@verahare
|
Günler sonra... Ölülerin yaşayanlardan çok daha şanslı olduklarını anladı adam. Hiçbir şey hissetmemeyi ne çok isterdi. Acıdan boğazı zonkluyordu. Dilda'yı nerede arayacağını bile bilmiyordu. Patlamadan sonra olay yeri inceleme ekibi gelmiş hiçbir ceset bulgusuna rastlamamışlardı. Belirsizlik beynini kemiriyordu. Delirmenin eşiğindeydi. Robin'le bile artık ilgilenecek hali kalmamıştı. Annesini özleyen onun sütünden başka hiçbir sütü kabul etmeyen bebeği görmek ona acıdan başka bir şey vermiyordu. Robin'i Asmin hanıma vermişti. Salih dostane bir tavırla elini Savaş'ın omzuna atıp sıkarken "Dilda yaşıyor polisler öyle demedi mi sana?" "Dayanamıyorum Salih. Elimi kolumu bağladılar. Dilda şimdi ne haldedir kim bilir?" Dilda'nın kokusunun sindiği tişörtü Robin'e yaklaştırmıştı Asmin hanım. Robin ancak annesinin kokusunu alınca ağlamayı kesiyordu. Başka kadınların sütünü emmeyi ret edince ona mama vermeye başlamışlardı. Yakup bir daha hapse girmemek için kaçak göçmenlerle birlikte tekneye binmeye karar vermişti. Dilda'nın boynundaki elması koparıp almış onu tekneye almaları için insan kaçakçısına vermişti. Elleri direksiyonda sıkıca kilitlenmiş ağlayan masum kadına baktı. Nil'le birlikte bebeğine de ona da çok acı çektirmişlerdi. "Affet beni süt anne" Dilda nefretle baktı Yakup'a. Onu mahzenden Yakup kurtarmıştı. Eve arka kapıdan girmiş bomba dolu mahzene girip belki de vicdanını rahatlatmak için Dilda'yı kurtarmıştı. Yakup cebinden telefonu çıkarıp "Kocanı arayacaksın gelip seni alacak" Dilda telefona uzanınca, Yakup telefonu çekip "Eğer polise haber verirse öleceksin" dedi öldürücü bakışlarını çekmeden. Başını koltuğun arkasına yaslamış gözleri kapalı karısını düşünüyordu adam. Telefonu çalınca açıp kulağına dayadı. "Savaş" Gözleri ardına kadar açıldı. Göğsü sıkıştı birden. Hışımla ayağa kalktı. "Savaş... Savaş ben ölmedim yaşıyorum aşkım." diye ağladı Dilda. Göğsü nefes alma ihtiyacıyla çığlık atmaya başladı adamın. Boğazı zonkladı. Eli ayağı boşaldı birden. Dizlerinin üstüne yığıldı kaldı. Başı yere değdi. Haykırarak ağladı. Haftalar sonra sesini duymak, yaşadığını öğrenmek tarif edilemez bir histi. Yakup Dilda'yı sertçe dürtüp yerini söylemesini gelirken de istediği miktarda para getirmesini söyledi. Dilda Yakup'un ona söylediklerini eksiksiz anlattı Savaş'a "Sakın polislere haber verme" diye ağladı "Sizi çok özledim" acıdan inleyerek söyledi bunları. Savaş çenesi titrerken "Yaşıyorsun Gönül verenim" diye fısıldadı. Yakup telefonu aldı Dilda'dan "Karını canlı almak istiyorsan hiç kimseye haber vermeden tek başına geleceksin buraya Savaş bey" Üç milyondan fazla parayı kasadan alıp evden çıktı Savaş. Arabasına atlayıp söylenen yere doğru yola çıktı. "Gönül verenim yaşıyor yaşıyor" diye sevinçten ağlayıp gülmeye başladı. Kapkaranlık bir orman yoluna girdi. Önünde farları açık eski model bir araba gördü. Arabanın camları siyah olduğu için içerisini göremedi. "Kocan gerçekten seviyormuş seni" diye fısıldadı Yakup. "İnebilirsin süt anne" Dilda kapıyı açıp indi arabadan. "Savaş." İşte şimdi gerçek anlamda yaşadığını hissetti adam. Karısının harap hali deli gibi ağlattı onu. Birbirlerine doğru koştular. Karısı yaşıyordu işte. Kanlı canlıydı. Sımsıkı sarıldı. "Gülüm Gönül verim" Kokusunu içine çekti "Allah'ım sana şükürler olsun yaşıyorsun yanımdasın" ellerini tutup baktı gözlerine şaşırmıştı. Yüzünü avuçladı "Kurban olurum. Kim bilir neler yaşadın neler yaşattılar sana. Hep benim yüzümden oldu" "Senin yüzünden değil Savaş. Senin hiçbir suçun yok canım" diye heyecanla atıldı Dilda. Başını okşadı. Karısının harap hali yüreğini burktu "Çok korkutmuşlar seni ağlatmışlar" dedi ağlayıp karısının ellerini avuçlayıp öperken. "Korkmadım" diye yalan söyledi Dilda. Kocasının daha fazla üzülmesini istemiyordu. Yeniden sarıldılar. Kalp atışlarını duyacak kadar sıkı oldular. "Ohh yaşıyorsun" "Parayı getirdin mi bakayım?" Savaş Yakup'u öldürmemek için zor tuttu kendini. Dilda'yı arabaya bindirip koltuktaki çantayı alıp Yakup'a fırlattı. "Allah belanı versin senin. Dua et karım burada o şu an burada olmasaydı seni öldürürdüm duyuyor musun beni?" Yakup "Karını o bombadan ben kurtardım. Sen ne konuşuyorsun ha? Eğer karını kurtarmasaydım parçalara ayrılmış kemiklerini ormanın dört bir yanından toplardın sen. Katil olabilirim ama benimde bir kalbim duygularım var tamam mı?" dedi. Parayı alırken "Hiç kimseye haber vermeden geldin doğrusu iyi cesaret" deyip arabasına atlayıp uzaklaştı oradan. Karısının yanına döndü. Direksiyona geçip karısının yüzünü okşadı. Açılıkla hasretle öpüştüler. Sıcacık nefesleri yüzlerini yaktı. "Robin'e götür beni" Karısını eve götürüp banyoya soktu Savaş. Zayıflamış olduğunu görünce üzgünce yıkamaya devam etti. Saçlarını köpürttü kirlerin çıktığını görünce yeniden şampuanladı. Keseledi. Kocası her suyu başından döktüğünde Dilda yaşadıkları kötü anıların suyla beraber aktığını hissediyordu. Kocasının hıçkırdığını duyunca başını çevirdi. "Ağlama lütfen. Hem geçti artık" dedi ayağa kalkarken. "Çok zayıflamışsın. Aç bırakmışlar seni" Kocasının elini tutup karnına götürdü " Zayıf kalmamın tek bir nedeni var canım" diye fısıldadı " Sadece ikimize ait" "Yoksa sen?" Dilda gülümsedi " İkinci kez baba oluyorsun aşkım" Diz üstü çöküp karısının yumuşak karnını öpücüklere boğdu Savaş. Heyecanlı titrek bir sesle "Kurban olurum size" dedi. Akşam namazını kılıp salona geçmişti Asmin hanım. Evde matem havası vardı. Gerekmediği sürece biribirleriyle konuşmuyorlardı. Kapı çalınınca Rohat yerinden fırladı. Ablasını karşında görünce. "Abla!" Diye bağırıp boynuna sarıldı. Dilda salona geçtiğinde bütün ailesini gördü. Oğlunu beşikte uyurken gördü. Annesi beşiği hafifçe sallıyordu "Anne" Kızını görünce ayağa fırladı Asmin hanım "Dildam!" Diye yakardı. Dünyanın en acı yakarışıydı bu. Evlat acısı en büyük imtihandı çünkü. "Geldin burdasın" yüzünü öpücüklere boğdu "Berxemın (kuzum)" öptü kokladı. Öyle sıkı sarıldı ki sanki birazcık gevşese yavrusunu ondan koparacaklarmış gibi hissetti. Bütün aile ağladı. Herkes Dilda'ya sarılıp içlerini boşaltana kadar ağladılar. Bir tepsi dolusu çeşit çeşit yemekleri Dilda'nın önüne koydu Asmin hanım "Ye kızım ye. Aç bırakmışlar yavrumu Behram. Kahrolsunlar. Hadi durma ye kızım. Canın başka bir şey mi çekiyor yoksa? Söyle ne istersen hemen yapayım" "Anne Allah aşkına bir soluklan" dedi Dilda annesini kolundan tutup "Size bir şey söyleyeceğim." Üzerine çevrilen meraklı gözler gülümsetti onu "Ben hamileyim" Müjdeli haber herkese iyi gelmişti. Dilda'nın hamileliği evlerini şenlendirmişti. Karanlıklar elbet aydınlığa çıkıyordu. Savaş'la Dilda'yı evlerine göndermedi Asmin hanım. Behram kızının saçlarını tararken sessizce ağladı "Baban kurban olsun sana. Bebeğinle beraber kimbilir neler yaşadın" " Baba yapma böyle ben iyiyim bak." Saçlarını örmeye başladı. Dilda Devran'a dönüp "Bebeğimin tahta oyuncaklarını sen yapacaksın abi" dedi. Devran kalkıp Dilda'nın yanağını öptü birden "Başım gözüm üstüne." Dedi. "O zaman motor sürmeyi öğretmekte bende" dedi Miran. Robin uyanıp ağlayınca Dilda hemen ayaklandı beşiğe eğilip oğlunu kucakladı "Allah'a şükür yeniden kavuştuk oğlum" başının yanını öpüp odasına geçti. Yatağa oturup memesini çıkarıp oğlunu emzirmeye başladı. Kızlarda odaya girdiler. "Çok korktuk Dilda." Dedi Simal. " Siz o korkuyu bana sorun. Her günüm ayrı bir cehennemdi sanki. Nil'in öldüğünü öğrendim ya artık korkularım kalmadı." "Hak ettiği bir şekilde ölmüş" dedi Rima. " Çok tehlikeliydi. Şeytanın vücut bulmuş haliydi o" dedi Dilda yorgunca. Helin gidip sıkıca sarıldı ablasına " Çok şükür yanımızdasın abla." "Bizim abiler enişteyi mahvettiler özellikle Devran abi boks torbasına çevirdi Savaş'ı" dedi Janya. "Ee tabi canım normaldir Devran'ın böyle davranması." Dedi Sevim "Dilda'nın başına gelenlerin sorumlusu Savaş'tı" Dilda kırgınca baktı yengesine. Bir şeyde diyemedi. "Yeter konuyu kapatın. Dilda da Robin de iyiler çok şükür." Dedi Türkan. Konuyu değiştirmek için "Aynı ayda hamile kaldık seninle Dilda. Kontröllere birlikte gideriz artık. Fatih doktor var ben çok beğendim valla ilgileniyor hastalarıyla. Gerçi Kadir doktorunu değiştir deyip duruyor ama benim değiştirmeye hiç niyetim yok. Kocam galiba doktorumu kıskanıyor" Deyip gülümsedi. Dilda birden güldü. Salona geçtiklerinde ailesi son dakika haberini izliyorlardı. Haber spikeri kaçak göçmenleri taşıyan teknenin battığını ve ölenlerin kimliğini açıklamaya başlayınca Dilda başını televizyona çevirdi. Ölenler arasında Yakup'da vardı. Birden işaret parmağını sertçe sallayıp "Bu beni kaçıran adamdı" dedi yüksek bir sesle. Savaş karısının yanına gidip elini tuttu. Sarılıp "Geçti bir tanem geçti artık." Simal ve Rojin de babalarının evinde kalmışlardı. Salona yatakları kurdular. Kızlarını ve torunlarını etrafında mutlu olduklarını görmek Asmin hanımın yüreğini ferahlamıştı. Dilda annesine sokulup kokusunu içine çekti. Asmin hanım kızının başını okşayıp öptü. Kokusunu çekti içine. Gece üç gibi uykusunda ağlayarak uyandı Robin. Dilda da uyandı. "Şşş gel anneye" oğlunu kucaklayıp odasına geçti. Memesini açıp emzirmeye başladı oğlunu. Nemli yumuşacık saçlarını okşadı. Kocasının odaya girdiğini gördü "Sen uyumadın mı?" "Sensiz nasıl uyuyabilirim ki?" Diye sorup karısının yanına oturdu Savaş. Karısının yanağını öpüp saçlarını kokladı Oğlunun karnını doyurduktan sonra gazını çıkardı Dilda. Beşiğine koyup ninni söylemeye başladı. Savaş sarıldı ona. Huzurla uyuyan bebeklerini seyre daldılar. Kırmızı pabuçları Minik minik kolları Günlerin getirdiği E bebeğim, e e e Minicik yastığını Günlerin getirdiği E bebeğim, e e e E bebeğim, e e e E bebeğim, e e e
"İnşallah sana benzeyen bir kızımız olur karıcım" "Sağlıklı olsunda kız ya da erkek farketmez ikiside bizim sonuçta." "Robin için kendini feda ettin" Dilda oğlundan gözünü çekmeden "Annelik bu değil mi? Ben bir evladımı toprağa verdim zaten. İkinci evladımı veremezdim. Robin olmasaydı bende olmazdım şimdi. O benim kalbim. Benim şifam. Onun sayesinde anne oldum" Yüz yüze uzandılar. Birbirlerinin kokularını içine çektiler. Elleri öyle kenetlemişti ki eklem yerleri bembeyaz olmuştu ikisinin. "Sizi seviyorum" Kocasına tebessüm etti "Bizde seni seviyoruz" Bölüm sonu. |
0% |