Yeni Üyelik
45.
Bölüm

Güvercin

@verahare

Hamile olduğundan artık oğlunu emziremeyeceğini annesinden öğrendi Dilda. Üzgün yüzünü oğluna çevirdi. Yine de emzirmek istedi. Robin memesini emmedi. Sütünün tadının değiştiğini Robin'in memesini artık emmediğinden anladı Dilda. Bunu annesi söylemişti ona.

Kızının başını öpüp "Dünyanın sonu gelmiş gibi durma öyle. Mama vereceğiz artık Robin'e" dedi Asmin hanım.

Dilda göz yaşını silip "Ne bilim anne Robin'in sütümü emmesine alışık değilim"

"Bak Sevim'de hamile diye artık emzirmiyor Aras'ı. Senin gibi üzülmüyor da" deyip hazırladığı mamayı biberona koyup kızına uzattı Asmin hanım. "Emzirmek her iki bebeğine de zarar verir kızım" diye ekledi.

"Sanki Robin'le aramızda bir bağ..." Dilda'nın boğazına bir yumru oturdu. Gözleri doldu.

Asmin hanım anlayışla gülümsedi "Emziremiyorsun diye oğlunla aranızda bağ kalmadığını düşünme bir daha. Robin'le aranızdaki bağ o kadar kuvvetli ki.. Sen Robin'i yürekten seviyorsun. Ona yüreğinde yer açtın. Yüreğin onun için kanadı yeri geldiğinde onun için kendini feda ettin. Şimdi emziremiyorsun diye aranızda bir bağ kalmadığını söyleyemezsin Dilda." Deyip kızına sarıldı. "İkinci kez anne olacaksın hatta belki üç dört beş belki de daha fazla anne olacaksın. Annelik sana o kadar çok yakışıyor ki"

Biberona kendini alıştırmaya çalıştı Dilda. Oğlunun nemli başını okşadı.

"Biraz dikkatli davranırsınız artık"

Dilda annesine anlamayan gözlerle baktı "Nasıl yani?"

" Daha yeni hamilesin doktorla konuşmadan kocanla ilişkiye girmeye kalkma"

Dilda utancından kızardı "Aman anne"

"Ben söyleyeyim de" deyip ayaklandı Asmin hanım "Ben bahçeye çıkıyorum. Robin'i yatırdıktan sonra gelirsin yanıma"

Uyuyan oğlunu kendi odasına götürdü Dilda. Mis kokusunu içine çekti. O sırada kocası girdi içeri "Sen şirkete gitmedin mi?"

"Sizi özledim" karısını kendine çekip sarıldı Savaş. Boynunu öptü "Seni çok özledim" tutkuyla öpüştüler. Birbirlerini okşadılar. Birleşmek için yanıp tutuştular.

Dilda birden geri çekildi "Ağırlığını üstüme verme sakın dikkatli ol Savaş"

"Şimdi istemiyorsan..."

"İstemediğim gün yokki sadece dikkatli davranalım diyorum" deyip uzanıp bacaklarını ayırdı Dilda. Kocasının kollarına tutundu. Yerleşmesini bekledi. İçindeki doluluk inletti onu. Haftalar sonra ilk kez birleştiler. Kocasının göğsünü okşadı. Ter içinde kaldılar.

Alnını karısının alnına dayayıp "Beni erittin yaktın küle çevirdin" deyip inledi Savaş. Boyun damarları kabarıp şişmiştiler.

Dilda şuh bir tavırla gülümsedi "İyi ettim" kocası biraz daha kendini itince dudaklarından bir "Ahh!" Döküldü. Daha sonra yan yana uzandılar. Karısını göğsüne çekti Savaş. Saçlarını okşadı.

"Yanımda olmanızı seviyorum. Beni ikinci kez baba yapacaksın Dilda." Karısının karnını okşadı "Sadece ikimize ait bebeğimiz. Doğacak kucağımızda uyutacağız gecenin bir yarısında uyanacağız seninle. Senden önce kalkıp kucağıma alacağım bebeğimizi yorulmayacaksın"

Kocasının böyle konuşmasına tebessüm etti Dilda. Savaş çok iyi bir babaydı.

"Kız olursa adını ben koyacağım tamam mı?"

"Diyelim ki kız oldu. Adını ne koyardın?"

"Heja"

Dilda gülümsedi.

Savaş "Değerli kıymetli demekmiş Heja" dedi "Kulağa hoş geliyor" karısını hafifçe dürtüp " Peki erkek olursa sen hangi isimi koyarsın?"

"Robin'in adını ben koydum o yüzden ikinci bebeğimizin adını da senin koymanı istiyorum . Tek isteğim bebeğimizi canlı bir şekilde kucağıma almak. Diğer türlüsünü kaldıramam. Sağlıklı olsun yeterki."

Karısının endişesi içini acıttı Savaş'ın. Kollarını sardı bedenine "Bebegimiz sağlıklı bir şekilde doğacak Dilda inan buna. Kendini de üzme canım." Karnını okşadı "Kurban olurum size ben. Biz çok güzel bir aile olacağız"














Aşıklar vadisine gittiler. Masal diyarını andıran peri bacalarına büyülenmiş gibi baktı Ceylan. Gökteki rengarenk balonları görünce gülümsedi.

Karısının beline sarılıp ilerideki süslü salıncağa doğru yürüdüler. Başının tepesini öpüp yavaşça itti salıncağı. Portakal rengi elbisesi, uzun kahverengi saçları içinde çok güzeldi. Anneliğin en çok yakıştığı kadındı Ceylan. Çocuksu kahkahasını seviyordu. Sabahları sarmaş dolaş vaziyette olmaları, göğsünde karısının başının olmasını, boynunu yalayan ılık nefesini seviyordu. Karısına dair her şeyi seviyordu Bahadır. Karısının tarif edilemez ten kokusuna bayılıyordu.

"Burası çok güzel Bahadır"

Bol bol fotoğraf çektirdiler. Manzaraya karşı oturup kahvaltılarını yaptılar. Uzaktan onları izleyen adamına işaret etti Bahadır. Kafese konulmuş bir güvercini getirdi adamı.

Kafesi alıp karısına uzattı Bahadır "Senin"

Kahverengi paçalı güvercini çok sevdi Ceylan. Dudakları kıvrıldı yanaklarında iki çukur oluştu "Ne güzel bir şey bu böyle. Ayaklarındaki zillere baksana" kafesin kapısını açıp güvercini alıp başını öptü. Kanatlarını okşadı "Günah değil mi kafese koymuşlar seni"

"Evimize gidene kadar kafeste olacak. Yoksa kaçar" dedi Bahadır "Eve gittiğimiz gibi kafesten çıkarırsın"

"Teşekkür ederim"

"Asıl ben teşekkür ederim beni kendime getirdiğin için."

Ceylan ses etmedi. Tebessümle baktı kocasına. Gözleriyle anlaştılar. Uzanıp kocasının elini okşadı.

Karısının elini avuçlarının içine alıp öptü "İyi ki varsın"

"Sende iyi ki varsın Bahadır. Pişmanlığım olmadığın için o kadar çok mutluyum ki.."

Birlikte balona bindiler. Peri bacalarının üstünde uçtular. Karısına arkadan sarılıp ılık boynunu öptü. "Şu kokun varya içime çekmesem yaşayamam" diye mırıldandı.

İkindi vaktine doğru kiraladıkları otele gittiler.

Mağara tarzı bir odaya girdiler. Yerlere gül yaprakları serpilmişti. Cibinlikli yatağa baktığında istemsizce gülümsedi Ceylan. Kocası onu elinden tutup başka yöne götürdü. İçi köpük ve gül yaprağıyla dolu bir jakuzi vardı. Meyveler ve içecekler sıralanmıştı. Yerde minik mumlar yanıyordu.

"Gel biraz rahatlayalım" deyip karısının üstünü çıkarmaya başladı Bahadır.

Birlikte jakuziye girdiler. Ceylan elini köpüğe daldırıp kocasına üfleyip gülümsedi. Kocasının kremaya bandırıp çıkardığı çileği ısırdı. "Imm harika!" Sırtını kocasına yasladı. Karnı yumuşak hareketlerle okşandı. Altında gittikçe sertleşiyordu erkekliği.

"Özledim seni" diye mırıldandı Bahadır.

Ceylan ona dönüp kucağına oturdu. Bahadır yumuşak hareketlerle sürtündü ona.

Ceylan hazdan inledi. Başını geriye attı "Ahh çok sıcak Bahadır. İçim fokur fokur kaynıyor. Bana yaptığın şeyleri seviyorum "

Biraz daha kendini bastırdı "Kocam de bana"

"Kocamsın" dedi Ceylan kesik kesik. Kocasının boynuna sıkıca sarılıp "Canımın içi kocamsın" nefes nefese kalmıştı. Yüz yüze geldiler. Açlıkla kocasının dudağına yapışıp emdi öptü. "Daha çok..."

" Daha çok ne?"

Ceylan büyük bir gırtlak yuttu "Daha çok istiyorum seni. Daha hızlı olmanı istiyorum kocam" diye inledi. Ne kadar zaman geçti ikisi de bilmedi. Birbirlerini keşfediyorlardı resmen. Birlikte aktılar. Ceylan yorgun başını kocasının omzuna indirdi. Uyuya kaldı. Bahadır karısını kucağından indirmeden kaldırdı. Cibinliği kaldırıp karısını yatağa uzandırdı üşümesin diye çarşafı üstüne çekti. Ceylan yarı uyanık haliyle kocasını elinden tutup kendine çekti "Sarıl bana üşüyorum. Kollarınla ısıt beni Bahadır" karısının yanına uzandı. Erkekliği sıcacık kalçalarının arasına kaydı. Sarıldı karnını okşadı yine. Bir an önce doğsun istiyordu bebeği.

Bölüm sonu.

Loading...
0%