05.08.2021/Timpu, Butan

Güneş Timpu’nun dağlarından yükselirken sarı kubbeli yapıları da altın gibi parlatıyordu. Teeyum Galley yokuşu çıkarken terlemişti. Cebinden çıkardığı beyaz mendille alnını sildi. Bugün için planı şuydu: Jomolhari dağına gidecek , oradan vadiye inecek ve fotoğraflar çekecekti. Bir kaç hafta sonra gerçekleştireceği sergisi için bu eşsiz manzarayı kaçıramazdı. Bu dağ onun en sevdiği dağdı. Himayalaları da seviyordu.

Bir an durdu ve avcunun içiyle alnına vurdu” Tabii ya!” dedi kendine sinirlenerek. “ Nasıl unuttum?” dedi. Hemen hızlıca telefonunu çıkardı ve hızlıca tuşlara basarak numarayı çevirdi. Bir iki çalıştan sonra telefon açıldı. “ Alo! Tandin Dorji”. Telefonunun ucundan bir ses “ Selam Teeyum Galley, nasılsın?” “ İyiyim. Of çok sıcak. Sana haber veremediğim için üzgünüm. Jomolhari’ye gidiyorum.” Dedi sesinde üzgün bir tını vardı. “ Merak etme dostum, yoldayım ben de” dedi Tandin Dorji gülümseyerek. “ Ne? Yolda mısın?” dedi Teeyum Galley şaşkınlıkla . “Evet” dedi. “ Yanıma yeterince su almamışım , gelirken biraz getirebilir misin?” diye sordu Teeyum Galley. “ Tabii ki” dedi. “ Arabayla geliyorum.” Teeyum biraz tereddüt etti. “ Açıkcası.... Ben yürümeyi tercih ediyorum” dedi. “ Ben de öyle . Tam neredesin?” diye sordu Tandin Dorji. “ Silu Lam yolunun çıkışındayım” dedi Teeyum Galley. “ Tamam ama hangisi?” dedi Tandin. Teeyum Galley “ iki“ dedi. Tandin Dorji “ Tamam daha otobüse binmediysen bekle beni yaklaşık on dakika sonra orada olacağım” dedi. “ Tamam” dedi Teeyum Galley.

Çantasını sırtından çıkardı ve yere koydu. Gölgelik bir ağacın altına oturup beklemeye başladı. Güneş iyice kendini göstermeye başlamıştı. Tandin Dorji’yi aramakla iyi mi yaptı kötü mü bunu bilmiyordu. “ Belki de hiç aramamalıydım” dedi kendi kendine. Huzur içinde fotoğraf çekip biraz kendine zaman ayırabilecekti. Neyse artık olan oldu diye düşündü. İleride parlayan ışığı gördü. Güneşin yansımasıyla gözünü almıştı.

Biraz sonra tozları uçurarak fren yaptı ve önünde durdu. “ Hadi” dedi Tandin Dorji , arabanın sağ camından. Teeyum Galley arabaya bindi. Sırt çantasını arkadaki koltuğu bıraktı. “ Biraz daha gelmeseydin sanırım başıma güneş geçecekti” dedi. Tandin Dorji güldü . “Sanırım son 30 yılın en sıcak ayını yaşıyoruz” dedi. Teeyum Galley alnını silerken kafasını salladı.

Tandin Dorji arka koltuğa uzanıp aldığı soğuk su şişesini Teeyum Galley’e uzattı. Teeyum Galley teşekkür edip şişenin kapağını açtı ve içmeye başladı. Teeyum Galley ve Tandin Dorji çocukluktan beri arkadaştılar fakat birbirlerinin hiç ortak noktaları yoktu. Siyah ve Beyaz , Eksi ve Artı gibiydiler. Bu düşünceler Teeyum Galley’in kafasında dolanırken . “Biraz müziğe ne dersin?” dedi Tandin Dorji. “ Olur” dedi Teeyum Galley.

Tandin Dorji teybin düğmelerini kurcalamaya başladı ama şehirden uzaklaştıkları için sinyal çok iyi çekmiyordu. Bir iki kere düğmeyi çevirdiyse de cızırtıdan başka bir şey duymadılar. “Her neyse, biraz doğanın tadını çıkaralım” dedi gülerek ve düğmeye tekrar basıp teybi kapadı. Bir kaç saat süren yolculuğun ardından gidecekleri yere varmışlardı ve mükemmel manzaranın büyüsü karşısında öylece kaldılar.

Tandin Dorji arabayı kenara parketti. Teeyum Galley arka koltuktan sırt çantasını aldı ve arabadan indi. Kafasını gökyüzüne kaldırıp muhteşem görüntünün tadını çıkardı. Boynunda asılı olan fotoğraf makinasının ayarını yaptıktan sonra kamerasıyla yolculuğun ilk fotoğrafını çekti. Vadinin arasından akan nehrin sesine kulak vererek yürümeye başladılar.

Tandin Dorji ilk defa bu kadar sessizdi. Manzara karşısında büyülenmişti. Teeyum Galley ise sergisini şimdiden hayal edebiliyordu. Renklerin birbirine karıştığı bu manzaradan çıkartacağı eşsiz fotoğrafları düşünürken heyecandan kalbi yerinden çıkacaktı. Bir süre sessizlikte yürüdükten sonra vadide esen rüzgar , terlemiş omuzlarını okşamaya başladı. Teeyum Galley ürperdi. Çantasına bağladığı hırkasını çözdü ve üzerine giydi.

Güneş ışıklarını yavaş yavaş Jomolhari’den çekmeye başladığında “ Geri dönsek mi?” diye sordu Tandin Dorji. “Hayır.Bu gece burada kalacağız” dedi Teeyum Galley deklanşöre basarken.