Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Bütün inançları yıkılmıştı

@verahare

"Konuştun değil mi babamla?" diye sordu Dilda annesine.

"Konuştum abilerine de söyledim"

Dilda'nın kaşları merakla çatıldı "Ne dediler peki?"

"Kızım bakar mısın?"

Babasına döndü "Geliyorum" deyip yanına gitti. Odanın kapısını kapattı.

"Gel babanın yanına otur."

Babasının yanına gitti.

"Benim güzel kızım" deyip kızının başını koklayarak öptü Behram. "Annen bir şeyler söyledi bana"

Dilda kızaran yüzünü babasının göğsüne sakladı birden.

"Gerçekten evlenmeyi istiyor musun kızım? Utanmadan söyle. Babanım ben senin sen mutsuz olursan ben vicdan azabından ölürüm. Annenle evlenmek istediğimi anne babama açıkladığımda Oğlum Behram dedi babam. Gönlüne düşmeyenle bir yastığa baş koymamalısın dedi. Her çocuk istediğinde, evlatlarım olmasını istiyorsam onları mutlu etmek benim boynumun borcu de kendine. dedi." kızının saçlarını sevip "Benle annen çocuklarımızın hep mutlu bir hayatları olsun diye çabaladık. Hâlâ da çabalıyoruz. Annen bana dedi ki Dilda'nın gönlüne biri düşmüş. Onunla gerçekten mutlu olacağına ileride çocuklarının babasının Savaş olacağına tüm kalbinle inanıyor musun?"

"İnanıyorum baba. Savaş beni kendinden bile çok seviyor. Soyadını taşıyan kadının ben olmamı istiyor."

"Bütün evlatlarım değerli yalnız kız çocuklarım kalbimin birer incisisiniz"

Dilda dayanamayıp babasına sarıldı "İyi ki benim babamsın."

Odaya abileri ve Miran girdi. Onlarda Savaş'ın onunla ciddi düşünüp düşünmediğini onu gerçekten sevip sevmediğini sordular. Tek istedikleri kız kardeşlerinin mutlu olmasıydı.

"Asmin"

Asmin hanım kapıdan baktı kocasına "Buyur?"

"Söyle Zahide hanıma gelsin istesin Dilda'yı."

 

Yengeleri ve kuzeni soru yağmuruna tutmuşlardı Dilda'yı.

"Onu ilk gördüğüm andan beri seviyordum aslında. Yalnızca korkularım vardı oda geçti çok şükür." dedi Dilda.

"Gidip elbiseler alalım öyleyse." dedi Sevim "Sözünde yeni kıyafet giymek istiyorum."

"Dur bende geliyorum" dedi Rima Sevim'in arkasından gidip.

"Robin'le hiçbir zaman ayrılmayacaksınız ne güzel" dedi Mihriban.

"Artık ona kardeşte yaparsınız" dedi Rojin.

"Abla öyle konuşmasana."

Helin ablasını yanağından öpüp "Şimdiden hayırlı olsun canım ablam mutluluğu en çok sen hak ediyorsun"

"Sıra sana geldi Helin hanım" dedi Simal kardeşine.

"Aman abla dur hele bi"

"Ne yani yok mu birileri? Kumral falan."

Helin'in gözleri ciddiyetle açıldı birden. Rojin ablasından hiçbir şey kaçmıyordu gerçekten. "Ne kumralı?"

Rojin bıkkınca nefesini verdi "İlla kadının mı seni seviyorum demesi lazım yani? Bence insan sevdiğini açıkça söylemeli sevdiğine. İçinde tutarsan canı yanan sen olursun Helin. Sevdalar yaşanmak için vardır içinde tutmak için değil"

"Abla sus yeter şimdi babamlar gelecek iyice rezil edeceksin beni" diye çıkıştı Helin.

Dilda Simal ve Rojin, Helin'in Serhad'tan hoşlandığını biliyorlardı.

"Bunları nereye koyayım?" diye sordu Serhad mutfak kapısında durmuş elinde bir kasa dolusu kirazları tutarken.

Helin ona bakmamaya çalışıyordu.

"Tezgahın üstüne koy" dedi Simal.

Serhad gittikten sonra Rojin Helin'e döndü "Kaparlar elinden sonra bak. Sende aval aval bakarsın arkasından."

"Ay yeter ben çıkıyorum bir tatilim vardı onun da içine ettin Rojin hanım."

"Salak ben senin iyiliğin için konuşuyorum."

"Gitme kızın üstüne." dedi Simal.

"Çekiniyor bence"

"Neyden?"

"Bacağından belki de"

"İyi de Helin kendisiyle barışık biri."

"Öyle ama belki karşı tarafın düşüncesini merak ediyor"

"Allah o hemşirenin bin belasını versin! Yanlış iğne yaptı hiçbir cezada almadı. Helin'e ömür boyu unutamayacağı bir acı bıraktı."

"Oldu bir kere Rojin. Çok şükür yürüyor Helinimiz. Kimseye ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde durabiliyor" dedi Simal "Gitme artık kızın üstüne olacağı varsa olur zaten."

 

Rima'yla Sevim Türkan'dan aldıkları elbiseleri poşetlerine koydular.

"Senin de gözün aydın" dedi Rima imalı imalı.

"Ne göz aydınından bahsediyorsun o yokken en azından huzurluydum. Dün geceden beri ayrılmadı penceremden oğlunuz. Zaten rezil oldum herkese. Kadir beni daha da rezil etmeye yemin etmiş gibi. İyi bir tasmayı hak ediyor bence." diye sinirle konuştu Türkan.

"Ayıp oluyor tasma falan ne kız" dedi Sevim. "Hem kime rezil olmuşsun sen?"

"Herkesin arkamdan konuştuğunu sizde biliyorsunuz. İnsan gençken salak gibi bir şey oluyor. Eskiden Kadir'le el ele tutuşup sokaklarda yürümemizde bir sakınca görmüyordum. Evlenecektim diyordum. O yüzden dedikoducu kadınların bakışlarına köşede gizli gizli benim hakkımda konuşmalarına aldırmıyordum. Ama şimdi işler değişti. Kadir gitti ve ben herkesin gözünde hafif bir kız olarak kaldım. Kadir'e ise hiçbir şey olmadı."

"Kim senin hakkında kötü şeyler konuştuysa Fatma yengem onları doğduklarına pişman etti. Haberin yok mu senin bunlardan?" diye sordu Sevim "Kimse sana dil uzatamaz tamam mı?"

"Alacak başka bir şeyiniz yoksa dükkanı kapatacağım. Başım ağrıyor." dedi Türkan.

"Yok da üzülme ama sen." dedi Rima.

"Demesi kolay"

Her iki elti dükkandan çıktı. Rima Ezman'la Aras'ı aynı bebek arabasına koydu. Sevim'in midesi bulanıyor diye poşetlerini elinden aldı.

"Elti değil kardeş gibiyiz senle vallahi" diye güldü Sevim.

Rima bebek arabasını sürerken "Öyleyiz tabi" dedi sıcak bir sesle.

"Türkan'a üzüldüm"

"Bende hep o Kadir'in anneannesi yüzünden. Yattığı yerde huzurlu mudur acaba?"

"Sanmam." dedi Sevim "Birbirini seven insanları ayırmak büyük bir günah."

"Türkan haklıydı. Kadir'e hiçbir şey olmadı. Hiç kimse onu ayıplamadı hor görmedi. Sıra Türkan'a geldi mi herkes taşladı kızı. Ne rezil bir durum. Bir kadına yapılan en çirkin şeyi yine bir kadının yapması.. sırtından vurulmak gibi bir şey bu."

 

Evine gelir gelmez mutfağa girdi Türkan. Tezgahın üstündeki çöpü alıp sokak kapısındaki kovaya boşaltıp içeri geçti. "Sanki bir tek ben yaşıyorum bu evde hayır biraz yardım etsen ölür müsün Efsun" kendi kendine konuştu. Elektrikli süpürgeyi prize taktı. Düğmeye bastı çalışmayınca yine bastı "Halla halla niye çalışmıyor bu?" elektriğin gitmiş olacağını düşünüp lambanın düğmesine bastı ışık yanmayınca "Hay şansıma" deyip sofaya geçip ayakkabılığın üstündeki çalı süpürgesini alıp salona geçti. Telefonundan Roman havasını açıp evi süpürmeye başladı. Penceredeki reyhan çiçeklerini suladı. Efsun'un makineden çıkardığı fakat tele asmadığı çamaşırları alıp avluya geçti. Mandalların birini ağzına koyuyor diğer eliyle çamaşırları tele asıyordu. Kadir'in avludan kırmızı gül demetiyle geçtiğini görünce içinden gülümsedi. Haklıydı Kadir yeterince kırılmışlardı. Ama gururu onu affedemiyordu bir türlü. "Gururum bana acı çektirmekten başka ne işe yaradı sanki" içinde yankılanan sese hak verdi.

"Git buradan."

"Kahve yap bana." deyip ayakkabılarını çıkarıp eve girdi Kadir.

Türkan afalladı. Sanki karısından kahve yapmasını ister gibi konuşmuştu onunla "Hey dursana" Türkan arkasından eve koştu. Kadir çoktan kurulmuştu koltuğa. "Çık git evimden yeterince rezil oldum zaten senin yüzünden."

"Seviyorsun diye kırmızı gül aldım sana çiçek pazarından."

"Sen al o gülleri... konuşturma beni şimdi." gözlerini devirdi Türkan. Sıcaktan bunalıp tişörtünün yakasını çekip götürdü birkaç kez.

Türkan'ın gerdanından usulca akan teri iri dolgun göğüslerinin çatallarına doğru yol almasını zevkle izledi Kadir.

"E hadi kahve yapmayacak mısın?"

"Ne kahvesi be kahveyi sana başka kızlar yapsın hadi git artık."

Türkan Kadir'in ona kahve yapmadan gitmeyeceğini anlayıp oflayarak mutfağa gitti. Eskiden olduğu gibi Kadir evine geldiği zaman ona kahve yapardı.

"Ellerine sağlık"

Türkan yüzünü buruşturup "Afiyet zıkkım olsun!" dedi Kadir'in karşısında otururken.

"Bana bir şey olsa ölürsün sen be"

"Hiç de bile bayram ederim bayram."

Kadir keyifle kahvesini yudumlayıp "Seni tanımasam bu söylediğine inanırdım ruhum"

"Bitti kahven hadi çık git" deyip Kadir'in koluna yapışıp onu çekiştirmeye başladı.

Kadir Türkan'ı tek hamlede yanına çekti. Fırsat vermeden dudaklarına yapıştı. Türkan'ında istediğini biliyordu fakat inat ediyordu kadın.

Türkan kendini Kadir'in dudaklarından kurtarıp nefes nefese kalmış bir halde baktı ona. "Sen delirmişsin" sert tokadını indirdi yüzüne.

"Karım ol Türkan bugün başvuralım belediyeye"

"İstemiyorum"

"Biliyorum çok kırıldın bunların hiçbirini hak etmedin ama ne olur merhamet et yazık etme bize"

"Bize yazık eden sendin. Unuttun mu sen gittin. Millet arkamdan erkek meraklısı diyor"

"Kimmiş onlar söyle hele bana bir"

"Ne yapacaksın kavga mı edeceksin milletle"

"Türkan hanım?"

"Kim bu?" deyip Türkan'dan önce davranıp kapıyı açtı Kadir. Karşısında orta boylu tıknaz bir adam ellerinde çiçeklerle duruyordu.

"Türkan hanım yok muydu?"

"Ne yapacan Türkan'ı?"

"Kendisiyle hayırlı bir iş için konuşacaktım da"

"Şinasi bey" Türkan Şinasi'nin yanına gitti.

"Türkan hanım teklifimi düşündünüz mü?"

Şinasi'nin yakasından tutup "Sktir git lan buradan katil etme beni" öfkeyle bağırdı Kadir.

"Sana ne oluyor asıl. Bekar bir kadının evine girilir mi?"

Kadir dellenip "Sana ne lan sana ne" Şinasi'nin ensesinden tutup kafasını başına gömdü. "Başı bağlı kadının arkasından koşmaya utanmıyor musun?" sert yumruğunu indirdi kaşının üstüne. Vurduğu yerde kan fışkırdı.

Türkan eğer araya girmese Kadir'in durmayacağını biliyordu.

"Bırak öldüreceksin" Kadir'in havaya kalkan koluna iki eliyle asıldı. Şinasi bunu fırsat bilip düşe kalka çıktı avludan.

"Bak bana" elleriyle yüzünü okşadı Türkan. Kadir'i sakinleştirmek epeyce zordu. Öfkelendi mi kimseyi gözü görmüyordu. Kadir'in hızlı hızlı inip kalkan göğüslerine elini koydu "Sakin ol" koluna girip içeri soktu onu. Lavabonun önüne getirip suyu açıp kan olmuş ellerini suya tuttu.

Kadir elini sertçe çekti "Bırak"

"Ne oldu?"

"Eski Türkan olsaydı bana kalmadan herifin ağzının payını verirdi. Madem evlenmek istiyorsun ben çıkmam yoluna. Güzel kızsın talibin çok olur merak etme." Çalan telefon sözünü kesti. Gidip salondaki sehpanın üstünde çalan telefonu açtı. Teyzesiydi. Ne için aradığını bildiği için hoperleri açtı.

"Yaşın geçiyor Kadir'im ben kıza fotoğrafını gösterdim. Çok beğendi seni. Kararı sana bıraktım oğlum eğer he dersen olur bu iş"

Türkan kendini tamamen kaybetti. Kadir'in kulağında tuttuğu telefonu kapıp son gücüyle duvara fırlattı. Eğer bu seferde git derse Kadir'i sonsuza dek kaybedeceğini biliyordu. O zaman evli bir adamı düşünmenin bile ona haram olacağını biliyordu Türkan.

"Benim sen!" göğsünden itti koltuğa. Kucağına oturup sertçe öptü dudaklarını Kadir'in bıyıklarıyla dudaklarını ağzının içine hapsetti. Şimdi onunla olmazsa yine bir aksilik çıkacaktı.

"Nikah yapalım helalim ol." deyip Türkan'ı kucağından indirdi Kadir. "Bakma bana öyle git temiz bir banyonu et. Eskiden aldığım beyaz elbise duruyor mu hâlâ?"

"Dini nikahımızda giyerim diye almıştın bende hiç giymedim"

Alnından öptü kadını "Ben gelene kadar hazır ol" deyip evden aceleyle çıktı Kadir.

Koşarak banyoya girip yıkandı Türkan. Neyse ki iki gün önce ağda yaptırmıştı. Bir de bunu sıkıntı etmeyecekti. Bornozuna sarınıp çıktı banyodan. Kurulandı iyice. Çeyizi için aldığı dantelli kırmızı sütyen külot takımını giyindi. Gardıroptan çıkardı beyaz elbiseyi. Düştü göz yaşları elbisenin üstüne. Hiç giymeyeceğini düşünüyordu. Bembeyaz uzun tüllü bir elbiseydi. Kloş, kolları İspanyol, kemeri incidendi. Ağır ağır giyindi. Makyajını yaptı. Saçlarını tarayıp beyaz şalını saçları görünmeyecek şekilde örtü başına. Salona geçip Kadir'i beklemeye başladı.

Eve hızlıca girdi Kadir. "Mihriban benim takım elbise geldi mi kuru temizlemeden?"

"Az önce geldi."

"Benim yatağın üstüne bırakır mısın?"

"Hayırdır oğlum?" dedi Fatma oğlunun aceleci tavrı gülümsetti onu.

"Hayır hayır sonra söylerim." deyip banyoya geçti Kadir. Soyundu aceleyle. Dayanamıyordu artık. Eğer şimdi Türkan'la evlenmese yine bir aksiliğin çıkacağını biliyordu. Tıraş bıçağını değiştirdi kasıklarını iki gün önce tıraş etmişti ama bugün için yeniden tıraş etti. Koltuk altlarını da tıraş ettikten sonra şampuanladı saçlarını. Yıkanıp çıktı banyodan. Odasına geçip saçlarını kremledi. Fön makinesini prize takıp tarağı saçına geçirip alnındaki hafif uzun saçları fönle geriye doğru itti. Kaytan bıyıklarını taradı kirli sakallı yüzüne şöyle bir baktı "Ulan amma yakışıklıyım ha" dedi kendi kendine. Takım elbisesini giydi aceleyle. Yedek telefonundan Efsun'u arayıp Türkan'ın akşam eve gelmeyeceğini yanında olacağını söyledi. "Bu akşam bizim evde kal Efsun" deyip telefonu kapattı. Son olarak parfümünü boynuna püskürtüp çıktı odasından.

"Abi nereye gidiyorsun söylesene?"

"Güzel bir kadınla buluşacağım"

"Ya Türkan ne olacak ben boşuna mı el aleme gelinimdir diyorum kız için?" diye hiddetlendi Fatma.

Kadir gülüp çıktı evden. Arabasına atlayıp Türkan'ın evine gitti. Onu beyazlar içinde kapıyı açtığını görünce dili tutuldu. Sevdiği adamı izledi Türkan. Buğday tenli yüzüne, kirli sakallarına, kaytan bıyıklarına, kahve gözlerine huzurla baktı. Kara biçimli kaşları keskin bir çenesi vardı.

"Gidelim" deyip Türkan'ı elinden tutup avludan çıkardı Kadir. Mahalledeki camiye gittiler. Kadir namazlarını bitirmiş çıkmaya hazırlanan iki ihtiyardan nikah şahitleri olmalarını rica etti. Her ikisi de dizlerini büküp hocanın karşısında oturdular. Hocanın sorduğu soruları tek tek cevapladılar. Mehir olarak Türkan sadece bir alyans istedi Kadir'den. Şahitlerin eşliğinde dini nikahları kıyıldı. Büyüklerin ellerini öpüp hayır dualarını alıp çıktılar camiden.

"Biz şimdi evlendik mi?" diye sordu Türkan şaşkınca gülümseyip.

Kadir keyifle "Karım oldun artık Türkan." dedi kontağı çevirip. Türkan'ı başka bir mahalleye götürdü. Tek katlı ufak şirin bir evdi.

"Beni başkasının evine mi getirdin?"

"Ne başkasının evi kız? Babam ucuza satıldığını duyunca aldı bu evi." gülümsedi "Tapusunu benim üstüme yaptı kendi evindesin yani"

İçeri geçtiler. Ev dayalı döşeli tertemizdi.

"Çok yakışıklı olmuşsun"

Kadir gülümsedi karısına cebinden çıkardığı alyansı ona uzattı. "Oku içini"

Türkan alyansı eline alıp içine baktı Kadir yazdığını görünce "Sen tak "dedi. Yüzük parmağından geçirilirken öptü yanağından. "Efsun beni evde göremeyince merak eder telefonumda evde kaldı."

"Ben evden çıkarken Efsun'u aradım benimle olacağını söyledim ona. Bu akşam bizim evde kalacak Efsun."

"Akşama kadar burada mı kalacağız?" inanmayan gözlerle baktı kocasına Türkan.

"Bu hasretin ateşi akşama kadar da geçmez ama ne yapalım." Arkadan sarıldı karısına dolgun kalçalarını sertçe avuçladı

"Ah Kadir" yüzünü kocasına döndü dudaklarına yapıştı. Bıyıklı dudakları hazla emdi ağzının içinde. Göğüsleri elbisenin üstünden avuçlanıp sıkılınca inledi. Kocasının elleri şalına uzandı yardım etti çıkarmasına. Elbisenin düğmelerini titreyerek açtı Kadir. Dayanamıyordu artık. Türkan'da boş durmuyor onun ceketini çıkarıyordu hırsla. Gömleğinin düğmelerini açarken kocasının elleri bacaklarının arasını avuçlayınca ağlar gibi inledi. "Im ıslaksın" dedi Kadir yutkunurken. Türkan kocasının tüylü göğüslerini öpüp emmeye başladı. Bazen de dişledi. Her ikisi de yarı çıplaktı. Karısını kucağına alıp yatak odasına götürdü. Yatağın üstüne uzandırıp geriye doğru çekilip izledi arzudan kıvrılan karısını Kadir.

Türkan hırsla doğrulup kara gözlerini açtı. Gözleri arzu doluydu. Konuşacak mecali kalmamıştı. "Gel artık acı çektirme bana" diye fısıldadı.

Karısının ayakkabılarını çıkarıp rastgele fırlattı bir köşeye. Öptü ayaklarından. Elbisenin eteklerinden tutup çıkardı başından. Türkan'ı kırmızılar içinde görünce büyük bir gırtlak yuttu. Esmer pürüzsüz seksi bir vücudu vardı karısının. Erkekliği üstündekileri yırtıp delecekmiş gibi oldu.

"Çok acıyacak mı?"

"Şimdi istemiyorsan söyle bana sen ne zaman hazır olursan o zaman birlikte oluruz."

"İstiyorum da sadece çok canının yandıklarını duydum kadınlardan."

"Seni rahatlatmamı ister misin?"

"Hı hı."

Karısının sırtını geniş göğsüne yasladı Kadir. "Birazdan çok rahatlayacaksın" diye fısıldayıp emdi kulağının memesini. Ellerini bacaklarının arasına uzattı. Külotunun üstünden okşadı. Türkan hazla kıvrılınca devam etti okşamaya. Bir elini kocasının başına götürüp "Nasıl bir şey bu" diye inledi Türkan. Nefes nefese kalmıştı. Daha önce böyle bir duyguyu yaşamamıştı. Bedeni titremeye başlayıp bacaklarını örtmeye çalıştı. Elini içeri soktu Kadir. Yumuşacıktı. Islak, ateşten bile daha sıcaktı karısı "Off!" zevkten inledi. Türkan zevkten çığlık atana kadar durmadı.

Kocasının üstünden kalkıp pantolonunun kemerini çekiştirdi. Kadir kalçasını kaldırıp pantolonu çıkarmasına yardım etti. Siyah dar şortun içindeki irilik nefesini kesti. İstiyordu artık.

"Türkan eğer istemiyorsan.."

Türkan sessizce öptü kocasının dudağını. Boynuna indi öpüşleri. Emmeye başladı. Dudakları şah damarının üstünde oyalandı. Bir eliyle de çekiştirdi şortu. Yapamayınca ayrıldı boynundan. Her iki eliyle şortu kavrayıp çekti aşağıya. Baya iriydi. Bunun kadınları daha çok memnun ettiğini duymuştu Helin'in kuaförüne gelen evli bebekli kadınların sıra beklerken cinsel sohbetlerine kulak kabartmıştı. Evli kadınların cinsellik hakkında sohbet edip gülüştüklerine az şahit olmamıştı Türkan.

Kocasının kasığını öptü. Kadir'in genizden bir bağırtı koptu. Karısının saçları karnını gıdıklıyordu. Karısının sıcacık dudaklarını kasıklarında hissetmek onu mutlu etmişti. Onu yana devirip külotunu çıkardı bacaklarından. Yaklaştı bacaklarının arasını kokladı uzun uzun. Kirpikleri titreşti gözleri kapandı. Koku onu sarhoş etmişti resmen. "Benim güzel karım" diye mırıldanıp dudaklarını gömdü.

Şimdiye kadar hiç hissetmediği bir duyguyu yaşadı Türkan. Kadir'inde ondan bir farkı yoktu. Gözleri ardına kadar açıldı. Ellerini kocasının saçlarına daldırdı. Bacaklarını kapatmak istedi. Kendinden geçerken "Bana neler yapıyorsun öyle" dedi Türkan başını ileriye uzatıp kocasının sırtına tırnaklarını geçirdi. Ayrılıp karısına baktı Kadir. Kendisi için kıvranıp inlediğini gözlerinin arzuyla dolup taştığını görmek onu bir hayli mutlu etti.

Yorgun başını hafifçe kaldırıp "İstiyorum seni. Bekletme beni daha fazla" diye inledi Türkan. Kocasının şortunu bacaklarından indirmesini izledi. Kendini ona sürtünce odada yüksek sesli bir inleme koptu. Karısını alnından öptü Kadir "Yavrum benim öldürüyorsun beni inleme böyle içim fena oluyor" Ahenkle inledi Türkan. Kadir dudaklarını öpüp emerken yuvasına girdi. Acı ve zevk iç içe geçmişti. Karısının gözünden düşen yaşını öptü Kadir. Alışmasını bekledi. Sıcaklığı hissedince Türkan'ın bekaretinin bozulmuş olduğunu anladı. "Canım benim güzel karım benimsin artık" karısını alnından öptü. Türkan acısı geçecekmiş gibi Kadir'in geniş sırtına boydan boya tırnaklarını batırıp çizdi. Yavaş yavaş alıştıra alıştıra gidip geldi içine Kadir. Bir süre böyle devam etti.

"Kadir?" diye inledi Türkan acı çekiyordu ama zevk daha ağır basıyordu.

"Hım"

"Tüm gücünü içimde istiyorum durma artık"

Karısının ağzından dökülen sözlerle tüm gücüyle içene itti kendisini. İnleme ter sıcaklık içinde birbirine karıştılar. Karısının boynunu hazla öpüp yaladı. "Büyümüşler" deyip karısının dolgun göğüslerini avuçlarının içinde ezdi. Uçları zevkle kabarıp sızlayınca aldı birini ağzına. Emdi emdi Türkan'ın kalbini yerinden çıkaracaktı neredeyse. Hoyratça emmeye devam etti. Birini bırakıp diğerini aldı ağzına. Türkan çaresizce altında inliyor bu tatlı eziyetin zevkini çıkarıyordu. "Bana bir çocuk ver" dedi Türkan hırsla "Anne olmak istiyorum çocuklarına gebe kalmak istiyorum" Karısının cesurca konuşmaları daha da hızlandırdı onu. Bir saat kadar gidip geldi içine. Şakaklarındaki teri Türkan'ın avuçlarına akıyordu. Kocasının güçlü pazularına tutunup "Çok güçlüsün" diye mırıldandı Türkan. Kocasından ilkel sesleri duyunca gözlerini açtı "Ahh!" Kadir'in sıcaklığını içinde hissedince dudaklarını yaladı zevkle.

Yana devrilip "Sonunda erdik muradımıza" diye güldü Kadir Türkan'ın başını göğsüne çekti. "Rahatladın mı?" diye sorup başının tepesini öptü.

Türkan yüzünü göğsüne sakladı. Kocasının az önceki sözü utandırdı onu. Kocasının karın kaslarına elini sürdü "Hı hı" diye mırıldandı usulca "Bu akşam gitmesek olur mu?"

"Hani gitmek istiyordun?"

"Kocamın kokusu olmadan yapamam ki ben"

~~~~

Dilda Robin'i bir güzel giydirip evden çıktı. Savaş'a kendi söyleyecekti ailesinin razı geldiğini. Taksiye binip Savaş'ın evine gitti. İçi heyecandan kıpır kıpırdı. "Artık babandan ayrı kalmayacaksın oğlum" dedi Robin'in başını öpüp kokladı. Çiftliğin kapısından geçerken gülen yüzü soldu. Savaş'la bir kadını dudak dudağa öpüşürken görünce göz yaşları kendiliğinden aktı. Titremeye başladı. Bütün inançları yıkılmıştı. Savaş Dilda'nın hayal kırıklığı olmuştu.

Bölüm sonu.

 

Loading...
0%