@verbart
|
05.08.2021/Ljubljana, Slovenya
“... önümüzdeki bir kaç gün boyunca hava sıcaklığında artış yaşanması bekleniyor.” “ Radyoyu kapatabilir misin?” diye sordu Veronika, saçlarını tararken. Sesinde biraz yorgunluk ve sinir vardı. “ İyi misin?” diye cevapladı Matic. “ Bilmiyorum, hava çok sıcak sanki nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum” dedi. Matic, “ Su ister misin biraz?” “ Hayır” dedi Veronika. “ Teşekkür ederim.” Bir süre konuşmadılar. Veronika hızlıca yerinden kalktı ve oturduğu koltuğun karşısındaki pencereye doğru koşar adımlarla gitti ve iki pervazını da kırarcasına açtı. Matic kafasını okumakta olduğu kitaptan kaldırdı “ Veronika, gerçekten iyi misin?” diye sordu. “ Evet Matic. Gerçekten iyiyim!” dedi Veronika ve yerine oturmadan salondan çıkarak odasına doğru içini çekerek gitti. Matic kafasını iki yana sallayıp Veronika’nın ardından bıraktığı kitaba devam etti. Kitaba tekrardan konsantre olmaya çalıştı ama olamadı.Kitabı hızlıca kapattı ve ayaklarını uzatmış olduğu sandalyeden çekerek ayağa kalktı. Kitabı mutfak tezgahının üzerine bırakıp yatak odasına yürümeye başladı. Kapıya geldiğinde elini kapının kirişine dayararak “ sorun nedir Veronika?” dedi. Veronika yalvarır gözlerle Matic’e baktı çok üzgün gözüküyordu. “ Bilmiyorum Matic , gerçekten bilmiyorum sanki içimden bir şey çekiliyor gibi hissediyorum” dedi. Matic kolunu indirip yatağın üzerine Veronika’nın yanına oturarak elini avuçlarının içine aldı. Veronika’nın elleri terlemişti. “ Biliyorum henüz tatile çıkamadık ve bu sıcaklarda Ljubljana çekilmez olabiliyor. Bir süre daha sabret. Harika bir tatil bizi bekliyor. Hem söyle bakalım nereye gitmek istersin?” Veronika’nın dudakları yukarı doğru kıvrıldı. “Maribor?” diye cevap verdi. Matic gözlerini devirerek “ Bu kadar klişe olmayacaksın sanırım?” dedi. Veronika omuzlarını silkerek “orası benim gözde tatil mekanım biliyorsun” dedi. Matic kafasını salladı. “ Hadi o zaman dışarı çıkıp bir şeyler içelim” dedi. Veronika yataktan kalktı. “Olabilir, bekle üzerimi değiştireyim.”. Matic kafasını salladı ve terlemiş ellerini yıkamak için banyoya gitti. “ Gözlüklerini alıyorum” dedi Veronika içeriden. “Tamam” diye bağırdı Matic. Aynadaki yansımasına bakarken gözaltlarının ne kadar morarmış olduğunu farketti. Beyaz teninde daha da belirgin duruyordu. Kumral saçlarını geriye doğru attı. Gece geç vakitlere kadar bilgisiyarın karşısında yazı yazmanın sonuçları diye düşündü gözaltlarını ovarken. O sırada kapı tıklandı. Matic kapıyı açtı. Veronika , kırmızı-turuncu ve mavinin üzerinde dans ettiği şort tulum giymişti. Bu kıyafetin içerisinde o kadar zarif duruyordu ki; Matic dudaklarını ısırdı. Kızıla çalan saçları beyaz tenine düşüyordu. “ Ben hazırım” dedi Veronika. Matic gülümsedi ve uzanıp Veronika’nın dudaklarından öptü. Veronika gülümsedi. Matic’in elini belinden kurtararak kapıya doğru yöneldi. Girişteki aynadan kendine son kez baktıktan sonra anahtarları kasenin içerisinden alıp çıktı. Kapıyı kitlerken aşağıdan gelen sesleri duydu. Bir grup insan hızlıca yukarıya doğru çıkıyordu. Matic merdivenlerden kafasını uzatıp aşağıya doğru baktı. “Sağlık görevlileri.” Dedi. Veronika kaşlarını kaldırdı. Sağlık görevlileri hızlıca Veronika’nın önünden geçerek üst kata doğru çıktılar. Veronika anahtarı delikten çekip çantasının içine koydu ve Matic ile birlikte merdivenlerden inip ana girişe geldiler. Posta kutularını kontrol ettikten sonra kendilerini güneşli Ljubljana sokaklarına bıraktılar. “Sence de birşeyler ters gitmiyor mu?” diye sordu Veronika. Matic dudaklarını büzdü. Yürümeye devam ettiler. Sıcak iyice kendini göstermişti. Matic parmağıyla ilerideki yeri göstererek “ Bira içmeye ne dersin?” diye sordu. Veronika gülümsedi. Basamaklardan inerek alt kattaki bara girdiler. Ağır ağır çalışan tavan pervanesinin altından geçip arka bahçeye gittiler. Normalden daha da boş olan mekanda yer seçmekte çok da zorlanmadılar. Veronika ahşap sandalyeyi çekip oturdu ve elleriyle saçlarını geriye doğru attı. Terlemişti. Gözleri garsonu aradı. Matic cebinden çıkardığı telefonuna baktı. Kaşlarını çattı. “ Her şey yolunda mı?” dedi Veronika. Matic “ bu çok ilginç. Pazartesi olmasına rağmen herhangi bir bildirim ya da mail gelmemiş dedi ve telefonun kilitleyerek masanın üzerine koydu. O sırada kapıda garson belirdi. Ellerini birbirine tutuşturarak “ Ne istersiniz?” diye sordu. Veronika “ bana bir bira” dedi. Matic kafasını sallayarak “ bana da “ dedi. Garson siparişleri alıp uzaklaşırken hoparlördeki müzik kesildi ve haberlere bağlandı. Veronika parmağıyla masaya vurup ritim tutarken kulak kesildi.
“ ... önemsiz görülmesine rağmen virüs ülke sınırlarına taşarak komşu ülkelere sıçradı. Bir çok havalimanında sıkı denetim var. Ülkeye giriş çıkışlar tamamen kapandı.”
“Duydun mu?” diye sordu Veronika. Matic dikkatini Veronika’ya yöneltti. “Efendim?” diye sordu. Veronika “ Virüs” dedi. Matic “ ne virüsü” diye yanıtladı. Veronika hızlıca telefonunu çıkardı ve facebook’a girdi. “Şimdiden bir sürü insan şaka dolu paylaşımlara başlamış bile” dedi sinirli bir şekilde Matic’e telefonu gösterirken. “ Önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum.” Dedi Matic. “ Her sene yeni bir şey çıkıyor.” Veronika telefonunu masanın üzerine bırakırken biraları gelmişti. Soğuk bira bardağını tutup hızlıca bir yudum aldı. Boğazından aşağıya doğru akan buz gibi bira Veronika’yı kendine getirmişti. Matic bardağını uzatarak “ Şerefe!”dedi. Veronika birasını yudumlarken omuzlarından esen sert rüzgarı hissetti, ürpermişti .Bardağını Matic’inkiyle tokuşturdu. “ Şerefe!”
Nasıl buldunuz? Devamı gelsin mi? |
0% |