@verbart
|
Veronika henüz eve dönmemişti. Matic, gümüş kordonlu saatine baktı. Veronika'nın evden ayrıldığı çok olmuştu. Güneş batmak üzereydi. Matic telaşlandı. Oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve odanın içinde turlamaya başladı. Market çok uzak değildi. Veronika'nın şimdiye kadar dönmüş olması gerekiyordu. "Belki de uzun zaman sonra biraz gezinmek istemiştir." diye düşünerek içini rahatlatmaya çalışsa da kendini huzursuz hissetti. Sandalyesinin ucuna oturdu. Ayaklarını hızlı hızlı yere vururken eliyle çenesini kaşıyordu. Sadece yazı yazarken kullandığı ince dikdörtgen çerçeveli gözlüklerini çıkardı ve burnunun kemerini iki parmağıyla ovaladı. Gözü çalışma masasının üzerindeki dijital saate kaydı. Akşam olmak üzereydi. Derin nefesler alırken, t-shirtünün yakalarını iki eliyle tutup esnetti. Masanın üzerindeki kalem ve kağıda uzanarak hızlıca, Veronika'nın eve gelmesi durumunda kendini merak etmemesi için bir not yazıp ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Hızlıca ayakkabılarını giydikten sonra merdivenleri üçerli beşerli inerek dışarı çıktı. Hızlı adımlarla arnavut kaldırımlı yolda yürürken burnundan içeri girip ciğerlerine kadar uzanan havayı fark ettiğinde hızlıca elini burnuna götürdü ve burun deliklerini kapadı. Maske almadan dışarı çıkmıştı. Beyninden geçen düşünceler nanosaniyede işlenip vücuduna sinyaller göndermeye başladığında kalbi korkuyla çarpmaya başladı. T-shirtünün yakasını yukarı çekip burnunu örterek adımlarını hızlandırdı. Bu saatten sonra eve geri gidip maske alsa da faydasız olacağını düşündü. Olan olmuştu bir kere. Günlerdir kendilerini sakladıkları fanustan çıkmıştı. Onca emek, onca bekleyiş boşuna gitmiş gibi hissediyordu. Tıpkı görevini yerine getirememiş, mükemmeliyetçi birinin yaşadığı ıstırabı yaşıyordu ruhunda. Dişlerini sıktı. Kendini cezalandırırcasına nefesini tuttu. Farkına vardığı için sanki artık vücuduna giren her oksijen molekülü ona zarar verecekmiş düşüncesine kapılmıştı. Kendini kirlenmiş hissediyordu. Kolları kaşınmaya başladı. Güneş yavaş yavaş batmaya başlarken olabildiğince hızlı adımlarla markete doğru yürüyordu. Köşeyi döndü. Market hemen ilerisindeydi. Etrafına bakındı kimseler yoktu. Kalbi çarpıyordu. Hemen ileride bir park olduğunu anımsadı. Eğer Veronika'yı markette bulamazsa parka gidecek, orada da bulamazsa geri eve gidecekti. Kafasında hızlıca planı yaparken marketin önüne gelmişti bile. Siyah cam kaplı kapıyı itip içeri girdiğinde yüzüne sıcak ve boğuk bir hava çarptı. Hâlâ burnundan nefes almadığını , odadaki kokuları on saniye sonra aldığında fark etti. Bir ses duyup duymadığından emin olmak için kafasını hafifçe yukarı kaldırdı. Kasaya doğru bir kaç adım atıp ilerisini gördüğünde olduğu yere çakılıp kaldı. |
0% |