@verbart
|
14.08.2021, Lima/Peru Jose'nin artık dayanacak gücü kalkmamıştı. Üstelik evde yiyecek pek bir şey de yoktu ."Bir şeyler yapmalı." diye düşündü yatakta uzanıp tavanı izlerken. Hiç bu kadar uzun süre yalnız kalmamıştı. Bu onu delirtiyordu. Hayatla bağını koparmış gibiydi. Televizyon izlemeyi sevmemesine rağmen günlerdir hiç kapatmamıştı. Evin içinde sessiz kalmak istemiyordu. Beyaz tavanlar üzerine üzerine geliyor gibi hissediyordu. Tekrardan göğsündeki o ağırlığı hissetti. Kapana kısılmış gibiydi. Elinde tuttuğu telefonu amaçsızca çeviriyordu. Derin bir nefes aldı ve doğruldu. Yatağa oturdu. Duvarın boyası kazınmış bir kısmına bakakaldı. Bunu hiç fark etmemişti. Boş gözlerle duvara bakmaya devam ederken telefonunun titremesiyle kendine geldi. Bildirim bir uygulamadan gelmişti. Siyah kaşlarını çatarak gözlerini kısıp ekrana baktı. Anlayamamıştı. Bu bir davet gibi bir şeydi. Ekranı aşağıya doğru kaydırarak daveti açtı. Bu bir ev partisi davetiydi. Jose gülümsedi. Elini alnına vurarak kahkaha atmaya başladı. Bu gerçek olamaz diye düşündü. Bir anlığına eski hayatını anımsar gibi oldu. İnsanlar hâlâ bir yerlerde eğlenmeye devam ediyorlardı fakat nasıl hala bu kadar umursamaz olabiliyorlardı? Mesajı dikkatlice okuyunca bunun gizli bir davet olduğunu fark etti. Bir süre düşündü. Aslında gidebilirdi. Onu engelleyecek bir şey yoktu. "Burada kalmaktan çok daha iyidir." diye düşündü. Dudaklarını ısırdı. Eliyle telefona vurarak ritim tutarken aniden ayağa kalktı ve aynaya doğru yürüdü. Günlerdir kendine bakmıyordu. İçinde bir kıvılcım yanıyordu ve kıvılcım gitgide aleve dönüşüyordu. Jose partileri çok severdi. Hiç bir partiyi kaçırmazdı. Normal şartlar altında Jose, şuan bunu düşünüyor bile olmazdı. Sağa sola bakındı. Pencerenin önüne giderek sokağa baktı. Bir kaç evin ışığı yanıyordu. Sokakta kimseler yoktu. Tek bir araba bile geçmiyordu. Jose kafasını kaşıdı. Bir yerlerde birilerinin eğleniyor olması ona bir umut vermişti. Belki de durum düşündüğü kadar kötü değildi. Telefonunu eline alıp gelen mesajı tekrar okudu ve "Kabul et" butonuna bastı. Konum bilgileri anında ekranında belirdi. Çok da uzakta değildi aslında. Yürüyerek giderse yaklaşık yarım saat sonra orada olabilirdi. Gülümsedi. Şu an tek isteği birileriyle aynı ortamda bulunmak ve biraz sarhoş olup eğlenmekti. Hızlıca odasına gitti. Üzerine bir şeyler giydi. İçi içine sığmıyordu. Bir anlığına durdu. "Ya bu bir oyunsa?" diye düşündü. Daha sonra "Ya da bir tuzak" diye geçirdi içinden. İçindeki alev bir anda sönmüş ve onu derin bir karanlığa gömmüştü. Koltuğun köşesine oturdu. Ayaklarını iki yana açtı. Dirseklerini dizlerinin üzerine koyarak kafasını avuçlarının içine aldı. Ne yapacağı konusunda fikri yoktu. Eğlence düşüncesi onun kontrolünü kaybetmesine neden olmuştu. Üstelik sosyalleşmeye bu kadar açken mantığıyla hareket edemiyordu. Hızlıca ayağa kalktı. "Madem dünyanın sonu geldi, neden biraz eğlenmiyorum ki?" diye kendi kendine söylendi. Gülümsedi ve koşar adımlarla odasına gitti. Geçen yaz gittiği bir festivalden aldığı ucuz ama üzerinde festivalin armasının bulunduğu bandanayı ikiye katlayıp ağzının etrafını örttü. Derin bir nefes aldı. Aynada kendine baktıktan sonra girişe geldi. Kapının soğuk kulpunu tuttuğunda kalbi çarpmaya başladı. Yutkundu. Jose, Lima sokaklarını adı gibi biliyordu. Hiç kimseye görünmeden kestirme yollardan gidecekti. Gözlerini sımsıkı yumdu. Derin bir nefes daha alıp kapıyı açtı. İlk adımını attığı anda kattaki sensörlü aydınlatma tık sesiyle yandı. Jose'nin gözleri kamaşsa da sessizce merdivenin korkuluklarına tutunarak girişe kadar geldi. Apartmanın kapısını açıp açmamak arasında kaldı. Günler sonra -soluyacağı- ilk havaydı bu. Nefesini tutup kapıyı yavaşça açtı. Kafasını uzatarak sokağa baktı. Sessizdi. Hafif esen rüzgar kıvırcık saçlarının arasından geçmişti. Jose irkildi. Kısık kısık nefes alışlarla birlikte bir kaç adım atarak yavaşça binadan çıktı. Büyük tahta kapının ses çıkarmamasına özen göstererek bir eliyle kapının demir kulpunu tutup çekerken diğer eliyle kapıyı tutuyordu. Kapı kapandığında topuğunun üzerinde dönerek gönderilen konuma doğru yürümeye başladı. Sokak lambalarının altından yürümemeye özen göstererek saçakların altından gizli gizli gölgesini takip ederek yürümeye başladı. Arada bir kafasını kaldırıp evlerin yanan ışıklarına bakıyordu. Her şey çok sakin görünüyordu. Bu sakinlik Lima'ya fazlaydı. Bu düşünce Jose'nin ürpertmişti. Sanki izlediği o kıyamet sonrası filmlerden birinin setindeymiş gibi hissetti. Sıcak havayı üfleyen rüzgâr, Jose'nin vücuduna değdikçe ürpertisi daha da artıyordu. Mümkün olduğunca ağzını açmamaya özen gösteriyordu. Sanki yıllardır ona hayat veren oksijen, şimdi onu öldürecekmiş düşüncesi yaratıyordu. Jose karanlık bir yol ayrımına geldiğinde cebinden telefonunu çıkardı. Yüksek ekran parlaklığı gözünü aldı. Kalbi çarpmaya başladı Hızlıca parlaklığı kısarak sağa sola bakındı. Karanlıkta bir fener gibi parlayan ekranın onu ele vermesinden korkmuştu. Sırtını arkasındaki tuğla duvara yaslayarak gözlerini kırpıştırdı. Mesaja bakarak konumu saptamaya çalıştı. Yolun yarısından çoğunu yürümüştü bile. Biraz sonra mesajda belirtilen yerde olacaktı. Yeni insanlarla tanışacak, dans edecek belki sarhoş bile olabilecekti. Bu düşünce onu gülümsetti. Dudağını dişleyerek yürümeye devam etti.
|
0% |