Yeni Üyelik
33.
Bölüm

Zeramın

@verahare

Oğlunun üstünü dikkatlice çıkarıyordu Dilda. Savaş ılık suyu kovaya doldurup bahçeye taşıdı.

Dilda elini kovaya sokup suyun ısısını kontrol etti. Kocasına tebessüm etti. "Öğrenmişsin." Diye mırıldandı. Birlikte oğullarını yıkadılar.

Savaş oğlunun başını öpüp kokladı uzunca. Kucağına aldı "Kilo mu almış sanki?"

Dilda oğluna gülümsedi "Evet. Sütüm Robin'e yarıyor."

Savaş "Bal gibi tabii tattığımdan biliyorum."

Dilda kıpkırmızı oldu. Kulaklarındaki kanı fokur fokur kaynadı. Kocasının kömür gözleri açlıkla üstünde dolaşıyordu. Dışarıda olduklarını hatırlayıp "Savaş ayıp biri duyacak şimdi." Dedi kısık sesine utanç yansırken.

"Bahçedeyiz evde de kimse yok Dilda hanım." Deyip karısını kendisine çekip alnını öptü Savaş. Cebinden Robin'in kimliğini çıkarıp ona uzattı.

Dilda kimliği aldı. "Sende ne işi var kimliğin?"

"Okusana"

Dilda meraklanıp kimliği okumaya başladı. Ana adı Dilda. Yazısını görünce titredi birden. Savaş ne zaman kimliği alıp düzenlemişti hiç bilmiyordu. Seslice ağladı. Kollarını uzatıp kocasının boynuna sarıldı sıkıca. Öptü boynundan "Teşekkür ederim" dedi minnet dolu sesiyle.

Karısının sırtını okşadı Savaş. Gözlerindeki mutluluğa şahit olmak, kıvrılıp genişleyen dudakları, inci gibi sıralanmış bembeyaz dişlerinin güzelliğini izledi bir süre. Dilda'yla daha önceden karşılaşmamış olmasına içlendi. Onu çocukluğundan yetişkinliğine kadar tanımayı isterdi.

"Geç bile kaldım bunun için. Sen oğlumuzun annesisin Dilda. Bu hiç değişmeyecek. Sen gerçek bir annesin."

Kocasına sarılırken kimliği okumaya devam etti Dilda. İliklerine kadar mutlu olmuştu. Kocasından ayrılıp oğlunu kucakladı.

"Robin'in tek annesi sensin Dilda. Hiçbir zaman diğerinden haberi olmayacak."

Dilda'nın kaşları çatıldı "Bilmeye hakkı var ama."

"Kendisini terk eden, sevmeyen ve sütünü vermeyen bir kadını hiç öğrenmemeli Robin. Bunun ona hiçbir faydası dokunmaz ki. Öğrenirse canı acır." Dedi Savaş. Karısının yüzünü avuçladı "Robin'i sevip, koruyan, sütünü veren sensin Dilda. Annesi sensin. Doğuran değil bakan annedir."

Dilda ses etmedi. Ayaklarını uzatıp minderi koydu üstüne. Robin'i mindere uzandırıp ayağında hafifçe sallamaya başladı.

"Zeramın (sarışınım)" dedi Savaş.

Kocasına şaşkınca baktı. Ona isteği üzere Kürtçe öğretiyordu ama az önceki sözü ona öğretmemişti.

"Ben sana öğretmedim ki bu sözü. Kimden öğrendin?"

"Janya'yadan öğrendim."

Kocasını kendine çekip "Yine söylesene hoşuma gidiyor"

Karısının boynuna burnunu sürtüp "Zeramın" diye inledi Savaş. Elini elbisenin içine sokup sıcacık memelerini avuçladı birden. Karısının kısık sesli itirazlarına aldırış etmedi. Tomurcuğu belirginleşene kadar sıktı parmaklarının arasında. Boynunu emdi. Karısının inleyişine, adını sayıklamasına dayanamıyordu.

Dilda zorda olsa kendini kocasının elinden kurtardı. Kendine çeki düzen verirken "Biri görse rezil oluruz Savaş. Dışarıda yapılacak şey mi bu " deyip ağzını çık çıkladı.

"Bir gün seninle açık alanda seks yapacağız. Bahçesinde lavanta ekili bir evimiz var. Seninle orada birleşeceğiz zeramın. "

"Ay neler söylüyorsun sen utanmada kalmamış sende."

Karısını tek hamlede çekti yanına. Yüzünü yüzüne sürttü. Sıcacık nefesini duyunca yüzündeki damarları titreşti. Erkekliği yuvasında olma ihtiyacıyla sızlıyordu. Ellerini belinde gezdirirken burnuna öpücüğünü kondurdu. Sabırla nefesini çekti ciğerlerine. Dişleri kamaştı. Dudaklarını yüzünde gezdirirken "Şimdilik gül tomurcuğusun. Zamanla yapraklarını açacaksın bana zeramın."

Dilda Savaş'la birlikte el öpmeye babasının evine gittiler. Behram bütün aileyi akşam yemeğine davet etmişti. Kadınlar çeşit çeşit yemekleri yapmaya başlamışlardı.
Savaş bahçede oturmuş Ferman ve Renas'la sohbet ediyordu.

"Yüzün gülleri andırıyor Dilda hanım. Kuş gibi hafiflemiş gördüm seni."

Dilda kızaran yüzünü yere eğdi birden "İlla ki utandıracaksın beni değil mi Rojin hanım"

"Anlat sende o zaman"

Dilda, diğer kızların merakla etrafını sardıklarını gördü. Bıkkınca nefesini verdi. "Yahu neyini merak ediyorsunuz her karı koca gibi yatakta ne yapılıyorsa onu yaptık."

"Bana teyzem anlattı. Ona da görümcesi anlatmış. Gerdek gecesinde adam karısının göbeğine çikolata döküp bitene dek yalamış göbeğini" dedi Sevim.

Dilda göz devirip "Yenge bana ne milletin fantezisinden. Hatta size ne"

Türkan güldü birden "Savaş sana yaptı mı öyle şeyler merak ediyor bunlar"

"Ay utanmasana Dilda. Ne var bunda canım." Dedi Rima "Bak biz Azat abinle istediğimiz her yerde karışıyoruz birbirimize."

Dilda utana sıkıla "Benimle lavanta çiçekleriyle dolu bahçesinde birleşmek istiyor" diye mırıldandı. Kızların gülüşü onu daha da utandırdı.

"Utanma canım. Sen daha yeni evli olduğun için çekinmen normal aslında" dedi Rojin.

"Peki kocamın bahçede birleşmek istemesi normal mi?"

"Normal canım ne var bunda sanki." Dedi Simal.

"Geçen gece nasıl geçti onu söyle?" Diye sordu Rojin "Korkmadın değil mi?"

"Çok güzel geçti. Görücü usulünü bilmem ama insanın sevdiğiyle evlenip birleşmesi kadar güzel bir şey yokmuş onu anladım." Dedi Dilda. "Gece iki kez birlikte olduk. Sabahta çiçek dolu küvette"

"Anne misafir geldi " deyip iki kadınla beraber içeri geçti Janya.

Asmin hanım odasından çıktı. Salona geçip eski komşuları olan Emine'yle Halime'ye baktı. Gidip sarıldı onlara. Kapıdan genç bir adam girdi. Emine'nin oğluydu. Oturup sohbet ettiler. Dilda onlara çay ikram etti. Adamın bakışları huzursuz etti onu. Çaydanlığı Janya'nın önüne koyup çıktı salondan. Aras'la Ezman'ın yere döktükleri mısırları toplayıp halıyı gırgırlamaya başladı. O sırada Savaş içeri geçmişti.

Janya kahkahalar atarken salondan çıkıp kapıyı kapattı " Abla içeridekiler senin için gelmişler haberin var mı?"

Dilda dondu kaldı. Savaş'a baktığında kıskançlıktan ölecek durumda olduğunu gördü.

Asmin hanım kapıyı açıp misafirleri uğurlamaya başladı. "Dilda evli bir kadın. Bakın kocası da burada. Çok mutlular. Keşke gelmeden önce araştırma yapma zahmetine girseydiniz"

Savaş genç erkeğin yakasına asıldı birden. Onu sertçe sarsıp "Benim kadınıma nasıl göz koyarsın!" Cevap vermesini beklemeden sert yumruğunu genç erkeğin yanağına indirdi. Kadınlar birden korkup bağırdılar. Asmin hanım damadının koluna girip onu köşeye çekti. Misafirler koşarak çıktılar evden.

"Oğlum sen delirdin mi?"

"Karıma görücü çıkıyor delir miyim de ne yapayım anne"

"Eda'nın abisi kız kaçırmış" dedi Efsun eve birden dalıp "Adamlar kızlarını geri almak için kavga ediyorlar. Miran abide oradaydı."

Dilda'yla Savaş hariç, evdeki herkes çıkmıştı.

Karısını birden duvara yasladı Savaş "Benimsin sen" tutkuyla öptü dudaklarını. Basılma korkusu yoktu. Gözü dönmüştü bir kere. Karısını fena kıskanıyordu.

Dilda kocasının durmayacağını bildiği için dudaklarından ayrılmadan onu kendi odasına götürüp kapıyı kilitledi. Kocasının üstünü çıkarmasına itiraz etmedi. İstiyordu.

"Benimsin sen yalnızca benim" karısının göbek çukurunu öptü tutkuyla.

"Ahh!"

Külotunu sıyırdı bacaklarından. Okşadı yuvasını. Karısının zevk suları parmaklarından akmaya başlamıştı.

Dilda çırpınıyor hep daha fazlasını istiyordu. Göğüs kafesi çatlayacak gibi geldi ona. "Savaş dayanamıyorum artık"

Daha da bastırdı parmağını tepesine. "Ne istediğini söyle."

Dilda nereden geldiğini anlamadığı bir güçle kocasının kucağına oturdu birden. Erkekliğini kendi elleriyle çıkardı. Kalçasını hafifçe kaldırıp sürttü yuvasına. Titreyerek içine aldı. Nefesi kesildi bir an. Gergin doluluk aklını başından almıştı. Birazdan herkes onları merak edip aramaya başladıklarında odada olduklarını öğreneceklerdi. Kilitli kapı. Birleşmiş olduklarını anlayacaklardı elbet. Dilda'nın umurunda değildi. Ellerini kocasının göğsüne bastırıp şuh bir tavırla başını arkaya attı. Hırsla "İşte bunu istiyorum." Dedi kesik kesik. "Seninim ben. sende benimsin" ağır ağır ileri geri hareket ettirdi kendini. Kocası kalçalarını kaldırmaya yardım edip daha sert bir şekilde yuvasına itiyordu kendisini. Dilda derinlerine kadar hissetmek istiyordu kocasını. Kocasının elleri memelerini avuçlamıştı.

Savaş karısının cesur davranışını sevmişti. Doğrulup karısını kendine bastırdı. Ağzı memesinin birini tuttu.

Dilda Savaş'ın göğsüne yığıldı birden. Savaş karısını yatağa uzandırdı. Üstüne eğildi. Erkekliğini tutup sürttü sıcacık, ıslak yuvasına.

Yatakla kocası arasında sıkıştı Dilda. Kollarını kocasının kaslı beline attı. Ter içinde karıştılar birbirlerine. Kocasının açlığı doyulur cinsten değildi.

Uzun bir süre sonra tohumlarını karısının yuvasına serpti. Yana devrildi. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Karısını dudaklarından öpüp üstüne uzandırdı. Yine girdi yuvasına. Dilda Savaş'ın göğsüne başını indirip karın kaslarına dokundu. Nefes nefese kalmışlardı.

Karısının başını okşadı.

"Bizimkiler gelirler birazdan Savaş."

"Kapıyı açmadığın sürece bir şey olmaz"

"Çok mu kıskandın beni?"

"Sen benim yüreğimsin Dilda. Kıskandığım tek kadınsın"

Dilda yan döndü. Kalçalarının arasına kocasının erkekliği uzandı birden. Taş gibi sertti. Savaş karısının yuvasına girdi. Dilda sımsıkı sardı onu. Kulakları tatlı bir inlemeyle doldu. Birbirlerini koklayıp uykuya daldılar.




Ceylan temiz hava alsın diye onu kucaklayıp bahçeye kurdukları yatağa uzandırdı Bahadır. Başının arkasındaki yastığı düzeltti.

"Doktor iki haftaya ayaklanacağını söyledi Ceylan. İki hafta sonra düğünü yapacağız. İstersen şimdiden gelinlik modellerine bakmaya başla"

Ceylan apışıp kaldı. Düğünü olacak ve gelinlik giyecekti. Bir an yanlış duyduğunu düşündü. "Gelinlik mi giyeceğim?"

Ceylan'ın şaşırmasına anlam veremedi Bahadır "Elbette gelinlik giyeceksin Ceylan."

Gözleri doldu. Bahadır'ın umursamaz halleri sadece ihtiyacını gidermek için onunla birlikte olduğu günlerde, bir gün yürekten kendisini sevmesi için hep dua etmişti. Duası kabul olmuştu işte.

Ceylan haklıydı. Hiçbir şey Bahadır'ın düşündüğü gibi olmamıştı. Adama kendisini özletmeyi ondan çocuk yapmayı başarmıştı kadın. Adamın yüreğini istila etmiş ruhuna işlemişti. Öyle ki Bahadır onun kokusunu içine çekmeden uyuyamıyordu bile. Evleneceği kadına saygı duydu.

Ceylan'ın yüzünü avuçlarının içinde okşarken "Gördüğüm en güzel gelin olacaksın" diye mırıldanıp alnından öptü.

"Hizmetçilerinle aranın bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum doğrusu" dedi Nil küstahça.

Ceylan umursamadı. Fakat Bahadır'ın yeşil gözlerinin kızgın bir öfkeyle parladığını görünce panikledi birden.

"Evleneceğim kadın hakkında doğru konuş Nil. Tersimin pis olduğunu sen çok iyi biliyorsun."

Nil umursamadı söylediklerini "Seninle bir plan yapmıştık"

Kurduğu bütün planlardan vazgeçmişti Bahadır. Bir kadını kaçırmak şerefli bir iş değildi. O Savaş'a düşmandı karısına değil. Aklı başına gelmişti. O sadece kendi bebeği ölüyken Savaş'ın bebeğinin yaşıyor olmasını sindirememişti. Fakat yeniden bir bebeğinin olacağını öğrenince insan olduğunu hatırladı. Dilda'ya duyduğu şey sadece meraktandı. Geçici bir şeydi. Ceylan'sa ömür boyu yüreğinde atacak olandı. Onun bebeğini rahminde koruyandı.

Nil'in koluna girip Ceylan'ın onları duyamayacağı bir köşeye çekti "Ben bu işte yokum Nil."

"İyi adamı oynamayı bırak. Savaş'ın canının yanmasını sen benden daha çok istiyorsun Bahadır."

"Savaş ölünceye dek düşmanım olarak kalacak Nil. Ama masum bir kadınla hiçbir işim olmaz benim."

Nil'in yüzü seğirdi birden "O fahişeye aşık mısın yoksa!" Diye bağırdı.

"Sktir git buradan"

Nil bir şey demeden Ceylan'ın yanına gitti
"Evleneceğin adamı iyi tanıyor musun bakayım?"

Ceylan hiçbir şeyi anlamadı. Huzursuzca kıpırdandı yerinde. Bahadır'a baktığında korkmuş olduğunu gördü.

" Sakın dinleme onu Ceylan"

Nil omuzlarını silkti "Evleneceğin adam bir kadınla bebeğini intikam için kaçırmayı planlıyor tatlım"

"Kes artık!"

"Yalan mı?"

Çömelip ellerini avuçlayıp "Ceylan bak bana güzelim sakın inanma ona"

"Ben sen olmadan da işimi bitiririm sen meraklanma Bahadır. Senin gibi dönek değilim başladığım işi bitiririm." Zehrini akıtıp oradan ayrıldı Nil.

Hayal kırıklığıyla baktı adama. Yüreği kanadı. Göz yaşları sicim sicim aktı. Her şeyin suçlusu sahipsiz, sevgisiz olmaktı. Onu gerçekten seven bir ailesi olsaydı eğer Bahadır gibi bir adamla olur muydu hiç? Hep hor görülmüş itilip kakılmıştı. Anne baba sevgisini bilmeden büyümüştü. Bu açlık Bahadır'ı görünce hortlamıştı. Hiç görmediği sevgiyi tatmadığı merhameti bu adamda göreceğine yüreği inanmıştı bir kere.

Elini yüreğine vurdu. Her şeyin suçlusu oydu. "Tek vücut halinde paramparçayım!" diye acıyla inledi Ceylan.

Bölüm sonu.

Loading...
0%