Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Ben daha çok seviyorum

@verahare

"Ecelin geldi işte!" diye bağırdı Ceylan Rauf'a.

"Belki de senin ecelin gelmiştir" deyip belindeki silahı çıkarıp ayağa fırladı Rauf. Doktoru bir kenara itti. Silahı karnına nişanladı. Kızının acı çekmesi hoşuna gitti. Ezikliğini, yalvaran bakışlarını izlemek keyiflendirdi onu.

Bahadır kapıyı açtığında Ceylan'ı perişan bir halde gördü. Silah'ın namlusunu karnına doğru tutulduğunu görünce, iliklerine kadar korktu. Nefes almayı unuttu o anda. Ne Ceylan'ın ne de bebeğinin ölümünü kaldıramazdı. Bu sefer olmazdı. Soğuk kanlı davranıp silahını Rauf'un eline nişanladı. Hiç sektirmeden tek atışta Rauf'un elini parçalara ayırdı.

Rauf'un pis kanı Ceylan'ın yüzüne sıçradı. Kanın sıcaklığı ve kokusu Ceylan'ın safra kusmasına sebep oldu. Acıdan haykırarak ağladı. Ellerini ayaklarını çekiştirdi. Bahadır ona yaklaştığında kürtaj malzemelerini görünce kendini kaybetti. Yıkıldı.

"Bebeğim yaşıyor mu?" diye sordu fısıltı halinde.

"Yetişmeseydin bebeğimizi öldürecekti bu cani" dedi Ceylan öfkeyle doktoru işaret edip.

Doktor yalvardı af diledi ama nafileydi.

"Bebeğimi öldürmeye cüret ettin. Üç kuruş daha fazla alacam diye bu kirli işe giriştin." duygusuzca konuştu Bahadır. "Benim kadınımı ağlatıp ona acı çektirdin. Korkudan bebeğimi kaybedebilirdi. Sen hiç düşünmedin mi bebeğin babası gelip de beni doğduğuna pişman eder diye ha doktor söylesene?!"

Doktor diz üstü çöküp ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Korkudan altına işedi. "Ne olur affedin bir daha yapmam böyle bir şeyi" diye yalvardı.

Kaşları refleks olarak havalandı "Bir daha yapamayacaksın zaten." dedi Bahadır doktorun çenesini sertçe avuçlayıp ağzını açtı. Silahın namlusunu ağzına sokup şarjörde ne kadar mermi varsa boşalttı. Adamları mahzene girince onlara Rauf'u işaret edip "Ormandaki sığınağa götürün bu iti." dedi. Gidip Ceylan'ı çözdü.

Delice ağlayıp adamın boynuna sarıldı. İkisinin de yüzünde kan vardı. Yüzünü okşadı. Gerçekti işte. "Geldin bizi kurtardın" diye kekeleyip konuştu. Hâlâ inanamıyordu Bahadır'ın gerçek olduğuna.

"İyi misiniz?"

"Sen...sen gelmeseydin ikimizi de öldürecekti"

Ceylan'a kızmak istiyor kızamıyordu. Eğer onu dinleseydi bunların hiçbirinin yaşanmasına asla müsaade etmezdi Bahadır. Kaybetmek... Yeterince kayıp vermişti zaten. Babası, iki abileri, ama Ceylan'la bebeğini kaybetme düşüncesi onu deliye çevirmeye yetiyordu.

Ses etmeden elinden sıkıca tutup onu yürüttü. Kendi adamlarıyla Rauf'un adamları hâlâ çatışıyorlardı. Her an birilerinin karşılarına çıkma ihtimaliyle silahını doğrultmuş etraftan gözünü ayırmadan dikkatlice yürüyordu.

"Çok fazla kan var burada" deyip ağlamayı sürdürdü Ceylan cesetlerin yanından geçip.

"Neden acaba?" diye sitem etti Bahadır ona silah tutan adamı alnından vururken. Ceylan'ın attığı çığlık yüreğine işledi. Arabaya geçtiler Ceylan kendini tamamen kaybetmişti.

Havada uçuşan kurşunların sesi Ceylan'ı mahvetti. Avuçlarını kulaklarına bastırıp "Bitsin artık dayanamıyorum" diye inledi. Yine safra kustu. Acı su midesini alt üst etti.

 

 

Ceylan'ı ilk önce özel bir hastaneye götürdü. Üstlerinin başlarının kan olduğunu görenler bir an korktular. Bebeğinin gayet sağlıklı olduğunu öğrenince derin bir nefes aldı Bahadır. Günlerdir ilk kez bu kadar huzurlu bir nefes almıştı.

Doktor Ceylin "Ceylan hanım unutmayın siz ne kadar sağlık beslenirseniz bebeğiniz de o kadar sağlıklı olur. Ve siz üzgün olsanız bu bebeğinize yansır, tabii mutlu olsanız da. Karnınızı okşayın bebeğinize güvende olduğunu hissettirin." dedi yumuşak bir sesle. "Doğada yürüyüş yapın temiz havayı çekin ciğerlerinize."

 

Birlikte yalıya gittiler. Banyoya girdiler. Ceylan'ı incitmemeye çalışarak onu yıkadı Bahadır. Ona kızmak bağırmak istiyor fakat içler acısı halini gördükçe susmak zorunda kalıyordu. Banyodan çıkıp yatak odasına geçtiler kendi elleriyle giydirip saçlarını kuruladı.

"Kızgın mısın bana?" diye üzgünce mırıldandı Ceylan.

"Kızgın mıyım beni ne hale getirdiğinden haberin var mı senin? Düştüğümüz hale bak. Ya geldiğimde her şey için geç olsaydı? Bunu düşünmeden edemiyorum. Allah kahretsin! Aklımdan zihnimden kalbimden atmak istiyorum bu düşünceyi ama orada çakılıp kaldı işte. Sizi kaybetseydim yaşayabilir miyim sanıyorsun?"

Ceylan dikleşti birden "İyi öyleyse kaçırmayı planladığın kadınla bebeğinin halleri ne olurdu anladın hiç değilse. Kadının kocasının neler hissedeceğini de anlamış oldun fena mı?" dedi öç alır gibi. Bahadır her şeyi kırıp parçalara ayırdı. Camları tuzla buz etti. Ama Ceylan zerre korkmadı ondan ilgilenmedi bile. Bahadır her şeyi kırıp dökerken o hiçbir şey olmamış gibi saçlarını taradı.

"Nasıl bir kadınsın sen?"

"Anneyim ben!" diye bağırdı Ceylan. "Senden bu yüzden kaçtım işte. Savunmasız bir kadınla bebeğini kaçıracak kadar düştüğünü gördüm. Benim tanıdığım Bahadır bu değildi. Ben ortadan kaybolunca neler hissetiysen o kadın her kimse onun kocası da aynı şeyi hissedecek."

"Vazgeçtim anlasana kadın vazgeçtim anlıyor musun?"

"Nil'in planını anlatacaksın o kadının kocasına."

"O kadının kocası kim biliyor musun sen?"

"Çağla'nın doğurduğu bebeğin babası. Bunu da öğrendim merak etme"

"Ve benim o itin ayağına gitmemi bekliyorsun öyle mi Ceylan hanım"

Korkusuzca karşısına geçti adamın "Evet öyle diyorum Bahadır bey. Sen görevini yap istiyorum. Yarın öbür gün vicdan azabı çekme istiyorum. Şimdilik farkında değilsin ama ben senin iyiliğin için çabalıyorum." burada elini kalbine götürüp okşadı "Hadi Bahadır kendini bana ispatla. Sana bir şans verdiğimi görmüyor musun adam? Eğer beni dinlersen çok mutlu olacağız. Bebeğimizi birlikte büyütürüz. Sana asla yaptığın işi bırakmanı söylemem senin bizi canın pahasına koruduğunu gördüm çünkü. Sana çocuklar veririm etrafını sana baba diyen çocuklarla süslerim." Yüzünü okşadı "Bize yazık etme bir ihtimalimiz varken bile güzeliz. Biz mutlu olmayı hak ediyoruz canım. Lütfen dinle beni bir tanem." uzun bir soluk aldı "Yok ben seni dinlemem dediğim dediktir diyorsan ben yine kaçmanın bir yolunu bulurum Bahadır. Beni asla bulamayacağın bir yere giderim bebeğinden de benden de mahrum kalırsın. Mutlu olmamız senin elinde anla artık"

 

"Beni gerçekten seviyor musun Ceylan?"

"Sevmesem senden hamile kalmazdım Bahadır. Sen her hangi bir adam değilsin benim için. Tek derdim hamile kalmak olsaydı etrafta erkekten çok ne var değil mi? Ama ben senden hamile kaldım. Çünkü seni seviyorum bu küçücük dünyada sevdiğim tek adamsın sen. Sadece ikimize ait olan bir bebek istedim ve Allah dualarımı kabul etti. Dediğimi yaparsan bir ömür boyu mutlu oluruz canım. Söylesene mutlu olmayı hak etmiyor muyuz biz?"

Kadına duyduğu özlemin ateşi yakıp küle çevirdi Bahadır'ı. Belinden tutup kendine çekti. Yüzü yüzüne değiyordu. İstiyordu Ceylan'ı. O her hangi bir kadın değildi. Onun Ceylan'ıydı. Sıcacık nefesi tüylerini ürpertiyordu. Vahşi bir açlıkla dudaklarına saldırdı.

 

Ceylan birden geri çekildi. "Beni dinleyecek misin?"

Bahadır "Tamam" deyip yeniden kendine çekti Ceylan'ı. Öpmek için uzandı.

Ceylan ellerini göğsüne bastırıp "Söz ver" dedi.

"Söz"

Dudaklarını öptü sertçe. Öptükçe açlığı doyulmaz bir noktaya geldi. Hassaslaşmış memelerini hoyratça sıktı. Kendilerini tamamen kaybettiler. Belinde sıkıca tutup yatağa uzandırdı Ceylan'ı. üstünü çıkardı. Göbek çukurunu tutkuyla yaladı. Bronz teninin güzelliğini izledi bir süre. Ceylan doğrulup pantolonun üstünden erkekliğini okşadı. Bahadır'ın onu dinleyeceğini öptüğünde anlamıştı zaten.

"Seni seviyorum Ceylan."

"Bende" dedi Ceylan nefes nefes kalmış bir halde pantolonunun kemerini çözerken. Düğmesini açıp fermuarını aşağıya çekti. "Dayanamıyorum istiyorum seni Bahadır."

"Doktor ilişkimize yasak koydu Ceylan"

Ceylan şuh bir tavırla güldü. Cilveli hali Bahadır'ı azdırmaya yetmişti. Doğrulup tuttu erkekliğini. Elini aşağı ve yukarı götürüp getirdi "İki insan birleşmek istiyorsa hiçbir doktor buna engel olamaz. Sürtün bana" ve başını yastığa indirip bacaklarını ayırdı. Erkekliği yuvasına sürtününce mutluluktan gülümsedi derin bir 'Ohh' çıktı dudaklarından.

Yuvasına girmemeye dikkat ederek sürtünmeye devam etti Bahadır. Ceylan'ın yaydığı sıcaklık eritip bitirdi onu. Elini uzatıp zevk suyuna sürdü iştahla emdi. Tadını seviyordu. "Harika!"

Anlık bir utancın kızarıklığı Ceylan'ın yüzünü yaladı. Bahadır ilk kez onun tadına bakmıştı. Yanıyordu. Ağlar gibi inledi. Vücudu karıncalanıyordu. Bir memesi Bahadır'ın dudaklarında tatlı bir işkenceye tutulmuştu. Ceylan başını okşayıp ellerini saçlarının arasından geçirdi. Kulağına "Artık karın olmak istiyorum" diye mırıldandı.

Sözlerinden sonra daha da hızlandı adam. Bütün her şeyi unutmak Ceylan'ın yuvasında dinlenmek istiyordu adeta.

"Soyadını ver bana" diye inledi Ceylan Bahadır'ın sert pazularına tutunup. Yuvası yanıyordu kızarmış ve tahriş olmuştu ama umurunda bile değildi. Bir kadının sevdiği adamla seks yapması kadar güzel bir şey olamazdı. Hele birde uyumu sağlarsanız konuşmadan da birbirinizin hallerinizi anlarsanız buna diyecek yoktur işte. Doğrulup Bahadır'ın kucağına oturdu. Yavaşça sürtünmeye devam etti. Terli göğüslerine avuçlarını bastırdı. Uzanıp yaladı göğsünü. Bu sefer Bahadır inledi. Ceylan dudağının kenarını dişledi. Uzun bir süre sonra birlikte zirveye ulaştılar.

Nefes nefes uzandılar. Ceylan başını Bahadır'ın göğsüne indirip eliyle okşarken "Rauf'u öldüreceksin değil mi?" diye sordu.

"Sen ne yapmamı istersin?"

"Onu parçalara ayırmanı istiyorum. Bana yaşattığı korkular için yalvarmasını istiyorum"

Bahadır onun saçlarını okşayıp "Sen düşünme bunları" dedi.

"Bahadır?"

"Hıım?"

"Bana yetmedi. Sanki kadınlığım yeni yeni uyanıyor rahatlat beni."

Bahadır tebessüm etti. Onu tatmin etmeden önce karnını okşadı "Adı Zeyşan olacak kızımın" dedi fısıltı halinde.

"Zeyşan ne güzel bir isim. Nereden buldun bu isimi?"

"Rüyama girdi."

Yuvasını emdi hoyratça. Ceylan başını bastırdı yuvasına. "İşte böyle gücünü hissettir bana Bahadır." gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı Ceylan'ın "Ahhh! Çok... çok sertsin!" zevkten ağlayacaktı neredeyse. Sıkıca yatak başlığına tutundu. Yuvasını emdiği yetmiyormuş gibi memelerinin tomurcuklarını okşayıp sıkıştırdı parmaklarının arasında. "Bahadır dayanamıyorum" kendini kasıp bacaklarını kıstırmaya çalıştı Ceylan. Titredi.

"Ne istiyorsun söyle?"

"Seni" dedi Ceylan hırsla "Seni istiyorum Bahadır. Hep birlikte olalım. Karın olmak istiyorum artık."

"Olacaksın" yeniden başını gömdü. Ceylan'ın zevk çığlıkları onu yeniden ereksiyona geçirdi. Ceylan'ın titreyişinden orgazm olduğunu anladı. Başını çekip "Gel canım" tepesini yumuşak bir şekilde okşamaya başladı. Ceylan'ın memeleri inip şişiyor, nefesi tıkanır gibi oluyordu. "Ak bana Ceylan. Doya doya tadına bakmak istiyorum güzelim. Esirgeme benden tadını"

İçinde bir şeylerin kopup yuvasına doğru aktığını hissetti Ceylan. Ellerini saçlarına daldırdı. Bedeni deli gibi titreyip sarsılıyordu. Orgazm oluyordu. "Bahadır!" adını haykırdı. İlk kez böyle bir şeyi yaşıyordu o. "Ne oluyor bana?"

"Orgazm oluyorsun güzelim" dedi Bahadır. Hiç vakit kaybetmeden emmeye başladı Ceylan'ı. Ceylan tatlı bir yorgunluktan sonra uykuya dalmıştı. Bahadır ayaklanıp onu izledi bir süre. Dikleşmiş tomurcuklarına tebessüm etti. Koyulaşmış dudaklarını sevdi. Hızlı hızlı inip şişiyordu göğüsleri. Vücudu ter içinde kalmıştı. Üşümesin diye üstünü örttü. Yüzüne eğilip dudağına bir öpücük kondurup çekildi. Yerdeki çamaşırlarını alıp giyindi hemen.

 

 

Evden çıkıp arabasına atladı. Bebeğinin ve Ceylan'ın yaşıyor olması tarif edilemez bir mutluluktu. Hele Ceylan'ın birleşmek istemesi...

 

 

 

"Kızın benden seni parçalara ayırmamı istedi biliyor musun Rauf."

"Çok yaklaşmıştım o kahpeyi de piçini de öldürecektim" dedi Rauf tiksinerek.

Bahadır yüzüne tekme attı. Öldürmekten beter etti onu. "Bana yaşattığın korkunun bedelini ödeteceğim sana. Benden babamı aldın. Ama Ceylan'la bebeğimi alamadın."

Adamlarının hazırladığı asit dolu varilin yanına sürükledi Rauf'u. "Kadınımı, bebeğimi öldürmek istedin. Yetişmeseydim... yetişmeseydim. Beynimde yankılanıyor bu cümle" işareti verdi.

Varilin karşısına geçip bacak bacak üstüne attı. Adamları Rafu'u varilin içine attılar. Acıdan attığı çığlıklar Bahadır'ın içini soğutuyordu. Bir an sonra çığlıklar kesildi. Yavaşça kalktı yerinden. Rauf'tan geriye sadece kemikleri kalmıştı. hınçla tükürdü. Adamlarına dönüp "Kadınların kaldığı yeri öğrendiniz mi adamlardan?"

"Başka bir mahzende tutuyormuş kadınları abi. Kadınların hepsi de yurtdışından gelmişler. İş vaadiyle kandırılmışlar"

"Memleketlerine gönderin hepsini" deyip oradan ayrıldı Bahadır.

Arabasına bindiğinde Ceylan onu aradı "Küvete girdim seni bekliyorum Bahadır" dedi sıcak bir sesle "Sevdiğin yemekleri de yaptım. Küvetten sonra birlikte yemek yeriz canım"

Bahadır gülümsedi "Seni seviyorum"

Ceylan güldü "Ben daha çok seviyorum."

Bölüm sonu.

 

Loading...
0%