Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Hayal kırıklığı

@verahare

Sabah oğlunun mis kokusunu duyarak uyandı Dilda. İki yana açtığı kollarını, sıkılı minik yumruklarını inip kalkan göğsünü şefkatle izledi. Bugün aşı olacağını hatırlayınca içi burkuldu. Robin'in uyandığını görünce ona gülümsedi. "Günaydın bir tanem." kucağına alıp emzirmeye başladı. Karnını doyurduktan sonra altını değiştirmek için bebek bezi paketini eline aldı son bir tane kalmış olduğunu gördü. Robin'in altını değiştirmeye başlarken "Markete gideriz sonra deniz kenarında gezeriz seninle anne oğul." deyip gülümseyip göbek çukurunu öptü. Robin'in üstünü değiştirip gardıroptan mavi renkli tulumu alıp giydirdi.

"Müsait misin kızım?" diye sordu Behram kapı eşiğinde durup.

Dilda ayaklanıp "Gel baba" dedi.

Yatağın köşesine oturup kızının ellerini nasırlı ellerinin içine alıp sevdi Behram. Evlat acısını yaşamamasını ne çok isterdi. Alnı her secdeye değdiğinde kızının acısı hafiflemesi için dua ediyordu. "Nasılsın kızım?"

Dilda "İyiyim çok iyiyim baba." dedi babasının yanaklarını öpüp.

"Saçlarını taramayalı uzun zaman olmuş." dedi Behram komodinin üstünden tarağı alıp.

Dilda gülüp sırtını döndü. İlk okuldan liseye kadar babası saçlarını taramıştı. Tarağın saçlarının arasından geçmesi masaj gibi geliyordu ona.

"Maşallah kitapların ne çok" dedi Behram raflardaki kitaplara bakıp.

"Okumak iyi hissettiriyor."

"Okumayı bu kadar çok severken nasıl oldu da birdenbire liseyi yarıda bıraktın kızım."

Dilda'nın boğazına sıkı bir yumru oturdu. "Okumak bana göre değildi."

"Okul birincisiydin Dilda. Okumak tam sana göreydi kızım. Ne çok isterdim okumaya devam etmeni."

Dilda'nın canı sıkıldı. Oda isterdi okumayı. Belki sınıfta maruz kaldığı kötü olayı yaşamamış olsaydı , Bedir karşısına çıkmaz ona aşık olduğunu sanıp evlenmezdi.

Konuyu değiştirmek için "Bana lokma tatlısı alır mısın baba? canım çok çekiyor."

"Alırım." deyip ayaklandı Behram. "Şimdi gider çarşıya alır gelirim."

"Acele etmene gerek yok baba."

Bebeği kucağına alıp sevdi Behram "Maşallah kuzu gibi bebek iyi bakıyorsun ona. Doktora hiç götürdün mü?"

"Bugün babasıyla birlikte aşıya götüreceğiz Robin'i ." dedi Dilda üzülerek. "Canı yanacak ama."

Behram kızına tebessüm edip Robin'i onun kucağına uzatıp odadan çıktı.

"Abla gel hadi kahvaltı çoktan hazır." dedi Janya. "Güneş'le abisi birazdan gelirler."

"Sen Robin'i al ben üstümü değiştirip geliyorum." dedi Dilda. Gardıroptan beyaz fırfırlı elbiseyi alıp giyindi. Kırmızı taşlı tel tokayı saçına takıp odadan çıktı. Herkesin salonda olduğunu görünce gülümsedi.

Devran Dilda'ya "Gel abinin yanına otur" dedi.

Dilda gidip yanına oturdu.

"Nasılsın kardeşim?"

"İyiyim abi."

Ekmekten bir parça koparıp Dilda'ya uzattı Devran "Hadi başla."

Kahvaltıdan sonra abileri işlerine gitmek için evden çıktılar. Savaş'la Güneş'in eve geldiğini görünce onlara gülümsedi Dilda. Güneş Janya'nın odasına geçti.

"Dilda çay getir kızım." dedi Behram.

Dilda Robin'i annesinin kucağına verip mutfağa gitti. Ardından Rojin gitti.

"Yanakların pamuk şeker gibi pespembe Dilda hanım."

Dilda mutfak dolabından bardağı alırken "Nasıl yani?"

Dirseğini tezgaha dayayıp "Sana bir başka bakıyor."

Çayı doldurmaya başlarken "Kim?" dedi Dilda bilmemiş gibi yaparak. Ama bunun işe yaramayacağını biliyordu.

"Savaş." dedi Rojin kardeşine takılırken.

Dilda'nın eli titredi. Çayı bardağın dışına döktüğünü fark etmedi bile. "Abla sus Allah aşkına duyacaklar şimdi." dedi kızgınca bakıp.

Rojin dudaklarını büzüp "Duysunlar canım ne olacak. Ne dedim sanki"

Yüzündeki yapmacık kızgınlığı atmadan, Heyecandan titreyen bedenini toparlamaya çalışırken "Sen nereden biliyorsun onun bana farklı baktığını?" diye sordu Dilda.

Rojin sırıttı "O gün siz odada baş başa kalırken anahtar deliğinden izledim sizi." dedi.

"Çok fenasın abla."

Rojin aldırmadı "Var sende bir haller. Adam evimize geldiği zaman yüzüne bir renk geliyor elin ayağın birbirine dolanıyor kardeşim."

"Yok öyle bir şey"

"Bok yok. Kör müyüm ben?"

"Abla hadi hazırsan çıkalım artık okula geç kalacağız" dedi Janya mutfağa girip.

"Tamam siz çıkın geliyorum ben."

"Yarım saattir bir çay getiremediniz adama" dedi Asmin hanım mutfağa girip.

Rojin güldü "Çayı dışarda içerler anne sen merak etme."

"Ne demek kız o?"

Dilda iyice kızardı "Abla yeter artık."

"Adam aşağıda seni bekliyor." dedi Asmin bebek çantasını Dilda'ya uzatırken "Robin'in kimliğini aldın değil mi?"

"Aldım anne."

Sokağa çıktıklarında Güneş'le Janya'nın arka koltuğa oturmuş olduklarını gördü. Ön koltuğa oturmayı çok istiyordu ama babası annesi var diye utanıyordu. Savaş ön kapıyı açmış onun oturmasını bekliyordu. Sonunda arka kapıyı açtı. "Bana da yer açın."

Janya kara gözlerini belertip "Abla sıkışacağız görmüyor musun? Gitsene ön koltuğa"

Dilda kızgınca Janya'ya baktı.

"Buyrun."

Sesiyle Savaş'a döndü. Usulca gidip oturdu yanına. Kızları okula bıraktıktan sonra yalnız kalmanın verdiği heyecanla titredi Dilda. Bu yabancı adam onun kalbini fazlasıyla yoruyordu. Savaş'ın eli ona doğru uzanınca şaşırdı. Yüzüne dokunacağını sanıyordu ama Savaş'ın eli Robin'in çenesine gidince derin bir nefes aldı.

"Nasılsın Dilda?"

"İyiyim."

"Hastaneden sonra oğlumla biraz vakit geçirmek istiyorum."

"Tabii. Ben evime giderim sen sonra getirirsin Robin'i."

Savaş şaşırıp kaldı. Dilda'yla yalnız kalmak hiç vakit kaybetmeden onu tanımayı istiyordu. Eski kocasını unutup unutmadığını, ya da kalbinde başka bir erkeğin olup olmadığını merak ediyordu. Dilda'yı hissetmek istiyordu. O kalbine yerleştiğinden beri başka kadınlarla birlikte olamıyordu. Eskiden her gününü başka kadınlarla geçiriyordu. Dilda hayatına girdiğinden beri diğer kadınları gözü görmüyordu. Dilda'yı sevmek istiyordu. Gece başı göğsünde uyusun istiyordu. Evleneceği kadının o olmasını canı gibi istiyordu.

"Robin ağladığı zaman ne yapacağımı bilmem ki ya da en önemlisi karnı acıktığı zaman sen olmasan ne olur." dedi Savaş "Lütfen sende gel Dilda."

"Tamam"

Savaş rahat bir nefes verdi.

Özel bir hastanede Robin'in sağlık kontrolü yapılıyordu. Doktor Robinin kilosuna boyunun ölçülerine, işitme, görme, yeterli beslenip beslenmediğini muayene etti. Dilda'ya Robin hakkında sorular sordu. En sonunda Robin'in gayet sağlıklı olduğunu duyunca Dilda'nın yüreği ferahladı. Aşı olması için Robin'in üstünü çıkarırken Savaş'tan yardım istedi Dilda.

"Robin'i sen tut ben dayanamam."

"Tamam ver bana." dedi Savaş oğlunu kucaklayıp. Hemşirenin elinde iğneyle gelip Robin'in koluna pamuğu sürdüğünü gördü Dilda. Gözlerini sıkıca kapadı Robin'in yürek dağlayan ağlayışını duymak onun canını yakıyordu. Elinde olmadan ağlamaya başladı Dilda. Hemşirenin çıktığını görünce Robin'i Savaş'ın kucağından aldı.

"Kurban olurum senin göz yaşlarına oğlum." deyip öpüp kokladı onu. Robin'in göz yaşları Dilda'nın omuzlarına damlıyordu.

Savaş Dilda'nın anneliğine bayılıyordu. O gerçek bir anneydi. Arabaya bindiklerinde Robin'i kucağında pışpışlarken Savaş'a dönüp "Robin'i emzirmem gerekiyor." dedi Dilda utangaç sesiyle.

"Tabii." deyip arabadan indi Savaş.

Elbisesinin fermuarını açıp Robin'i emzirmeye başladı Dilda. Başını okşarken burnuna kötü kokular gelmeye başlamıştı. Hemen altını değiştirmesi gerekiyordu. Robin'in karnını doyurduktan sonra, Savaş'a seslendi.

Araba hareket ettiğinde "Bebek bezi almam lazım. Beni markete götürür müsün?" diye sordu Dilda. "Robin'in altını hemen değiştirmem gerek."

"Yakınlarda market olacaktı."

Beraber markete geldiklerinde bebek bezlerinin olduğu reyona doğru yürüdüler. Dışarıdan karı koca gibi göründükleri Dilda'nın beyninde yankılanıyordu. Hoşuna gidiyordu bu. Kendi kendine gülümsedi ama çok kısa sürdü bu an yüzündeki gülüş soldu. Eski komşuları olan Gülsüm'ü kucağında bebekle gördü. Bedir'in bebeğiydi. Aynı anda Bedir'le Gülsüm'ü yatakta bastığı an gözlerinin önünden geçti. Artık umurunda değildi bu. Acıtmıyordu bile. Eski kaynanasını elinde mamayla onlara doğru geldiğini gördü ama oralı olmadı. Raftan bebek bezini alıp arkasını döndü.

"Evlendin mi Dilda hanım." dedi Zehra

Dilda koluna yapışan eski kaynanasına sertçe bakıp "Çek ellerini üzerimden." diye dişlerini birbirine bastırıp konuştu. Kucağında Robin var diye bağırıp çağıramıyordu.

"Oğlumun başını yedin toprağın altına koyar koymaz oynaş buldun kendine."

Dilda hiç bu kadar utandığını hatırlamıyordu. yerin yarılıp onu hemen içine çekmesini istiyordu. Savaş'a bakamıyordu bile. Dili tutulmuş vücudu donmuştu adeta.

Zehra Savaş'a döndü "Dilda'nın lanetli güzelliğine aldanma oğlumun başını yaktığı gibi senin de başını yakar bu yılan."

Suçsuz olduğu halde suçlanmak ne kötüydü. Savaş'ın düşüncesini merak ediyordu. Zehra'ya inanmış mıydı.

Savaş oğlunu Dilda'nın kucağından aldı. Zehra Dilda'ya hakaretler yağdırmayı sürdürdü.

Dilda kendini kaybetmiş gibiydi resmen "Senin de o uyuz oğlunun da canı cehenneme. İyi ki geberdi başım göğe erdi çok şükür"

Zehra tokat atmak için elini Dilda'ya kaldırdı. Ama tam o sırada Savaş Zehra'nın elini tutup itti "Sakın bir daha bunu denemeyin." deyip Dilda'nın elini sıkıca tutup marketten çıktılar.

Arabadayken Dilda'nın ağlaması şiddetlenmişti. Arabayı durdurup Dilda'nın saçlarını yüzünden çekti Savaş. "Ağlama değmez."

Dilda başını kaldırdı Savaş'la göz göze geldiler ona ilk defa bu kadar çok yakın olduğu ayrımsadı vücudundan yayılan sıcaklığı hissedecek kadar yakın olmak kalbini yerinden oynatıyordu. "Eski kocam beni aldattı ama sanki ben onu aldatmışım gibi tavır takınıyorlar. Hayatıma devam etmemi istemiyorlar. Yas tutmamı istiyorlar. Suçlu benmişim gibi davranmamı istiyorlar. Sevmediğim bir adamın yasını neden tutayım ki?"

Savaş tebessümle baktı ona. Dilda'nın eski kocasını sevmemiş olmasına sevindi.

Dilda devam etti "Sen mesela Robin'in annesinin yasını tutuyor musun?"

Savaş dilini şaklatıp başını olumsuzca sallayıp "Tutmuyorum." dedi.

Dilda'yı çiftlik evine getirdi. İki katlı taş eve girdiklerinde Zahide onları karşıladı.

"Neyin var Dilda kızım?"

Dilda'nın konuşmasına kalmadan "Dilda'yı yukarı odaya çıkar biraz dinlensin" dedi savaş.

Zahide Dilda'nın koluna girip onu üst kattaki odaların birine götürdü. Yatağın köşesine oturduklarında "Kötü bir şey olmuş ne oldu anlatsana. İstersen anneni arayayım gelsin."

"Sakın" diye atıldı Dilda "Söyleme bir şey birazdan toparlarım" dedi elinde olmadan ağlamaya başlayıp.

"Kimler ağlattı seni böyle?" deyip Dilda'ya sarıldı Zahide. Kızın ağlaması daha şiddetlendi. Başını yastığa indirip okşadı Zahide. Bir süre sonra Dilda uyudu. Odadan sessiz adımlarla çıkıp aşağı kata indi.

"Ne oldu bu kıza Savaş?"

"Eski kaynanasıyla karşılaştı."

Zahide Robin'i kucakladı "Altını doldurmuş bu" dedi

"Bebek bezi almıştık ama markette tartıştıklarında apar topar çıktık."

"Robin'in bezleri evde vardı." deyip gidip bebek bezini getirdi. "Pişecek zavallıcık" bebeğin altını değiştirmeye başladı. "Benim çarşıda işlerim var Dilda uyandığı zaman onu evine bırak ailesi merak eder sonra"

"Dilda uyuyor mu?"

"Evet senin odanın karşısındaki odada uyuyor."

Robin'i kucağında uyuttu Savaş. Oğlunun mis kokusunu içine çekti uzun uzun. Üst kata çıktı. Robin'i Dilda'nın yanına yatırdı. Yatağın diğer tarafına geçip Dilda'yı izlemeye koyuldu. Yanına uzanmayı o kadar çok istiyordu ki. Huzur veren bir yanı vardı Dilda'nın. Yüzünü okşayacağı sırada telefon çaldı. Uyunmasınlar diye hızlı adımlarla odadan çıktı. Şirkete gitmesi gerekti. Gelene kadar Dilda'nın uyanmamasını diledi.

 

İkindi vakti Robin'in ağlamasıyla uyandı Dilda. "Baya geç olmuş." Robin'i kucaklayıp ağzına emziği koydu. Aşağı kata indi. Etrafına göz gezdirdi. Kimse yoktu. Evden çıkacağı sırada kadın seslerini duyunca geri döndü. Mutfak kapısına yaklaştı.

"Gördün mü sarışın kadını?"

"Savaş beyin yeni sevgilisi."

"Sevgilisi değil oğlunun süt annesi."

"Allah bilir odada baş başa ne yaptılar."

Dilda olduğu yerde dondu kaldı. Biraz daha kapıya yanaştı. Üç kadın vardı ikisi genç diğeri orta yaşlıydı.

Orta yaşlı olanı "Bilip bilmeden günahını almayın kızın. Kul hakkına giriyorsunuz" dedi kızarak.

"Ne günahı Savaş beyin evine gelip de yatağından çıkmayan kadın mı var? Öyle çapkın zampara bir adam böylesine güzel bir kadından istediğini almadan rahat bırakır mı sizce? Savaş beyin yalısında da çalıştım ben. Belki inanmayacaksınız ama yemin ederim her gün bir kadınla eve geliyordu. Her gün yatak çarşaflarını değiştirmekten artık yılmıştım. Çağla'ya da aynı şeyi yapmadı mı başta arkadaşıydı sonra sevgilisi en sonunda çocuğunun annesi olmadı mı. Kim bilir başka kadınlardan bile çocuk yapmıştır bu adam."

Diğer kız lafa girdi "Belki yukardaki sarı kafa bile hamile olabilir." deyip gülüştü birden.

Dilda beyninden vurulmuşa döndü. Kurşun hızıyla evden çıktı. Çığlık atmak ortalığı yakıp yıkmak istedi. Kırılmış kalbin öfkesi ağırdı. Hayal kırıklığına uğramıştı. Daha ne kadar yanılacaktı? Hiçbir erkeğin onu bedeninden önce kalbini seveceğine dair inancını yitirmişti artık.

Bölüm sonu...

 

Loading...
0%