. "Ben Efsun'un yanında kalmaya karar verdim. Kocam öldüğünden beri kızımla yalnız yaşıyoruz." Efsun sevinçle "Sen ben Derya üçümüz birlikte bu evde yaşayalım teyze. Hem sende kira ödeme artık boş yere." dedi. "Bende öyle düşündüm. Hem sen yalnız kalmazsın evde hem de ben kira ödemek zorunda kalmam. Ev sahibinin gözü kör olsun kiraya yine zam yaptı namussuz! Derya'yı mı okutayım faturalarımı ödeyeyim pazar alışverişi mi yapayım şaştım kaldım valla. Zaten zamlar insanı çıldırtacak gibi bunaldım valla." dedi yılgınca Manolya. "Ne güzel artık birlikte yaşayacağız" dedi Efsun sevinçle teyzesinin yanaklarını öpüp "Ben düğün için elbise bakacağım kendime" deyip koşarak çıktı evden.
"Teyze Efsun'la birlikte yaşaman çok iyi olacak. Yoksa Efsun'u yalnız başına bırakmazdım. Tek başına olur mu hiç. Etraf it kopukla kaynıyor zaten. Gece biri eve dalsa haberimiz olmaz" Manyolya yeğenine sarılıp "Siz yeni evlisiniz Türkan. Açık açık konuşturma beni şimdi. Valla Efsun senden daha akıllı. Kız bile yeni evlilerin yalnız kalmasının gerektiğini biliyor." Türkan kızaran yüzünü yere eğdi. "Yeni evliler her gün çiftleşmek ister. Sen kocanı özlemedin mi?" "Aman teyze sende" Manolya güldü "Utanıp durma karşımda. Sana bir nasihatim var kızım. Kocana her zaman güzel giyin süslen püslen gözü senden başka bir kadını görmesin. Evden önce kendine bak. Biz kadınlar temizlikti ev işiydi derken kendimize bakmayı ihmal ediyoruz kızım. Sonra da yabancı karılara imreniyoruz ne kadar bakımlılar diye. Bunca zaman temizlik yaptık ta ne oldu sanki. Mesela rahmetli enişten Manolya gel gezelim seninle dediği zaman ben Hüseyin bugün halı yıkayacağım perdeleri atacağım makineye daha yemek yapmadım derdim. Şimdi pişmanım ama ne fayda artık zamanı geri alamam ki. Ev işinin canı cehenneme. Kocamın hevesini kırıp ev işine daldım. Gitseydik gezmeye anılarımıza bir tanesi daha eklenirdi. Ama ben kocamla gezip tozmak yerine salaklık edip temizlik yapmayı tercih ettim. Kulağına küpe olsun bu sen sen ol kocan Türkan hadi gel gezelim bir yerlere gidelim derse sakın bir bahane bulma. Git gez ye iç kocanla beraber. Her zaman bakımlı ol. Yatakta en güzel en uzun vakitleri geçirmeye çalış kocanla. Her zaman güler yüzle aç kapıyı kocana. Kadir hep seni istesin gözü senden başka kadına kaymasın. Kocandan onun istediği tarzda fantezi iç çamaşırları iste." deyip uzun bir soluk aldı Manolya. Yeğenin utanan yüzünü avuçladı "Utanma teyzenim ben senin kız. İşveli cilveli ol. Nazlı olmayı öğren öğren ki senden başka kadını bilmesin kocan."
Efsun'la Derya Türkan'ın çeyizlik eşyalarını karton kutulara koymaya başlamışlardı. "Keşke annem babamda görseydi bu günleri" diye mırıldandı Türkan kartonları bantlarken. Manolya içi burkularak baktı yeğenine dilinden dökülen acılı söz acıttı canını. Türkan üzülsün istemiyordu. Düğününe göz yaşı değsin istemiyordu yeğeninin. O da isterdi ablasının sağ olmasını kızını telli duvaklı gelin olduğunu görmesini çok isterdi. Oturup ağlamak istedi. Türkan zaten çok kırılmıştı. Sevdiğiyle sınanmıştı kızcağız. Göz yaşını içine akıtıp, "Romanız kız biz ağlamak yakışmaz bize" dedi coşkun sesiyle Manolya. "Kız Efsun aç bir göbek havası bakayım" Yeğeni telefondan göbek havası açınca başladı göbek atmaya. Parmaklarını şıklatmaya başladı. Derya'yla Efsun ıslık çalmaya başladılar. Türkan'ı elinden tutup kaldırdı "Oyna kız biraz" Türkan gülerek göbek atmaya başladı. Kadir'in açık camdan onu izlediğinden habersizdi. Üstünde kırmızı tişörtü altında siyah eteğiyle muhteşem görünüyordu karısı. İnce kollarını açmış dolgun memelerini sallandırıp kalçalarını kıvırıyordu. Televizyondaki dansözlerden daha iyi kıvırdığını gördü. Ondan başka erkek olmadığı halde kıskandı karısını. Bir tek ona oynasın istiyordu bir tek onun gözleri görsün istiyordu onu. Camdan çekilip telefonunu cebinden çıkarıp aradı karısını. Komodinin üstüne koyduğu telefonu çalınca oynamayı bırakıp diğer odaya geçti Türkan "Söyle erim" diye mırıldandı kocasına. "Kapının önünde bekliyorum seni hadi çık beyaz eşya bakmaya gideceğiz koltuk falan alacağız" dedi Kadir. "Tamam geliyorum" "Tişörtünü düzeltmeyi unutma Türkan" Türkan afalladı. Göbek atarken tişörtünün eteklerini tutup çevirmiş göbeğinin üstüne getirip sıkıştırmıştı. "Sen nereden biliyorsun?" diye şaşkınca mırıldandı. "Hadi gel artık özledim seni" Türkan telefonu kapatıp diğer odaya geçti. "Teyze Kadir aradı beyaz eşya bakmaya gideceğiz ev için koltuk alacağız" "Bütçesine göre al eşyaları. En iyi marka isterim diye tutturma görgüsüz Binnaz gibi. Zor durumda bırakma damadı tamam mı?" dedi Manolya. "Fazla açılmayın borç derdine düşmeyin" "Kadir benim oldu ya çadırda yaşa dese gıkımı çıkarmam valla" deyip güldü Türkan. Evden çıktığında kocasını arabaya yaslanmış gördü. Arabaya bindiklerinde karısının dudaklarına açlıkla saldırdı Kadir. Uzun bir öpüşmeden sonra nefesi yüzüne çarparken "Benden başkasına oynama bir daha ne olur" "Bizi mi izledin sen?" "O nasıl göbek atmaktır Türkan dilim tutuldu resmen. Sende ne cevherler varmış" "Her gece oynarım erime o zaman" diye mırıldandı Türkan. "Düğünde çifte telli oynamaya kalkma sakın" "Erimden başkasına oynamam dedim ya. Çok mu kıskanıyorsun beni?" Elini bacağının arasına götürdü "Kıskanmaktan geberirim" "Çek elini Kadir" "Camlar siyah kimsecikler görmez bizi" deyip avuçladı. "Çok özledim seni" tişörtünün altından bir memesini tuttu. Arabayı sürmeye başladı. Türkan'da istiyordu. Hep istiyordu hatta. Kocası değil miydi. Onu istemek hakkıydı Türkan'ın. Evlendikleri günden sonra kadınlığı sızlıyor kocasını içinde istiyordu. Birlikte oldukları eve geldiklerinde "Eşya bakmaya gidecektik hani?" diye sordu kocasına. "Gideriz gideriz de ama önce seni istiyorum. Sen istemiyor musun?" Türkan ses etmeden indi arabadan. Kadir de inip evin anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açmaya başladı. İçeri geçtiklerinde utanmayı bir kenara bırakıp açık sözle "Çok istiyorum rahatlamaya ihtiyacım var" diye mırıldandı Türkan. Kadir kocasıydı onun. Kocası nasıl utanmadan isteğini dile getiriyorsa onun utanması saçmaydı. Karısının tutkuyla söylediği sözler ereksiyona geçirdi onu. Türkan'ı ilk gördüğü günden beri erkekliği sızlıyor içinde olmak istiyordu. Bir tek onu istiyordu. "Sana bir şey soracağım ama doğruyu söyleyeceksin tamam mı?" "Sor" "Almanya ya gittin. Sarışın kadınlar falan çoktur orda. Hiç birlikte oldun mu biriyle?" Kadir güldü "Sana bir şey söyleyeyim mi?" Karısının elini tutup sertleşmiş erkekliğine götürdü. "Ayy çok sert!" "Yalnızca seni görünce sertleştiğimi söylesem inanır mısın bana?" kulağının memesinin emip fısıldar gibi "Bir tek seni skmek istiyorum" dedi. Kocasının açıkça konuşması utandırdı Türkan'ı. Yatak odasına kadar sabredemediler. Birbirlerinin üstlerini yırtarcasına çıkardılar. Salondaki halının üstüne devrildiler. Perdelerin çekik olup olmadığını hızlıca kontrol ettiler. Karısının iç bacağını öpüp emmeye başladı. Onu kaldırıp güzel sırtını yalayıp hafifçe ısırmaya başladı. Erkekliği karısının dolgun kalçalarının arasına uzandı. Sürtündü. Kalçalarını sertçe avuçladı. Türkan inledi. Kocasının dudakları sırtında dolaşıyor elleri memelerini sertçe sıkıyordu. Uçlarını parmağının arasında sıkıştırırken ağlar gibi inledi. Kadir avuçladı kadınlığını. İstekle atıyordu sıcacık yuvası. Islandı elleri. Sert kalın parmaklarından karısının zevk suları akıyordu. Kollarını arkaya çekip ellerini tutup sertçe girdi içine. Sesler çıplak duvara çarpıp yankılandı. "Seni öyle bir skeceğim ki attığın çığlıklar mahalleye kadar gidecek" ellerini karısının incecik beline getirip sıkıca tutup içine gidip geldi. Karısı zevkten çığlık atmaya başlamıştı bile. Karısını sırt üstü uzandırıp bacaklarını nazikçe ayırıp kor gibi yanan yuvasını emdi. Türkan yay gibi gerilmişti. Nefes nefese kalmıştı. Belini hafifçe kaldırıp başını öne doğru uzattı. Kocasının saçlarını çekmeye başladı. Elektrik çarpmış gibi titreyip bacaklarını kapatmaya çalıştı. Kasıldı. Dudaklarını ısırıp kendinden geçti. Ne yaptığını bilmeden memelerini sıktı. Aklı başından gitmişti. Kadir ayrılıp karısına baktı. Hazdan kıvrıldığını görünce gururla gülümsedi. Bacaklarını kavrayıp omuzlarına attı "Bir daha benden başkasına oynama sakın kıskançlıktan öldürme beni" Kocasının çok kıskandığını şimdi anladı Türkan. Başını hızlıca salladı. Tek istediği içinde olmasıydı. Bacakları kocasının omzundayken utandı birden. Her zaman farklı bir şekilde mi olacaklardı? Güçlüydü kocası. Tırnaklarını kanatırcasına batırdı pazularına. Göz göze geldiler. İkisinin de gözleri şehvetten dolu dolu olmuştu. "Lütfen Kadir" Türkan zar zor yutkunup yalvarır gibi "Gir yuvama" dedi zevkten inlerken. Kadir hırsla "Sonunda karım oldun" dedi. Karısının alnından öptü birden. "Oldum" dedi Türkan ellerini kocasının sert göğüslerine uzatıp. "Her gün birlikte olalım erim" dedi tutkuyla dudaklarını ısırıp. "Sen yeter ki iste" deyip karısının yuvasına erkekliğini sürtmeye başladı. Karısı altından inleyip kıvrılıyor yalvararak onu istiyordu. "Sana o kadar hasretim ki" "Kadir dayanamıyorum lütfen" Kocası dinlemedi onu. Sıcak yuvasına sürtünmeye devam etti. Türkan hırsla doğrulup kocasının erkekliğini sıkıca tutup soktu yuvasına. "Sabırsız seni" deyip karısının boynunu yalayıp sertçe içine girip çıkmaya başladı Kadir. Türkan saçlarını yüzünden çekti. Kocasının geniş sırtına ellerini koyup "İstiyorum hep istiyorum seni." dedi. Uzun bir süre sonra birlikte zirveye çıktılar. Kadir yüzünü boynuna gömdü. Kocasının ensesindeki saçlarına elini daldırdı Türkan. İçine boşalıp nefes nefese kaldı Kadir. Türkan'ın inip şişen göğsü göğsüne çarpıyordu. "Yerim ben bu dudakları" karısının yanaklarını hafifçe sıkıp etli dudaklarını ağzının içine aldı Kadir. Dilini emdi.
Aksayan bacağına merhemi sürmeye başladı Helin. Serhad'ın avlu kapısından geçtiğini gördü. "Teyzemin kızları geldi kuaför olduğunu duyunca seni görmek istediler bir şeyler konuşacaklarmış seninle Helin" dedi Serhad. "Ama kuaförde müşterim var çırağım aradı az önce" "Annem seni çok methetti kuzenlerime. Kırma hadi beni" "Bekle ellerimi yıkayım" deyip ayaklandı Helin. Tulumbayı çekip avuçlarını su doldurup yıkamaya başladı. Birlikte avludan çıktılar. Serhad Helin'in bacağının neden aksadığını merak ediyordu. Kırılır diye sormak da istemiyordu. Naifti Helin. Hafif pembe sevilesi yanakları vardı. İnce kibar bir kadındı. "Kitap matbaasında işe başladım bugün." Helin dönüp Serhad'a baktı. Gülümsedi. Bembeyaz dişleri meydana çıktı "Çok sevindim hayırlı olsun" Birlikte eve geçtiler. "Hoş geldin güzelim" deyip Helin'e sarıldı Nazlı. Dört tane genç kızı işaret edip "Yeğenlerim Ayça Nurdan Peri ve Yıldız." "Merhaba" diye mırıldandı Helin. Helin'in koluna girip yeğenlerine "Bu da görümcemin kızı Helin" dedi gülümseyerek. Kızlar "Memnun olduk" dediler bir ağızdan. Nazlı oğluna dönüp kısık bir sesle "Bu kadar kadının içinde ne duruyorsun kadın kadına bir şey konuşacağız hadi git odana bakayım" Helin tekli koltuğa oturup "Benimle konuşmak istiyormuşsunuz" Kardeşlerin en büyüğü olan Ayça "Biliyorsun sürekli her şeye zam geliyor. Buna kuaförlerde dahil. Doğrusu gücümüz yetmiyor artık. Ağdada ve kaş bıyık almakta hiç becerikli değiliz. Senin uygun fiyata yaptığını öğrendik teyzemden. Bize de uygun fiyata yapar mısın diye soracaktım" Yengesinin hatırı için "Yaparım" dedi Helin. "Halde sebze paketliyoruz eve gelene kadar yorgunluktan ölüyoruz senin için sorun olmazsa evimize gelir misin?" "Olur" deyip ayaklandı Helin. Nurdan kızıl saçlarını ensesinde toplarken "Benim kaşımı al şimdi" dedi kaba bir tavırla. Helin "Dükkanda müşterim bekliyor gitmem gerek. Yarım saate kadar işim biter gel dükkana kaşını alırım" dedi. "Kaşı çırağın alır sen benim kaşımı al" "Müşterim benden başkasına aldırmıyor kaşlarını "dedi Helin sabırla. Arkasını dönüp yürümeye başladı. "Bir şey içseydin kızım bari" dedi Nazlı. "Yok yenge sağ ol" "Sen topal mıydın!?" Nurdan hayretle ağzını açmış bakıyordu Helin'in ayağına. Nurdan o kadar yüksek sesle konuşmuştu ki arka odada olan Serhad bile duymuştu onu. Hızlıca kalkıp çıktı odadan. Salonun kapısında durup patavatsız kuzenine göz devirdi. "Terbiyesizlik yapma!" diye kızdı Ayça kardeşine. "Olabilir ne var bunda" "Sadece neden topalladığını merak ettim " Helin kırıldığını belli etmedi. Serhad'ın odaya girdiğini gördü. Nurdan'a bakıp "Küçükken hastalanıp acile kaldırılmışım. Bir hemşirenin yanlış iğne yapması sonucu böyle oldum." dedi. "Yanlız ben bir bacaktan daha fazlasıyım. Oturup kadere küsmek ağlamak bana göre değil. Şimdi soru sorman bittiyse gidiyorum" deyip arkasını dönüp odadan çıktı Helin. "Eşek kafalı yeğenim ne diye kızla öyle konuştun" diye kızdı Nazlı. "Ne bilim teyze öyle birden çıktı ağzımdan." deyip kendini savundu Nurdan. Peri "Yalan söyleme kız kaşını almadı diye içerledin ona. Canını acıtmak istedin" dedi. "Bazen kardeşimiz olduğun için utanıyorum senden Nurdan. Bir an önce evlen git artık. Her yerde bizi rezil ediyorsun" diye bıkkınca söylendi. Yıldız kardeşinin koluna vurup "Salağın tekisin Nurdan ne hakkın vardı kızı utandırmaya ha." Nurdan acıyan kolunu sıvazlarken "Öff be!" dedi "Hiç sevmiyorsunuz beni." "Seviyoruz ama böyle salak salak konuşup insanların kalbini kırmaya devam edersen çenene terliği yiyeceksin" dedi Ayça sinirden titrerken. "Özür dileyeceksin kızdan" "Hayatta özür falan dilemem" dedi Nurdan omuzlarını silkip. Serhad koşup Helin'e yetişti. Durması için seslendi ona. Durmayınca kolundan tutup kendine çevirdi. "Nurdan hep böyle patavatsızdır takma onun söylediklerini. Onun adına ben senden özür dilerim Helin." Helin geriye doğru bir adım atıp "Sürekli aksayan bacağıma baktığının farkında değil miyim sanıyorsun sen. Nurdan sayesinde öğrendin işte. Artık öyle bakmayı kesersin herhalde. Acıyarak bakmanızdan nefret ediyorum. Dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorsunuz. Her şey mükemmel olmak zorunda değil tamam mı!?" "Böyle olmana acımıyorum Helin" dedi Serhad doğruyu söyleyip. "Aksine gurur duyuyorum seninle. Mükemmel bir kadınsın hayat dolusun sen" "Bakışların öyle demiyordu ama!" diye kızıp ayrıldı oradan. Serhad bir iki kez kolundan tutup onu durdurmaya çalıştı ama nafileydi "Sktir git göt herif! Gurur duyuyormuş yalanın batsın!" yere tükürüp hızlıca yürümeye başladı. Gözyaşı akmaya başlamıştı.
"Biz ne yaptık öyle ev için eşya bakacaktık hani" diye güldü Türkan evden çıkmış arabalarına binmişlerdi. "Yuvan o kadar tatlı ki içinden çıkasım gelmiyor" dedi Kadir gözlerini yoldan çekmeden. Kocasının açık açık konuşması utandırdı Türkan'ı. Tebessümle kıvrıldı dudakları. Beyaz eşyacının önüne geldiklerinde "Sizinkiler niye gelmediler?" diye sordu arabadan inip. "Türkan baskı altında hissetmesin kendini gönlü hangi eşyayı istiyorsa onu alsın biz gelirsek ister istemez karışırız dedi annem" Türkan kocasının yanağını öpüp "Annen çok anlayışlı bir kadın. Her kıza böyle bir kaynana lazım" deyip kıkırdadı. Mağazaya girdiklerinde teyzesinin öğütlerini hatırlayıp "Bütçen hangi markaya yetiyorsa onu alalım Kadir." dedi. Karısının beline sarılıp kendine çekti "Sen rahat ol" Türkan buzdolabını çamaşır makinesini ve fırınlı ocağını turkuaz renginden seçti. Mağazanın alt katına geçip koltuk takımlarına baktı. Kadir'le beraber krem renkli koltukları seçtiler. "Yatak odamız hangi renk olsun?" diye sordu Türkan kocasına. Kırmızı yatağı seçeceğini adı gibi biliyordu. "Şu" dedi Kadir kırmızı yuvarlak yatağı işaret edip. Yatağın üstüne oturup karısını kucağına çekti. Onlardan başka kimseler yoktu. "Kadir adam şimdi gelecek delirdin mi bırak beni" "Duymuyor musun herif yukarıda telefonla konuşuyor" deyip karısının boynundan öptü "Yatak güzelmiş geniş ve ferah. Seni bu yatakta kırmızılar içinde olduğunu gözlerimin önünden geçiriyorum" diye mırıldandı parmaklarını karısının boynuna sürterken. Mağaza sahibinin merdivenlerden indiğini görünce toparlandılar.
Dilda düğün için Rojin'le birlikte çarşıdaki giyim mağazalarından birine uğramıştı. "Ay bu renk sutyen takımı ne hoş" askıdaki sutyeni alıp üstüne tuttu Rojin. "Abla daha geçen gün bir sürü aldın ya hayır ne yapıyorsun bu kadar iç giyimini anlamıyorum ki?" "Kocama giyiyorum" dedi Rojin "Ferman üstümde görmeyi seviyor bu fantezi iç giyimlerini" kardeşinin koluna hafifçe vurup evlendiğin zaman sende Savaş'a giyersin azdırırsın onu." deyip kıkırdadı. Dilda utandı "Aman abla öyle şeyler söyleme" "Salak nasihat ediyorum sana. Evleneceğin adam çapkının tekiymiş önceden." "Eee" "Ee si canım sürekli etkile onu evlendiğin zaman iç çamaşırı almasını söyle ona. Utanıp sıkılma öyle karşımda" "Ay abla ne diyorsun elbise almaya geldik konuştuğun şeye bak" ağzını çık çıkladı Dilda. Birden gülümsedi "Bende salak değilim herhalde azda olsa biliyorum öyle şeyleri" dedi. "İyi aferin" Abiyelerini alıp çıktılar mağazadan. Dilda karşısında Savaş'ı zorla öpen kadını gördü. "Savaş seninle evlenecekmiş doğru mu?" diye sordu Nil soğuk bir sesle. "Evet Savaş'ın evleneceği kadın benim. Sende onu sapık gibi rahatsız eden kadınsın" dedi Dilda tiksinerek. "Senin gibi orospu benimle böyle konuşamaz!" deyip tokat atmak için kolunu kaldırdı Nil. Rojin Dilda'dan önce davranıp Nil'in elini avucunun içinde sıkıca tutup "Orospu diye sana derler!" dedi Nil'in saçına yapışıp. "Öldürürüm kız seni, kardeşimle nasıl öyle konuşursun sen!?" birbirlerinin saçını çektiler. Rojin'in elinde Nil'in kökünden çıkmış bir avuç saçı vardı. Nil'in ellerini saçından çekip onu yere devirdi. Nil fırsatını bulup tokat attı yüzüne. Rojin acıyan yüzünü unutup hınçla tokatlamaya başladı Nil'i. Dudakları ve iç yanağı kanaya dek tokat atmaya devam etti. Nil onu üstünden atıp küfürler yağdırmaya başladı "Kahpeler!" "Kimse senden kahpe değil kaltak!" deyip Nil'e tekme attı Rojin. "Şıllık seni!" "Abla ayrılın artık!" dedi Dilda korkarak. Kucağında Robin vardı diye ayıramıyordu onları. Etraflarını kalabalık bir grup sarmıştı. Dilda onlara dönüp "Ayırsanıza!" diye kızdı. Her iki kadın öldürmekten beter ettiler birbirlerini. Ama en çok Rojin dövmüştü. Dilda ablasını banka oturtup saçlarını düzeltti. Suyu içmesine yardım etti "Ne diye uydun o manyağa?" "Kimse seninle öyle konuşmaz!" Nil yarı baygındı. Polisi ve ambulansı çağırmıştılar. Polisin siren sesini duyunca Dilda panikledi "Ne yapacağız şimdi abla?" dedi "Ay ne korkaksın müebbet vermeyecekler ya ayrıca ilk o saldırdı bize." dedi Rojin. Bölüm sonu.
|
0% |