@verahare
|
Karanlık bir odada Oğlunun ağlamasıyla uyandı Dilda. Kötü kokular gelince Robin'in altını doldurduğunu anladı. Barış'a itiraz etmek, direnmek ona daha çok zarar veriyordu. Bu karanlık rutubetli havasız odaya kendisi belki uzun süre dayanabilirdi fakat Robin dayanamazdı. Bu odada kaldıkça yıkanamayacak altı değişmeyecek temiz havayı soluyamayacak beşiğinde uyuyamayacaktı. Kendisi için korkmuyordu tek korkusu Robin'e bir zarar gelmesiydi. Gerçek bir annenin evladı için yapmayacağı şey yoktu. Dilda gözlerini yumup derin bir nefes aldı. "Barış?" diye seslendi. Kapının kilidi döndü üç kez. Barış karısına gülümsedi "İnat etmeyeceksin değil mi yine?" Dilda başını olumsuzca salladı "Feris'im ben" dedi. O anda dünyalar Barış'ın oldu sanki. Gidip karısına ve oğluna sarıldı. "Sana ve Atlas'a bir zarar gelecek diye ödüm koptu Feris. Gitmenize izin verseydim öldüreceklerdi sizi" "Kim bizi öldürecekti Barış?" Barış arkasını dönüp canavarları şeytanları işaret etti "Onlar" dedi donuk bir sesle. Dilda Barış'ın işaret ettiği boş duvara baktı. İçinden bu hasta adamdan bir an önce kurtulmak için dua etti. "Kapıları kilitledim hiç kimse içeri giremez size zarar veremezler. Hele o Savaş hiç zarar veremez. Onu öldürecektim biliyor musun? Seni zorla yanına alıp kitap kafeye getirmişti. Oğlumuzda yanındaydı. Sen zorla gülüyordun ona sana zarar vermesin diye onu memnun etmeye çalışıyordun biliyorum ben. Ama artık geçti." deyip karısına sarıldı. Dilda kaçmak istedi. Deli gibi korkuyordu. "Hadi gel aşağıya inelim seversin diye ballı süt yaptım sana" Beraber aşağıya indiler birlikte kahvaltılarını yaptılar. "Bebek bezi lazım Robin için" "Robin mi?" Barış'ın kaşları çatıldı. Dilda "Atlas için" diye düzeltti "Beşik , bebek bezi , sonra elbise lazım" "Şimdi gider alırım" "Bizde gelelim" diye atıldı Dilda hevesle. Bulduğu ilk fırsatta kaçacaktı. "Olmaz bu sıcakta çıkmayın dışarı" "Ama.." Barış tehdit eder gibi baktı Dilda'ya. Öfkeden kısık bir sesle "Kaçmak istediğini biliyorum Feris." dedi. Çatal ve bıçağı sertçe masaya indirdi "Dışarı çıkarsan öleceksin bunu neden anlamak istemiyorsun?" Dilda üzüntüyle arkaya doğru kaykıldı. Sıkıntıyla nefesini verdi. Barış masadan kalktı. Evden çıkarken kapıyı kilitledi. Dilda Robin'i emzirdi. Kucağında pış pışlayıp ninni söyledi ona. Robin uyurken "Sana söz veriyorum oğlum kurtulacağız bu cehennemden" kulağına fısıldayıp koltuğa uzandırdı onu. Pencereye yanaştı perdeyi çekince buz gibi dondu. Barış pencerenin dışına da perde takmıştı. Dilda umutsuzluk içinde ağladı. Komodinin üstündeki ilaçlar gözüne çarpınca gidip baktı. İlaçlar on taneden fazlaydı. Üşenmeden kutuları açıp hepsinin prospektüsünü dikkatle sabırla okudu. Barış'ın şizofren olduğunu anlayınca korkuyla panikledi. ilaçları geri yerine koyarken yerde siyah kaplı bir defter görünce ellerine aldı. Kilitli bir defterdi neyse ki anahtarı üzerindeydi. Dilda anahtarı çevirdi. İlk sayfada Barış'ın günlüğü yazıyordu. Dilda koltuğa oturup günlüğü okumaya başladı. Barış'ın on yaşından beri günlük tuttuğunu öğrendi. Anne babasını kimyasalla katlettiğini okuyunca dehşete düştü. günlük şöyle devam ediyordu. "Feris'le evlendiğimizin üzerinden tam beş yıl geçti. Atlas şu an iki aylık. Gördüğüm şeyleri duyduğum korkunç sesleri ona bir türlü anlatamadım. Anlatırsam eğer oğlumu da alıp benden kaçacağından korkuyorum. Tıpkı anne babamın benden kaçması gibi. Ölmelerine hiç üzülmedim hak edilmiş bir ölümdü onların ki. Her şeyi göze alıp bunu Feris'e açıkladım bugün. Gördüklerimi duyduklarımı anne babamı nasıl öldürdüğümü anlattım ona. Feris dehşete kapılıp beşikte uyuyan Atlas'ı kucağına aldığı gibi evden fırlayarak çıktı. Ona açıklamak istedim durdurmaya çalıştım fakat yetişemedim bir türlü. Feris arabaya atladığı gibi son gaza basmıştı. Bende kendi arabama atlayıp onu takip ettim. Yolda ters yöne giren bir kamyon çıktı karşımıza. O gün hayat durdu benim için. Feris kamyonla çarpışmış oğlumuzla beraber oracıkta can vermişlerdi." Dilda hızla kapattı defteri aldığı yere geri koydu hemen. Nefes almakta zorlandı. Barış Dilda'nın istediklerinin hepsini almıştı. "Sana da bir elbise aldım yeşil renk sen seversin" Dilda bozuntuya vermedi "Teşekkür ederim" dedi mutlu görünmeye çalışıp.
Dilda'yı bıkmadan usanmadan aramaya devam etti ailesi. "Ben kitap kafeye gidiyorum oraya hiç bakmadık" dedi Savaş Miran'a. "Bende çevreyi dolaşacağım" dedi Miran Helin'de arkasında oturmuş elinde Dilda'nın fotoğrafını tutuyordu. Kime sorsa fotoğrafı gösteriyor ablasını görüp görmediği söylüyordu. Savaş kitap kafenin kapalı olduğunu gördü. Salih sabahtan beri kitap kafenin karşısında bekliyor Dilda'yı belki bu taraflarda ararlar diye umut ediyordu. Genç bir adamın kitap kafenin önünde beklerken gördü. Uzaktan yüzünü seçemedi. Hemen ayağa kalkıp yanına gitti. Yüzüne yakından bakınca o gün Dilda'yla kitap kafeye gelen adam olduğunu anladı. "Onu arıyorsun değil mi Dilda'yı" dedi heyecanla. Savaş'ın kalbi ağrıdı birden. "Dilda'yı tanıyor musun?" dedi hızlıca. Salih başını salladı "Sana ihtiyacı var gel benimle yerini göstereyim sana" Savaş Salih'i arabasına bindirdi. "Dilda'yı gördüğünden eminsin değil mi?" "Eminim tabii. Dilda Barış'ın evine kucağında Robin'le beraber girdiler. Barış hasta bir adam ve tehlikeli." "Dilda'nın onun yanında ne işi var?" "Barış Dilda'yı ölmüş karısına benzetiyor Robin'i de oğluna. Dilda'yı zorla yanında tutuyor Barış." dedi Salih nefes nefese "Ben gördüm onları ama kimse bana inanmıyor diye söyleyemedim. Herkes beni deli zannediyor. Ama sen inandın bana" Savaş Barış'ın evinin önüne geldi. "Polise haber verelim"
Barış ondan dans etmesini isteyince Dilda zorla kalktı. İstemeye istemeye elini tuttu. "Senin en sevdiğin müzik" deyip Dilda'nın boynuna uzandı Barış. Dilda irkildi "Hih!" geri çekildi. Barış Dilda'nın elini tutup kendine çekti "Sadece karımın boynundan öpüyorum" dedi dudaklarını boynuna uzatırken. Dilda dişlerini sıktı. Barış'ın dudakları neredeyse boynuna değecekken geri çekildi. Barış elinden kavrayıp onu kendine çekti. "Yoksa o şerefsizle mi görüştün!" Dilda panikledi. "Kimden bahsediyorsun?" Barış geri çekilip ellerini kulaklarına bastırdı. Kafasındaki sesler öldür onu diyordu. "Bana yalan söyleme kaltak!" sert yumruğunu Dilda'nın karnına indirdi. Dilda iki büklüm oldu. Nefes alamadı. Barış Dilda'nın saçlarına asıldı. "İmdat! imdat!" sesinin son perdesiyle bağırdı Dilda. Barış onun saçlarını yoluyor yüzüne tokatlar atıyordu . "Yardım edin!" diye çığlık attı Dilda eliyle yüzünü korumaya çalışırken. Barış'ın sert darbelerini yavaşlatmaya çabalıyordu. Attığı çığlıklardan boğazı yırtılacak gibiydi. Yanı başındaki koltukta uzanan Robin'in avaz avaz ağladığını işitince kahroldu Dilda. Burada ölüp gideceklerdi. Yine de pes etmedi belki birileri duyar diye bütün gücüyle "İmdat yardım edin!" diye çığlık attı. Barış onun sesini kısmak için boğazına sarıldı. Dilda debelenmeye başladı. Zayıf elleriyle Barış'a rast gele vurmaya başladı. Göz akları geriye devrildi. Yüzü morarmaya başladı. Savaş Dilda'nın yardım çığlıklarını duyunca fırtına gibi girdi avluya. Kapıyı ayağıyla tekme attı. Tek tekmesinde kapı açıldı. Dilda'yı yerde ölü gibi görünce yüreği parçalanır gibi oldu. Barış'ı öldürmek istedi. Barış'ın üstüne atılıp onu ensesinden tutup yere fırlattı. Dilda öksürmeye başladı. Boğazı yandı ilk başta. Nefes almak canını acıttı. Robin'in ağlayışı onu kendine getirdi. Sendeleyerek kalktı. Robin'in yanına giderken başı döndü. Savaş'ın bir hayal olduğunu düşündü Dilda. Her şey karardı birden. Etrafında olup bitenin farkında değildi. Gözleri birden yorgunca kapandı. Savaş Barış'ı öldürmekten beter etti. "Nasıl kıyarsın lan Dilda'ya nasıl!" son yumruğunu yüzüne indirdi. Polis ve ambulans gelmişti. Dilda sedyeye uzandırılmış ambulansa bindiriliyordu. Robin bir hemşirenin kucağında acı acı ağlıyordu. Barış sonsuza dek akıl hastanesine kapatılmıştı. İfadesini verdikten sonra karakoldan çıktı Savaş. Soluğu hastanede aldı. Güneş'i arayıp Dilda'nın hangi odada olduğunu sordu. Oda numarasını öğrenince asansörü beklemeden üçüncü katı koşarak çıktı. Dilda'yı öyle görünce göz yaşları sessizce aktı. Asmin hanım kızına sarılıp kokluyordu onu. İçerideki herkes Dilda için ağlıyordu. Robin Rima'nın kucağında uyuyordu. "Abla çok korktuk" dedi Janya ablasının elini okşarken. Dilda sadece uyumak istiyordu. Aldığı darbelerden dolayı vücudu sızlıyordu. "Abi sen ağlıyor musun?" Güneş inanamayarak abisine baktı. "Dilda" dedi Savaş sevdiğinin elini tuttu. Dilda elini yorgunca çekti "Git buradan" diye tısladı yüzüne. "İçeri havasız kaldı biz çıkalım Dilda biraz dinlensin" dedi Simal Dilda'yla Savaş'ı baş başa bırakmak istedi. Herkes çıktıktan sonra Dilda'nın dudağını yumuşak bir şeklide kısaca öptü Savaş. "Canım benim" diye mırıldandı göz yaşı Dilda'nın yanağına aktı. "Seni öyle yerde hareketsiz görünce..." boğazı tıkandı hıçkırarak ağladı. Ellerini yanağına dayayıp sevip öptü. "Öpme beni iğreniyorum senden." Savaş onu dinlemeden elini öptü "Ya sana zarar verseydi. Tanımadığın bir adamın evine nasıl gidersin Dilda?" "Senin yüzünden. Şu halime bir bak. Ya Robin'e zarar verseydi. Sen gelmeseydin beni az daha öldürecekti herif." "Sana bir daha zarar veremeyecek hastaneye kapatıldı o" "Lütfen artık görüşmeyelim Savaş. Seninle yan yana gelince hep zararlı çıkıyorum. Başka kadınlar yok dedin inandım sana. Benden önce kaç tane kadının hayatına girip çıktığını kafaya takmamaya çalıştım. Ama benden sonra başka bir kadınla öpüşmeni kaldıramam." "Her şeyi yanlış anladın Dilda. O kadın zorla beni öptü güvenlik kamerasından her şeyi izleteceğim sana. Bekle dur görüntüleri izleteyim sana." telefonunu çıkarıp güvenlik kamerasının videosunu açtı. Nil'in geldiği günün görüntüsünü bulup açtı videoyu. Görüntüyü ilerletip Nil'in onu zorla öptüğü anı izletti Dilda'ya. Dilda'nın yüreği ferahladı. Savaş doğru söylemişti ona. "Kim o kadın?" "Çoktan bitmiş bir şey. Onu sevmiyordum bile. Babamla onun amcası ortaktı öyle tanıdım onu. Toydum o zamanlar. Ama sana yemin ederim hiçbir zaman aramızda cinsel ilişki olmadı. Bitmiş geçmiş bir şey."" "O kadın için bitmemiş demek ki." dedi Dilda. "Pes mi ediyorsun?" Dilda yaşadıklarını hatırladı "Sen gelmeseydin beni öldürecekti o." omuzları sallana sallana ağladı. "Robin'e zarar verecek diye çok korktum. Biz niye mutlu olamıyoruz Savaş? Neden hep sınanıyoruz." Yatağın kıyısına oturup kollarını Dilda'ya sarıp onu hafifçe salladı "Şşş ağlama artık." deyip başının tepesini öptü. "Mutlu olacağız inan bana." Salih kapıya hafifçe vurup açtı "Müsait misiniz?" Kendilerini toparladılar. "Aslında Salih kurtardı seni. O yerini söylemeseydi hiçbir zaman bulamazdım seni Dilda." dedi Savaş. "Nasılsın Dilda?" "İyi olmaya çalışıyorum" "Geçti artık üzülme" dedi Salih "Oğlun için hemen iyileş sana ihtiyacı var" "Sana minnettarım Salih. Çok teşekkür ederim iyi ki varsın" dedi Dilda kollarını Salih'e uzattı. Dostça sarıldı ona. "Sen tanıdığım en iyi insansın" "Yaptığın iyiliği asla unutmayacağım Salih" dedi Savaş "Toparla kendini bakayım" dedi Salih "Ben çıkıyorum seninle yine görüşmek istiyorum" Dilda evinin adresini verdi Salih'e. "En yakın zamanda gel olur mu Salih?" "Gelirim şimdilik görüşmek üzere." deyip odadan çıktı Salih. "Huzurlu bir uyku istiyorum." "Ben çıkayım rahatça uyu sen" dedi Savaş çıkmaya hazırlanırken. Dilda panikledi "Gitme Savaş beraber uyuyalım çok korkuyorum" Savaş Dilda'nın yanına uzandı. Yüz yüze bakıyorlardı. Kadınının kızarmış şişmiş yüzünü merhametle okşadı. Yüzündeki saçları geriye doğru itti. Ellerini avuçlarına alıp nazikçe öptü. Dilda'nın nefesi yüzüne çarpınca tebessüm etti. Dilda uyurken seyretti onu. Ya ona bir şey olsaydı. Yetişmeseydi Dilda şu an yaşıyor olmazdı. Bu gerçeklik kanını donduruyordu. Dilda olmazsa o da olmazdı. Bölüm sonu.
|
0% |