Yeni Üyelik
34.
Bölüm

Lavanta

@verahare

Kocasının kollarında uyandı Dilda. Güneş hüzmesi yataklarına vuruyordu. Keskin yüz hatlarını derince inceledi. Biçimli kara kaşlarını gür kirpiklerini sevdi. Elini yanağına koyup okşadı. Uzanıp öptü. Yan odadan Robin'in ağladığını işitince yataktan fırlayıp "Kalk Savaş kalk hemen akşam olmuş neredeyse"

Uyanıp karısının aceleci haline güldü Savaş . Dişleri kamaşıyordu ona bakarken. Yeniden birleşmek istiyordu. Yetmemişti. Dilda'ya olan açlığı hiçbir zaman dinmeyecekti.

Elbisesini aceleyle başından geçirip kocasına döndü "Adam kalk sana" diye söylendi Dilda. Kocasının çamaşırlarını yerden alıp ona fırlattı. "Giyin hemen. Babamın evinde yaptığımız şeye bak. Akıl makıl bırakmadın bende" Evde kimsenin olmamasını dileyip anahtarı hızlıca çevirip kapıyı açtı. Koşarak girdi odaya.

"Annen kurban olsun sana" beşikten aldı oğlunu. Bu kadar sorumsuz olduğu için kendine kızdı. Robin'in göz yaşı omuzlarına damlıyordu. Yüreği burkuldu. Memesini aceleyce çıkarıp oğlunu emzirmeye başladı. Robin açlıkla memesini emiyordu. Dilda odasına giderken "Çok mu acıktın sen anneciğim" oğlunun terli başını okşayıp öptü. Kocasına dönüp "Git Robin'in banyo suyunu ayarla. Ağlamaktan ter içinde kalmış canım içi."

Robin'in karnını doyurduktan sonra gazını çıkardı. Savaş'ın getirdiği suyun sıcaklığını kontröl etti.

"Bu sefer ben yıkasam olur mu?"

Dönüp kocasına baktı "Beni bir daha olur olmaz yerde sıkıştırmayacağına söz ver"

"Sende istiyordun ama"

"Savaş..."

"Söz veremem Dilda. Sen bu kadar seksiyken bu kadar istekli ve cesur davranışlar sergilerken beni darmadağın ederken, benden nasıl olur da uslu bir çocuk gibi davranmamı beklersin?"

Yüzünü sahte asabi bir gölge kapladı. Şimdi bu konuşmayı yapmamış olsaydı. Yeniden kocasıyla birlikte olurdu. Bu kadar istekli olmak normal miydi bilemiyordu.

" Bugün doktorunla görüşeceksin biliyorsun değil mi?"

"Gitmesek"

Büyük bir adımda karısının dibine girdi. Alnından öptü "İtiraz etme"

Oğlunu babasının kucağına verdi. Savaş Robin'i yıkarken Dilda telefondan videoyu açıp kendilerini çekmeye başladı. " Yıllar sonra açıp açıp izleyeceğiz bu videoyu" tebessümle mırıldandı.

Dilda Robin'i giydirirken "Hemen çıkalım Savaş. Bizimkiler ne yapıyorlardır kim bilir"

Aynanın karşısına geçip ateşli birleşmenin izlerini kapatıcıyla örttü Dilda. Kocasının boynundaki izleride örttü. Kimsenin eve gelmemesine bir an sevindi de. Ailesine karşı mahçup olmadı. Kilitli odada ne yaptıklarını çocuklar bile anlardı çünkü.




"Sevda kızımı ver gidelim"

Sevda hanım kız kardeşine döndü. Sonra Gülay'a "Gitmek istiyor musun kızım?" Diye sordu. Eğer Gülay kendi isteğiyle gitmek isyerse asla yoluna çıkmazdı.

Gülay Sinan'ın elini sıkıca tutup teyzesinin arkasına geçti. Annesine kızgınca bakıp "Sizinle hiçbir yere gelmem ben. Sinan'la evlendik" deyip evlilik defterini çıkarıp yüzlerine tuttu.

Eda şaşkınca gülüp "Oha ne zaman evlendiniz?" Dedi.

"Sinan aklını çelmiştir senin. Safın tekisin abla"

Teyzesinin kızına tiksinen bakış attı Eda.

Gülay kızgınca baktı kardeşine " Kimsenin aklımı çeldiği falan yok Figen. Ben kendi isteğimle evlendim Sinan'la"

"Baldız yürü hadi gidelim. Yapamazsın sen bunlarla"

Eda daha fazla tutamadı kendini. Eskiden sözleneceği adama midesi bulanarak baktı. Nasıl bu kadar pişkin olabiliyorlardı bir türlü aklı almıyordu. "Sizin gibi şerefsiz olmadığımız için mi!?" Diye haykırdı adamın yüzüne.

"Terbiyesiz bizimle nasıl böyle konuşursun sen" diye söylendi Figen. Küstahça gülümsedi. Sigaradan sararmış dişleri Eda'nın midesini bulandırdı. "Kuyruk acın geçmemiş anlaşılan"

Eda'nın sert tokadı Figen'i sersemletti.

"Seni değil Figen'i seçtim diye mi bu saldırganlığın Eda?"

Adamın pişkince sorduğu soru Eda'yı çıldırttı. "Şerefsiz!" Diye bağırdı.

Miran bu sözlerden sonra kim olduğunu öğrendi. Kaplan gibi adamın üstüne atladı. Çelimsiz bedenine art arda demir gibi tekmelerini savurdu. Hiç kimse onu durduramadı.

Figen Eda'nın saçına asıldı birden.

Eda " Bırak saçımı gerizekalı " deyip Figen'in koluna vurdu.

"Şuna bak gelinimize saldırıyor " dedi Rojin Figen'in üstüne atılıp. Yazmasını başından atıp saçlarını çekti. Onu Eda'dan ayırıp kucağına oturdu. Alt alta üst üste saç baş yoldular. Bir ara Rojin Figen'in kolunu ısırdı. Asmin hanımla Simal Rojin'i ayırdılar

Asmin hanım kızını bir köşeye çekip "Evli barklı kadınsın yakışıyor mu sana sokakta kavga etmek?" Diye kızını azarladı.

Figen kalkıp Asmin hanımı yere itti.

Simal "Anne!" Diye korkuyla baktı. Annesini kaldırdı. Asmin kolunun üstüne düşmüş kolunu incitmişti.

Simal kızını Türkan'ın kucağına verip Figen'in üstüne yürüdü "Anneme nasıl saldırırsın " bir yakasından tutup defalarca tokatladı Figen'i.

Figen'in annesi Simal'e saldıracakken Rima kadına çelme takıp yere düşmesini sağladı.

Dilda'yla Savaş daha yeni gelmişlerdi yanlarına. Annesinin kolunu acıyla ovduğunu görüp telaşla yanına gitti Dilda "Ne oldu anne sana?"

Asmin hanım damadına dönüp "Allah aşkına polisleri ara gelsinler yeterince rezil olduk zaten" dedi.

Miran'ın koluna asıldı. Zorda olsa onu yavaşlata bildi Eda. "Dur artık ne olur Miran. Dur lütfen."

Polisler gelmiş hepsini karakola götürmüşlerdi. Gülay severek isteyerek Sinan'la evlendiğini söylemişti polislere. Gülay'ın ailesi geldikleri gibi gittiler. Figen'le kocası kol kola girip düşe kalka arabaya bindiler.


Behram karısını hastaneye götürmüştü. Asmin hanımın incinen kolunu bandajla sardı doktor. Hastaneden kol kola çıktılar.

"Ağrıyor mu?"

"Doktor ağrı kesici iğne yaptı ya ağrım falan kalmadı."

"Hemen iyileşmesi için kemik suyu içmen lazım Asmin."

Arabaya yaklaştıklarında kapıyı karısına açtı Behram. Oturmasına yardım etti. Uzanıp kocasının kapısını açtı Asmin hanım. Ne zaman arabaya binseler arabanın kapısını içerden açardı kocasına. Bu Behram'ın hoşuna gidiyordu. Sözsüzde gösterebiliyordu sevgisini. Asmin her anlamda gerçek bir kadındı.

Karısının yanağını öptü birden "Delalamın (güzelim)" diye fısıldadı kulağına. Çorbacıya götürdü karısını. Camın ardından karton toplayan çocukların yemeklere açlıkla baktıklarını görünce çocuklara gelmelerini işaret etti Asmin hanım. Behram kalkıp hesabın ödendiği kasaya geçti. Dükkan sahibine dönüp "Çocuklara istedikleri kadar yemek verin" deyip cebinden bir miktar parayı çıkarıp dükkan sahibine verdi. Çocuklar masalara koşarken coşkun sesleriyle hep bir ağızdan koro gibi "Sağ ol teyze" dediler. Asmin hanımla Behram tebessüm ettiler çocuklara. Behram kendi elleriyle çorbayı içirdi karısına. Birlikte deniz kenarına gittiler.

Karısının yüzünü öpüp sevdi Behram. (Roniya çavemin) gözümün nuru" dedi " Keşke bir tane daha çocuğumuz olsaydı Asmin"

Asmin hanım gül gibi kızardı birden "Behram artık torun sahibiyiz. Ben bu yaştan sonra milletin diline düşemem" dedi şaşırmış sesine utanç yansırken.

"Ne varmış yaşında?"

"Bize artık torun sevmek yakışır Behram. Dört tane evladımızın çocuklarını doya doya sevdik. Sıra Dilda'nın çocuklarını sevmekte."

"Dilda nasıl bir sıkıntısı falan yok değil mi?"

"Dilda hiç olmadığı kadar mutlu. Çok şükür sevdiği adamla evlendi kucağıda boş kalmadı."







" Yaw ben evinde otur keyfine bak diyorum sen illa çalışacam diyon Türkan hanım"

Türkan toptancının getirdiği elbiseleri mankene giydirirken söylenen kocasına güldü hafifçe "Tüm gün kıçımın üstünde oturamam ben Kadir."

"Gel benim kucağımda otur."

" Aa iyice arsızlaştın sen. Ayıp biri duyacak şimdi"

"İnşallah tez zamanda gebe kalırsında evinde oturursun"

Türkan güldü bu sözlerine "Gebe kalsamda çalışırım ki ben."

"Çalışmazsın bütün gün evde bebeğinle vakit geçirmek istersin emin ol tatlım evi hatta beni bile ihmal edersin sen"

Türkan Şinasi'nin elinde çiçeklerle dükkana doğru geldiğini görünce korkudan titredi. Şinasi biraz saftı. Ablası onu evlendirmek için Türkan'dan bahsetmişti.

" Türkan hanım"

"İlla gel öldür beni diyorsun" diye hırladı Kadir Şinasi'nin üstüne yürüyüp.

Türkan araya girdi birden "Kadir dursana." diye kızdı. "Şinasi evli bir kadınım ben. Kadir benim kocam. Lütfen bir daha buraya gelip beni rahatsız etme olur mu?" Türkan çocuk gibi kırılmış Şinasi'ye içi acıyarak baktı.

" Evlendiğini bilmiyordum. Rahatsız ettiğim için özür dilerim Türkan hanım." Deyip ordan ayrıldı Şinasi.

" Elin herifini bana karşı savundun ya Türkan ne diyeyim sana bilmiyorum ki"

"Kadir adamın saf olduğunu anlamadın mı gerçekten? O gün neredeyse öldürecektin herifi. O zaman sevgilim olduğunu bile anlamadı çünkü saf. Bak şimdi seni görünce bile geri adım atmadı. Çocuğa anlatır gibi tane tane anlatınca anladı zavallı. Bir daha da çıkmaz karşımıza."

Gidip kapıyı kilitledi. Perdeleri çekti.

"Ne yapıyorsun?"

Karısını belinden tutup kaldırdı Kadir. Onu tezgaha indirip dudaklarına açlıkla saldırdı. Nefessiz kalıncaya dek ayrılmadı dudaklarından. Türkan ağzının içine inledi.

"Burada yapılacak şey mi bu?" Kesik kesik inledi. Kocası eteğini bacaklarına sıyırdı birden. Külotunu tek eliyle çekiştirdi. cart diye bir ses geldi birden. Bu gidişle tek bir sağlam külotu kalmayacaktı. İçine sertçe girince, boynuna sarıldı birden. "Eziyorsun beni" başı geriye düştü Türkan'ın. Yorgun elleriyle kocasının tişörtünü çıkardı. Çıplak göğsüne ellerini koydu. Kocası içinde dinleniyordu adeta.







Bahçesinde lavanta ekili evlerine hayranlıkla baktı Dilda. Bahçe duvarları oldukça yüksekti. Dışarıdan birilerinin onları görmesi imkansızdı.

"Çok güzel bir yer burası. Hele lavanta kokusu öyle huzurlu ki anlatamam."

"Ben yabani otları temizleyeceğim" dedi Savaş

"Ne yemek yapayım sana?"

" Canın ne çekiyorsa onu yap Dilda."

Dilda eve girdi. Evin içini de beğenmişti. Robin'i emzirdi. Altını değiştirip onu uyuttu. Mutfağa gitti. Sıcak diye pencereyi açtı. Kocası atletsiz bir şekilde toprağa çapa vuruyor yabani otları temizliyordu. Muhteşem bir görsel sunulmuştu ona. Esmer, seksi ve kaslı vücuduna baktıkça kadınlığı sızlıyor eli ayağı titriyordu. Boynundan akan terini emmek istedi bir an. Evden koşar gibi çıktı. Kocasının karşısına geçti birden. Çapayı tutup fırlattı bir köşeye. " Senin niyetin beni azdırmak mı ha söylesene " cevap beklemeden dudaklarına yapıştı. Kocasının kaba elleri kalçasını avuçlayıp sıkıyordu. " Ahh!" Kucaklanınca kocasının boynuna sıkıca sarılıp terini emdi iştahla.

Karısını lavantaların içini uzandırıp üstüne eğildi Savaş. Güzelliğini izledi. Derin dipsiz bir kuyuya bakar gibi baktı. Uzun bir soluk aldı. Hasretle öptü mavi gözlerinden. Üstünü yavaşça çıkardı. Dilda da doğrulup kemerini açmaya çalıştı. Savaş durdurdu onu. İstenilmek gururunu okşadı. Cebinden mavi elması çıkardı. "Gözlerin kadar güzel değil ama" diye mırıldandı kolyeyi karısının zarif kuğu gibi boynuna takıp.

" Çok zevklisin canım"

Memelerinin ortasında duran mavi elmas çıplak vücuduna baya yakışmıştı. Ağzı memesinin birini tuttu. Uzunca emdi. Çekiştirdi. Ezberlemek istet gibi vücudunun her yerini incedi.

" Dayanamıyorum Savaş "

"Bende." Kemerini açtı.

Dilda sabırsızca pantolonunun düğmesini açıp fermuarını aşağıya çekti. Erkekliğini kendi eliyle tutup çıkardı. Yine okşadı. Kocası inleyince daha hızlı okşadı. Uzandı. Kızgın toprak sırtını yaktı. Kocası erkekliğini tutup sürttü yuvasına. Dilda çıldırdı resmen. Yay gibi gerildi vücudu. Kocasının damarlı kollarına tutundu. Karısını alnından öpüp yuvasına ağır ağır girdi Savaş. Ağrıyan kemiklerinin acısı dindi birden. Şifa Dilda'nın yuvasında gizliydi. İnleyişleri zevkten haykırışları doğaya karışmıştı. Saatler geçti ayrılmak yorulmak nedir bilmedi ikisi de. Dilda kocasının üstüne oturdu. Savaş tüm gücüyle sert bir şekilde itti kendisini. "Ayy!" Tırnaklarını kocasının göğsüne batırdı Dilda. İçindeki taş gibi bir sertlik aklını başından almıştı. Kocası gittikçe hızını arttırıyordu. "Savaş Savaş"

Savaş doğrulup beline sarıldı karısının. Daha sıkı oldular. Dilda'nın yuvası düğüm gibiydi. Aynı anda aktılar birbirlerinin içine. Dilda titriyor kocasının adını sayıklıyordu. Kocasının göğsüne uzandı. Nefes nefese kalmışlardı.









Ceylan onu alıp götürmesi için Nadide hanımı aramıştı.

" Gidemezsin"

" Bal gibide giderim. Sem kim oluyorsun da yoluma çıkıyorsun"

" Ceylan sağlıklı düşünemiyorsun"

" Bem gayet sağlıklı düşünüyorum. Nasıl olurda bir kadınla bebeğini kaçırmayı planladın sen. Gerçekten bu kadar alçaldın mı Bahadır"

" Vazgeçtim anlasana"

" Bir kadınla bebeğinin sana ne gibi zararı dokundu ki ha söylesene"

"Düşündüğüm şeyin korkunç olduğunu anladım Ceylan. Bana daha fazla acı çektirme."

"Seni hiç tanımamışım ben. Hemde hiç. Sen beni öldürmekten beter ettin adi herif."

Polisin siren sesleri duyulunca Bahadır'ın rengi attı. Kaçmadı. Gidip kendi karşıladı polisleri. Öldürdüğü adam yüzünden hakkında soruşturma başlatılmıştı. Hiç kimsenin bir şey bulamayacağını bildiği için korkmadı. Polislerden izin isteyip Ceylan'ın yanına gitti. Onu alnından öptü. "Yalvarıyorum gitme Ceylan"

"Sen her şeyi mahvettin Bahadır."

Nadide hanım gelip Ceylan'ı götürdü. " Beni şehir dışına çıkarabilir misin anne?"

" Anlamadım"

"Bursadaki yetimhanede abin müdür değil miydi?"

"Evet müdür ama sen bunu ne yapacaksın?"

"Bu şehirden gitmek istiyorum anne. Bahadır'ın beni asla bulmasını istemiyorum"

"Aranızda bir şey mi geçti yoksa?"

"O eğitilmez bir vahşi. Çocuğumun böyle bir babası olacağına hiç olmasın daha iyi. Abinle konuş yatacak yer versin bana her işi yaparım. Yeterki gideyim buradan. "

" Bahadır birazdan gelir seni almaya"

" O biraz zor gelir. Beyefendi polislerin onu hemen bırakacağını sanıyor ama büyük yanılıyor."

" Sem nereden biliyorsun hemen çıkmayacağını? Yoksa sen onu.."

" Evet onu polislere ben şikayet ettim. Yoksa kaçamazdım."

Bölüm sonu.

Loading...
0%