Yeni Üyelik
28.
Bölüm

8.Gün: Slovenya, Ljubljana

@verbart

14.08.2021, Ljubljana/ Slovenya

Veronika oturduğu yerden doğruldu. Fincanın dibindeki son kahve yudumunu hiç bir damla bırakmayana kadar içti. Yutkundu ve gözlerini tavana dikerek "Kahve olmasaydı ne yapardık?" diye sordu. Matic onu duymamıştı. Veronika kızıl saçlarını savurarak hızlıca Matic'in yanına geldi.

Matic ise bilgisayarının başına oturmuş bir şeyler yazıyordu. Veronika "Hmmm enteresan" dedi. Ekrana bakarken. Matic bilgisayarının ekranından kafasını kaldırmadan gülümsedi. "Beğendin mi?" diye sordu. Veronika "Evet. Siz yazarlar her olaydan bir şey çıkarmasanız olmaz, değil mi?" diye sordu gülerek. Matic kafasını iki yana salladı. "Bizi besleyen olaylardır Veronika" dedi.

Veronika etkilenmiş gibi yaptı. Hafifçe ellerini birbirine çarparak alkışladı. "Peki o zaman bu hikayeye ne dersin?" dedi Veronika. Matic kafasını çevirip ellerini havaya kaldırmış bir tirat okuyacak gibi duran Veronika'ya baktı.

Veronika boğazını temizledikten sonra "Kaosun ortasında yiyecekleri kalmayan bir çift, yazar bir adam ve onun dışarıya çıkmak için can atan nişanlısı. Nasıl ama?" diye sordu. Matic gülümsedi. Ellerini uzatarak Veronika'nın uzun ince parmaklarından tuttu. Gözlüklerini çıkararak masanın üzerine koydu. Gözlerini ovuşturdu. "Peki tamam gidiyorum." dedi. Veronika kaşlarını çattı. "Hayır, hayır ben gideceğim Matic." dedi.

Matic anlamamış gibi baktı. " Ama Veroni.." daha sözünü bitirmemişti ki Veronika arkasını dönmüş çoktan holün oraya varmıştı bile. Matic her ne kadar arkasından seslendiyse de Veronika çıkmaya kararlıydı. Matic hızlıca sandalyesinden kalktı ve koşar adımlarla hole giderek Veronika'nın kolundan tuttu.

Veronika şaşırmıştı. Elini kulağına götürerek kulaklığını çıkardı. Matic derin bir nefes alıp başını eğdi "Özür dilerim seni korkutmak istemedim." dedi. Veronika hâlâ kolunu tutmakta olan Matic'e bakıyordu. Matic kendini geri çektiğinde , Veronika'nın kolunda iz kalmıştı. Matic uzanıp Veronika'nın elini tuttu. Ona her ne söylerse söylesin, Veronika'nın onu dinlemeyeceğini çok iyi biliyordu.

Veronika, ela gözlerini dikip Matic'e bakarken bir açıklama bekliyordu. Matic ayakkabılarına uzandığı an Veronika onu durdurdu. Matic kafasını kaldırıp Veronika'yla göz göze geldiğinde, Veronika hafifçe başını yana eğerek ona dramatik bir bakış attı. "Tek gitmek istiyorum." dedi.

Matic kafasını hafifçe salladı. Doğruldu; "Dikkatli ol sevgilim." dedi ve eğilip Veronika'nın ipeksi dudaklarından öptü. Veronika hafifçe kafasını salladıktan sonra kulaklığını geri takarak dairenin kapısını açtı.

Uzun zamandır tek başına kalamamıştı ve buna ihtiyacı vardı. Kendini dinlemeye, düşünceleriyle baş başa kalmaya. Eski apartmanın büyük pencerelerinden vuran günışığı kırılarak eskimiş taş döşemeli beyaz merdivenlerin üzerinde dağılıyordu. Veronika kapıyı kapattığında derin bir nefes aldı.

Zincirlerinden kurtulmuş, üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Krem rengi apartmanın içine göz gezdirdi. Diğer dairelerde yaşayan insanlar ne yapıyorlardı acaba ? Uzun zamandır Matic'den başkasının sesini duymadığını fark etti bir anda .

Ağır ağır indi merdivenleri. Maskenin altında nefes almak düşündüğünden de zor gelmişti ona. Apartman kapısının önüne geldi. Kapının kulpunu tuttu. Yavaşça aşağıya doğru indirdi. Açılan kapıdan caddeye çıktığında kafasını havaya kaldırıp etrafında döndü. Gülümsedi. Yürümeye yeni öğrenmiş bir çocuk gibi temkinli adımlarla ama bir o kadar da kontrolsüzce yürümeye başladı.

Kulaklıklarını çıkardı. Doğanın tüm seslerini duymak, anı yaşamak istiyordu. Şehir öylesine sessizdi ki, bir kaç tembel ağaç hışırtısı dışında tek bir ses dahi yoktu. Veronika kaşlarını kaldırdı. Adımlarını daha temkinli ve kontrollü atmaya başladı.

Elinde tutmuş olduğu market çantasını daha sıkı kavradı. Beyaz bir arabanın yanından geçerken durdu. Camdaki bulanık yansımasına ve arkasında yansıyan bulutlara baktı. Odağını arabaya çevirdiğinde arabanın toz içinde olduğunu fark etti.

Bir süredir kullanılmadığı aşikardı. Veronika uzandı ve arabanın tavanına dokunmak istedi fakat bu düşünce onu tiksindirdi. Dudaklarını gererek bu düşünceden vazgeçip yoluna devam etti. Bir kaç sokak sonra market uzakta belirmişti fakat umduğu gibi bir sahneyle karşılaşmadı.

Marketin önü bomboştu. Belki de Matic onu "korumak" için dışarı çıkmasını engellemek amacıyla yalan söylemişti. Her ne amaçla olursa olsun bu yalan Veronika'nın hoşuna gitmemişti. Veronika korunmaya muhtaç bir insan değildi. Pek tabii kendi işlerini kendisi de görebilirdi. Hem Matic'e bu hakkı kim vermişti ki? Matic Veronika'yı çok seviyor olabilirdi ama sevgi bu demek değildi.

Veronika bu düşünceler içinde yürürken kafasının içinde kaybolduğunu fark etti. Kendine geldiğinde ise kafasını sağa sola sallayıp markete doğru yürüdü. Marketin kapısı kapalıydı. Veronika derin bir nefes alarak kapıyı itti. İçeri girdiğinde yüzü ekşidi. Midesi ağzına gelmişti.

Havasızlıktan başı dönmüştü. Veronika kusmamak için direndi. Bir-iki kere öğürdüyse de kusamadı. Başının döndüğünü hissetti. Yanındaki duvara tutunarak iki büklüm şekilde bir kaç adım atmıştı ki gözleri karardı ve her şey bulanıklaşırken soğuyan bedeni zeminle buluştu.

 

Loading...
0%