Yeni Üyelik
40.
Bölüm
@verahare

Zarif bembeyaz, tüllü elbise tarzı gelinliğini izledi Ceylan. Kayık yaka, sırt dekolteli, transparan kollarına zarif danteller işlenmişti. Heyecandan dudaklarını dişledi. Yere kadar uzanan incili duvağını ellerine aldı.

"Hadi gel de otur şuraya saçlarını yapsınlar" dedi Nadide kızını tebessümle izleyip.

Ceylan sandalyeyi çekip oturdu.

"Ceylan hanım hangi modeli istiyorsunuz?"

Heyecandan göğsü inip şişerken "Hollywood saç modelini yapmanızı istiyorum. Hep bu modeli yapmak istemişimdir" deyip kıkırdadı Ceylan.

Kuaför "Saçınızın yanını kristal ve incili taraklı bir tokayla süsleyeceğiz" dedi.

Ece odaya girip onu izlemeye başladı. "Benimde saçlarımı yapacaklar mı?"

Ceylan dönüp "Elbette bir tanem" dedi Sevecen bir tavırla.

Genç kadının biri içeri geçip ona baktı "Sen Ceylan olmalısın?" diye gülümsedi. "Nesli ben Bahadır'ın teyzesinin kızı oluyorum"

"Memnun oldum."

"Bahadır seni eksik anlatmış çok daha güzelsin"

Ceylan gururla gülümsedi.

"Neredesin kızım?" diye seslenip içeri geçen kadına merakla baktı Ceylan.

"Gel gel anne gelinimizle tanış"

Lale hanım beğeniyle süzdü Ceylan'ı "Maşallah ay parçası gibi. Bahadır'a da böylesi yakışırdı" dedi sevinçle.

Bahadır'ın ailesinden ilk kez birileri Ceylan'ı sevip bağrına basmışlardı.

"Kızım bize kahve getir Ceylan'a da meyve suyu" dedi Lale hanım.

Sohbet ettiler.

"İstanbuldan taşındık. Artık İzmirde yaşayacağız"

"Ne güzel" dedi Ceylan.

"Nesli doktor tayini buraya çıktı"

"Sık sık görüşelim o zaman" dedi Ceylan hevesle.

"Bebeğin durumu nasıl?" diye sordu Nesli.

"Düşük tehlikesi atlattım" diye mırıldandı Ceylan. İki kadının da korkudan değişen yüzlerine görünce onu gerçekten sevdiklerini anladı Ceylan. "Ama bebeğimde bende şimdi çok iyiyiz"

"Dikkatli ol" dedi Lale hanım

İki saatin sonunda Ceylan hariç herkes odadan çıktı. Bahadır kapıyı tıklattı.

"Girebilir miyim?"

"Gel"

Kapıyı açtığında heyecandan kalbinin en ince damarlarına kadar titredi Bahadır. Kusursuzdu. Yeryüzüne bir melek inmişti sanki. Yanına yürüyüp çiçeğini uzattı ona.

Üstündeki siyah smokine hayranlıkla baktı Ceylan. Bacaklarının arası sızladı birden. Bahadır'ın bu kadar seksi oluşu bacaklarının arasının kavrulmasına sebep olmuştu. "Teşekkür ederim" dedi Ceylan çiçeğini alıp inceledi. Buğday başakları, lavantalar ve kır çiçekleriyle süslenmiş güzel bir demetti.

Elinden tutup kendine çekti Ceylan'ı. Burunları birbirlerine sürtündü. Sıcacık nefesleri yüzlerine çarpıp karıştı.

"Kalbimi ele geçirdin"

Ceylan'ın dudakları kıvrıldı kısık bir sesle "Oh ettim" dedi.

Bahadır güldü buna. Elini cenine atıp yüzükleri çıkardı. İlk önce adının yazılı alyansı Ceylan'ın ince parmağından geçirdi. Ardından tek taşını. Elmas su yolu kolye ve küpesini çıkardığında

"Bu çok pahalıdır şimdi" dedi Ceylan.

"Ne olmuş pahalıysa?"

"Ne bilim alışık değilim bunlara ben. Hizmetçiyken birden bunlara sahip olmak aklımı karıştırıyor Bahadır."

"Birkaç saat sonra karım olacaksın Ceylan. Ve sahip olduğum her şeye artık sende sahipsin anladın mı? Bir daha kendine hizmetçi dediğini işitmeyeceğim yoksa başının belası dilini emer seni sustururum"

Bahadır'ın duyamayacağı bir şekilde mırıldandı Ceylan. Adamın söyledikleri hoşuna gitmişti.

Kolyeyi takarken Ceylan'ın sırt dekoltesini görünce kıskançlıktan homurdandı. "Belini kapatacak bir gelinlik seçemedin mi kendine?"

"Kıskançlıktan kudurduğuna göre iyi bir gelinlik seçmişim demektir" diye güldü Ceylan. Bahadır'ın elini tutup "Hadi dış çekime gidelim bir tanem"

Düğünleri deniz kenarında oldu. Ceylan hayatında ilk kez bu kadar büyük bir kalabalığa şahit oluyordu. Etrafları korumalarla dolmuştu. Gelen misafirlerinde bellerinde silah olduğunu gördü. Bahadır'ın belinde de silah vardı. Bahadır'ın hayatı buydu işte. Çok isterdi her şeyi bırakıp normal insanlar gibi yaşam sürmelerini. Bunun hiçbir zaman olmayacağını bildiği için hayale kapılmadı Ceylan. Bahadır'la evlenerek tehlikeli bir hayata adım atmış olacağını biliyordu. Bahadır hayatına girmemiş olsaydı bile Ceylan'ın hayatı hiçte sakin değildi. Temizlik için gittiği evlerde erkeklerin tacizlerine, ret cevabını alınca da küfürlerine maruz kalmıştı. Güzel olduğu için erkekler tarafından hiç rahat bırakılmamıştı. Yıllarca ailesini de merak etmişti. Babasının nasıl bir adam olduğunu öğrendiğinde ikinci kez yıkılmıştı. Babası iyi bir adam değildi. Belki Bahadır çok tehlikeli bir adam olabilirdi. Ama en azından ne kadın ne de uyuşturucu satmıyordu. En önemlisiyse Ceylan'ı seviyordu o. Canı pahasına bile olsa kadınını da bebeğini de korurdu o. Ceylan bunu bildiği için bu tehlikeli dünyaya seve seve adımını atıyordu. Onu bu dünyada Bahadır'dan başka hiç kimse koruyup sevemezdi ki.

Göğsü heyecandan inip kalktı. Bahadır onun elini öpüp sıkıca tuttu. Kırmızı halı serilmiş merdivenin başında durdular. Maytaplar yakılmıştı. Fotoğraf çektirdiler. Giriş müziği olarak Mara Despina çalmaya başladı. Birlikte el ele yürüdüler. Ceylan'ın duvağı basamaklara kadar uzanıyordu. Bir kuğuyu andırıyordu. Bahadır'ın halalarıyla yengelerinin surat ekşiterek ağır ağır alkış çaldıklarını görünce onlara nispet yapar gibi gülümsedi Ceylan.

Bahadır'ın yengesi görümcesinin kulağına yanaşıp "Dünkü konuşmaları kulaklarımdan hiç gitmiyor. Rahmimde tohumunu yeşerteceğim ne demek abla. Hiç mi yüzü kızarmaz insanın."

"Doğuramadan geberir gider inşallah piçiyle beraber" nefretle konuştu Şenay hanım.

"Bebek belki de Bahadır'ın değildir. Vildan abla demiş hastaneye gidip test yaptıralım diye ama oralı olmamış hanım efendi."

Yanı başında konuşulanları tahammül edemeyerek kadınlara nefretle bakıp "Bu kadar kötü kalpli olmak için çok mu çabaladınız siz?" diye kızdı Nadide hanım. "Hiç mi Allah korkusu yok sizde. Nedir bu nefret. Ceylan'ın yerinde sizin kızlarınız olsaydı acaba onun kadar güçlü durabilirler miydi?"

Lale hanım Nadide'nin koluna girip "Aman boş verin siz bu kokonaları. Tüm bu çirkeflikleri Bahadır'ın onların kızlarından biriyle evlenmedi diye."

"Ayıp oluyor Lale"

"Ya sizin yaptığınıza ne demeli? Rahat bırakın onları bırakında nefes alsın çocuklar"

Birlikte dansa kalktılar. Kadınının kulağına eğilip "Seni seviyorum" diye mırıldandı Bahadır.

"Geceyi iple çekiyorum Bahadır. Seni seviyorum sana doymak nedir bilmiyorum" dedi Ceylan.

Ceylan'ın nikah şahidi Nadide hanım olmuştu. Bahadır'ın şahidi ise Nesli oldu. Birlikte masaya geçtiler. Örtünün altından elleri sımsıkı kenetlendi birbirlerine. Nikah memurunun onlara sorduğu soruları evet diye yanıtladılar. Ceylan Bahadır'ın ayağına bastı. Takı törenine bir trilyondan fazla para gelmişti. Düğünleri gecenin on ikisinde sona ermişti

Karısının koluna girip arabasına doğru yürüdüler. Ön kapıyı açıp Ceylan'ın duvağını kaldırıp koltuğa oturmasını bekledi. Direksiyona geçtiğinde evlilik defterini tekrar tekrar okuyan karısını bir süre izledi "Artık karımsın."

"Sende benim kocamsın" dedi Ceylan. "Nereye gidiyoruz Bahadır?"

"Rahat rahat çiftleşeceğimiz bir yere"

Kocasının böyle konuşması utandırdı Ceylan'ı "Böyle açık açık konuşma ayıp"

"O kadar mutluyum ki şimdi şu camı açar avaz avaz çiftleşeceğimizi bile söyleyebilirim Ceylan."

"Tövbe tövbe delirdin mi sen adam?"

"Niye karım değil misin"

"Öyleyim tabi de yine de yapma öyle delilikler"

"Ver bir dudak bakayım"

"Araba sürüyorsun tehlikeli"

Sıkıntıyla nefesini salıp gelinliği bacaklarına sıyırıp bir eli direksiyondayken gözlerini yoldan çekmeden karısını okşadı Bahadır.

Ceylan kasılıp titredi. Kocasının elini yuvasına bastırdı.

"Hangi renk giydin içine?"

"Yatak odamızda görürsün" diye inledi Ceylan.

Bahadır'ın onu getirdiği eve baktı Ceylan. Buraya ilk gelişiydi. Havuz başındaki yemek masasına iştahla baktı. Çok acıkmıştı. Sandalyeyi çekip karısını oturttu Bahadır. Karşı karşıya oturup yemeklerini yediler.

"İyi ki benim karımsın" diye fısıldadı yatak odasına taşıdığı karısına.

Ceylan açlıkla dudaklarına saldırdı. Elini ensesindeki saçlarına daldırıp okşadı.

Karısının gelinliğini çıkardı Bahadır. Öptü her yerini. Ceylan'da onun ceketini çıkarmaya başlamıştı. Karısını lacivert iç çamaşırı içinde görünce olduğundan daha fazla sertleşti.

Hamilelik Ceylan'ı azgın bir kadına dönüştürmüştü. "Bekletme artık karını dayanamıyorum görmüyor musun?" diye çıkıştı birden kocasına. Kocasının kemerini çekiştirerek açıp pantolonunu yere indirdi. Dar şortunu da indirdi. Erkekliği daha da büyüdü gözünde. Refleksle dili dudaklarını yaladı. Eğilip kasığını öptü. Kocası inledi birden. Dokundu. Utanıp geri çekti elini. Bazı durumları aşamamıştı daha. Kararsızca yeniden tuttu. Kocasının dişlerini sıkıp inlediğini görüp korkarak çekti elini. "Acıttım mı?"

Karısının çenesini avuçlayıp "Ceylan... Ceylan kocanı deliye çeviriyorsun" diye hırladı Bahadır.

Kocasının sözlerinden sonra cesaret buldu Ceylan. Okşamaya başladı erkekliğini. Okşadıkça daha da kalktı sertleşti yumuşacık avuçlarında. Diğer eliyle testislerini avuçladı. Bahadır'ın dişlerini sıkıp başını geriye attığını görünce zevk aldığını anladı.

"Gel buraya" karısını kendisine çekip dudaklarına saldırdı. Şişip kızarana dek bırakmadı.

Nefes nefese kaldılar. Ceylan'ı yatağa uzandırıp bacaklarını aralayıp başını yuvasına eğdi. Avuçladı. Pürüzsüz ve yumuşaktı. Kokladı."Immm çok güzel kokuyorsun bir tanem"

"Yani nasıl güzel kokuyor ben anlamadım Bahadır."

"Erkek olmadığın için anlayamazsın" deyip gözleri parlayarak izledi yuvasını. Kendisi de uzanıp dilini karısına sürttü.

Ağız dolusu bir "Ohh" çıktı Ceylan'dan. Elleriyle kocasının başını yuvasına bastırdı "Beni mahvediyorsun. Sayende azgın bir kadın oldum" kocası bir gülüş patlattı " Hoşuna gidiyor degil mi beni bu hale sokmak?"

"Senin gitmiyor mu?"

"En az senin kadar hoşuma gidiyor kocacım"

Hassaslaşmış memelerinin tomurcuklarını yaladı. Soluğu karısının içini titretti. Yumuşak karnını yalayıp hafif öpücüklere boğdu. Bacaklarının arasına yerleşti. Erkekliğini sıcacık ıslak yuvasına sürttü.

"İçim kaynıyor Bahadır." İnleyip dudaklarını ısırdı Ceylan. Bahadır o kadar çok sert bir şekilde sürtünüyordu ki yatağın yayları gıcırdıyor, Ceylan altında sallanıyordu. Dengede kalabilmek için yatak başlığına tutundu.

Karısını ellerinden tutup doğrulttu. Sırtını çevirip dizlerini büktü. Sırtının çukuruna parmağının boğumunu sürdü. Kalçalarına öpücükler kondurdu. Yuvarlak hareketlerle okşamaya başladı. Belinden sıkıca tutup yeniden sürtündü. Boynundan akan terleri göğüslerine doğru yol almıştı.

"Ceylanım nazlı karım benim. Deliye cevirdin kocanı."

"Gel bana dermanın benim senin. Birbirimizde şifa bulacağız."

Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorlardı. Ceylan'ın takati kalmamıştı artık. Yuvası şişmiş kabarmıştı. İçindeki düğümleri çözülmeye başlamıştı artık. Kendini kaybetmiş gibi titremeye başladı birden.

Karısının titrediğini görünce hemen geri çekilip karısının altına uzanıp başını yuvasına gömdü. Tadından mahrum kalmak istemiyordu.

Kocasının saçlarına elini daldırıp çekti Ceylan " Bahadır!" Diye haykırdı. Sarsılmaya başlamıştı. Yataga devrilecekken Bahadır onun sıkıca tutup emdi. Tadını seviyordu.

Dizlerinde derman kalmamıştı Ceylan'ın hâlâ titriyor kocasının adını sayıklıyordu. Uzanıp karısını göğsüne cekti. Islak saçlarını yüzünden çekip pembeleşmiş yüzünü okşadı. "Harikaydın bir tanem" dedi sırtını okşayıp.

Nefesini düzene sokmaya çalışıp "Uyut beni kollarında" diye inledi Ceylan.










Polis her yerde Dilda'yı aradı. Hiçbir ip ucu yoktu. Dilda sır olmuştu resmen. Umutsuzca evlerine döndüler.

"Kızım nerde Savaş?" Deli gibi ağlayıp damadının yakasına yapıştı Asmin hanım "Nil kim Dilda'dan ne istiyor?" Diye haykırdı.

Karısını kollarından çekip "Asmin kendine gel" dedi Behram.

"Kendimemi geleyim kızım yok kızımız Dildamız yok Behram!" Diye kocasına bağırdı Asmin hanım "Ya ona kötü bir şey olduysa o zaman ne yaparız biz. Dilda'yla Robin kimbilir ne haldeler şimdi. Kızımızda torunumuzda ortada yok. Polisler eve gitmezi istediler bizden. Ben oturup bekleyemem sokak sokak arayacağım kızımı" evden koşarak çıktı.

Karısının peşinden gitti Behram.

Devran Savaş'ın yüzüne yumruk attı. Savaş karşılık vermedi. "Kardeşimize sahip çıkamadın koruyamadın" deyip yumruklamaya devam etti Devran. Azat'la Miran ayırdılar onu "Siktir git lan buradan"

Simal "Yeter Devran Savaş'ı suçlamayı bırak artık." Dedi.

Kadir Savaş'ı evden çıkardı. " Güçlü dur biraz ne biçim bir adamsın sen" dedi.

Savaş konuşacak gücü bulamıyordu kendinde. Kadir onu evine bıraktı "Bir süre bizimkilerin gözüne görünmesen iyi olur Savaş."

"Nerdesin Dilda" Kendi kendine konuşup başını sertçe duvara gömdü. Kanlar fışkırdı. Daha sert vurmaya başladı. Devran haklıydı Dilda'yı koruyamamıştı. Vurdu vurdu. Hıncını alamadı kendinden. Hiçbir şey yapamamak. Çaresizce beklemek ölümden beterdi. Sonunda dizlerinin üstüne yığıldı kaldı. Nil'in yapabileceklerini düşündü. Düşündükçe çıldıracak gibi oldu. Kalbi kanadı.





Dilda'yı mahzene kapattı Nil. Havasız ışıksız rutubet dolu bir yerdi. Beton buz gibiydi. Farelerin sesini duyunca korktu birden.

"Ne istiyorsun bizden Nil?" Diye sordu bıkkınca.

Alayla sırıtıp "Sana yaptıklarımı görünce ne istediğimi anlayacaksın sürtük." Dedi Nil keyiflenerek " Kocan beni hiç anlatmadı mı sana?"

"Robin için bebek bezi lazım"

"İstersen beşikte getireyim olmaz mı" kafasına sertce vurup "Aptal sarışın" deyip çıktı odadan.

Oğlu ağlayınca onu pış pışladı."Göreceksin bak baban yine gelip kurtaracak bizi anneciğim. Biraz sabır" Dilda'nın korktuğu şey Robin'in hastalanmasıydı. Farelerin sesini duyunca oğlunu göğsüne bastırdı. Ninni söyledi.

Kapı açılınca o yöne doğru baktı. Onu kaçıran adamı görünce yüzü nefretle buruştu. Adam gelip oğlunu almak için kollarını uzattı.

"Dokunma!"

Sertçe cekip bebeği bir köşeye uzandırdı adam.

"Ne güzel şeysin"

Dikda panikle geriye doğru adım attı.

Adam sertçe tutup çekti onu. Sımsıkı sarıldı.

"Bırak pislik çek ellerini" diye bağırdı Dilda.

Bir süre boğuştular. Dilda'yı yere fırlatıp üstüne uzandı.

Tecavüz. Bir canlının en büyük kabusuydu.

Adamın boynuna uzanan yüzüne elleriyle müdahale etti Dilda.. Adam elbisesinin eteğini boydan boya yırtınca acıdan haykırdı.

"Dokunma bana çek o ellerini"

Nil'in tepesinde ona alayla sırıttığını gördü.

"Bu kadarlık korku ömür boyu yeter sana."

Adam birden çekildi.

Dilda kendini toparlamaya çalıştı. Kendini kaybetmişti.

Dilda'nın çenesini sertçe avuçlayıp "Az önce senden ne istedigimi sormuştun. İşte bunu istiyorum. Acı çekmeni acıdan delirmeni istiyorum sürtük. Oyun daha yeni başlıyor." Deyip ona tükürüp çıktı mahzenden.

Dilda ağlayan oğluna sürünerek gitti. Az önce olanlar onun kanını dondurmuştu.

Kalçasını sertçe avuçlayan eli itip "Az önce sürtüğe dokunman yetmedi galiba?"

Adam sinirle güldü "Kadına dokunmadım bile. Üstüne yürümem bile onu korkudan öldürecekti. Hem benim istediğim sensin. Böyle anlaşmamıştık Nil. Dediğini yapıp kadını sana getirdim. Seni istemek hakkım değil mi?"

"Reglim bitmedi daha." Diye yalan söyledi Nil "Bu halde seninle olamam." Adamın pantolonunun önünü okşayıp " Her şeyin bir sırası var canım."

Bölüm sonu.

Loading...
0%