@verbart
|
06.08.2021/ İstanbul,Türkiye Her zamanki gibi alarmın sesiyle uyandı. Komodinin üzerindeki telefonu hızlıca eline alarak hala çalmakta olan alarmı kapattı ve telefonu yanına koyarak bir süre sessizce tavanı izledi. Aralık panjurların arasından içeri giren güneş ışıklarının altında kalan vücudunu yavaş yavaş yataktan kaldırarak banyoya doğru yöneldi. Alarmın sesinden nefret ediyordu. Her sabah bu işkenceyi çekmekten bıkmıştı artık. Onca saat uyumuş olmasına rağmen hala kendini yorgun hissediyordu. Yüzünü yıkadıktan sonra aynaya baktı. Derin bir nefes alıp mutfağa yöneldi. Su ısıtıcısının düğmesine bastıktan sonra odasına yöneldi. Dolabından bugün için giyeceği kıyafetleri seçtikten sonra giyinmeye başladı. Aynada sakallarına baktı. Çok fazla uzamamıştı ve kesmeye değer görmedi. Tekrardan mutfağa gitti. Kaynayan suyu bardağa döktükten sonra, poşet çayı bardağın içine bıraktı. Her sabah yaptığı bir rutindi bu. Çayını içerken haberlere bakardı. Bu sabah da öyle yaptı. Sıcak çayın soğumasını beklerken hızlıca haberlere göz attı. Bir sürü haber kaynağı virüs hakkında konuşuyordu ama Göktürk bunun ciddiye alınacak bir şey olmadığını düşündü. Domuz gribi için de böyle şeyler söylenmişti. Omuzlarını silkerek ekranı kaydırmaya devam etti. Kaşları çatılmıştı. Sosyal medyayı iyi kullanan biri olarak, ortalıkta dolanan asılsız haberlerin olabileceğini düşündü. Genelde insanlar ufak şeyleri bile büyütebiliyorlardı. Bu konu hakkında derinlemesine araştırma yapmak isterdi fakat saatin ilerlediğini görünce bardağından son yudumu alarak hızlıca evden çıktı. Boğucu bir sıcak onu karşılamıştı. Kravatını hafifçe gevşetti. Etrafına bakındı diğer günlere göre oldukça sessiz görünüyordu. Arabasına bindi. Hızlıca klimayı açtı. Gömleğinin yakaları boynunu terletmişti. Radyoyu da açarak yola koyuldu. Bugün trafik normalden daha da sakindi, şaşırdı. Az ileride bir polis eliyle durması için işaret ediyordu. Göktürk kaşlarını çattı ve yavaşlayarak arabasını sağa çekti. Polis arabaya yaklaştı. Yüzünde maske vardı ve hiç konuşmadan Göktürk’ün belgelerini istedi. Göktürk geç kalabilecek olmanın verdiği endişeyle hızlıca belgelerini verdi. Polis kontrol ettikten sonra Göktürk’e geri dönmesini yolun bundan sonrasının kapalı olduğunu söyledi. Göktürk şaşırdı. “Peki neden?” diye sordu. Polis “ Haberlerde duymadın mı?” dedi. Göktürk anlamadı. “Salgından dolayı bir saat içerisinde sokağa çıkma yasağı başlıyor.” Dedi. Göktürk kafasını salladı. Belgelerini geri aldıktan sonra hızlıca telefonuna sarıldı. Şirketi aradı fakat açan olmamıştı. İyice şüphelenmeye başladı. Demek olay bu kadar ciddiydi. Bir kaç kere daha aradı. Cevap vermeyince , arkadaşı Kaan’ı aradı. Bir iki çalıştan sonra telefon açıldı. “Alo! Kaan.” Dedi Göktürk rahatlamış bir sesle. “ Söylenenler doğru mu?” dedi. “Evet bugün iş yok belki yarın da. Şirketin seni de bilgilendirmiş olması gerekiyor. Hepimiz geldik ama geri dönmek zorunda kaldık” dedi. Göktürk bir kaç diyalogdan sonra telefonu kapadık hızlıca mesajlarına ve maillerine baktı. Evet işte oradaydı. Görmemişti. Eliyle direksiyona hızlıca vurarak yola koyuldu. O sırada aklına Şule geldi. Hızlıca Şule’yi aradı. “Şule Nasılsın? Neredesin?”. “ Evdeyim, sokağa çıkılmasına izin verilmiyor.” “Biliyorum” dedi Göktürk. “Hazırlan seni almaya geliyorum.” |
0% |